Theron bir yandan paraları sayarken bir yandanda ağzında sigarayla gülümseyip duruyordu.

Aramızdan tıp eğitimli bir adam benimle ilgileniyordu. Theron zorla yaptırıyordu ama ben sabredemiyordum, saniye saniyesine gelecek tüm yorumları, tüm tepkileri görmek istiyordum.

Adam kaşımı ve omzumu diktikten sonra bir bandaj taktı. Kanları da temizlemişti. Bende elimdeki Aziel’in kanlarını ıslak bezle temizledim. Doktoru ittirdim ve Matias’ın kucağında ki bilgisayarı kendi kucağıma aldım.

Video kayıdı ve ekran görüntüleri şiddetle tekrardan paylaşılıyordu, haber sayfalarına düşmüştü. Çok fena eleştiriler geliyordu, gecenin bilmem kaçı olmasına rağmen bir çok kişiye erişimi sağlanmıştı. Gülümsedim. “İşte bu lan.”

Theron para saymayı bitirmişti, hepsini kasanın olduğu odaya götürüp oraya dizmişti. Yanıma geldi ve avucuna bir ağrı kesici alıp ağzıma tıktı. “İç artık şunu.” Ters ters ona baktıktan sonra gülümsedi ve suyu başıma dikti. İlacı yuttum.

Kalkarak bilgisayarı sehpanın üzerine koydum. Bir sigara alıp yaktım, gülümsemeye devam ediyordum. Gördün mü Wayne? Sonunda başardık, sadece halk tarafından olacak infazı kaldı. Şu an burada olsaydın yüzünde ki ifadeyi görmek çok isterdim. Ela gözlerin parıldardı, kısılırlardı, yanakların şişerdi. Çok mutlu olurdun, keşke bunu daha önceden yapsaydık.

“Wayne’nin darp görsellerinide paylaşacak mısın?” Theron sorduğunda ona baktım. “Evet, evet… halk ona ne yaptığını bilmeli. Sadece karısını aldattığından ve reşit olmayan bir kızla ilişki yaşadığı için linçlenmemeli. Wayne’ye her geçen gün nasıl zülümler yaşattığını bilmeliler.”

Matias o görüntüleri de paylaştı. “Sesinden kim olduğunu anlayacaktır, korkmuyor musun?” Sigara dumanını üfleyip gülümsedim. “Bilse ne olacak? Bu saatten sonra bir şey yapabilir mi sence? Ondan korkan onun gibi olsun.”

“Milletvekilliğinden düşecektir, hapse girmeden önce hemen sıkıştırır döveriz. Bir de içeriye girdi mi işi biter. Yavaş yavaş bitireceğiz.”

Kaşlarımı çatarak Theron’a baktım. “Ne?” Dudaklarının arasındaki sigarayı yakarken konuştu. “Armstrong için benimde ayrı bir planım var. Hangi hapishaneye gittiğini öğreneceğiz, şanslıysak içeriden bir adamımız onu öldürecek. Değilsek içeriden adamımızı oraya nakil ettireceğiz.” Sigarayı dudaklarından indirdi ve üfledi. “O kadar mide bulandırıcı bir herifin yaşamasına izin veremem. Eski milletvekili olduğu için cezası hafifletilecektir, bu kadar basit kurtulamaz değil mi? Hak ettiği gibi ölmeli işte.”

“Basit kurtulamaz diyorsun ama öldürüyorsun. Yaşaması gerekiyor, bu acıyı çekmeli.” Güldü. “Ölerek acı çekemez mi? Yavaş yavaş öldüreceğiz.”

Başımı iki yana salladım. “Ölmek sadece bir kurtuluş yoludur, içerideki adam onun ölmediğinden emin olmalı. Sence diğer mahkumlar onu kucaklayacak mı? Hepsi öldürmek için sıraya girecektir, bunun olmaması lazım. İşkence çekmeli. İçeride ölüm hariç her türlü muameleyi görmeli. Gerekirse tecavüze uğrasın, parmakları kırılsın, tırnakları kopartılsın. Wayne yaşattığı her şeyin cezasını birer birer ödemeli.”

Theron ağzındaki sigarayla gülümseyerek bana bakıyordu. “Ne var?”

“Bu kadar yaratıcı ve farklı düşünmene bayılıyorum ya.” Ayağa kalktı ve saçlarımı karıştırdı. “O adam sensin işte lan Aidan Acker!” Elini ittirdim. “Yapma şunu.” Ağzındaki sigarayla saçlarımı karıştırmaya devam etti. “Neden? Neden? Yapsam n’olur? Beni mi döveceksin, he? Hadi gel, gel ringe çıkalım.”

Elini ittirdim ve saçlarımı düzelttim. Sigaramı küllüğe bastırarak söndürdüm. O sırada masadaki açık şişeyi gördüm ve alarak suratına döktüm. Derin nefes alarak gözlüklerini çıkardı. Camlarını kurularken saçlarını geriye ittirdi ve gülerek bana baktı. “Öldüreyim mi seni?”

“Yok.”

“Tamam.” Alnıma bir tokat attı. Sızlanarak ovaladım. “Sinyali kapatıyorum, ona göre. Bu kadar açık kalması bile sıkıntı.” Başımı sallayarak onayladım. Theron sinyali kapamadan önce Heather’ın beni aradığını gördüm. Birkaç mesaj attı, Wayne ile ilgiliydi.

“Ben bir telefonla konuşup geleceğim.” Üstüme koltukların birinde duran, Theron’un kapüşonlusunu geçirdim. Onayladığında odadan çıktım ve merdivenleri çıkmaya başladım. Herkes gitmişti. Etraf bomboştu.

Merdivenler bittiğinde dışarı çıktım ve sokaktan uzaklaştım. Sinyal kendine geldiğinde Heather’ı geri aradım. Anında açtı. “Sen mi yaptın? Videoları sen mi yayınladın?”

“Evet.”

“Salak mısın sen? Ya başına bir şey gelirse? Hiç mi korkmuyorsun Aidan!”

“Korkması gereken ben değilim Heather, bu zamana kadar Wayne yeterince korktu; birazda Armstrong korksun.” Sesini yükselttiğinde telefonu hızla kulağımdan uzaklaştırdım. “Aptalsın sen! Başın belaya girecek! Hiç aklın almıyor mu gerizekalı!”

“Bana bir şey olmaz, endişelenmeyi ve carlamayı kes.”

“Aptaal, aptaaal, aptaaal! Aidan aptaaaal!” Telefonu kapatıp cebime attım ve başımı iki yana salladım. Alnımı ovuşturacakken elim kaşımdaki dikişe geldi. Sızlandım.

Yaptığım şey yüzünden başıma gelecek bir şey varsa bile hiç korkmuyordum, çünkü içim şu an o kadar rahattı ki sanki Wayne’nin mutluluk çığlıklarını duyabiliyor gibiydim. O çığlıklar için yapamayacağım hiçbir şey yoktu, Wayne’nin kanlı canlı bunu görmesini isterdim ama o yukarıdan bir yerden bunları görüyordu. Yine de çok mutlu olmalıydı.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu