“Ben geldim.” Ayakkabılarımı çıkardım ve ceketimi askılığa astım. “Babaanne, evde misin?” İçeriden ses gelmeyince merak etmiştim. Salona gittim. “Babaanne?” Koltukta uyuyakalmıştı. Televizyon açıktı. Kapattım ve üzerine bir battaniye attım.

Daha sonra işe gitmek için hazırlanmaya başladım. Sıcak bir duş alıp iş kıyafetlerimi giyindim. Mutfağa girip hemen ağzıma bir iki lokma yemek attım. Karnım kazınıyordu. Bugün fazla mesai yapmak için erkenden işe gidecektim.

Evden aceleyle çıkıp otobüsü yakaladım. Bindiğimde boş bir yere oturarak telefonumu çıkardım. Eva ve Ethan ile olan arkadaş grubumuza birkaç mesaj attım ama kimse cevap vermedi. Son mesaj olarak, “Siz beni artık sevmiyorsunuz.” yazdım. Çünkü öyleydi.

Sosyal medyayı açtım, gezerken bugün gördüğüm çocuğun resmini gördüm. “Doğru ya!” Gülümseyerek yumruğumu ısırdım ve ufak bir çığlık attım. Bu çocuk milletvekilinin oğluydu! Üstelik bizim okulda! Nasıl unuttum! Bu yüzden bu kadar tanıdık gelmişti! “Bana para falan vermeli, oğlunun hayatını kurtardım resmen.”

Ama denizde kurtardığım çocuğa da çok benziyordu. Ancak kesin o olamazdı, eminim. Milletvekilinin oğlusun ve intihara mı kalkışacaksın?

Kaşlarımı çattım. Ama hangi milletvekilinin oğlu dayak yer ki? İnsan laf söylemeye korkar… Garip.

Neredeyse durağımı kaçırıyordum. Hızla inip dükkana girdim. “Aidan, erken gelmişsin.”

“Evet, biraz fazla mesai yapayım dedim. Evde yapacak bir şeyim yoktu.”

“Gidip ders çalışsana, son senen!”

“Sanki senin değil.” Bana bez fırlattı. “Depoda dolaba dizilecekler var, hadi başla o zaman.” Başımla onaylayıp ceketimi çıkardım, soyunma odasına asıp depoya indim ve kutuları aldım.

Akşama kadar iş yaptım. Çıkış saati geldiğinde iyicene bir esneyip gerildim. “Heather, geç oldu. Birlikte yürüyelim mi?”

“Bana mı yürüyorsun sen?” Gülümsedim. “Belki.” Güldü ve omzuma vurdu. “Tipim değilsin Aidan.” Yüzümü büzüştürdüm ve birlikte yürümeye başladık.

“Biliyor musun, bugün okul çıkışında bir sokakta milletvekilinin oğlu Wayne’yi dayak yerken gördüm.”

“Ne? Cidden mi? Michael Armstrong’un oğlu olan?!”

“Evet. Sokağa girip yardım ettim ona. Ama bir teşekkür bile etmedi, tch tch tch. Düşünebiliyor musun?”

“Zengin oğlu, ne diye senin gibi bir fakire teşekkür etsin?” Kaşlarımı çattım. “Hey! Ben fakir falan değilim.” Güldü. “Ona göre öylesin. Ama neden milletvekilinin oğluna saldırıyorlar ki? Her an başları yanabilir.”

“Garip, bende anlamadım. Eğer bir gün Wayne ile arkadaş olursam soracağım.” Kahkaha attı. “Wayne ve sen arkadaş mı olacaksın? Aidan, beni güldürmesene.”

“Görürsün bak. Olacağım.”

Evlere geldik. Babaannem kendi yatağına geçmişti. Bugün o kadar yorulmuştum ki koltuğa yattığım gibi uyuyakalmıştım.

Sabah babaannemin beni dürtmesi ile uyandım. “Aidan, geç kalıyorsun oğlum.” Mırıldanarak ne dediğini sordum. “Okula geç kalıyorsun.”

“Amaaan, yatacağı- Okul!” Hızla koltuktan fırladım. Saate baktığımda epey bir vakit geçmişti. “Siktir!” Hızla dün geceden kalma iş kıyafetlerimi değiştirdim. “Babaanne! Ben hemen çıkıyorum!” Yanaklarını öptüm ve ayakkabılarımı giyip fırladım.

Otobüsü de kaçırmıştım. Koşsam bile daha çok gecikirdim. “İnanamıyorum ya! Bu nasıl bir gün! Böyle olacağını bilseydim uyurdum!” Durarak ne yapmam gerektiğini düşündüm.

“Vazgeçiyorum, eve gideceğim ben.” Arkamı döndüğümde karşımda Wayne’yi gördüm. Yerimdem sıçrayıp bağırdım. “Siktir!!” Güldü. “Ne gülüyorsun lan!”

“Altına sıçtın resmen!” Yüzünde dayak izleri yoktu ama büyük ihtimalle gövdesi morluklar ile doluydu. “Öyle arkamda hayalet gibi belirirsen tabii ki sıçarım! Hem sen niye burdasın, senin gibi bir çocuğun burada gezmesi garip.”

“Seninle konuşmak için geldim.”

“Ne? Benimle mi?” Parmağımla kendimi gösterdim. Onayladı. “Tamam. Konuşalım. Ama dur. Kahvaltı yapmadım ve çok acıktım.”

“Yemek yemeye gidelim. Hem konuşmuşta oluruz. Bildiğim çok iyi bir yer var.” Onayladım. Onu takip etmemi söyledi. Siyah bir BMW’ye bindik. “Voaaahh…” Arabanın içi çok lükstü. Tertemizdi. Restorantı şöföre söyleyip adam sürmeye başladı. “Harbiden zenginsin değil mi?”

“Babam milletvekili.”

“Doğru. Sen beni nasıl buldun?”

“İsminden. Aidan Acker değil mi? Her şeyini biliyorum.”

“Ne—nasıl?..”

“Sır.” Gülümseyip göz kırptı ve telefonunu çıkardı. Gidene kadar telefonuyla ilgilendi. Bende telefonumu çıkarıp birisiyle konuşuyormuş gibi yapıp sessizce Wayne’nin resmini çektim.

Harika çıkmıştı. Yakışıklı bir çocuktu, yan profili resmen harikaydı. Heather’a attım ve şöyle yazdım, “Gördün mü? Sana onunla arkadaş olacağımı söylemiştim! Keşke iddiaya girseydik.” Birkaç dakika sonra cevapladı. “Bu imkansız.”

“Oldu işte!”

“Geldik.” Başımı telefondan kaldırıp dışarıya baktım. “Siktir, oha lan.” Kesinlikle bir zengin mekanıydı. “Ben ödemem, ona göre.”

“Tamam, benden zaten. Sen arabada bekle, hadi gel Aidan.” Birlikte indik ve restoranta ilerledik. İstediğimiz yemekleri söyledik, hemde fiyatına bile bakmadım. Açlıktan ölüyordum, bu yüzden tıka basa yiyerek doydum. “Yemeğini bitirdiysen eğer konuşalım.” Başımla onayladım ve ağzımı sildim.

“Okulda ve dışarda arkadaşım olmanı istiyorum. Sürekli benim peşimde olacaksın.”

“Ha? Bunun için mi getirdin beni buraya?”

“Evet. Konuşacağım başka bir şey de var. Arkadaşım ol, parada veririm.” Güldüm. “Saatlerce sadece on bin liralık işte çalıştığını biliyorum. Sana iki katını veririm.”

“Ne gibi bir para?”

“Şu an ki işten aldığın maaşın iki katı. Her ay.”

“Otuz bin dolar?” Onayladı. “Sırf senin arkadaşın olayım diye mi?” Tekrar onayladı. “İnanmıyorum. Sen gerçekten zengin bir bebesin. Hiç mi arkadaşın yok lan?”

“Var. Ama hiçbiri dövüşmeyi bilmiyor. Beni korumanı istiyorum.”

“Nedenmiş o?”

“Seni ilgilendirmiyor.”

“Arkadaşın olacağım, illa ki öğrenirim.” Bir süre sessiz kalıp düşündü. “Geçen beni ellerinden kurtardığın iki çocuk. Başımın belaları.” Kaşlarımı çattım. “Telefonunu ver.”

“Ne?”

“Telefonunu ver dedim.” Uzattım ve telefonu tümünden kapattı. “Ne yapıyorsun?”

“O çocuklar yediğim bir takım bokları biliyorlar. Ve kanıtları da var. Bunlar kamuoyuna yayılır ve babamın kulağına giderse mahvolurum ben. Ama dayak yemektende sıkıldım. Para karşılığında sürekli beni tehdit ediyorlar.”

“Yayınlayacağız diye.” Onayladı. “Ne tür boklar bunlar?” İç çekti. “Ne de olsa öğreneceksin her türlü.” Bacağını sallamaya başladı, ayrıca dudaklarını ısırıyordu.

“Wayne, sakin ol. Ben onlar gibi değilim tamam mı? Parada gözüm yok, sadece babaannem ile geçinmek için ihtiyacım var. Ayrıca teklif ettiğin parayı da almayacağım. Paran için seni tehdit etmeyeceğim. Bana güvenebilirsin.”

Sessiz kalarak düşündü. “Tamam. Uyuşturucu kullanıyorum. Onlar benim eski arkadaşlarım. Klüpte kullanırken videolarım var.” Gözlerim fal taşı gibi açıldı. “Oha.”

“Sakın kimseye söyleme, anladın mı? Gerçi kanıtın olmadan kimse sana inanmaz.”

“Söylemeyeceğim dedim ya.” Bir şey demedi. “İyide neden yapıyorsun bunu? Daha reşit bile değilsin ki.”

“Boşver. Ayrıca reşitim, senden bir yaş büyüğüm. Ama video reşit olmadığım zamanlardan kalma. Neyse, seni benim sınıfa aldırdık bile, babamla çoktan konuşup hallettim.”

“Bir dakika, benim sınıfımda kendi arkadaşlarım var.”

“Eva ve Ethan mı? Artık eskisi kadar yakın değilsiniz bence.” Haklıydı, o ikisi sevgili olduklarından beri beni pekte önemsemiyorlardı.

“Arkadaşlarıma kadar bilmen çok ürktücü. Kaç saat beni stalkladın?” Cevap vermedi. “Hadi kalkalım artık.” Onayladım ve birlikte kalktık. “O parayı istemediğinden emin misin? On bin dolarla nasıl geçiniyorsun her ay?”

“Kendi ihtiyaçlarımla çok ilgilenmiyorum, bu yüzden yetiyor. Tasarruflu harcıyorum ayrıca.”

Başını salladı ve birlikte restorantan çıkıp arabaya bindik. “Okula gidelim.” Şöför okula sürmeye başladı. “Direkt kökten halletmemi ister misin? Sildirtebilirim videoları.”

“Nasıl yapacakmışsın onu?”

“Sen sadece okulda atılmamı engelle yeter, gerisini bana bırak.” Güldüm. Okuldaki çoğu kişi benden ürküyordu zaten. Bunu yapmam çok kolay olacaktı. “Tamam.”




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu