O dövüşmeye devam ederken ben yüzümdeki kanları temizlemiştim. Theron’a yardım etmek istedim ama zaten kolay bir şekilde herkesi alt ediyordu. On beş kişiyle tek dövüşmesi bana gücünün ne kadar fazla olduğunu tekrar hatırlatmıştı. “Hiç yorulmuyor mu ya?..” Son kişinin çenesine aşağıdan gelen bir tekme attı ve direkt bayıldı. “Bingooo!”
Jaxon ile karşı karşıya geldi. “Dur artık, insan gibi uyarıyorum.” Jaxon gülümsedi ve başını iki yana salladı. “Durmak istemiyorsam ne yaparsın? Beni yine hastanelik mi edersin?”
“Tam olarak onu yaparım, hastane morguna yakıştırırım seni. Parçalarını birleştiremezler bile.” Suratına sert bir yumruk attı, resmen otoparkta yankılandı. Tökezleyerek yere düştüğü anda Theron yakasından tutup kaldırdı ve bir yumruk daha attı. Ayağa kalktım ve yanlarına giderek Theron’u tutup çektim. “Yapma.” Bana baktı. “Sen karışma bu işe.” Başımı iki yana salladım. “Lan hiç mi kızgın değilsin? Adam seni öldürüyordu.”
“Ama yapmadı.”
“Erkek arkadaşını dinle Theron. He-he.” Theron’un gözleri genişlediğinde onu tekrardan güçlükle durdurdum. “Aidan, Theron sana benim hakkımda ne anlattı bilmiyorum ama kendisi de az değil. Bunları kıskançlığımdan ve takıntılarım yüzünden mi yapıyormuşum? Hayır, tüm süreç boyunca beni sadece kullandı. Beni resmen pazarlıyordu başka yerlere.”
“Kes sesini!”
“Niye, insan ticareti yaptığını öğrensin istemiyor musun? Beni sadece dövüş üzerinden pazarlamadı; erkeklere ve kadınlara karşı sürekli beni kullandı biliyor musun?” Theron’a baktım. Bana baktı ve başını iki yana salladı. Sonra Jaxon ile tekrar göz göze geldi. “Bir daha yapmadım, asla yapmam. Cezasını çektim zaten!”
“Sanada aynısını yapacak Aidan, seni de yakında pazarlamaya çalışacak. Hemde sürekli zayıf noktalarından kullanacak seni. Zamanla sana iyi davranıyor ancak hepsini aleyhine kullanmak için, hakkında bir şeyler öğrenmek için yapıyor.” Duyduklarımdan sonra kulaklarım çınladı. “Üstelik Theron’un—“
Theron bağırdı ve susmasını söyledi. Suratına sert bir yumruk atıp yere düşürdü. Üstüne çıktı ve çenesine, belinden çıkardığı tabancayı dayadı. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, Theron’u durdurmam lazımdı ama çok öfkeliydi. “Hiçbir şeyi senin isteğin dışında yapmadım. Hepsinin cezasını çektim, bunu sende biliyorsun.” İkisine baktım, Theron sessizce ağlıyordu, Jaxon onun aksine gülümsüyordu. “Yeterince değil.”
Vücudum hareket etmiyordu, duyduğum şeyler beni ürkütmüştü. Ya gerçekten Jaxon’un dediği gibi banada aynı şeyleri yaparsa? N’olacaktı?.. “Ne kadar acı çektiğimi görmedin mi?! Daha ne istiyorsun? Daha ne istiyorsun lan!” Sesini yükselterek bağırdı. Durdurmam lazım, Theron’u durdurmam lazım. Yoksa katil olacak. “Benimle artık uğraşma, daha ne kadar bana acı çektirmen gerekiyor?”
“Bilmem, belki hayatının sonuna kadar. Ya da belki Aidan’ı öldürene kadar.” Gülümsedi. “Aidan senin yeni piyonun, değil mi? Ona benden çok değer veriyor musun? Benden fazlasını mı veriyorsun?”
“Ona asla böyle bir şey yapmam, bir daha hiç kimseye yapmam.”
“Neden bana yaptın o zaman? Neden… neden en yakın arkadaşını insanlara sattın lan! Üstelik iğrençlerdi, senin yüzünden hâlâ ellerini vücutlarımda hissediyorum! Orospu çocuğu!”
“Üzgünüm! Gerçekten üzgünüm, tamam mı? Kendimi asla affetmeyeceğim, hiçbir zaman! Ama lütfen… dur artık.” Jaxon göz yaşlarının arasında gülümsedi ve reddetti. Theron tetiği çekti. “Bana başka çare bırakmıyorsun.” Theron’a bir tekme atarak üzerinden düşürdüm, elindeki silaha vurduğumda silah uzağa fırladı. “N’apıyorsun lan?”
Jaxon’u tutarak yerden kaldırdım. Theron ayağa kalkarak bize baktı. Çok öfkelenmişti. “İkinizde durun artık. Çocuk gibi kavga ediyorsunuz.” Jaxon’a döndüm. “Theron cezasını çekmiş, onunla uğraşarak hiçbir yere varmayacaksın. İkinizde yorulmadınız mı? Sadece bırakın gitsin, geçmiş geçmişte kaldı, birbirinizi öldürüp dövdüğünüzde hiçbir şey değişmeyecek! Her şey aynı kalacak. İntikamınıda yeterince almadın mı zaten?”
Sessiz kalarak bir şey demedi. “Geçmişinize acıyın, eğer o lisedeki haliniz sizi böyle görseydi ne düşünürlerdi? Birbirinizin kıymetini bilin çünkü ikinizden birisi ölürse diğeriniz çok pişman olacak. Ve inanın, bunu istemezsiniz.” Yutkunarak bir iç çektim.
İkiside sessiz kaldı. Theron, Jaxon’a yaklaştı. Elini kaldırdı, vuracağını zannettim, Jaxon da aynı şekilde zannetmişti. Ama o aksine, Jaxon’un başını tutup omzuna yasladı. Şaşırdı, ne yapacağını bilemedi. Rahatlayarak bir iç çektim. “Özür dilerim.”
Jaxon onu göğsünden ittirdi ve çekildi. “Git.” Theron mahcubiyet ile başını eğdi, daha sonra bana baktı. Jaxon’a geri döndüğünde son bir şey söyleyeceğini anladım ve merak ettim. Ağır gözlerle ona bakıyordu, korkutucu bakışıydı bu. “Bir daha Aidan’a bulaşmayacaksın. Etrafında bile dolanmayacaksın.” Sessiz kaldı, benim omzumu tuttu ve ilerletti. Son bir kez Jaxon’a baktım. “Bakma.” Theron elleri cebinde, arkamdan gelmeye devam etti. Korkunç bakışı hâlâ gitmemişti. İnsanın tüyleri dikeliyordu. Önüme döndüm, aşağı inip motorun başına gittiğimizde benimle konuşmadı ama benim onunla konuşmam gerekiyordu.
Theron’a olan güvenim kırılmıştı, Jaxon’un dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Ya onun dediği gibi aynısını bana yaparsa? Ya Heather’a zarar vermekle tehdit ederse ne yaparım?
Ama yapmaz değil mi? Sonuçta Theron bana az yardımcı olmadı, ayrıca çok iyi bir insan. Yaptıysa bunları hepsini geçmişte yaptı. Hem hiçbir şeyi onun isteyi dışında yapmadığını da söyledi… Cezasını çektiğini, bir daha yapmayacağını söyledi. Ancak yine de güvenebilir miyim? Ahhh… kafam o kadar karışık ki… “Zamanla sana iyi davranıyor ancak hepsini aleyhine kullanmak için hakkında bir şeyler öğrenmek için yapıyor.”
“Duyuyor musun?” Ona baktım. “Efendim?”
“Bin.” Kaskını bana uzattı. Aldım ve başıma taktım. Motoru çalıştırdı ve omzunun üzerinden bana baktı. “Kafanın karışık olduğunu biliyorum, hepsini açıklayacağım. Ondan sonra ne yapacağımıza bakarız.” Sessiz kaldım ve bir şey demedim. Yola çıktı, mekana doğru bastı.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı