Bugün Heather’ın doğum günüydü. Hediyesini almaya gitmek için hazırlanırken Aidan’ı aradım. “Ben şimdi çıkacağım, şöförle yarım saate gelmiş oluruz.”

“Sanada merhaba!”

“Kapatıyorum şimdi.” Tam söylenecekti ki telefonu yüzüne kapattım ve pantolonumun cebine attım. Neyse ki Heather’ın doğum günü Aidan’ın izin gününe gelmişti, Heather doğum günü olduğu için fazladan izin kullanmıştı.

Aynaya bakarak saçlarımı düzelttim ve parfümümü sıktım. Üstümde yine her zaman ki gibi bol bir tişört, altımdada dar olmayan bir pantolon vardı. Havalar yeterince sıcaktı ama sürekli bir uzun kollu giymek zorundaydım. Çünkü kamuoyundan dolayı kolumdaki kesik izini saklamak zorundaydım.

Hiçbirinin haberi yok, hastaneye kaldırılığım özellikle medyaya ve basına açıklanmadı. Çünkü babamın değerli soyadına ve kariyerine şüpheyle yaklaşılacak, bana ve ona bir sürü soru sorulacaktı.

Hava sıcak olduğundan dolayı sürekli ince giyerdim uzun kolluları ne yazık ki az bile olsa terletiyordu ama başka çarem de yoktu, en azından Aidan ve Heather ile olduğum zamanlar kısa kolluyla gezebiliyordum.

Odam artık sürekli topluydu, Aidan niyeyse aşırı rahatsız olmuştu, bende onun için artık toplamaya başlamıştım.

Odamdan çıktım ve kapıyı kilitleyerek aşağı kata indim. Koridorda ilerken ellerim giydiğim ince ceketin cebindeydi. Kapıyı açarak çıktım ve şöförün yanına ilerledim. “Efendim, arkadaşlarınız burada.” Arkadaşlarım mı? Aidan bu kadar hızlı gelemezdi, Heather ise doğum günü partisi ile uğraşıyordu.

Şöförün gösterdiği yere baktım. Bunlar Jacksondu. Eli cebinde arabaya yaslanmıştı, gülümseyerek elini havaya kaldırdı ve salladı.

Kalbim güm güm atmaya başladı. Ne işi vardı burada bunların?

Eğer yanlarına gitmezsem başım belaya girerdi, onlardan kaçamazdım. “Tamam.” Onlara doğru ilerledim. Jackson’a yaklaştığımda elini omzuma koydu. “Hadi gel biraz takılalım, olur mu?”

“Neden?” Tekrardan gülümsedi, bu iyi bir şey değildi. Aklında kötü bir plan vardı. “Gerilme bu kadar.” Omzumu sıvazladı. “Sadece takılacağız, eski günlerdeki gibi.” Bir şey diyemedim ve açtığı kapıyla arkaya oturdum.

Üç kişilerdi, biri öne, Jackson direksiyona, diğeride benimle birlikte arkaya oturdu. Babasının arabasıydı, sürekli bununla gezerlerdi. Eskiden hep bu arabanın içinde olurdum, safken, çok mutlu ve eğlendiğimi zannederdim.

Jackson sürmeye başladı. Aralarında iğrenç bir sohbet vardı. “Nereye gidiyoruz?”

“Eski mekanımıza tabii ki, takılacağız demedim mi?” Dikiz aynasından bana baktı, kesinlikle hiç iyi şeyler olmayacaktı. Elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım, yanımdaki hemen telefonu alarak cebine attı. “Olmaz, bunu sana sonra vereceğim.” Güldüler.

Ellerimi birbirine kavuşturup sıkmaya ve cimciklemeye başladım.

Terk edilmiş, eski binaya geldik. Genelde eskiden burada oturup sürekli ot çeker dururduk. Arabadan indim ve Jackson elini omzuma atarak ilerlemeye başladık. Kalbim şiddetle çarpmaya devam ediyordu. Elini omzuma atmasından nefret ederdim, indirmek istiyordum ama korkudan hareket edemedim.

Ürküyordum. Aidan’ı şu an burada istiyordum.

İçeri girdik. Duvarlar saçma sapan yazılarla doluydu, etraf çöplüktü. Kirli yataklar, atıştırma poşetleri, alkol şişeleri ve daha çok şey. Adımınızı her attığınızda sürekli ayağınıza bir şey geliyordu.

Merdivenleri çıktık. Bizim katımıza geldiğimizde arkadaşları eski koltuğun üstüne oturdu. Jackson ayaktaydı. Bana bakıyordu. “Geçen günlerde ne öğrendim biliyor musun?” Güldü. “Ahhh, çok iyi bir şey, her izlediğimde bana zevk veriyor!” Yutkundum. Cebinden telefonunu çıkardı, ekrana birkaç kere dokundu ve bana çevirdi.

Aidan’ın videosuydu. Eski bir videoydu, küçüktü neredeyse on beş yaşında. Şapkasını çıkarmış ve yüzü darma dağındı, hırsızlık yaptığı ve özür dilediği bir videoydu. Bu videodan bana hiç bahsetmemişti.

Gözlerimi Jackson’a diktim. “Ne olmuş yani?” Ufak bir kahkaha patlattı. “Ne mi olmuş? Şunun zavallılığına bir bak. Hırsız ve uyuşturucu bağımlısı, ikiniz harika bir ikilisiniz.” Arkadaşlarından biri konuştu. “Çıkıyorsunuz değil mi? İğrenç nonoşlar.”

“Kes sesini öyle bir şey yok, Aidan benim dostum.” Jackson parmaklarını şıklattı ve ona bakmamı söyledi. “Bu videoyu babana gösterip medyaya yayayım mı?”

Kalbim göğüsüme çarptı. “Hayır!” Gülümsedi. “İşte zevkli olan tarafı bu.”

“Orospu çocuğu! Şantajların olmasa sen hiçbir şeysin!” Bana bir yumruk attığında suratımı tuttum. “Çok konuşuyorsun, Aidan’a mı güveniyorsun lan!”

Dudağımı ıslattığımda kanadığını anladım. “Tutun onu, anasını sikeceğim.” Ayağa kalktılar. Geri geri ilerlerken hızla arkamdaki çimento torbasını tutarak savurdum. İçindeki tozlar çıkıp gözlerine girmişti. Bağırmaya başladılar.

“Ahhhh! Gözüm! Orospu çocuğu!” Koşmaya başladım. Tam merdivenlerden inecekken arkamdan bağırdı. “Elimdeki videoyu çok çabuk unuttun! Bu videoyla Aidan’ı ve seni mahvedebilirim!”

Durdum. Güldü. “Bende öyle düşündüm.” Gözlerini ovaladı ve eliyle yanına gelmemi işaret etti. “Buraya gel, öldürmeyeyim şimdi seni.” Yanına ilerledim. “Tutun.” İki arkadaşı da beni tuttu. Karnıma bir yumruk attı ve nefesim kesildi. “Seni dövmek için bir çok sebebim var.”

“Yapma… A—aidan… bunu öğrenirse—“ Bir kez daha karnıma vurdu. Nefesim kesildi, toparlamaya çalışırken öksürüyordum da. “Aidan, Aidan diye tekrarlayıp durma, gerizekalı!” Bir yumruk attı suratıma. “Bu bana dik dik baktığın için.” Tekrar bir tane daha. “Sinir bozucu boş ela gözlerin için.” Omuzlarımdan tuttuğunda arkadaşları beni bıraktı ve yere itti. Yüz üstü düştüğümde sırtımın üzerine döndüm.

Öksürürken nefes almaya çalışıyordum ama çok zordu, çenem, suratım ve burnum ağrıyordu. Beni tekmelemeye başladı, sövüyorduda. “Bunlarda Aidan yüzünden!”

Durdular. Karnımı tutarak öksürmeye başladım. O kadar çok tekmelendim ki az kalsın öleceğimi zannettim. “Bu da arayıp duruyor.”

“Kim o?”

“Wayne’nin telefonu, Aidan çaldırıp duruyor.” Saçlarını geriye atarak güldü. “Ahhh, gebersin endişeden.” Nefesimi zar zor toplamıştım ki Jackson eğilerek saçımı tuttu ve ona bakmamı sağladı. Gözlerimi ona diktim. “Eğer bundan Aidan’ın haberi olursa sizi mahvederim, anladın mı? Ona bunun babanın yaptığını söyleyeceksin.”

Saçımı bıraktı. “Ve bana para vermeye devam edeceksin.” Bütün vücudum çok acıyordu. Her yerimde bir ağrı vardı, karnım o kadar tekmelenmişti ki kaburgalarım bile kırılmış olabilirdi.

“Anladın mı?” Cevap veremedim, konuşamayacak kadar acı çekiyordum. “Anladın mı lan beni!?” Başımı sallayarak onayladım. Telefonumu üzerime attı ve tüm arkadaşlarıyla birlikte gülüşerek dışarı çıktılar.

Telefonumu elime aldığımda bir sürü cevapsız çağrı vardı. Ayrıca oldukça mesajda vardı. Hepsi Aidandandı. Hiçbirine cevap vermedim. Nerede olduğumu soruyordu. Ne yaptığımı, neden hâlâ gelmediğimi ve en sonunda bana bir şey olduğundan şüphelendiğini söylüyordu.

Bizim eve gittiğini ve neden evde olmadığımı yazmıştı, şöför arkadaşlarım ile çıktığımı söylemişti ama ondan başka arkadaşımın olmadığını biliyordu. Bu yüzden Jacksondan şüpheleniyor olmalıydı.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Tekrardan çaresiz hissediyordum. Telefonu kapatıp yere koydum ve karnıma sarıldım. Çok acıyordu, sızlanmaya ve ağlamaya başladım.

Sikeyim, neden her şey yolunda gidiyorken bir anda böyle olmak zorundaydı? Neden bir anda her şey devrildi? Aidan onların açığını kapatmışken nasıl bir tane daha buldular? Bu videoyu nerden buldular, kim verdi?

Ne yapacağım? Tekrardan her şey başa sarıyor, yine dayak yiyip paramı sömürecekler. Sürekli tehditlerle ve korkuyla yaşayacağım.

Üstelik Aidan’a ne diyeceğim? Şu an her şeyi tahmin etmiş olmalıydı. Kimle çıktığımı şöför biliyordu ve Aidan’a söylemişti. Her şey mahvolacaktı tekrardan.

En iyisi Aidan ile konuşmamaktı, ben bir şey söylemezsem eğer Jackson’a da bulaşamaz. Böyle değil mi? En doğrusu bu değil mi? Sonuçta kötü bir şey yapmıyorum, ben sadece onu korumaya çalışıyorum.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu