-Merhaba... Eee. Adın nedir?
Lüks bir koltukta oturuyordu. Hafif kafası eğikti ve yanında babası oturuyordu. Kendi adını bilmiyordu ve yırtık kıyafetler ile oturuyordu. Çaresiz bir bekleyişti ama yine de bir umut olacağına inanıyordu.
Bu sırada kel ve şişko müdür masasında oturuyordu ve bu çocuğa baktı, ne yazık ki seni alamam.
Kafasını kaldırdı. Fazla soğuk bir bakışı vardı. boşa umutsuz durmuyordu. Alınmayacağını zaten biliyordu. Takım elbiseli ve gözlüklü , Hafif kısa ve ciddi duran babası vardı yanında. Kendisine fazla sert bir bakış atmıştı, Hüsran. Böyle olacağını tahmin etmeliydim.
Ayağa kalktı ve eliyle işaret etti, Benimle gel.
Ayağa kalktı o da babasının peşine takıldı. Hafif yüzü düşmüştü.
-Bu hüsranını konuşmayacak mıyız ha?
Yüzü daha da düşmüştü. Elinden bir şey gelmiyordu.
-Okullar seni kabul etmiyor. Bir büyücü olmak istiyorsun. Okullara seni eğitmesi için getiriyorum. Ama sende zerre Saf enerji yok. Bunu sana söylememe rağmen ısrar ettin. Ama bu kadardı. Daha fazla uğraşmayacağım.
Bu son dediğin şaşırmıştı, Ne? Bende Saf enerji yok mu?
Babası gözlüğünü düzeltirken koridorda yürüyorlardı. okuldan çıkmak içindi, Evet. Sen artık... Büyücü olmayı unut. Büyücülük farklı bir etkendir. Bu güçler insanlığa lazımdı. Ama günümüzde insan ırkını tehdit edecek etkenler yok edildi. bu güçlere artık ihtiyacımız yok.
Okulun kapısından çıkıyorlarken bahçede yürümeye başlamışlardı. Bu sırada sözlerine devam etti, Senin de bu güç kavramını neden istediğini bilmiyorum. Ama sen gerçeği kabullen. Sende saf enerji yok.
Kafası hala eğik yürüyordu. Hafif kısık bir sesle söyledi, Sende de mi yok? Baba.
Babası ciddi bakıyordu, Evet! Bende de yok. Bu boş hayalleri bırakıp gerçek eğitim veren okullara kaydını yaptıracağım.
Daha da üzgündü, Baba!
Babası duraksadı, Hı?
-Neden başkalarının gücü varda, Bizim yok?
-Saf enerji ile doğanlar vardır. Ve doğmayanlar vardır. Bu enerjiler soydan soya aktarılır. Bizim soyumuzda hiç bir şekilde Saf enerji olmadı.
Onun sözünü kesti ve durdu, Bizim onlardan ne farkımız var? Neden bizler sefil ve güçsüz doğuyoruz? Sen alkolik babana rağmen hayatını sürdürdün.
-Babamı bu işe karıştırma.
-Kapa çeneni!.. Buna rağmen elinden geleni yaptın. Ama yine de yetersiz oldu değil mi? Sefil bir köyde yaşıyoruz.
-Sen neyi ima ediyorsun?
-gördüm. Okula gittiğimde, Herkesin lüks çantaları ve Kalemleri olurdu.
-İstersen sana da lüks kalemler alabilirim.
-Sorun bu değil. Asıl sorun aynı şeyi aldığında onun ve senin ne kadar paran kaldığı. Sen bana lüks bir şey alamasın çünkü paran çabuk biter.
-Sen lüks olup olmayı sorun ediyorsan söyle. Ben elimden geldiğince seni yaşatmayı isterim.
-Sorun bu da değil. Ben lüks yaşamak istemiyorum. Ben herkesin Sıfırdan başlamasını istiyorum. Anlamıyorsun. Şımarık kızlar ve Neredeyse top diyebileceğim kadar gevşemiş erkekler... Bunlardan sıkıldım. Aileleri onları şımartmış ve boklarını bile onlarsız yapamıyorlar.
Babası çok ciddi bakıyordu, Sen? Ne istiyorsun?
Yere çöktü. Öylesine bir çökmeydi, Ben herkesin Hayata sıfırdan başlamasını istiyorum. Herkesin gerçekten hakkı ile bir şeyleri yaptığını görmek istiyorum. Sınavlarda torpille puan şişiriyorlar. Bunun yanında ben sınıfta son sıralarda yer alıyorum. Sıkıldım. Bilmiyorlar ama ben her şeyin farkındayım.
Babası hala ciddi bakıyordu, Sen 11 yaşındasın. Henüz bir şeyler yaşamadın.
-Bir şeyleri öğrenmek için yaşaman ve ya deneyimlemen gerekmez. Ben okula gittiğim süre boyunca çok şey gördüm. Yaşanmışlıklar değil. Sadece insanların gerçek yüzünü. Ve onların fikirlerinin kolayca değiştirilebileceğini.
-Zengin olmadığım için seni suçlamıyorum baba. Bu normal bir şey. Sen hakkınla elinden geldiğince beni yetiştirmeye çalışıyorsun. Ben sadece Zengin doğup şımarık çocuklara katlanamıyorum. Ve onları suçlu buluyorum. Haksız bir şekilde sadece babalarından kalan miras ile zengin oluyorlar. Emek bile yok.
Babası da çömeldi ve elini onun omzuna koydu, Elinden bir şey gelmez. Bizler şanssızdık. Düzgün bir şekilde büyütülmedik. bunun yanında soyumuza çok kötülükler yapıldı. Bir zamanlar lanet enerjisi kullanan atalarımıza çok zorluk çektirdiler ve onları insan olarak görmediler. Çünkü Saf enerji Kullanmıyorlardı. Gücünün kaynağı lanet enerjisiydi. Bu nesilden nesile geldi ve soyumuz unutulmaz bir hal aldı.
-Şanslı? Yani... Biz şanssız mıyız?
Çok içli bir duygu vardı üzerinde. Bunun yanında babası onu teselli etmeye çalışıyordu.
-Güçlerini geliştirmek ve büyücü olarak eğitilmek için çok okul gezdik biliyorsun. Bizi almamalarının nedenini de biliyorsun. Farklı yerlere gitsek bile yine hissedeceğimiz o şey. Hüsran.
-Biz şanssız. değil mi baba?
-Demek soyumuzdan atalarımızda Büyü kullanabilen kişiler vardı. O zaman bu bizim genlerimize de aktarılmış olmalı. Değil mi?
-Lanet enerjisi Nesilden nesile aktarılmaz. Onu bir şekilde Bedenine alırsın.
-Nesilde nesile aktarılmaz mı? O halde nasıl o gücü kullanabildiler?
-Saf enerji ve kara enerji Nesilden nesile aktarılırken, Şeytani enerji ve lanet enerjisi hak edilerek kazanılır.
-Lanet enerjisi hak etmenin iki şartı, Şeytani enerjiyi hak etmenin 5 şartı vardır.
-Lanet enerjisini söyle...
-Üzgünüm. Ama şartları bilmiyorum.
Ayağa kalktı. Onun elinden tuttu. Onun hüznü dinsin diyeydi. Hafif gülümsedi, Ayağa kalk.
Ayağa kalktı. O da onun elinden tutuyordu.
-Baba! Şanslıların şanssız olması için ne yapılmalı?
Babası şaşırdı bunu duyunca, Ne?
Derin bir duraksama yaşamıştı, Sen ne istiyorsun? Ne olsun istiyorsun? Bu hayat böyledir. Sen Türkiye de doğarsın diğerleri Afrika da doğar. Senden yüksekte olanlara bakmak yerine Senden aşağıda olanlara da bak.
-Baba, Benim ismim ne?
-Senin ismini annen koymak istedi. Bende Buna izin verdim. Yeni doğan sana o isim verecekti. Sen doğmadan o vefat etti.
-Nasıl? Hikayeyi biliyorum baba. Nasıl olduğunu anlat!
-Bu kadar. Fazla bir şey yok.
-Babaaaaaaaaaaaa!!!
-SANA BU KADAR DEDİM. BENİ DİNLE.! BÜYÜKLERİNİN SÖZÜNÜ DİNLE!
Duraksadı, Baba, Doğruyu söyle, Beni okula almamalarının sebebi Saf enerjimin olmaması değil. Soyumuza kazınan kötü bakış açısı değil mi? Soyumuz kötü anılıyor. Sırf Lanet enerjisi kullanabildiler diye değil mi?
Babası bir şey dememişti. gözlüğünü çıkardı, Geldiler.
Şaşırdı, Hı? Kim?
-Paralı askerler. Anlaşılan okul müdürü yerimizi ifşa etti. Evimizde kalmalıydık. Hiç kayıt yaptırmaya gelmemeliydik.
Yukarda bir ses gittikçe yaklaşıyordu. Helikopter vardı ve hafiften alçalıyordu. Ama yere inecek gibi de değildi.
-Okulun içine koş Hemen!
Hiç hareket etmedi. Hatta korku bile yaşamıyordu, Sen neden koşmuyorsun baba?
Babası onun elinden tuttu ve onu hızlıca koşmaya zorladı. Hızlıca okulun içine doğru ilerliyorlardı. Kapının önüne geldiler ve kapıya sertçe yaslandı. Kapılar kilitliydi. Bunu hiç beklememişti. Daha da korku içindeydi. Oğlunun ölmesini istemiyordu.
Var olan hedef kendisiydi. Çocuğunun uzun bir yaşam sürmesini istiyordu.
Adamlar en sonunda sarkan ipten aşağı inebilmişti. Bir sürü ekipmanları vardı. Maskeleri ve kıyafetleri...
Babası endişeli bakarken çocuğuna baktı. Onun hiç bir şekilde korkmadığını görmüştü.
Adamlar kendilerinin önüne kadar gelmişti. Ses seda yoktu. Sadece kendilerine silah doğrultulmuştu. Ekipmanlı bir adam Kafasını hafif eğdi. Çocuğun üzerinde ki kolyeyi görmüştü. Ama bu kolyenin babasında olması gerekiyordu. İhbara göre Kolyeli bu adam ( Üzerinde Lanet enerji simgesi var) Babası olmalıydı.
İki el ateş sesi.... İkisi de babaya girmiş ve iki mermide beynini delmişti. Bu çocuk hiç bir tepki vermeksizin donuk bakıyordu. Kanlar akmaya başlamışken yağmur yağmaya da başlamıştı. Hafiften çiseliyordu. Saçlarına saçlarına geliyordu.
-Sizler... Şanslı mısınız?
-Bu soruya yanıt bile vermemişlerdi. Ve bir el ateş sesi daha...
Çocuğun beynini delen bu mermi... Onun yere düşmesini sağladı. Kanlar akarken Yerde öylece uzanıyordu. Babasının cesedini kısık gözlerle görebiliyordu.
Kendi kendine düşünüyordu, Neden? neden? Babam bir şey yapmadı... Sadece Bu soyda doğduğu için mi... Bunun için mi hayatı boyunca tetikte ve kaçarak yaşadı? işe alınmadı. Para kazanamadı. Kazandığı paralara bile çöktüler. Bir evimiz olmadı. arabamız ve ya herhangi bir şey. Bunların hepsinin sonucu. Babamın şanssız doğması mıydı?
-HAAAAAAAAAAAAAAAAYYYYYYYYYYYIIIIIIIIIIIIIIIIIIIRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Ekipmanlı adamların son sözlerini duydular.
-Halloldu.
-Gidebiliriz.
Yürüyüp uzaklaşıyorlardı. En sonunda ipten yukarı teker teker tırmanıp helikoptere bindiler... Helikopter gittikçe uzaklaşıyordu. Bir anda kızıl bir parlama gördü.
Çok büyük bir Kızıl enerji bütün okul bahçesini kaplamıştı. Yavaşça adım sesleri duyuyordu. bunun kim olacağını düşünürken beyin ölümü gerçekleşiyordu. Ve sadece bir söz duydu.
-Hayata geri dön.
Kısık ve çok iyi bir erkek sesiydi. onun önünden geçip gidişini izliyordu kısık gözlerle. Bu kızıl enerjinin sahibini Görmek istiyordu. Ama bilinci çoktan gitmek üzereydi. Kırmızı tenli ve Ve hafif Boynuzu olan birini gördü. Üstü çıplaktı ve kasları gözüküyordu. Altında Beyaz geniş bir eşofman vardı. Boynundan sırt boyunca uzanan Dövmeler vardı, Hepsi de Ulaşılamaz olmayı simgeleyen dövmelerdi.
Bu söz sanki onu derinden etkilemiş gibiydi. Sanki ölmüyordu. Bir türlü ölemiyor gibiydi.
( Zihin manipülasyonu: Zihinlerin içini görebilir. O zihinlere bir şeyler yerleştirip bir şeyler çıkartabilir. O zihinleri diriltip öldürebilir.)
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı