Önceki bölüm

Ve o gece, üç gölge aynı yeminle birbirine bağlandı: Gölgede doğan adaleti, kim olursa olsun karşılarına çıkan, kendi gölgesiyle yüzleşecekti.
.
.
.
.
.
---

Erinç, işten döndüğünde şehir ışıkları pencere camına vuruyor, gölgeler uzun ve keskin çizgiler hâlinde odanın duvarlarını süslüyordu.

Akşamın puslu havası, şehrin üzerine sessiz bir örtü gibi inmişti. Eve adımını attığında içerde farklı bir enerji vardı; Anıl masanın başında duruyordu, ekranlar yanıyor, sessizlik ise neredeyse duyulmaz bir gerilimle doluydu.

Erinç, palto askısına asarken derin bir nefes aldı, zihninde günün yorgunluğu değil, yaklaşan gecenin sorumluluğu ağır basıyordu.

— Liste hazır.

dedi Anıl, sesi odada yankılanıyordu.

— Yeni kurbanlar. Hazır mısın?

Erinç, gözlerini ekrana dikti; Anıl’ın parmaklarının dokunuşlarıyla açılan dosyalar birer birer görünür hâle geliyordu.

Ekranda, şehirde gençleri hedef alan uyuşturucu satıcılarının isimleri ve faaliyet bölgeleri sıralanmıştı.

Erinç’in gözleri sertleşti; küçük yaşta hayatı kararmış gençlerin hikâyeleri, onun adalet anlayışında artık hiçbir boşluk bırakmıyordu.

Erinç, sesi alçak ama keskin bir şekilde konuştu.

— Bunlar sadece sokak satıcıları değil. Geleceklerini çalıyorlar. Masumiyetin, bu şehirdeki en değerli şey olduğunu hatırlatacaklar onlara.

Anıl, hafifçe başını salladı ve ikinci dosyayı açtı: Tecavüz suçluları. Hapiste cezalarını çekmiş, özgür kaldıklarında ise suçlarını tekrar edenler.

Erinç’in dudakları hafifçe büzüldü, gözleri ekrandaki isimlere takıldı. Bu tür insanlar için merhamet, gölgenin sınırlarında bile yoktu; yalnızca hak ettikleri ders vardı. Erinç’in elleri masanın kenarına sıkıca kenetlendi, parmaklarının beyazladığını hissetti.

— Hapishane onları değiştirmedi.

dedi Erinç, sesi daha da derinleşti ve boğuklaştı.

— O zaman biz değiştireceğiz. Tekrar suç işleyenler… Gölgede hak ettikleri dersi alacaklar.

Anıl sessizce Erinç’i izledi; gözlerindeki keskin dikkat, bir bilgisayar ekranındaki kod satırlarını okur gibi tüm ayrıntıları tarıyordu. Masanın üzerindeki ışık, Erinç’in gölgesini duvara uzatıyor, adeta onun önünde yürüyen sessiz bir hakim gibi duruyordu.

Erinç’in zihni, bu gecenin planlarını yaparken bir savaş alanına dönüşmüştü: Adalet mi, öfke mi? Masumları koruma mı, yoksa kurbanların cezalarını sağlama mı? Ama tek bir gerçek vardı: Bu, onun yoluydu ve geri dönüşü yoktu.

Erinç, gözlerini ekrandan ayırmadan Anıl'a baktı.

— Hazırlıklar tamam. Yarın gece hareket ediyoruz. Ama unutma… her adım geri dönüşü olmayan bir yol.

Anıl hafifçe gülümsedi; o gülümseme, bir onaydan fazlasıydı. Masanın üzerindeki ışık, Erinç’in gölgesini duvara vuruyor, karanlık ve sessiz bir yargıcın şehre indiğini fısıldıyordu.

Erinç pencereye yürüdü; şehrin ışıkları altında yürüyen insanlar, farkında olmadan kendi hayatlarına devam ediyor, gelecekleriyle oynuyordu. Ama onun için artık hiçbir masum hayat zarar görmeyecekti; gölge, onların üzerine düşecekti.

Bu gece, sadece kurbanlar değil, aynı zamanda Erinç’in kendi içindeki karanlıkla yüzleşmesi de başlamış olacaktı.

İçinde bir yorgunluk değil, tersine bir enerji vardı; her hedef, onun adalet anlayışının bir parçası haline gelmişti. İlk hedef olarak belirlediği uyuşturucu satıcıları, gençlerin geleceğini çalıyor ve kendi küçük dünyalarında güçlerini perçinliyordu.

Erinç, onların yüzlerine baktığında, bir suçlunun zihninde ne kadar sapkın bir tatmin olduğunu ve bunun masumlar üzerindeki etkisini hissedebiliyordu. Bu, sadece bir görev değil, bir sorumluluktu.

Erinç, kendi kendine fısıldadı.

— Bu iş, sadece kurbanları cezalandırmak değil, aynı zamanda şehirdeki dengeyi yeniden kurmak.  Gençlerin hayatlarını çalanlara, masumları yok edenlere, adaletin gölgesini göstereceğiz.

Anıl, Erinç’in cümlelerini onaylar gibi başını salladı; sessizliği, planın ciddiyetini daha da güçlendiriyordu. Masanın üzerindeki ekranlardan yayılan ışık, Erinç’in gölgesini odanın her köşesine yayıyor, karanlık bir simge gibi duruyordu.

Erinç’in zihni, bu hedeflerin yol açacağı sonuçları hesaplıyordu; her adım, geri dönüşü olmayan bir çizgi çiziyordu.

Erinç, ikinci listeye bakarken ciddiyetle konuştu.

— Tecavüz suçluları… Bu tür insanlar, hapisteyken cezalarını çektiğini sanıyor; ama özgür kaldıklarında aynı suçu tekrarlıyorlar. Biz onlara adaleti göstereceğiz.

Anıl’ın dudaklarında beliren ince bir gülümseme, Erinç’in kararını onaylıyordu. Masumların hakkını korumak, karanlıkta bile bir görevdi ve onlar bu görevi yerine getirecekti.

Erinç, ekranları kapatmadan önce bir kez daha hedeflerin listesini gözden geçirdi; isimler, adresler, davranış modelleri… Her şey hazırdı.

O gece, Erinç’in gölgesi bir kez daha uzadı. Sessiz, soğuk ve ölümcül bir hakem gibi şehrin üzerinde dolaşıyor, adaletin soğuk elini sessizce uygulamak için bekliyordu.

Yeni kurbanlar listesi hazırdı; gölgede doğan adalet, kim olursa olsun karşısına çıkanları test etmeye başlamıştı.

Erinç, pencereye doğru yürüyüp şehir ışıklarına baktı. Her bir ışık, bir hayat, bir umut ve bir gelecek simgesiydi. Ama bu ışıkların bazıları, karanlık tarafından tehdit ediliyordu ve Erinç, bu karanlığın en güvenilir rehberi olacaktı.

Anıl, sessizliği bozan tek ses olarak...

— Gölgeler bizimle ve onlar, hiçbir zaman yorgunluk hissetmez.

Erinç, derin bir nefes aldı, gölgesinin duvarda hareket ettiğini izledi; karanlık, sessiz ve adaletsiz dünyada tek güvenilir hakem olarak onun peşindeydi. Her hedef, bir ders ve bir uyarıydı; her adım, gölgede doğan adaletin bir yankısıydı. Ve bu gece, şehirde sessiz bir savaş başlayacaktı.

---

Akşam karanlığında Erinç’in evine sessizlik hâkimdi; yalnızca uzaklardan şehrin ışıkları ve araçların uğultusu duyuluyordu.

Erinç, Anıl’ın hazırladığı listeyi tekrar gözden geçirirken, zihni yeni planlarla doluydu. Tüm kurbanları tek tek hedeflemek istiyordu, fakat strateji her zaman önce en kolay ama en etkili noktadan başlamak demekti.

İlk hedef: uyuşturucu satıcıları ve onların koruyucu polis bağlantıları.

— Bunları halledeceğiz,

dedi Erinç, sesi odada yankılanıyordu.

— Ama sadece onları değil, bu ağı besleyenleri de temizleyeceğiz.

Anıl, ekrana dokunarak polislerin gizli bağlantılarını ve uyuşturucu satıcılarıyla olan ilişki zincirini gösterdi. Erinç’in gözleri ekrandaki isimler arasında dolaştı; her biri, şehrin gençlerini tuzağa düşüren birer tetikçiydi.

Ancak burada daha da kritik olan, bu suç şebekesini koruyan ve göz yuman polislerdi. Erinç, onları ortaya çıkarmanın sadece suçluları cezalandırmakla kalmayacağını, aynı zamanda Başkomiser Cem’in kafasındaki adalet algısını da sarsacağını biliyordu.

Onun amacı da buydu zaten.

Başkomiser Cem, artık canını sıkmaya başlamıştı. Bu yüzden de onu halletmek için Anıl'a araştırma yapmasını söylemişti. Fakat Cem'den hiçbir yanlış çıkmamıştı.

Hatta tek bir trafik cezası bile yoktu!

Bu yüzden de onu başka şekilde halletmeye karar vermişti.

— Cem’i kendi tarafımıza çekmek istiyorum.

dedi Erinç sessizce.

— Eğer kendi gözleriyle görebilirse, adaletin gölgede nasıl işlediğini, belki de bizi anlayabilir. Kuralların suçlular üzerinde hiçbir etkisi olmadığını fark edebilir.

Anıl, ekranı kaydırdı ve polis bağlantılarının her birinin dosyasını açtı. Erinç’in dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi; bir nevi plan onaylanmıştı.

— Bu gece, ilk adımımız onları bulmak. Daha sonra… Cem’e göstereceğiz.

Erinç, dışarıya baktı; şehir, ışıklarıyla masum hayatları ve karanlık sırları aynı anda barındırıyordu. Ve işte bu sırlar, Cem’in kapısını da çalacaktı.

Erinç, Anıl’ın bilgileri sayesinde Başkomiser Cem’in hayatındaki kırılgan noktaları da öğrenmişti. Cem, 41 yaşında, disiplinli ve sert ama adaletine aşırı bağlı bir polisti;

14 yaşında bir kızı, İlayda ve 8 yaşında bir oğlu Eren vardı. Ancak Erinç, İlayda’nın son zamanlarda tuhaf davrandığını, iştahsız ve içine kapanık olduğunu, okula gitmek istemediğini fark etmişti. Bir baba gibi, Erinç bu durumu anında anlamış ve Anıl’dan ayrıntıları öğrenmişti.

Genç kızın telefonunu ve bilgisayarını heklemişlerdi.

— Kızı İlayda… öğretmeninin tacizine uğruyor.

dedi Anıl.

— Kimse fark etmemiş, ama her şey kayda geçmiş.

Erinç, dudaklarını sıktı. Bu bilgi, Cem’i harekete geçirecek bir tetik noktası olabilirdi; hem kişisel hem profesyonel bir sarsıntı.

Erinç, pencereden dışarıya baktı; şehirdeki her ışık, hayatları ve sırları saklıyordu. Bu sırları ortaya çıkarmak ve doğru kişilere göstermek, gölgede adaletin en keskin yolu olacaktı.

Erinç, en bilindik gülümsemesiyle konuştu.

— Başlayalım. Önce uyuşturucu satıcıları ve onları koruyan polisler. Ardından Cem… Ona gerçeği göstereceğiz.

Anıl, sessiz bir baş hareketiyle onayladı; masanın üzerindeki ekranlardan yayılan ışık, Erinç’in gölgesini duvara uzatıyor, karanlık bir hakim gibi odanın içini dolduruyordu. Erinç’in zihninde her adım, her hareket önceden hesaplanmıştı; hata yapma lüksü yoktu.

Plan basitti ama tehlikeliydi: Erinç, uyuşturucu satıcılarını tek tek takip edecek, onları gölgede alt edecek ve Anıl sayesinde onları koruyan polisleri ortaya çıkaracaktı.

Bu bilgi, Cem’e ulaştığında Başkomiser’in gözlerinde hem öfke hem de çaresizlik oluşacaktı. Erinç, Cem’in adalet anlayışını sarsacak, onu kendi yöntemine yaklaştıracaktı.

Erinç, gözleri ekranda ki haritalara ve isimlere takılı bir şekilde konuştu.

— İlk hedeflerimiz hazır. Bu gece, gölgedeki adalet doğacak.

Anıl, sessizce veri akışını kontrol ederken, Erinç’in yüzünde kararlı bir ifade belirdi. Artık sadece kurbanları cezalandırmak değil, Cem’in görebileceği bir şekilde gerçeği açığa çıkarmak da görevdi. Çünkü bazen en etkili adalet, gözlemleyenlerin fark edebileceği biçimde uygulanırdı.

Erinç, gözlerini pencereden uzaklaştırdı; şehir sessiz, ama içinde kaynayan bir fırtına vardı. Her bir uyuşturucu satıcısı, her bir koruyan polis, adaletin gölgesinde hesap verecekti. Aynı zamanda Cem, İlayda’nın sorununu fark ederek, hem mesleğinde hem de aile hayatında sınanacaktı.

— Bu gece, sadece kurbanlar değil, aynı zamanda bir polis de gölgenin soğuk elini hissedecek.

dedi Erinç, sesi kararlı ve derindi.

— Ve Cem… belki de ilk kez adaleti, gölgede deneyimleyecek.

Anıl, hafifçe başını salladı; gölgeler onları takip ediyor, her hareketlerini kaydediyordu. Erinç, gözlerini tekrar listeye çevirdi; her adım, planın bir parçasıydı ve gecenin ilerleyen saatlerinde şehirde sessiz bir savaş başlayacaktı.

---




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

🔒 Erişim Gerekli

Bu içerik yalnızca 18 yaş ve üzeri kullanıcılar tarafından görüntülenebilir.
Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Novebo discord sunucusu