Önceki bölüm

​İlke'nin sesindeki titreme, Cem'in içindeki şüpheyi pekiştirdi. Bu cinayet, sadece bir intikam cinayeti değildi. Bu, bir sanat eseriydi. Ve bu sanat eserinin arkasındaki adam, kimsenin aklına gelmeyen bir planın parçasıydı.
.
.
.
.
.
.
Anıl'ın Dijital İmzası ve Çalkantılı Gündem

​Cem, İlke'yi ifadesini verdikten sonra serbest bıraktı. Cem, kendi ofisine çekildiğinde zihni, İlke'nin anlattıklarıyla doluydu.

Genç adam, cinayet yerinde tesadüfen bulunmasına rağmen, olayın detaylarını büyük bir merakla anlatmıştı. Onun korkusu, merakıyla karışmıştı ve Cem, bu genç adamın hikayenin önemli bir parçası olabileceğini hissetti.

​Aynı anda, Anıl, Erinç'in evindeki bilgisayar başında bir fırtına estiriyordu. Klavyenin tuşları, adeta bir müzisyenin parmakları gibi hızla hareket ediyor, kodlar birer birer ekrana yansıyordu.

Anıl, bir hacker dehasıydı. Onun için internetin derinlikleri, bir oyun sahası gibiydi. Bu yeteneğini, Erinç'in Demir Ergüven'i cezalandırma planının en kritik adımlarından biri için kullanacaktı.

Anıl'ın bilgisayardan giremeyeceği yer yoktu.

​Anıl, bir süredir hazırladığı sanal kimlikleri ve bot hesapları devreye soktu.

Profesör Ergüven'in karanlık geçmişiyle ilgili yıllar önce unutulmuş bir taciz davasının belgelerini, tanık ifadelerini ve o dönemde davanın nasıl üstünün örtüldüğünü gösteren kanıtları, yavaş yavaş sosyal medyada yaymaya başladı.

Başlangıçta kimse bu bilgilere itibar etmedi, ancak Anıl, bu sefer profesörün yasal yollardan kurtulduğu davanın tüm detaylarını, Leyla isimli bir öğrencinin intihar notuyla birlikte paylaştı.

​Bu paylaşım, bir anda sosyal medyada patladı.

#DemirErgüven,

#Adaletİstiyoruz,

#LeylaİçinAdalet

Hashtagleri kısa sürede trend oldu.

İnsanlar, bir profesörün masum bir öğrencinin hayatını kararttığını öğrendikçe büyük bir öfkeye kapıldı.

Sosyal medya, adeta bir linç yerine dönmüştü. Kimse cinayeti onaylamıyordu, ancak Profesör Ergüven'in bu suçu cezasız kaldığı için, insanlar katile "kahraman" gözüyle bakmaya başlamıştı.

​Erinç, televizyonda sosyal medyanın yarattığı kaosu izliyordu. Haber spikerleri, cinayetin ardındaki "motivasyon"un, sosyal medyanın ortaya çıkardığı bu taciz skandalı olabileceğini tartışıyordu.

Anıl, başını Erinç'e çevirdi.

-Gördün mü? İşte bu, adaletin gölgelerde işlediğinin ilk kanıtı. Artık herkes, Demir Ergüven'in aslında nasıl bir canavar olduğunu biliyor.

​Erinç sakince gülümsedi.

-Anıl, sen sadece bir hacker değilsin. Sen bir sanatsın. Bu, benim ve senin zekamızın bir yansıması. Onlar adaleti sadece kanıtlarla arar. Bizse, gerçeğin kendisini onlara sunuyoruz.

​Cem ve ekibi, sosyal medyadaki bu fırtınayı durdurmakta güçlük çekiyordu. İnsanlar, polislerin yıllar önce bu davanın üstünü nasıl örttüğünü sorguluyordu.

Cem, sinirli bir şekilde masaya yumruğunu vurdu.

-Bu, profesyonel bir iş. Cinayetin kendisi değil, ama bu sosyal medya hamlesi kesinlikle profesyonel. Bu işin arkasında bir hacker var.

​Cem, içgüdülerine güvenerek, bu sosyal medya fırtınasının bir tesadüf olmadığına, cinayetle doğrudan bağlantılı olduğuna inanıyordu. Elindeki tek ipucu, bu mükemmel cinayetin ardındaki zeki ve tehlikeli zihindi. Ve bu zihin, oyunun kurallarını yeniden yazıyordu.

....

​– Zekânın Gölgesinde

​Sosyal medyanın yarattığı fırtına, polisin elini kolunu bağlamıştı. Halk, Profesör Demir Ergüven'in ölümüyle ilgili sosyal medyada dönen suçlamalara inanıyor, cinayeti adeta haklı bir intikam olarak görüyordu.

Bu durum, Başkomiser Cem’in işini daha da zorlaştırıyordu. Olayın sadece bir cinayet değil, aynı zamanda halkın gözünde bir adalete dönüşmesi, katilin zekâsının bir kanıtıydı.

Nasıl bir katil, halkın gözünde süperkahraman olabilirdi!?

Bu saçma bir anti-kahraman hikayesi değildi.

Gerçeklikti!

​Cem, ofisinde tek başına, masanın üzerindeki fotoğraflara bakıyordu. Ergüven’in cansız bedeni, kesik elleri ve dizlerinin önündeki "Leyla için adalet" yazısı...

Her detay, katilin bir sanatçı gibi davrandığını gösteriyordu. Cem'in aklına Erinç Dirim'in sözleri geldi: "Belki de birisi, kendi adaletini uygulamaya karar vermiştir."

O an, Erinç’in sadece bir şüpheli değil, aynı zamanda bu zihin oyununun bir parçası olduğunu anlamıştı. Erinç, tıpkı bir satranç ustası gibi, Cem'in her hamlesini önceden hesaplamıştı.

​Cem, bu karmaşık bulmacayı çözmek için  komşusu olan İlke Kargın’ı aradı.

Cem, İlke'nin meraklı zekâsının bu işte yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Çünkü onun çok zeki olduğunu biliyordu. Onu, cinayet masasına davet etti. İlke, kısa bir süre sonra ofise geldiğinde, Cem onu elindeki dosyayla karşıladı.

​-İlke...

dedi Cem, dosyayı masaya koyarak.

-Bu olay, senin gördüğün gibi değil. Bu cinayet, bir zihin oyunu. Ve bu oyunu, Profesör Erinç Dirim başlatmış olabilir.

​İlke'nin gözleri heyecanla parladı.

-Ben de öyle düşünmüştüm. Onun dersleri, felsefe ve adalet üzerineydi. O, her zaman 'adaletin sadece kanunlarla değil, vicdanlarla da işlediğini' söylerdi.

​Cem, İlke'ye bilgisayarda sosyal medyada dönen hashtagleri gösterdi.

-Bunlar da Erinç'in işi olabilir. Birisi, profesörün geçmişini, unuttuğumuz bir taciz davasını yeniden gündeme getirdi. Bu, sıradan bir hacker'ın işi olamaz.

​İlke, ekrandaki hashtaglere baktı ve şaşırdı. Bu kadar hızlı ve organize bir şekilde yapılan bir hamle, sadece profesyonel bir zekânın ürünü olabilirdi.

İçinden bir ses, Anıl Güz'ü hatırlattı. Anıl, İlke’nin okuldan tanıdığı, asosyal ama bilgisayar dehası bir gençti. Anıl, her zaman Erinç’in yakınında olurdu. Erinç’in karanlık işlerinin bir parçası olabilir miydi?

​İlke, Cem'e döndü.

-Bana birkaç saat verin. Sanırım, bu işin arkasındaki dijital ayak izlerini bulabilirim.

​Cem, İlke'ye güvendi. Bu, resmî bir soruşturma değildi, ama Cem, bu genç adamın zekâsına güveniyordu. İlke, masanın üzerindeki dosyayı aldı ve hızlıca oradan ayrıldı.

​İlke, kütüphaneye döndüğünde, bilgisayar başına oturdu. Sosyal medya hesaplarını, hashtaglerin kaynağını ve Ergüven'in davasıyla ilgili bilgilerin nereden yayıldığını araştırmaya başladı.

Kısa süre içinde, Anıl Güz'ün izine rastladı. Anıl, anonim hesaplar üzerinden, yıllar önce silinmiş verileri, dava dosyasındaki belgeleri ve Leyla'nın intihar notunu yeniden canlandırmıştı.

​İlke'nin aklı karışmıştı. Anıl ve Erinç... İki zeki zihin, bir cinayet ve bir halk ayaklanması... Bu bir tesadüf değildi. Bu, titizlikle planlanmış, her adımı hesaplanmış bir operasyondu.

​Aynı anda, Erinç'in evinde, Anıl bilgisayar ekranına bakıyordu. Olayın artık kontrolünden çıktığını düşünüyordu. Her ne kadar plan mükemmel olsa da, halkın bu olaya bu kadar hızlı bir şekilde tepki vermesi onu şaşırtmıştı.

-Erinç, sanırım bu işin sonu iyi bitmeyecek.

diye mırıldandı.

​Erinç, pencere kenarından dışarı bakıyordu. Yüzünde dingin bir gülümseme vardı.

-Bazen bir başlangıç, bir sonun başlangıcıdır, Anıl. İnsanlar, artık adaletin gölgelerde olduğunu biliyor. Ve bu, benim için yeterli.

​Anıl, Erinç'in sözlerine şaşkınlıkla baktı. Onun aklında ne olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Bu bir cinayetten daha fazlasıydı. Bu, bir devrimdi.

​İlke, Anıl'ın dijital izlerini bulduktan sonra, hemen Cem'e gitti.

-Amirim, buldum. Bu işin arkasında Anıl Güz adında bir hacker var. Üniversiteden tanıyorum. Ve kendisi, Profesör Erinç Dirim'in yanında kalıyormuş.

​Cem, duyduklarıyla şok oldu. Erinç'in evinde, Anıl'ın bilgisayar başında olduğunu hatırladı. O an, tüm parçalar yerine oturmuştu. Bu bir cinayet değil, bir başyapıttı.

​-Hemen Anıl Güz'ü sorguya alın. Ve bu sefer, Erinç Dirim'i de yanınıza alın. Oyun başlıyor.

​İlke, Cem'in emriyle harekete geçerken, aklı karışmıştı. Erinç, neden bu kadar karmaşık bir plan yapmıştı? Amacı sadece intikam mıydı, yoksa daha derin bir anlamı mı vardı?

​Kapı kapandığında, İlke, bu olayın sadece bir cinayet olmadığını anladı. Bu, bir felsefe dersiydi. Ve bu dersin sonu, ya adaleti getirecek ya da her şeyi karanlığa gömecekti.

​– Kedi-Fare Oyunu

​Başkomiser Cem, elinde bir bardak kahveyle camdan dışarıyı seyrederken, zihni durmadan çalışıyordu. Kendisini bu işin içine çeken şeyin sadece cinayeti çözmek olmadığını biliyordu.

Bu, bir düelloydu. Bir yanda soğukkanlı, zeki bir katil; diğer yanda ise adalet ve aklı temsil eden kendisi. Ve aralarındaki tek bağlantı, o gece olay yerinde olan İlke Kargın'dı.

​Telefonunu eline alıp İlke'yi aradı.

-İlke, sorgu için hazır mısın?

​İlke'nin sesi endişeliydi.

-Amirim, emin değilim. Profesör Dirim... o benim için değerli ve saygı duyduğum bir öğretmen. Şüphe etsem bile....

Cem, yumuşak bir sesle konuştu.

​-Biliyorum. Ama bu bir cinayet. Eğer onun masum olduğunu düşünüyorsan, ona yardım edebilirsin. Ama gerçekleri söylemek zorundasın. Her şeyi.

​İlke'nin sesi daha kararlı çıktı.

-Peki, geliyorum.

​Kısa süre sonra, İlke ve Başkomiser Cem sorgu odasına girdiler. Karşılarında oturan Erinç Dirim ve Anıl Güz, sanki bir iş görüşmesindeymiş gibi rahattılar.

Erinç'in yüzünde dingin bir ifade vardı, Anıl ise kollarını kavuşturmuş, gözlerini kapıya dikmişti.

​Sorguya Cem başladı.

-Profesör Dirim, ve Anıl Güz... Profesör Ergüven cinayetinde şüpheli olarak yer alıyorsunuz. Kendinizi savunmak için ne söylemek istersiniz?

​Erinç, hafifçe gülümsedi. Sesinde hafif bir alay vardı.

-Masum olduğumuzu.

​Anıl, gözlerini açtı ve Cem'e baktı.

-Biliyorum, internetteki bilgileri ben yayımladım. Fakat bu, bizi cinayetten şüpheli yapmaz. Sadece, birinin geçmişini açığa çıkarmama yardım ettiğiniz için teşekkür etmelisiniz.

​Cem, Anıl'ın yüzüne baktı.

-Olayın sadece bir cinayet olmadığını, aynı zamanda bir mesaj taşıdığını biliyoruz. Ve bu mesajın arkasındaki kişi, Leyla'nın intikamını almak isteyen birisi. Sen miydin, Anıl?

​Anıl'ın yüz ifadesi değişmedi.

-Ben miydim, sen miydin... Ne fark eder? Önemli olan, o adamın cezasını bulması değil miydi? Mahkeme, onu masum buldu. Ama biz, gerçeğin peşine düştük. Ve onu ifşa ettik.

​Cem, Anıl'ın sözlerinin ardından, Erinç'e döndü.

-Profesör Dirim, siz bu cinayeti onaylıyor musunuz? Ve bu olayın bir parçası mısınız?

​Erinç, gülümsedi.

-Suçluyu bulmak, sizin işiniz, Başkomiser. Benim işim ise, felsefe yapmak. Adalet, kanunlar ve vicdan üzerine dersler vermek. Ben, bu cinayeti onaylamıyorum. Ama bu cinayetin arkasındaki motivasyonu anlıyorum.

​İlke, Cem'in yanında oturuyordu. Gözleri, Erinç'in her hareketini, her sözünü takip ediyordu. Erinç, ona bakarken hafifçe gülümsedi. İlke'nin içinde, hem bir hayranlık hem de bir şüphe duygusu vardı.

Erinç, bu zeki adamın, bir cinayeti nasıl bu kadar soğukkanlılıkla savunabildiğini anlamıyordu.

​Cem, soruyu İlke'ye yöneltti.

-İlke, sen Erinç Dirim'in öğrencisisin. O gece, ofisin kapısının önündeyken, onun bu işin içinde olduğuna dair bir şüphen var mıydı?

​İlke, Erinç'e bir an baktı.

-Hayır. O an, sadece gördüklerimin bir hayal olduğunu düşündüm. Ama... Profesör Dirim'in adaletin vicdanla da işlediğini söylemesi, beni düşündürdü.

​Cem, İlke'nin sözlerinin, Erinç'in planının bir parçası olduğunu hissetti. Erinç, İlke'yi de bu oyunun içine çekiyordu.

-Peki ya Anıl? Onun, profesörle olan ilişkisi neydi?

​Anıl, araya girdi.

-Ben, profesörün yanında yaşayan, bir hacker dehasıyım. Ve evet, ben bu olayı sosyal medyaya taşıdım. Ama bu, beni bir katil yapmaz.

​Sorgu uzuyordu, ancak Cem, elinde somut bir kanıt olmadığını biliyordu. Erinç ve Anıl, her soruyu ustalıkla geçiştiriyor, her cevabın ardında bir felsefe dersi veriyorlardı. Cem, sinirleniyordu. Bu iki zeki adam, onunla resmen dalga geçiyordu.

​Cem, son hamlesini yaptı.

-Peki ya parmak izi? Ya da DNA? Bunların bir gün ortaya çıkacağını biliyor musunuz?

​Erinç, gülümsedi.

-Başkomiser, sanırım siz sadece kanıtlarla adaleti arıyorsunuz. Ama unutmayın, adalet, bazen gölgelerde işler. Her kim yaptıysa ben destekliyorum. Yine de desteklediğim için bu destek beni katil yapmaz.

​Cem, masanın üzerine yumruğunu vurdu. Öfkeden yüzü kıpkırmızı kesilmişti.

-Bu bir cinayet, Profesör Dirim. Ve ben, katili bulana kadar peşinizden ayrılmayacağım.

​Sorgu bittiğinde, Erinç ve Anıl, ellerini arkadan kelepçelenerek gözaltına alındılar. Cem, onlara bakarken, bu olayın sadece bir cinayet olmadığını, aynı zamanda bir kedi-fare oyunu olduğunu anladı. Ve bu oyunun, henüz bitmediğini biliyordu.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

🔒 Erişim Gerekli

Bu içerik yalnızca 18 yaş ve üzeri kullanıcılar tarafından görüntülenebilir.
Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Novebo discord sunucusu