Bu karardan memnun değillerdi. Aslında onu caydırmak için konuşmalar bile yapılmıştı. Ama o kararını vermişti. Ve son şans olarak Kurucu onun huzuruna geldi. Bu sırada o da camdan dışarıyı seyrediyordu sarayında.
‘’Efendim. Kurucu.’’
‘’Efendim. Bir karar verdiniz. Büyük gezi için diyarımızı terk ediyorsunuz. Siz gidince dünya büyük bir savaşçısını kaybedecek.’’
Gülümsedi o da. ‘’Hiç dönmeyecekmişim gibi konuştun.’’
‘’Sayın kurucu. Kapasitemin ne olduğunu düşünüyorsun. Güç kavramı sana göre, bir kıyas mı?’’
Şaşırmıştı. Bir şey demedi.
‘’Güç görecelidir. Başkalarının yapabilecekleri ile benimkiler farklıdır. İnsanlar kendini ileriye taşıma da epey zorlanıyorlar. Kendini güçlendirmek, gerçektende etkili bir yöntemdir. Ama güçlerini, sadece savaş için düşünmek bence yanlıştır.
Aynı tekniği, güçlendirebilirsin evet. Yıkım potansiyelini, etkisini genişletebilirsin. Bu kendini geliştirmekte olabilir. Ama bana göre bu sınırlı gelişimdir. Kendi sahip olduklarını geliştirmek basittir. Önemli olan sende olmayan bir şeyi kendine alabilmektir. 0’ı 1 yapabilmektir.’’
‘’Buna bir sürü örnek mevcut ama bu örnekler ile kafanı bulandırmak istemem. Sana sadece şunu söyleyebilirim.’’
‘’Benim yokluğumu fark edecek düşman ben yokum diye bir savaş başlatırsa, bu savaştan, dünyadan önce benim haberim olur. Bunun garantisini verebilirim sana.’’
‘’Ben ölümlüyüm. Bildiklerimi başkalarına anlatabilirim. Bunu yerimde sayarak yapmak istemem. Ama uzun yaşayan birini bulmuşken, bildiklerimi aktarmak en büyük fırsatımdır. Oysa insanlar 60-70 yıl yaşayıp ölürler. Yuukka, düşman edinip ölmediği sürece. Yaşamları 1000 yılı bulabilir. 1000 yılda büyü çağını çok güzel şekillendireceğine inanıyorum.’’
‘’Anlıyorum. Kararlısınız sanırım.’’
Kapı çaldı. Ebvabil gülümsedi ve söyledi. ‘’Girebilirsiniz.’’
Cevahir ve Yuukka içeriye mutlu mutlu girmişlerdi. Aslında bu keşif şeyi, arkadaşlar arasında konuşulan...
‘’Ya bence bu da yapılabilir ha...’’ Gibi cümleyle ortaya atılmıştı. Ama şimdi Ebvabil sponsor oluyor, hatta kendisi bunu sağlıyordu. Yani Yuukka hala olayın tam ciddiyetinde değildi.
‘’Çıkabilirsiniz. Kurucu. Özel konuşacağım.’’
Kafasını eğdi. ‘’Peki efendim.’’
Kapıdan çıkarken öfke bakışlarına maruz kalmışlardı. Ama önemsemediler.
‘’Bakışı gördün mü?’’
‘’Gördüm.’’
Elini boşa savururken kapı kapandı. Bunun kendiliğinden kapandığını zannetiler ama Ebvabil yapmıştı.
Ardından sandalyesini çekti ve oturdu.
‘’Keşif birliği kurmak istediğinizi biliyorum. Ama hiçbir şey bilmediğiniz belli.
Yuukka’ya ima etti. ‘’Bildiğin tek yer Gölge diyarı. Cevahir ise insan diyarından başka bir yer bilmiyor. Bu yüzden size eşlik etmeye karar verdim.’’
Yuukka ciddileşti. ‘’Bu gerçekten oluyor he. O zaman bize bir uzay gemisi gerekmez mi?’’
‘’Öncelikle zamanlamanız yüzünden böyle bir karar verdim. Çünkü diyar dışı bilgilere hazır olun.’’
‘’Dinliyoruz efendim.’’
‘’40’tan fazla ırk olduğunu biliyoruz. Bunların yaklaşık 5’inin net ismini biliyoruz. Ama diyarlar farklıdır. İçi boş diyarlarda vardır ve istila sonucu yok olmuşlardır.
‘’Derin araştırmalarıma göre. Şu an 100’den fazla diyar olabilir. Hepsinin farklı güneş sistemleri, farklı doğal kaynakları mevcut.
Ama son günlerde diyarlar arasında en belirgin bir haber yayıldı. Bütün diyarların ihtiyacı olan doğal kaynak deposu olan bir gezegen. Bu gezegen dünyamızda 1 milyar 312 bin kat daha büyük. Ve o kadar fazla kaynağı var ki, bütün gözler gizli diyardaki gezegene dikildi. Ama bu tek değildi. Bu diyarın neredeyse her gezegeninde mükemmel doğal kaynak bulunuyordu. Teorilerden biri, şeytani enerji bu doğal kaynaklar ile yaratıldığını da söylüyor.’’
‘’Vay! Bu nasıl bir yer?’’
‘’Gizemli olmasının nedeni, dışarıya kapalı olması. İçeride bir tane canlısı olmayan bir diyardan söz ediyoruz. Rotasını bile unutmuşlardır.
Diyarlar fiziksel olarak bağlantılı olmasa da büyüsel bir rotası vardır. Bu rota bilinirse ancak evrenler arasında geçit açılabilir. Şu an geçit açılamaz ama 12 tanrısal rahip kayıplara karıştı. Ve denilene göre onlar bu rotayı biliyor. Şu an onların piyasa fiyatı uçmuş durumda. Verilen fiyatlar ömür boyu sefillik çekmene engel olur.
Cebinden bir turuncu para çıkardı ve gösterdi. ‘’İşte karşınızda evrensel para birimi nex.’’
Eline aldı. ‘’Bu ne lan böyle? Çok garip.’’
Yuukka somurttu. ‘’Daha güzel bir para bekliyordum açıkçası. Hiç turuncu para görmedim.’’
‘’Şu an bu para, dünyanın en değerli para birimi ile kıyaslanırsa 312 miktarı sadece bir nex ediyor.’’
‘’Omai’ye bile fiyat biçilmiş durumda ama bu fiyatı biçen sadece 2 ordu var. Birincisi Gölgelerin kumandan orduları. Diğeri ise goblinlerin ordusu.’’
‘’Goblinler mi? Hıh.’’
‘’Benimde piyasa değerim var ama bunun önemi yok şimdi. Keşif yapacaksak çok yüksek miktarda nex’imiz olmalı. Ziyaret ettiğimiz her bir yer için kalacak bir yer, ve bir sorun çıkarsa giderilmesi için gerekenler lazım olacak.’’
‘’Acayip fazla nex istiyorsak, tanrısal rahipleri ele geçirip satmamız gerekir.’’
‘’Hee? Canlı ticareti mi? Bence bu yasa dışı.’’
Somurttu. ‘’Diyarlar arasında nasıl geçinmeyi bekliyorsun. Hali hazırda bir iş var.’’
Cevahir düşünmeye başladı. ‘’Bir dakika bekle! En değerli para birimimiz, şu an için altın değil mi?’’
‘’Sanırım. Takip etmiyorum o kadar.’’
Ebvabil’e döndüler. ‘’Söylesene en değerlisi derken altını mı kastettin?’’
Kafasını salladı. ‘’Tam anlamıyla 1 kilo altından söz ediyordum.’’
Aşırı şaşırdılar. ‘’Ney! 312 kilo altın bir nexmi ediyor?’’
‘’Öyle.’’
‘’Ve sende şu an o zaman 312 kilo altın var demek?’’
‘’Bu bize lazım. Uzay gemisi satın alacağım. Sadece 1 nexim var.’’
‘’Oha la? Bir nexle uzay gemisi satın alınıyor mu?’’
‘’Ucuz bir şey bulabiliriz.’’
Cevahir’in aklına başka bir soru daha geldi. ‘’Bekle bir dakika daha. Gelmiş geçmiş en zengin canlının, Maraka’ya ölen Gölgeler kralı olduğunu duymuştum.’’
Ebvabil gülümsedi. ‘’Evet. Bunu ben söylemiştim.’’
‘’O zaman bu adamın kaç nexi vardı?’’
‘’Bunu boşverin. Kayıp diyarın gezegenlerini ele geçiren yeni bir rekor kırabilir.’’
‘’Ama söylemem gerekirse...’’
İç çekti. ‘’1 milyon 300 bin nexi vardı.’’
‘’Ayrıca içi boş bu diyarın aşırı güzel, cennete benzetildiğini bile söylüyorlar.’’
Cevahir’in gözleri faltaşı gibi parlarken Yuukka kafasına hafifçe vurdu. ‘’Orayı hayal etme gerzek. Gezegeni kırıntısına kadar sömürüp nex’e çeviririz.’’
Ebvabil donuk şekilde baktı bunu duyunca. ‘’Sizin ben hayalinizi...’’
Kapı bir kez daha çaldı. İki tane tıklamaydı. ‘’Üzgünüm. Özel bir şey konuşuyorum.’’
Buna rağmen kapı açıldı. Ve karşısında gülümseyerek duran Omai’yi gördü. Yardımcı kurucu rolündeydi ve bunu ikisi de biliyordu.
Hızlıca doğruldu. Bir anlık korku ile ona bakındı. Ardından olayı çaktı. Çaktığı olay ise sadece kendisinin başarısız olmasıydı. Hala onun yeteneklerini bilmiyordu.
‘’Peki ala. Çıkabilirsiniz Yuukka.’’
Şaşırdılar. ‘’Yardımcı kurucu geldi diye mi?’’
‘’Sorun yok Yuukka Sermante. Bence ne konuşuyorsanız ben varkende konuşabilirsiniz.’’
Cevahir selamladı Yardımcı kurucuyu. ‘’Sahne sizin efendim. Biz çıkabiliriz.’’
Yuukka’yı sürükleyerek çıkardı. Ebvabil hala şaşkındı.
‘’Oradan nasıl çıktın.’’ Derken bu sırada Omai kapıyı kapattı.
‘’Hadi ama başkaları duyacak.’’ Gülümsedi. Ardından ona kin dolu bir gülümseme ile baktı.
‘’Bu yaptığın unutulmaz. Dünyanın çeperine şartlı teknik barındıran perde indirmende muazzam. Hayret kaldım doğrusu.’’
Buna daha da şaşırdı. ‘’Perdeyi hissedebildin demek. Görünmez olarak tasarlamıştım ama...’’
‘’Saçmalama lütfen. Benden bir şey kaçmaz.’’
‘’Kanlı canlı karşımda duruyorsun. Neden geldin?’’
Gülümsedi Omai. ‘’Rol devam edecek. Biliyorsun. Ama başka bir şey için geldim. Perdeyi kaldırmayacağını biliyorum. Seni öldürürsem, tekniğin sahibi öldüğü için teknikte kalkacaktır.’’
Ellerini önde bağlayıp kalürifere yaslandı. ‘’Sen beni öldüremezsin.’’
‘’Ayrıca öldürsen bile, bu perdeye bir yapı taşı ekledim. Yapıtaşını bozmadığın sürece de teknik devam edecektir. Tabi ya. Ben işimi sağlama alırım.’’
Bozulmuştu buna. ‘’Yapı taşı he? Anladım. Baya uzun sürecek bulması.’’
Arkasını döndü ve eliyle selamladı. ‘’Yapıtaşını bulup yok ettiğim an... Anladın sen.’’
Gülümsedi kendinden emin bir şekilde. ‘’Bol şans.Dünyanın her yerinde bile olabilir. Belki de dünya da değildir.’’
Bir şey demeden kapıyı sertçe çekip çıktı.
Onun çıktığını düşünüyordu ama olay hiç yaşanmamıştı. Yanılsama adlı teknik insanı böyle manipüle ediyordu.
Omai’nin çıktığını gördüklerinde kendileri tekrar içeri girdiler. ‘’Yardımcı kurucu ne diyor?’’
Suratı bozulmuş gibi duruyordu. ‘’Bir şey demiyor. Biz konumuza devam edelim.’’
‘’Sizinle keşif yapmamın amacı, Yuukka’nın uzun yaşaması, büyü çağını başlatacak kadar uzun yaşayabilir. Sen benim için hazinesin. Bu yüzden herhangi bir hareketinde yanında olmalıyım. Sana büyü ile ilgili her şeyi öretirken, insanların büyü çağının, ve diyarları bilmelerini istiyorum. Bu kadar uzun yaşamam ama. Sen yapabilirsin.’’
‘’Gölge olduğum için böyle diyorsunuzda... Ben melezim. Uzun yaşamak derken 1000 yaşıma kadar yaşayamam. İnsani yanlarım var.’’
‘’Olsun. İnsanlardan uzun yaşaman benim için yeterli.’’
‘’Evet. Belki uzun yaşayabilirim.’’
Cevahir somurttu. ‘’Ah. Doğru. Her neyse. Sanırım bu muhteşem bir macera olurdu. Gerçekleşmesi ne iyi.’’
‘’Sevindim Cevahir. Bu maceraya atılacaksak düşünmemiz gereken ilk şey. Ne kadar neximizin olduğu. Bu yüzden ilk işimiz tanrısal rahipleri bulmak. Başkaları bulmadan.’’
‘’Uzay gemisini nereden bulacağız?’’
‘’Bildiğim bir yer var.’’
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı