Önceki bölüm

Erinç bir kez daha küçük kızına baktı; onun masumiyeti, karanlığın içinde parlayan tek ışık, planının merkezindeki denge noktasıydı. Ve Anıl... Anıl her zaman yanında olacaktı. İki zihin, bir amaç: Gölgelerde adalet.
.
.
.
.
.

​Bölüm 2 - Hesaplaşmanın Şafağı

​Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, kampüs cinayeti haberi tüm şehre bomba gibi düşmüştü. Televizyonlar, gazeteler ve sosyal medya, Profesör Demir Ergüven'in vahşice öldürülmesini konuşuyordu.

Haberin içeriği, olayın sıradan bir cinayet olmadığına işaret ediyordu: Kesik eller, profesörün dizlerinin önündeki mesaj ve cinayetin estetik bir ritüel gibi işlenmiş olması, halk arasında büyük bir merak ve korku uyandırıyordu.

​Başkomiser Cem, cinayet masasının merkezinde, olay yeri inceleme raporlarını gözden geçiriyordu. Masanın üzeri, fotoğraflar ve notlarla doluydu.

Her kare, katilin soğukkanlılığını ve titizliğini gösteriyordu. Cinayet mahalli neredeyse kusursuzdu; parmak izi yoktu, DNA örneği yoktu, hatta kanın akmaması için özel bir yöntem kullanılmıştı. Cem, bu durumu anlamlandırmaya çalışıyordu.

-Bir cerrahın işi gibi.

diye mırıldandı içinden. Sonra da devam etti.

-Ya da bir psikopatın...

​Birden kapı açıldı ve genç bir komiser içeri girdi.

-Amirim, Profesör Erinç Dirim'in ofisinde meydana gelen cinayeti araştırıyorduk. Birtakım tuhaflıklar var.

​Cem başını kaldırdı ve hızlıca sorguladı.

-Ne gibi tuhaflıklar?

​-Profesör Ergüven'in odasındaki cinayet aleti bulunamadı, ancak kanıtlar... tuhaf bir şekilde yerleştirilmiş. Sanki katil bir mesaj bırakmak istemiş gibi ve Profesör Dirim'in ofisi olay yeri olarak kullanıldı.

-Kendisi olayın yaşandığı gece evindeymiş. Acaba birisi suçu Erinç Dirim'e mi atmaya çalışıyor?

​Cem, kaşlarını çattı. Bu durum, olayı daha da karmaşık hale getiriyordu. Erinç Dirim'in felsefe ve psikoloji alanındaki uzmanlığı, onunla konuşmak için yeterli bir sebep gibi görünüyordu. Cem, kapıdan çıkarken, genç komisere döndü.

-Hemen Profesör Dirim'in ev adresini bul, onunla konuşmamız gerekiyor.

​Aynı saatlerde, Erinç'in evinde, sabahın dinginliği yerini planlı bir güne bırakmıştı. Kahvaltısını yaparken, televizyonda kendi ofisindeki cinayet haberini izliyordu. Ekranda, olayın ayrıntıları konuşulurken, yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Tıpkı bir sanat eseri üzerine konuşan bir eleştirmen gibi izliyordu.

Çoktan küçük kızını erken bir saatte ana okuluna bırakmıştı.

​Karşısında oturan Anıl, bir yandan bilgisayarında gazete manşetlerini ve sosyal medya yorumlarını takip ediyor, bir yandan da Erinç'e sorular soruyordu.

-Sence polis ne kadar sürede seni şüpheliler listesine alacak? Sonuçta herifi kendi ofisinde öldürdün.

​Erinç, çayını yudumladı ve sakince gülümsedi.

-Çok yakında. Ama benimle bir şey ilişkilendiremeyecekler. Mükemmel bir plan yaptım. Bedenin kanının damlamaması, ellerin kesilme açısı... her şey bir sanat eseriydi. Kimse benim kadar titiz birine denk gelmemiştir.

-Hem benden şüphe etseler bile daha çok birisinin suçu bana atmaya çalıştığını düşünecekler.

Anıl yavaşça başını salladı. O da benzer düşüncelere sahipti. Sadece öylesine sormuştu.

​-Peki, ya Leyla'nın ailesi? Onlar ne olacak?

​-Onlar zaten adaleti görmekten vazgeçmişti. Ben onlara adaleti getirdim. Şimdi sıra, adaletin işleyişini gözler önüne sermekte. Kızlarının katili öldüğüne göre sevineceklerini düşünüyorum.

​İkili arasındaki bu soğuk ve profesyonel sohbet, kapının çalmasıyla kesildi. Erinç, Anıl'a baktı.

-İşte buradalar.

​Kapıyı açtığında karşısında Başkomiser Cem ve genç komiseri buldu. Cem, kimliğini gösterdi ve söze girdi.

-Profesör Dirim, size birkaç soru sormamız gerekiyor. Üniversitedeki cinayetle ilgili.

​Erinç, nazik ve kendinden emin bir şekilde gülümsedi.

-Elbette, buyurun içeri.

​Salonun ortasında, Erinç ve Cem karşı karşıya geldiler. Cem, gözlerini evin her köşesinde gezdiriyordu. Kitaplar, minyatürler ve duvardaki sanat eserleri... her şey bir düzen ve estetik içinde yerleştirilmişti.

Cem, evi incelemeyi bitirdikten sonra ciddiyetle sordu.

​-Cinayet hakkında ne biliyorsunuz?

​Erinç, elini çenesine koydu. Biraz düşündükten sonra yavaşça cevapladı.

-Sadece televizyondan duyduğum kadarıyla. Korkunç bir olay.

​-Olay sizin ofisinizde gerçekleşmiş. O gece neredeydiniz?

Erinç, sesinde en ufak bir tereddüt bile bulunmayan bir şekilde hızlıca cevapladı.

​-Evimdeydim. Tüm gece evdeydim. Sanıyorum, tanıklarım da var.

​Cem, onun bu kadar sakin olmasına şaşırmıştı.

-Herhangi bir düşmanınız var mıydı? Ya da bildiğiniz bir şey?

​-Profesör Ergüven'i herkes tanırdı. Saygı duyulan bir adamdı... Ben de onu derslerimden tanırdım. Sanıyorum, düşmanı yoktu. Herkes severdi.

​Cem, onun yalan söylediğini anladı. Yüzünde gergin bir ifade belirdi.

-Peki ya intihar eden öğrenci, Leyla? Onu tanıyor muydunuz?

​Bu soruyla birlikte Erinç'in yüzündeki maske hafifçe aralandı. Gözlerinde derin bir acı parladı. O anda, salonun köşesindeki bilgisayar ekranından gelen ses, Cem'in dikkatini dağıttı. Anıl, bir anda konuşmaya başladı.

-Profesör, sizinle ilgili bir makale okuyordum. Adalet üzerine bir makale yazmışsınız. Çok etkileyiciydi.

​Cem, Erinç'e döndü.

-Makale mi?

​Erinç, gülümsedi.

-Öğrencilerimden biriyle konuşuyorduk. Felsefe ve adalet üzerine... Bir makale yazacaktı.

​Cem, sorgulamaya devam etti.

-Peki ya neden elleri kesilmişti? Ve neden o not?

​Erinç, düşünceli bir şekilde yanıtladı.

-Bilmiyorum. Ancak, bu cinayet bana bir felsefe dersini hatırlatıyor. Adaletin nasıl dağıtıldığı ve kimin buna karar verdiği üzerine bir ders. Belki de birisi, kendi adaletini uygulamaya karar vermiştir.

​Cem, Erinç'in sözlerinin ardında gizli bir mesaj olduğunu anlamıştı. Bu adam, cinayeti sadece işlemiş değil, aynı zamanda cinayeti bir sanat eseri olarak görmüştü. Sorgulama, bir kedi-fare oyununa dönmüştü.

Fakat elinde hiçbir kanıt yoktu. Bu yüzden de sadece hisleri ile hemen Erinç'i tutuklayamazdı.

​Oyunun Kuralları

​Başkomiser Cem'in şüphesi, Erinç Dirim'in sakinliğinin ve zekasının ardında gizlenen bir gerçeğin olduğuna dair artıyordu.

Sorgu, Cem'in evinde bir gece önce yaşanan olayı, yani komşusu İlke ile olan karşılaşmasını hatırlattı.

İlke'nin o gece ofis kapısının önündeki şaşkın yüzü, gördükleri karşısında donup kalan ifadesi aklına geldi. Cem'in içinde, İlke'nin de bu olaya bir şekilde dahil olduğu, belki de bilmeden bir şeylere tanık olduğu hissini uyanmıştı.

Sonuçta yıllardır Cinayet bürosunda çalışıyordu. O kadar çok olayla karşılaşmış ve o kadar çok suçlu ile karşılaşmıştı ki artık keskin bir içgüdüye sahip olmuştu.

​İkili arasında yaşanan kısa, ama gerilimli sorgu sonrası, Cem ve ekibi Erinç'in evinden ayrıldı. Cem, arabaya bindiğinde, yanında oturan genç komisere döndü.

-Bu adamın geçmişini araştırın. Okul kayıtları, ailesi, her şeyi... Özellikle de felsefe ve psikoloji alanındaki çalışmalarını, makalelerini inceleyin.

​Komiser başını salladı ve onayladı.

-Hemen hallediyorum, amirim.

​Cem, yola çıkmadan önce bir an durdu.

-Ve bir de o öğrenci, İlke Kargın... O gece neden oradaydı? Onu da bulun ve dinleyin.

​Olayın karmaşıklığı, Cem'in zihnini kurcalıyordu. Bir cinayetten çok, bir zihin oyununun içine çekilmiş gibi hissediyordu.

Katil, sadece bir can almakla kalmamış, aynı zamanda polis teşkilatına meydan okuyordu.

​Erinç, Cem ve ekibi evden ayrıldıktan sonra kapıyı kapattı. Yüzündeki sakin ifade, yerini yorgun bir gülümsemeye bıraktı. Anıl, bilgisayar ekranından başını kaldırdı.

-Şüphelenmeye başladılar. Ne yapacağız? Özellikle de o Cem denen adamın keskin hisleri var.

Erinç, tek bir karıncayı bile incitemeyecekmiş gibi görünen gülümsemesini sergiledi. Fakat ağzından çıkan her kelime kan dondurucuydu.

​-Şüphelensinler. Onların şüphesi, benim planımın bir parçası. Her adımımızı hesapladık. Beden dilimi, ses tonumu, her şeyimle o sorguyu kontrol ettim. Keskin hisler birini tutuklayamaz. Sadece onlarla oynuyorum.

​Erinç, salonun ortasında durdu ve camdan dışarı baktı. Gözlerinde, yarının getireceği yeni bir hamle için hazırlık vardı.

-Şimdi sıra, onların aklını karıştırmakta. Onlara ipuçları vereceğiz. Ama bu ipuçları, onları bana değil, tam tersi yöne götürecek.

Anıl, tek kaşını kaldırıp merakla sordu.

​-Ne gibi ipuçları?

​"Onlara, bu cinayeti işleyecek bir kişinin profilini sunacağız. Zeki, psikoloji ve felsefe bilen birini. Tıpkı benim gibi. Ama bu kişi, ben olmayacağım.

​-Peki ya İlke?

diye sordu Anıl.

-Onunla karşılaşacaklar. Her şeyi polislere anlatabilir.

​Erinç, dudaklarının kenarında hafif bir gülümsemeyle yanıtladı.

-İlke'nin de bu oyunda bir rolü var. O, benim bir öğrencim. Ona güvenirim. Onun zekasına ve merakına güveniyorum. Ve onun, bu olayın arkasındaki gerçeği bulacağına eminim.

​Erinç ve Anıl, aralarındaki bu sessiz anlaşmayla bir sonraki hamlelerini planlamaya başladılar. İstanbul'un gecesi, ışıklar altında pırıl pırıl parlıyordu, ancak bu parıltının ardında, iki zekanın oynadığı tehlikeli bir oyun vardı.

​Cem, ofisine geri döndüğünde, masasında İlke Kargın'ın ifadesi için hazır bekleyen bir komiser buldu.

-Amirim, İlke Kargın adındaki öğrenci burada. Konuşmaya hazır.

​Cem, derin bir nefes aldı ve kapıyı açıp İlke'nin oturduğu sandalyeye doğru yürüdü.

-Merhaba İlke. O gece neden Profesör Dirim'in ofisinin oradaydın?

​İlke, sakin ama meraklı gözlerle Cem'e baktı.

-Bir tez konusu üzerinde çalışıyordum. Profesör Dirim'in dersleri için araştırma yapıyordum.

​-Peki ya Profesör Ergüven'in odasına girdin mi?

​-Evet. Ona da bazı konularda danışmak istemiştim. Fakat bulmadım ve Profesör Dirim'in odasına geldiğimde...

-Kapının aralık olduğunu görünce içeri girdim. Ve... gördüklerime inanamadım.

​Cem, gözlerini İlke'ye dikti.

-Ne gördün?

​İlke, derin bir nefes aldı ve o gece gördüklerini, kelime kelime anlattı. Profesörün cansız bedeni, elleri kesik, yüzündeki o donuk ifade... Ve en önemlisi, dizlerinin önündeki mesaj.

​"Hak yerini buldu. Adalet gölgelerde işler. Leyla'nın ruhu huzur buldu."

​İlke'nin sesindeki titreme, Cem'in içindeki şüpheyi pekiştirdi. Bu cinayet, sadece bir intikam cinayeti değildi. Bu, bir sanat eseriydi. Ve bu sanat eserinin arkasındaki adam, kimsenin aklına gelmeyen bir planın parçasıydı.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

🔒 Erişim Gerekli

Bu içerik yalnızca 18 yaş ve üzeri kullanıcılar tarafından görüntülenebilir.
Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Novebo discord sunucusu