Kapıyı açtı. Kapkaranlıkların ardında sadece bir masanın aydınlanmış olduğu, ama bu aydınlanmanın da hafif sönük bir sarı ışık olduğu ortamdı .Her yer kütüphaneydi ve ışık vurmayan yerlere kadar uzanıyord .
Elini sertçe o masaya vurdu ve ayaklarını uzatmış Cevahir'e baktı , Sen hani Asafel'in yanında kalıyordun?
Cevahir soluk bir bakışı vardı. Ve artık her şeyde çok ciddiymiş gibi konuşuyordu, Orada kalmadım. Kardeşimi ona emanet ettim. Bir daha olmayacak. Gözetimimde olan biri öldürülemez. Bu hata son buldu.
-Virüs'ü de kaybettik. Bir panzehir yapamayacağız.
Cevahir ona sert baktı, işte bu senin suçun. Rakibini küçük gördün. Gücü senden az olsa bile zekasını hafife aldın. Eserinle tanış. Bu adam sen ve ben var olduğumuz için bu ideolojiye sahip. Bundan kaçamayız. Onu durduracağım. Ama bundan önce, bizden başka ekip başı seviyesinde büyücüler yetiştirmeliyiz. İki aptal velet benim gözetimimde olduğu için o ikisini ben alacağım. Onları korurken eğiteceğimde. Madem her geçen gün safkanların sayısı artıyor. Bende benim seviyeme gelebilecek insanları yetiştiririm.
Kurucu baktı ona, Bu hiç senlik değil. Bundan emin misin?
-Beni mi sorguluyorsun? Ne dediysem o. Yapacağım. Bu sırada Sende Yapacak başka bir şey bul. Yeteri kadar güçlü büyücümüz yok. Safkan sayısı Ekip başı sayısını geçebilir. Ne düşünüyorsun? 2.kurucu?
Kurucu sakalını sıvazladı. Yavaşça masaya elini koydu ve sandalyeye oturdu. Aslında... Aklımda bir fikir var.
-Nedir o?
Başarılı olursa eğer sonra açıklarım.
-Ya başarılı olmazsa?
Kurucu kafasını eğdi, O zaman açıklamaya değer bir şey yok demektir.
Cevahir elmasının çöpünü bir kenara fırlatırken ayağa kalktı, peki kurucu. İstediğini yap. Savaştan çekildiğimi de söylemeye gelmiştim.
-Evet.
-Sadece çocukları eğiteceğim. Bu bizim son görüşmemiz bile olabilir. Bensiz bu savaşta sana başarılar dilerim. Safkanlar ise ... Bütün Ekip başlarını aşacak bir seviye de. O gün gördüm. Beynini deştiğim Safkanın ölmediğini gördüm. üzerinde Hiçliğimi kullanmalıydım.
-Saçmalama. Bütün bir yeri yok etmek mi istiyordun?
-Zaten her yer harabeye dönmüştü! Çok sırıtmazdı!
-Bunu sana açıklamak için uğraşmayacağım.
Kurucu ayağa kalktı ve yüksekliği belli olmayan bu kütüphaneden çıkmak için uzakta duran ahşap kapıya doğru yürüdü. Kütüphane onun olduğu için her yerin nerede olduğunu biliyordu . Kapıya ışık ulaşmasa da biliyordu .
Kapıyı karanlıklar ardından açıp kapattı. Bu sırada bir yere odaklanmış gibi bakıyordu Cevahir. Kız kardeşini düşünüyordu ve onun ten renginin değişmesinde okulda ki insanların onu zorbalayabileceğini bile düşünüyordu.
-Kahretsin. Çok aptalım. Daha dikkatli olmam gerekirdi. Kız kardeşimin hayatına mal oldu. Tek bir hata yapmamalıyım. Tek bir Hata.
-HATA!
Telefonu çaldı Cevahir'in. Cevahir ayaktaydı ve telefonu ceketinin iç cebinden çıkardı.
-Alo?
-Çok büyük bir sorun var.
-Ne o? Asafel?
Asafel biraz durgun bir ses tonuydu .Mutlu olmadığı anlaşılabilirdi. Elif'in okulunda ki her biri öldürüldü. Her biri. Çoğunun beyni yendiği söyleniyor. Bazıları tanınmayacak halde.
-İSİMSİZ. Bu isimsiz.
Asafel bir iç çekti, Kardeşini okula göndermeyerek iyi düşündün.
-Neden? Neden Kardeşimin okulu ? Neden orası ha? Bana kastı mı var bunun? Şerefsiz. Elim kolum bağlı! Elimden artık Bir şey gelmez! Sırf kendim olduğum için Beni bu hale düşürdü. Yeter artık! Bu işin icabına bakmanı istiyorum. Lütfen bu iş ile ilgilen. İsimsiz'i yok et.
Asafel bu laflardan dolayı ses etmedi. Telefonu hafif uzaklaştırdı kulağından ve kendi evinde salon kanepesinde otururken mızmızlandı, sanki çok kolay.
Gece vakti ışığı kapatmış film izliyordu. Telefonu kapattı ve kucağına kafasını koymuş Elif'e baktı, Sorun yok Ağabeyindi.
-Ne diyor? bir çözüm bulacak mı? Zombi olmak istemiyorum. Yardım edin! Lütfen.
Saçını okşadı ve gülümsedi, Merak etme. Bu iş bittiğinde, hepimiz yaşayacağız.
Bu cevaptan tatmin olmamıştı. Yüz ifadesinden bu anlaşılıyordu. Yüzünde ki gülümsemeyi sildi ve ciddileşti. Çocukların gelecek kaygısı bu derece ümitsizse , Gerçekten de bir şeyler yapılmalıydı.
Kumanda ile televizyonu kapattı. Ayağa kalktı ve onun kafasının altına bir yastık koydu .
Telefonla tuşlara bastı ve birini aradı.
-Caz yapma faslını geçelim. ciddi bir durum ve senden bir isteğim var.
-Ne diyorsun kızım uyuyordum.
-Belli. Bu sesinden anlaşılıyor. Büyük bir okul katliamı var. Olaya dahil bütün zombiler bu şehirde kalmış olabilir. Bunu tek başına yapmamış. Safkanlar beyin yemezler. Çokça ceset var. Zombiler hala okulda mı diye bakmanı istiyorum ..
Net bir cevap, Bu muydu? İyi geceler.
-Dur! Kapatma aptal. Sana ciddi diyorum. Herkes öldü. Bütün öğrenciler.1200 Nüfuslu bir liseydi ve Her biri öldürüldü. Bir tane bile kurtulan yok. Gerçekten bir iyilik istiyorum ve bu işle ilgilen istiyorum.
Eren turuncu renk bir Eşofman giyerdi ve üstünde de bir yelek olurdu .siyah desenleri olan turuncu bir yelekti ama yatarken çıkarırdı bunu. Turuncu kazağının kollarını çekip öyle giyerdi. Kombinini giydikten sonra kılıcını yerde gördü. Odası görülebilecek en darmadağın odaydı ve Tek 20 yaş altından olan ekip başı idi.
-Aman aman. Bir kere de bensiz bir iş yap he? Bu işi kendinde halledebilirsin. Ama üşengeçsin.
-Bunun konumuzla ilgisi yok. 1. ekip başı Cevahir'in kız kardeşine bakıyorum ve onu korumam gerek. Bu yüzden okulu bıraktı ve ev hapsindeyiz.
Eren ciddi bir şekilde durdu, kız kardeşi mi vardı?
-Ne? Haberin yok muydu?
-Neden haberim olsun ki? Sanki çok sık görüşüyoruz. Her neyse. Bununla ilgileneceğim. Ama Haberler ve duyar kasmalar çok fazla olacak. Belki de işimizi iyi yapmadığımızı söyleyen olacak. Çok fazla nankör olacak. Ama büyücülerin nüfusu baya azaldı. Bu durumda iş sadece bize kalıyor.
-Oraya gideceğim.
-Teşekkür ederim. Bu iyiliğini unutmayacağım.
-Unutacaksın. Her zaman unutursun. Konumuz bu değil. Her bir koleje saldırı olabileceğini düşünmeliyiz. Bunun dışında her bir marka şirketlerini de unutmamalıyız. Adam tam bir psikopat.
-Onunla hiç karşılaşmadım Eren. Sen onu gördün mü hiç?
-Hayır. Oraya gidip zombi var mı diye bakacağım. Başka bir şey yapmam.
-Teşekkürler.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı