Her yer kum ve güneş tam tepedeydi. Çöl gibi duran bu yerde laboratuvar olmasını beklemiyorlardı. Yenn hafif şaşkınlıkla etrafına baktı, burası de neresi lan böyle?

Meryem yanına gelmişti ve durdu. Koskocaman laboratuvar'ın biraz uzağında durmuşlardı. Evet. Bu laboratuvar bir çöldeydi. İsimsiz önlerine geçti ve eliyle işaret yaptı. Bu sırada ise giriş kapısı açılıyordu. büyük bir kapıydı ve yavaş hareketleri vardı. Bu sıcağın altında hiç laboratuvar görmek istemiyorlardı.

Zemheri soğuk bakışıyla seslendi, devam edelim.

İsimsiz'in peşine düştüler ve içeriye girdiler.

içerisi aşırı büyük koca alandı. Duvar kenarlarında hep makineler vardı. Yenn merak edip bu makinelerin birine doğru yürüdü. Bir uyku makinesiydi ve içeride ki kişi komada olurdu. Makinenin amacı içerde ki kişiyi komaya sokarak etkisiz hale getirirdi.

Yenn içinde birini görmüştü ve şaşırdı, bu ne?

İsimsiz Yenn'e baktı. Yeşil paltosunu çıkarmış ve koluna asmıştı. hafif gülümsedi, onlar benim deneklerim. tam anlamıyla bana itaat eden güçlü ve iradeli safkanlar.

Yenn şaşkındı, hepsi aynı görünüyor patron?

İsimsiz konuşmaya devam etti, evet. Fazla özen göstermedim. Fazla uğraştırıyordu.

Meryem Yenn'in yanına geldi ve hafif donuk bir sesle söyledi, bunlar eskiden insandı değil mi?

İsimsiz güldü, haha. Evet. Hepsini kaçırdım ve üzerlerinde deneyler yaptım. Onlar benim gibi şanssız değildi. Çünkü başarısız olmadım. Deneylerimde istediğim şeyleri başarısız olmadan yapabilirim. Gizli örgüt gibi acı çektirmedim. Başarısızlıkları yüzünden denekleri çok acı çekti. Bu işe bir son verdim ve hayatımda başarısızlık adına dair bir şey yapmayacağıma dair kendime yemin ettim. Bir daha hiç bir denek benim gibi acı çekmeyecek.

-Üstün başarılarım ve yeteneklerim sayesinde, Şanslıların yok olduğu bir dünya yaratacağım.

Cebinden bir telefon çıkardı ve kendi ofisine doğru yürümeye başladı. Biraz uzaktı ve yürümek zorundaydı.

Ve telefon açıldı. Telefonu açan kişi ise, 2. kurucu yaz takımının kurucusuydu.

Çok sert ve soğuk bir sesti, İsimsiz. Numaramı nereden buldun?

İsimsiz gülümsedi, senin gibi yaşlı moruğun günümüz teknolojisini öğrenmesini beklemiyordum. İyi . Fazla bekletmedin. İşte sana bir sonra ki hamlemi söyleyeceğim. Başarısızlığının ardından içten içe acı çek!. 2. kurucu.

Kurucu sinirle bağırdı, ne halt yiyorsun! Bunu yapmak zorunda değilsin. İnsanların senin hiç mi önemi yok? Kendi hayatını hiç mi önemsemiyorsun?

İsimsiz tiksinmişti ve direk bunu dile getirdi, Cevahir'i tarafıma çekince bir korktun sanki. Kurucu.

- Kontrolüm altında ki zombilerin yüzde onuna irade verdim. Artık bir amaçları var. Yaz takımı kraliyet'in koruma alanının içinde kargaşa çıkaracaklar. İnsanları korumak istiyorsan bana ağlamayacaksın. Sahaya inip zombi avlamalısın ihtiyar. Beni yenemeyeceksin.

Kurucu telefonu yüzüne kapattı. Kendi evindeydi. Sürgülü kapısı açıktı ve çimenlik alandan içeriye rüzgar dalıyordu. Burası bir bina değildi. Bir katlı tek kişinin yaşayabileceği bahçeye açılabilen bir barınak gibiydi. Dizleri üstünde yüzüne vuran rüzgardan keyif alıyordu. Ama bütün keyfi kaçmıştı.

Telefonunu eline aldı ve tuşlara bastı. Tuşlu bir telefondu. Ve telefon açıldı.

Kalın bir sesti ve karşılık verdi, EFENDİM.

Kurucu gözlerini yarım açtı ve ciddi bir ses tonu ile söyledi, artık dediğimi yapabilirsin. Harekete geç.

-OLDU BİL!

Kurucu telefonu kapattı ve yere koydu. Gözlerini kapattı ve keyfine devam etmek istedi.

Bu sırada ise Urus ve diğerleri ofislerine gelmişlerdi. Asela bile gelmişti ve Urus'a biraz olsun saygı duymaya başlamıştı. Urus sandalyesine oturdu ve ellerini önde bağladı, Asela. bana gücünü anlat.

Asela böyle direkt bir soru beklemiyordu. Kafasını öne eğdi, bu gerekli mi?

Urus net bir dille devam etti, Cevahir'in istifası ile Onun kadar güçlü birinin 1. kaptan olması gerekiyordu. Ailen seni önermişti ki Kurucu bunu yıllar sonra yaptı. Senin yaşın geldi ve seni kaptan yaptılar. Bu makam'ı boşa harcamamalısın. Ayrıca seni tanımalıyım. Gücünden bahset.

Asela bir iç çekti, peki. Anlatacağım. Bedenimde anlaşmalı teknik var ve bunu anlaşmalı tekniğin oluşturucu şeytani enerji taşıyordu. Gen olarak bana aktarıldı. Yani yıllar önce soyumdan biri ile bir şeytani enerji kullanıcısı karşılaşmış demektir. Anlaşmalı tekniğin görevi, Gözüme kestirdiğim birini seçerim. Anlaşmalı teknik hız ve çeviklik olarak kesin olarak ondan üstün olmamı sağlar. Ayrıca Bu hızı ve çevikliği kullanırken Şeytani enerji karşımda duramaz.

Urus ekledi, çünkü tekniği oluşturan şeytani enerjiye sahipti değil mi?

Asela kafasıyla onayladı bunu, bu doğru.

Emir'in hırsı devreye girmişti ve söyledi, hıh. Bedeninde ki anlaşmalı teknik gelecek zamanda kullanılmış olmayanda bende anlaşmalı teknik var demesin.

Asela ve Urus bu cümleye karşı saçmalıkla bakıyorlardı çünkü Emir biraz saçmalamıştı. Ama kendisine sorarsan bas baya haklıydı. O böyle düşünüyordu. Beyaz yüzünü somurttu ve Emir'e söyledi, bunun sırası mı ha?

Emir Beyaz'a döndü, ne zırvalıyorsun? Bas baya koymuşuz.

Beyaz elini yüzüne götürdü, tanımıyorum.

Emir bunu duyunca onun saçmaladığını düşündü ve kafasına yavaşça vurdu.

-aağğhh.

-pıaudshgfjajsfd.

Beyaz sinirle bakmıştı ama Emir gülüyordu. Urus bir iç çekti. Başını hafif yana eğdi, ee. İndirgenme tekniğinden bahset.

Asela sözlerine devam etti, 6 boyutlu bir yapı taşına sahip. 6. boyut dışında ki hiç bir şey yapı taşımı yok edemez. O an Cevahir'i düşürmemin sebebi anlaşmalı teknikti. Onun kadar güçlü olmam imkansız. Kendimce heves etmiştim ama gerçektende anladım. O çok güçlü birisi. Onun gücüne erişemem.

Urus toparladı kendini ve ayağa kalktı, üzülme. Her şey güç değildir. Ufak bir stratejiyle zombi Cevahir'in düştüğünü izleyeceksin. Ama önceliğimiz insanları korumak.

Şehre ilerleyen bir sürü zombi olduğunu biliyoruz. Ben çoğunu yok ettim ama benden kaçanlarda oldu. Bu yüzden aramaya devam etmeli ve onları insanlar ölmeden öldürmeliyiz.

Emir sırıttı. Hırslı bir sırıtıştı bu ama Emir kendine hak veriyordu, tek hamlemle hepsini bulacağım.

Emir kılıcını yere koydu. Yatay bir şekilde duruyordu ve birden Kılıcı saran bir çember oluştu. Mor renkti ve üzerinde zamanla ilgili semboller dönüyordu.

-HÜKÜM: ALAN VE FARKINDALIK!

voşşşşş.

Bir fotoğraf çekilmiş gibi oldu. Etki alanı bir şehir kadar büyüktü ve bir şehir boyunca her bir yerin fotoğrafı çekilip Emir'in beynine yönlendirildi. Bu kadar fazla bilgi çoktan Emir'in başını ağrıtmaya başlamıştı. Aşırı ağrımaya başladığı için direk ili eli ile alnına bastırdı, haaaağğhh. DAYAAAAN!

-DAYAN. DAYAN! DAYAN! VE YİNE DAYAN!

Asela garip bir baktı. Anlamamıştı, ne oluyor?

Beyaz kafasını kaldırdı ve Asela'ya baktı, bütün bir şehirde ne oluyorsa Emir'in zihnine bir milisaniye içinde girdi. Anlık bilgilenme beynine hasar veriyor. Ve bundan dolayı acı çekiyor. Bir şehir kapsamında kullanacak kadar alışamadı.

Asela şaşırdı, uyy. Üzgünüm. Benim hatam.

Emir hızlıca ayağa kalktı ve kılıcı eline aldı, huhhh. İyiyim.

Kendine bir tokat attı, iyisin.haaa. İyi. İyiiiii!!!. Kendine gel! Sen güçlüsün. Bu acıya dayanırsın. Hadi.

-LAN AĞRI GEÇER MİSİN ARTIK!

Beyaz bunu biraz komik bulmuştu ama ses etmedi.

Diğer ikisi de garip bir şekilde izliyordu. Pek anlamamışlardı ama Beyaz çok net bir şekilde onu anlayabiliyordu.

Emir bir iç çekti, bir kaç kötü haberim var. İsimsiz bu alan içinde değil. Basketbolcu kaptan Kraliyetten ayrılmış bir yere gidiyor. Ve zombi kral'ı da göremedim. Yani daha çok yolumuz var.

Urus hafif ciddileşti ve masaya eğildi hafiften, basketbolcu? Rarasel Hokai? Neden saraydan ayrılmış ki?

Emir bir iç çekti, nerden bileyim ben?

Beyaz gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı. Ama sesli düşünüyordu, kurucu Rarasel kaptana görev vermiş olabilir.

Emir devam etti, diğer kötü haber, Zombiler her yerde. Senin öldürdüğün zombi bu kadar zombiyi salmış olamaz. Şehir kargaşaya bürünmüş bile. Ama basketbolcu kaptan hiç birine yardım etmeden öylece sanki bir yere gidiyordu.

Urus hızlıca ayağa kalktı, o zombiyi ben öldürmedim. Ayrıca çok sayıda zombi salmamıştı. Şehrin her yerinde zombi var dedin. Acil bir şekilde saraydan çıkıp şehirdekilere yardım etmeliyiz.

Hepsi bunu onayladı. Hızlıca koşup kapıdan çıktılar. Sarayın uzun koridorunda yürümeye başlamışlardı. Beyaz etrafta kimseyi göremiyordu. Merdiven önlerine çıkmıştı ama Emir bir camın önünde durdu. Sırıttı çünkü kısa yoldan gitmek istiyordu. Ve camdan atladı.

Hepsi de mal mal bakıyordu. Urus hafif bağırdı, çabuk. Gidiyoruz!

Merdivenlerden inmeye devam ettiler Kapıdan çıktılar. Lüks bir bahçe ve bir sürü saray görevlisi bahçedeydi. Onlar hepsini geçtiler ve bahçeden de çıktılar. Sıra sıra binalar adeta bir köyü anımsatıyordu. Saray yüksek bir mekandaydı ve uzaklaştıkça sıra evlerin yüksekliği azalıyordu. Coğrafi yükseklikti bu.

Kendi ev işlerini, ve türlü işlerini yaparlarken insanlar onların koşuşunu görüyorlardı.

Urus Etrafına baktı. Ama Emir'i göremiyordu. Ve anladı, hass. Yanlış yöndeyiz. Emir zombilerin yerini biliyor be. Onu takip etmeliydik. Geri dönün!

Hepsi koşarak geri döndüler. Ama insanlar bu sefer şaşırıyorlardı.

- Ne yapıyorlar lan bunlar?

-Ne bileyim.

-Şu Urus kaptan değil mi?

- Hıh aptallaşmış mı? Neden böyle koşuyorlar ki?

Asela bunları duymuştu ve bağırdı koşarak uzaklaşırken, siz aveller duymadığımızı mı sanıyorsunuz ha! Bi kapayın çenenizi!

-Sen kapa lan çeneni. Sürtük.

Asela duraksadı ve adama baktı, ne sürtüğü lan! Ödürürüm seni ha?

Adam sinirle bağırdı, kaptanlar insan öldürürmüydü ha? Sizler çok yozlaşmışsınız.

Asela daha da sinir olsa da Beyaz durumu fark edip Asela'nın kolundan tuttu, boş versene. Gel artık.

Asela ve Beyaz Urus'un peşine düştüler ve koşmaya devam ettiler. Ama kötü bir haber daha vardı. Emir'i nasıl bulacaklardı?

.......................................




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu