Ebvabil’i takip edip, onun gittiği yerlere gidiyorlardı. Tek bildikleri onu takip etmelerinin gerektiğiydi. Bu yüzden başka diyara yelken açmışlar ve bir uzay gemisi alabilmek için gelmişlerdi.
Ebvabil’in tanıdığı birisi yanlarına geldi. İnsan değil, insani bir yapısı bile yoktu. Ama gözlük takan ve konuşan timsah benzeri, ayakta durabilen birini gördüklerinde gözlerine inanamamışlardı.
‘’Vay. Bu İnsanların temsilcisi değil mi?’’
‘’Ha birde konuşuyor bu.’’ Dedi Cevahir ama Yuukka yine kafasına hafifçe vurdu. ‘’Saygılı ol.’’
‘’Bahsettiğin uzay gemisini hazırladım. Ama yolculuk uzun olduğu için ucuz kısmı geçersiz oldu.’’
Yüzü bir anda düşmüştü Ebvabil’in. Bir bulutun üzerinde seyahat ederken, bulutun üzerinde bir yapı olması daha da gariplerine gitmişti.
UZay gemisi kocamandı ve güzele benziyordu. Ateş açma kısımları var ve büyüyle desteklenen mermilere sahipti.
‘’Sana dedim ya. 1 nexim var.’’
‘’Üzgünüm. Ama bu araca en az 3 nex isterim.’’
‘’Sonradan 2 nex borcumuz olsun olmaz mı? Şu an gerçekten nex bulacak herhangi bir yöntemim yok.’’
Kızgın bir şekilde baktı. Ellerini önünde bağlayıp duvarın dibine girdi. Duvarla arasında 1 santim var yoktu. Ağlamaklı bir sesle söyledi bu sırada.
‘’Anlaşmıştık.’’
‘’O zaman başka bir anlaşma sunuyorum. Heigt.
‘’Adımı söyleme. Kızgınım sana!’’
‘’Sana 10 nex bile verebilirim.’’
Gözleri faltaşı gibi açıldı ve direk Ebvabil’in yanına geldi.
‘’Harbi mi? Nasıl?’’
Gülümsedi. ‘’Anlaşma. Eğer yardım edersen, yardım payını da veririm.’’
‘’Peki. Ne yapacağım?’’
‘’Çok büyük bir araştırma yapacaksın. 12 tanrısal rahip hakkında bilinenleri araştıracaksın.’’
Dediği gibi Heigt somurttu. ‘’Unut bunu Temsilci. Varlıklarını bilmemiz bile mucize.’’
Gülümsedi ve elindeki bir nexi sallayarak gösterdi. ‘’Hadi ama 10 nexi reddedemezsin.’’
‘’İş sıkıntılı, neredeyse bütün diyarlar onları arıyor diyebilirim. Sana yardım ettiğimi kimseye söylemeyeceksin. Ve başarırsan, 10 nex değil. 100 nex isterim.’’
‘’Fiyatı 10 katına çıkardın. Kabul ediyorum.’’
El sıkıştılar ve çok garip bir anahtarı fırlattı. Eline aldı anahtarı ve 2.’sine döndü. ‘’Artık bir uzay gemimiz var. Gidelim mi?’’
Yuukka biraz kızgın gibi tavır takındı bu sırada. ‘’Sanki sürekli uzay gemisi takas ediyor gibi bilgilisin. Ve bu olanların size çok normal gelmesi bana sadece bir şeyi sorgulatıyor.’’
‘’Siz... Gerçektende insanlardan habersiz keşif mi yapıyordunuz?’’
Sırıttı ve eliyle arkasını dönüp sırtını gösterdi. ‘’Sonuçta ben, bütün insanlığım yaşamını sırtlıyorum. Geleceği güvenceye almak, şimdiki zamanı güvenceye almaktan daha zordur. Ama başardım.
9 diyarın insanlık ile müttefik olmasını sağladım.’’
Etrafına baktı. Koca bulutun üzerinden, ufka yakın uzaklıkta başka bir bulut gördü. ‘’Başkaları da var.’’
Gülümsedi Ebvabil. ‘’Tabi olacak. İnsan diyarından daha büyük burası. Burada güneş batmaz. Koca gökkuşağı bütün her yeri aydınlatır.
Burası müttefik diyarımız.’’
Omuz silkti ve cevabını aldı. Ardından uzay gemisine baktı. ‘’Biraz eski püskü ve... Kaçıncı el la bu?’’
Heigt gözlüğünün üzerinden baktı. ‘’17. El uzay gemisi. Bu uzay gemisi 500 yıldır var.’’
Güldü Cevahir. ‘’Haha. Tarihi eser diye kakalarız bunu.’’
‘’Boş yapma.’’ Dedi Yuukka. Uzay gemisine bindi. O kadar da büyük değildi. İçeriye girdi. Sistemler eski ve tozluydu her yer. Bu yüzden öksürük tuttu.
‘’Az temizleseydiniz bari bu ne?’’
Cevahir ve Ebvabilde gemiye bindikten sonra ön camdan elini salladı. ‘’Görüşürüz Heigt.’’
Yuukka dik dik dışarıya bakıyordu. ‘’Dışarıdan bizi göremez. Işığı fena yansıtıyor.’’
Ebvabil indirdi elini. ‘’Öyle mi?’’
Cevahir soldaki koltuğa oturdu. ‘’Burası benim. Ben süreceğim gemiyi.’’
Yuukka onu çekmeye çalıştı. ‘’Olmaz. Daha araba kullanamadığın için ben sürüyordum arabanı. Kalk hadi ben süreceğim.’’
Cevahir ikinci koltuğa oturdu ve Yuukka da sürücü koltuğuna geçti. 3. koltuk ise geride ve ortadaydı. Ebvabil oturup bacak bacak üstüne attı. İki elini de kafasının arkasında birleştirip gülümsedi. Arkasına yaslandı. ‘’Peki. Gidelim.’’
Konuşmasına devam etti. ‘’Görevimiz 12 tanrısal rahibi bulmak. Böylece diyarın yerini güvende tutabiliriz.’’
‘’Ama onları satacağını söyledin?’’ Dedi direksiyonu kurcalarken Cevahir.
‘’Satacağım. Ama belli bir süre bende kalacaklar. Sonuçta kimseye güvenmezler. Güven vermek içinse zaman gereklidir.’’
‘’Böyle bir seyahate çıkıyorsak, en iyisi işimize yarayan, ve bundan rahatsız olmayanları alabilirdik.’’
Yuukka yan gözle baktı. ‘’Emirle Beyazdan bahsediyorsan onlar daha çocuk.’’
Yüzü düştü. ‘’Onları kastettiğimi nasıl anladın?’’
‘’Bizden başka birini tanımıyorsun. Ayrıca biz bebekliğimizden beri beraberiz. Sıçtığın bokun rengini bile bilebilirim.’’
İğrendi bundan. ‘’Bu kadar absürt bir örnek beklemiyordum açıkçası.’’
En sonunda gemi çalıştı. Ama takır tukur sesler geliyordu. Hatta çalıştığından meydanda bir demir parçası düşüverdi.
‘’Baya eskiymiş ha?’’ Dedi Cevahir.
En sonunda gemiye heigt bindi. ‘’Sizle geliyorum. Gemiyi mahvedeceksiniz.’’
Yuukka’nın kafasına vurdu. ‘’sen nereye dokunuyorsun orası çalıştırmıyor bile.’’
Dik dik baktı. ‘’Hayatımda hiç uzay gemisi görmediğim için üzgünüm. Bu senin için sorun olacaksa.’’
‘’Tabii ki de sorun olacak. Bırak. Ben sürücü koltuğundayım.’’
‘’Peki. Resmen bizimle yolculuk yapacaksın. Tanışmalıyız.’’ Dedi Yuukka.
Cevahir kafasını sallarken Heigt koltuktan kalktı. ‘’Ben Heigt. Ebvabil’in yoldaşlarındanım.’’
Yuukka elini uzattı. ‘’Ben Yuukka Sermante. Gölgelerin varisiyim.’’
El sıkışırlarken onun içinden dipsiz boşluğu hissetti. Bu yüzden buna aşırı şaşırdı. Hayretle ona bakındı. Bir şey diyemedi.
‘’Neden öyle bakıyorsun?’’
Yutkundu. ‘’Sen duygu hissetmiyor musun?’’
Dik dik baktı. ‘’Bu ne demek la?’’
Elini bırakmak istemedi. Yan gözle Cevahir’e baktı. ‘’Demek bebeklikten beri tanışıyorsunuz.’’
İkisi de benzer şeyleri tekrarlarken Yuukka’dan elini çekmemişti. Duygu kırıntılarını hissediyor ama sadece Cevahir ile konuştuğunda oluyordu.
‘’Bir gölge olarak... Ne hissediyorsun?’’
‘’Garip garip konuşuyorsun. Gemiyi havalandırsak mı?’’
‘’Sözlerinde duygu var gibi ama içinde yok. Bu nasıl olabilir ki? Yanıltma mı?’’
Ebvabil yan gözle Heigt’e baktı. ‘’Fazla kurcalamayalım olur mu Heigt. Gemiyi havalandırsan benim için yeterli.’’
‘’Sende çok neşelisin Temsilci. Umarım istediğin şeye kavuşursun.’’
İç çekti ve gülümsemesini siliverdi. ‘’İstediğim şeye hayatımı adasamda, sürem yetmez. İnsani hayatın daha ötesinde bir zaman verin ki, bütün diyarlar arasında barışı sağlayayım.’’
Göz devirdi Heigt. ‘’Bu İmkânsız’ın karesini almak gibi bir şey. Fazla düşünme temsilci.’’
Gülümsedi ve gözünü ön camından ileriye, ufka doğru dikti. Gökkuşağı ile parıldayan göğe bakıyordu. ‘’Bence bu imkânsız değil.’’
Heigt göz devirdi ama bir şey diyemezdi. Ne de olsa insanları, evrenler konseyine kabul ettirende oydu.
Bu yüzden ona insan olsa bile çok fazla kişi saygı duyuyordu.
‘’Diyecek fazla bir şey yok. Kalbini adadığının gerçekleştiğini görmeni isterim temsilci.’’
‘’Teşekkürlerimi sunarım Heigt. Lütfen sürmeye devam et. Sadece uzaklaşalım. Şu an hiçbir ipucum yok bu yüzden düşüneceğim. Onları nasıl bulacağımı.’’
Heigt dik dik bakıyor dışarıya ve içini kemiren şeyi yapsa mı yapmasa mı diye düşünüyordu. Ama Ebvabil’i görünce, onun başarısını görmek istiyordu. Bu yüzden yanında olmak istiyordu.
‘’Peki. Bir yer biliyorum yardım alabileceğimiz.’’
‘’Ne kadar sürer gitmemiz.’’ Merak etmişti Ebvabil.
O da mesafeyi biliyordu. ‘’Bu hızda 1 saate varırız.’’
Gülümsedi. Ayağa kalktı. ‘’Belki yeter. Ayağa kalkın. İkinizde.’’
Cevahir şaşırmıştı ama Yuukka tepki vermeden kalktı. ‘’Bir şey mi oldu?’’
‘’Dediğim gibi, öyle eğlenmek için gelmiyorum. Yolculuk boyunca bildiklerimi size aktaracağım.’’
İkisi de somurttu. ‘’İyi de biz büyü yapabiliyoruz. Böyle...’’
‘’Üzgünüm ama ailenizden gördüğünüz sadece kısıtlıydı. Ben en temelde öğretme amacındayım. Kapasitem o kadar geniş ki, insanlar bunun genetik bir hediye olarak düşünüyor. Ama yalnış. Hepsi kendi sınırlarımı genşleterek oldu.’’
‘’Siz ikiniz... Hiç enerji manipülasyonu kullanabildiniz mi?’’
Cevahir hiç yapamamıştı ama Yuukka’nın yatığını bir kaç kez görmüştü. ‘’Yuukka yapmıştı.’’
‘’İyi. Ama anlamak gerek. Bana büyüyü açıklayın.’’
‘’Eh.’’
Yuukka güldü. ‘’Eh mi? Ben anlatırım. Bir şey düşününce düşündüğün şey gerçek hale geliyorsa Enerji manipülasyonudur. Para biçimlediğimde böyle olmuştu.’’
Buna kızdı biraz. ‘’Para mı biçimledin? Bunu böyle kullanamazsın.’’
‘’Her neyse zaten açıkladığın şey yanından bile geçemedi.’’
Somurttu Yuukka. Gözünü çevirdi yana. ‘’Hadi canım. Çok emindim.’’
Avucunu açtı ve bir nex biçimledi. Gülümsedi ardından. Onların çoktan şok olduğunu görebiliyordu.
‘’Madem yapabiliyordun geçinmek için neden başka yollara başvurmak istedin?’’
Yuukka anlamıştı. Cevahir’e döndü. ‘’Pek havalanma. Para biçimlemek istemiyordu ki. Bize gösterdi o kadar. Yüzüne bak. Yapamayacağımızdan emin gibi duruyor.’’
‘’Enerji manipülasyonu, herhangi bir maddenin özünü, büyü kaynağından faydalanarak meydana getirmemizi sağlar. Belli başlı cisimlere yapılması kolay gibidir. Ama o kadarda ümitlenmeyin. Büyüyü tam olarak kavrayabilen hiç kimse olmadı. Ben bu yolda olmak istediğimden her geçen gün kendimi geliştiriyorum. Ama büyüyü yine tam olarak kavrayamadım.’’
‘’Kavrayınca ne oluyor ki?’’ Dedi merakla Cevahir.
Sırıttı ve avucundaki nex’i buruşturdu. ‘’Bütün akla gelecek her bir maddeyi biçimleyebilmeni sağlıyor.’’
‘’Aklına ne gelirse elde edebilirsin. Buna her türlü detay ekleyebilirsin. Hatta, bir canlı bile biçimleyebilirsin.
Canlı biçimleme bu daldan ayrıldı ve tekniğe varyant ismini verdiler. Ama kökenleri aynı.’’
‘’Bütün atomları ve bileşikleri bilmen gerekiyor. Bunun için fizik dersi işlevli olurdu ama o kadar zaman yok ve fizik dersi veren birini bulamayız. Bu yüzden kullana kullana maddeleri anlayacaksınız.’’
Avucunu açtı ve ona doğrulttu. ‘’Elime enerji manipülasyonu kullandığın bir şey ile vur. 5 saniyen var.’’
Yuukka yere uzandı ve gözlerini tavana dikti. ‘’Uğraşamam ben yatıyorum.’’
Cevahir ise şaşkındı. Kendi kendine söylendi. ‘’La? Karşınsa sıfırıncı kurucu duruyor ve davranışın bu mu?’’
Ebvabil göz devirdi ve bu davranışından mutsuz oldu. ‘’Hm. Ne yapmalıyım ki?’’
Cevahir gülümsedi. ‘’Boşverin onu. Yakında anlayacaktır.’’
‘’Boş vermek mi? Hiç benlik değil.’’
‘’Neyse zaten keşfin başındayız. Biraz dinleneyim bende.’’
2. koltuğa oturdu. Heigt ona yan gözle baktı. ‘’Pekte saygısızlar değil mi?’’
Gülümsüyordu hala. ‘’Önemli değil. Amacım ahlak dersi vermek değil. Büyü çağı başlatılacaksa büyü ile ilgili çok şey bilinmeli. Bütün insanlara anlatacak zamanım yok ama, Yuukka, bir gölge olarak bunu yapabilir.’’
Heigt pek mantıklı bulmadı. ‘’Bunu bizim türümüzden birileri de yapabilir. Neden Yuukka ile ilgileniyorsun?’
‘’Sizin türünüz büyü bakımından gelişmiş değil. Ama diyarınız bunun aksini gösteriyor. Büyünün temel özellikleriden bazıları, büyünün sağladığı nihai ilahi güçleri kullanabilmesidir. Sizler bunu yapamıyorsunuz. Yapamazsınız demiyorum ama, bu epey bir vakit alır. Bunun yerine zaten yapabilen birini diğer hususlarda eğitip zaman kazanmış olurum.’’
‘’Bu mantıklı geldi. Boyutsal hızı kullanmalı mıyım?’’
Güldü buna. ‘’Gerek yok. Hiç deneyimlemediler. Biz bu hızda devam edelim.’’
‘’Peki ala temsilci. Yasa dışı işler yapan birini ziyaret ediyoruz bilginiz olsun. Eş dost dinlemezler. Yani kefil değilim. Tetikte olun.’’
Gülümsedi yine. ‘’Demek birini ziyarete gidiyoruz. Bize ne vaadedecek.’’
‘’Nex karşılığında bize bilgi sağlamasını isteyeceğim. Böylece rahipleri bulabiliriz.’’
‘’Kabul etmeme ihtimali var mı peki?’’
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı