Birkaç gün oldu, Wayne ile daha da yakınlaştık. Diğer arkadaşlarımla hiç görüşmüyorum ya da o görüşmüyor. Sadece birlikteyiz. Wayne ile takıldığımı gören Eva ve Ethan bana tekrar yanaşmaya başlamıştı, onu parası için kullanmak istediklerinden eminim ama ben buna izin vermedim.
Akşam saatiydi, işten çıkmama bir saat vardı. Heather’a baktım. “Beş dakika sigara içmeye çıkacağım, olur mu?” Heather onayladı. “Sadece beş dakika! Saymaya başladım bile.” Hemen dükkanın arka kapısından çıkıp bir sigara yaktım.
O sırada telefona bakıyordum, yaklaşık bir beş dakika sonra birkaç adamın bana yaklaştığını gördüm. “Bu ne lan?”
Üç kişilerdi, öndeki adam tanıdıktı. Wayne’nim babası, Michael Armstrong. “Oh!” Gözlerim irileşti ve hızla sigaramı yere attım. “Merhaba efendim.” Aynı zamanda milletvekili Michael Armstrong! “Isaac.”
“Aidan, efendim. Babalı oğullu aynısınız.” En azından ismime yakın, Wayne benden bahsetmiş olmalıydı. “Sadede geleceğim.” Merak ettim, milletvekili Armstrong ne diye buraya gelmişti? Bana söylemek istediği şey neydi ki?
“Oğlumla konuşmayı bırak.”
“Ne?”
“Wayne ile konuşmayı keseceksin.” Güldüm. “A—ama neden?…”
“Okuldan arkadaşları geldi, bana nasıl bir çocuk olduğunu anlattılar. Onları da dövmüşsün zaten, oğluma bulaşıp başını belaya sokmanı istemiyorum.”
“Ama efendim… onlar… ben Wayne için—“
“Isaac—“
“Aidan.”
“Aidan, Wayneden uzak dur dedim sana, senin gibi fakir arkadaşlara ihtiyacı yok.” Ben daha bir şey demeden uzaklaştılar. Kaşlarımı çattım. “Senin gibi fakir arkadaşlara ihtiyacı yok da ne demek ya? Ben fakir değilim ki, sadece zengin değilim. Ahhhhh, bu adamdan çoktan nefret ettim bile.”
Bir kasanın üstüne oturdum ve telefonumu açarak Wayneyi aradım. “N’oldu?”
“Dostum, ne yapıyorsun?”
“Uzanıyordum, n’oldu?”
“Bir kere bana da ne yaptığımı sorsana!” Yanıt vermedi. “İşteydim, çıkmama bir saat var. Baban az önce dükkana geldi.”
“Ne? Ne diye?”
“Seninle arkadaş olmamı istemiyor. Jackson ve arkadaşları bugün gelip beni şikayet etmişler. Sadece beni ama, endişelenmene gerek yok. Onları dövmüşüm, ona nasıl bir çocuk olduğumu anlatmışlar. Ya bir dakika, ben nasıl bir çocukmuşum? Ben kötü bir çocuk muyum? Sadece babaannemi geçindirmeye çalışan bir lise öğrencisiyim! Hem baban bana fakir dedi! Benim gibi fakir insanlarla takılamazmışsın! Fakir olunca ne oluyor? Fakir olmak benim elimde mi?! Bende havadan para gelmesini isterdim! Ama gelmiyor ne yapayım! Eğer milyarlarım yoksa fakir mi oluyorum! Bir kere benim gönlüm zengin be!”
“Aidan, bir sakinleşsene.” Derin nefes aldım. “Sen ne dedin ona?”
“Bir şey demedim, daha doğrusu diyemedim. Bütün lafı ağzıma tıktı.”
“Babam öyledir, tam bir diktatör. Sana öyle şeyler dediği için özür dilerim. Eve gelince konuşurum onunla, tamam mı? Haberleşiriz.”
“Tamam, bir şey olursa gel.” Onayladı. “Görüşürüz.” Kapattığı gibi Heather geldi. “Nerdesin sen! Beş dakika çoktan doldu!”
“Amaaaaan, ne olmuş on dakika mola yaptıysam! Milletvekili geldi.”
“Armstrong mu?”
“Evet.”
“Amanın, niye içeriye davet etmedin?”
“Aynen Heather, beni aşağılayan adamı içeri davet edeyim.”
“Ne?”
“Boşver, içerisini boş bırakmayalım.” İçeriye girdim, o da arkamdan geldi. Biraz sorgulayıp durdu ama yanıtlamadım. Müşterilere hizmet ettik, masaları toplayıp bulaşıkları yıkadık. Bir de çıkmadan önce her yeri temizledik.
“Hadi Heather! Ağaç oldum!” Sonunda geldiğinde birlikte yürümeye başladık. “Milletvekili sana ne dedi ya? O gelip gittiğinden beri suratın bir karış.”
“Morelimi bozdu şerefsiz ya. Neymiş ben kötü birisiymişim, yok Wayne’nin arkadaşlarını dövmüşüm. Yok fakirmişim! Wayne ile arkadaşlığımı kesecekmişim!”
“Aman, sen biraz alınmışsın.”
“Alınmış mıyım Heather!? Alınmış mıyım?! Gayette haklıyım, ben oldukça düzgün bir insanım. Ama bunun hesabını yarın Jackson’a sorarım, korkak köpek.” Heather güldü. “Wayne ile arkadaşlığını bitirmezsen milletvekiliyle başın derde girer Aidan.”
“Arkadaşımı satmam ben. Hem de bana ihtiyacı olan bir dönemde asla! Ne yapıp edip milletvekilinin gönlünü kazanacağım ben.”
“Umarım dediğin gibi olur. Bari Wayne sana biraz harçlık verse.” Dudağımı büzüştürüp ona baktım. “İhtiyacım yok.”
Başını iki yana salladı. “Aptalsın.” Otobüsümüz geldiğinde bindik. Heather benden önce iniyordu hep, bu sefer de öyle oldu. Bende evin oraya geldiğimde indim ve içeriye girdim. Babaannem yine çoktan uyumuştu. Wayne’ye mesaj attım.
“Wayne, haber vermedin, bende merak ettim. Belki unutup uyumuşsundur, yarın okulda Jackson’un ağzına sıçacağım. Haber vermek istedim. Sabah görüşürüz.” Duşa girip yatağa uzandım, inanılmaz yorgundum. Heather’ın dediğini düşünmeden edemedim. “Wayne ile arkadaşlığını bitirmezsen milletvekiliyle başın derde girer.” Milletvekili ne yapabilir ki bana? İfşa ederim onu, halk benden yana olur. Wayne’yi asla ama asla yalnız bırakmam! O, ben yalnızken çıkarı için olsa bile benimle arkadaş oldu! Onu satmayacağım!
Sabah okula gittiğimde Wayne sırada uyukluyordu, onu uyandırmadım. Teneffüs ziline kadar Jackson’a bakıp durdum. Onu gerçekten fena halde dövmek istiyorum. Güya Wayne ile arkadaşlığımı kesip tekrar ondan para almaya başlayacak.
Zil çalar çalmaz sıradan kalktım. O kadar hırslı ve hızlı kalkmıştım ki sıra öndekine çarpmıştı, bu yüzden Wayne de sıçrayarak uyandı. “Yavaş olsa—“
“Şşş.” Jackson’un dibine girdim. “Ben sen rezil olma diye milletin içinde dövmedim seni, sen şimdi beni Wayne’nin babasına şikayet mi ediyorsun lan!” Sıçradı. “Hayır— hayır— ben… ben yapmadım-“ Wayne omzumu tuttu. “Yapma.”
Kolunu ittirdim. “Nasıl yapmayayım ya, orospu çocuğu senden para almak için arkadaşlığımızı bozmaya çalışıyor!” Jackson’un yakasını tutup çektim. “Öldürürüm seni, duydun mu? Öldürürüm lan! Bulaşmayacaksın Wayne’ye! Ne yap, ne et, Wayne’yi yüz üstü bırakmayacağım lan!” Yakasını sertçe bıraktım.
“Bir daha ki sefere seni mahvederim, duydun mu? Duydun mu!?” Başını titreyerek salladı. “Afferin. Gel hadi kankam.” Kolumu onun omzuna sardım ve birlikte sınıftan çıktık.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı