Giriş
Her tarafta ağaçlar vardı. Her yer eğilmiş ve ve ağaçlar sanki yaşlıymış gibi başlarını salmışlardı. Yapraklı bir bir sönmüş ve çoğunun yaprağı bile kalmamıştı. Her yerde iskeletler vardı. Bu iskeletler yaşlılıktan dolayı ölen insanları cesetleriydi. Ama Kano, bu işte bir iş olduğunu anlıyor gibiydi. Çünkü zaman geçti ama İskelete dönüşecek kadar yaşlılık sağlanamamış olması gerekiyordu. Çok fazla ceset vardı ki her yer böyleydi. Neredeyse yığın olmuştu ki Kano tahminen 20 bin kişinin çoktan öldüğünü düşünebiliyordu. Hafif büyük bir ada ama o kadarda büyük değil. Yığın iskeletlere her adımında basabiliyor ve kırılma sesleri geliyordu. Yürüyordu, yeterli değil. Bu sayı yeterli değil.
Kano hazinenin olduğu yere gözüyle bakıyordu. Bu servet tamamen kaptanlardan çaldığı servetti. Ve gözlerinin önünde 10 ton altın duruyordu. Tamamen yığın bir şekildeydi. Bir ufak dağcık gibi bir şeyin üzerindeydi. Bu ufak dağın tepesi düzlük bir alandı. Altınlara gözü ile bakıyordu.
-başka bir hamle zamanı. Bu sayı yeterli değil. Henüz bir bildiri ve ya aranıyor ilanı haber almadım. Demek ki ilgisini çekemedim.
Kano kılıcını hafif çekti ve yere sapladı. Kılıcı formunu kazanmıştı. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Hafif gülümsüyordu çünkü birazdan yapacağı şey ile ada ve Altınların her biri yok olacaktı.
Kano elini şıklattı ve Uçan gemisi yukardan süzülerek indi. Ardından üzerine atlayarak bindi. Güvertesinde ki tahtaya tutunarak baktı. Bu sırada uzaklaşmaya başlamıştı, elveda, insanlar, hoş geldin, şöhret ve nam!
Kano'nun tekniği olan baskısal itikleme aktif edildi. Tonlarca Baskı gücünü kendi etrafında güçlü bir şekilde itmekti. Bu bir bombayı anımsatırdı.
Kılıcın baskı gücü itilmeye başladı. Her bir tarafa sert itilme ile parçalara ayrılık yok olmaya başlamıştı. Yukarı, aşağı, sağ ve sol, Çarpaz ve ya her hangi bir yöne 360 derece itme uygulandı. bu itme 100.000 km/saat hız ile esen bir itiklemeydi ve anında tuzla buz ederdi. Ama, bu bir fiziksel bir şey değildi ve bunun kaynağı da büyüydü. Kapsadığı alan sadece Kanonun uygulayabildiği alan olurdu. İtikleme sadece ada boyunca uygulanmış ve ortada hiç bir şey kalmamıştı.
.................
Kano bir limanda parti verilen korsan mekanına gitmişti. Uzun paltosunda kıvrılmış kağıt parçası vardı. Her yerde dans eden insanlar ve şöhretli korsanlar vardı. Her birinin tipi birbirinden hayırsız gibi gözüküyordu. Aralarında en iyi gözüken Kanoydu çünkü tam anlamı ile korsan değildi. Korsancılık oynuyordu sadece.
Bar masasına gelirken masaya yansıyan renkli ışıklar görüyordu ki bu da disko topundan kaynaklanıyordu. Barmen güneş gözlüğü takıyordu. Bıyığı pala bıyık gibiydi. Sert ve kalın bir ses ile Kano'ya döndü. Elinde ki karışımı bıraktı ve gözlüğünü hafiften çıkardı, bu gelen Kano değil mi?
Kano gülümsedi ve bir iç çekti. Direk konuya girdi ve cebinde ki Kağıt parçasını masaya bıraktı, bunu bütün korsan aleminde yaymanı istiyorum. Bütün korsanlar tarafından bilinen bir mekan.
-hop hop hop. Yaptıklarını biliyorum. Sence, bir şey yaptın diye, gizli kalacağını mı sanıyorsun? Özrün kabul edilemez.
Kano sonunda anladı, haa? O mu? Ama yanlış anladın. Bu kağıtta zaten yaptıklarım yazıyor. Bir özür belgesi ve ya başka bir özür beklemiyorsunuz değil mi?
Yanına aptal bir korsan geldi, birinin tayfasında kukla olduğu direk anlaşılıyordu. Kano omzuna baktı. Çünkü bu korsan elini onun omzuna koymuştu, Sen Kano olmalısın ha?
Kano gülümsedi, Korsanlar aleminde yapılan her şeyin anlaşmalı teknik ile Ünlü kaptanlara bilgi verileceğini bilmiyordum. Bir kuklanın beni tanımasının açıklaması bu.
-haahhaha. Gördünmü, Bak anlar demiştim. Hahaah. Nasıl bu kadar iyi bilebiliyorsun ha? Zekice hamlelerin var. Söylesene bir tayfan yok mu?
Kano Şapkasını çıkardı ve ona baktı, bir tayfam yok. Buraya öyle bir amaç içinde gelmedim. Buraya gelmemin sebebini açıklayacağım.
Arkasını döndü ve her yerde duran her bir korsana göz gezdirdi ve bağırarak söyledi, buraya bir daha geldiğimde, Burası sular altında kalacak! Bir daha geldiğimde, büyük bir olay ve büyük bir şöhret, Burayı yerle bir edeceğim. Ve elinizden bir şey gelmeyecek.
Uzun bir sessizlik ve bir adım sesi...
Kano bu adım sesinin metal çizmelerden geldiğini anlamıştı. Ve karşısında kırmızı gömlek ve siyah pantolon... Şapkası olan ve metal çizmeleri olan birini görüyordu.
10 imparatordan olan korsanlar kralının, adamlarından biri, denize hükmediyor ve her bir denizle ilgili meseleleri kendileri hallediyordu. Krallıkta ki kurucular gibiydi bu da.
Kano dik bakışlarını onun üzerine dikerken, Bu Korsan kralın adamı kendisine baktı, sen ne dedin?
Hafif yürüdü ve onun karşısında durdu. En az 210 santimetre biriydi ve Kano onun yanında cüce gibi kalıyordu. Hafif bir sıçış hissediyordu ama bunu göstermiyordu. Kafasını hafif kaldırdı ve karşısında duran bu adama baktı, sen kimsin?
bu adam ağzında ki buğdayı tükürerek yere fırlattı, adım Gi Hanzo.
Kano bu ismin çok garip olduğunu düşünüyordu, Gi Hanzo?
Gi kılıcını çıkardı. Büyük bir kılıç. Neredeyse 2 metreydi. Formlu bir kılıç olduğu belliydi.
Gi dik ve soğuk bir şekilde bakıyordu, az önce bunları söylediğin için tayfalarımızdan özür dileyeceksin değil mi Kano? Ayrıca Yok ettiğin adanın hesabını vereceksin.
Derken... Kano Şöhret saldığını hissedebiliyordu, Tek amacı, Dünyada ki en tehlikeli varlık ol! ki, Bu en güçlü şöhret salma yöntemiydi. Bunu o öyle görüyordu.
Kano yine gülümsedi, anlamsız. Hiç bir şekilde özür dilemiyorum. Bu gerçekleşecek.
Gi suratında ki siniri belli etmeye başladı, o zaman seni, bunu yapamayacak hale getirmem gerek.
Kano hafif sırıttı ve içinde ki hırsı dışarı vurdu, hiç durma. Gi Hanzo!
Gi Hanzo kılıcını kaldırdı ve saldırmak isteyecekti. Hızlıca ileri atıldı ve kılıcını savurdu.
Vışşkkk....
Barmen masasını ve kulübeyi kesi vermişti.
Kano ışınlanarak arkasında belirmişti. Elini çenesine götürdü, sanırım biraz yavaşsın. Büyük bir kütleye sahipsin ve hızın bu yüzden azalıyor.
Kano arkasını döndü. Ama bu sırada çoktan kılıç suratına 5 santimetre yaklaşmıştı. Tam hız konusunu düşünürken suratına gelen bu kılıç. Beklemiyordu. Ama...
Kano Baskı gücünü kullandı ve kılıcın kendini kesmemesini sağladı. Kılıç kafasına çarpıp geri sekti. Gi bunu anlamıştı ve tekmeyi bastı.
Kano taklalar atarak yere düştü ama hızlıca ayağa kalkmayı başardı. Elini yukarı doğru yöneltirken Kılıcı yükselmeye başlamıştı. Kendi etrafında takla atarak kılıcı havalı bir şekilde tuttu ve sırıttı, iyi gibisin ha?
Gi bir anda arkasında belirdi, gerçekten savaştığımı mı sanıyorsun?
-KUTSAL KARA ZİNDAN!
Zindan oluştu ve Kano'yu çevreledi. Kano bunu görünce biraz şaşırmıştı. Demek ki öldürme arzusu yoktu. Sadece bunu engelleme amacı vardı.
-Seni imparatora götüreceğim.
Kano gülümsedi ve kılıcı fırlattı, peki peki. Nasıl olursa olsun.
Kılıç yere düştü ama buna kimse dikkat çekmemişti. Eliyle parmaklıktan tuttu ve sürüklemeye başladı. Kulübeden çıktılar ve Büyük aşırı şaşalı bir gemiye doğru yöneldiler. Zindan'ı oraya sürükleye sürükleye çıkardı. Bu srada Kano Sarsılıyordu ama ses etmedi.
Ve.
Gi'nin ejderha temalı Gemisine hoş geldiniz.
İçeride bir sürü korsan vardı ve direk zindanın etrafında toplanmaya başladılar. Zindanı sarsıyorlardı ve bağırıyorlardı, haaahjahaa.a
-Bu mu adayı yok eden korsan haa? Gi kaptanımız onu direk haklamış ha?
-haaaahahahah. Aptal korsan. Kendine korsan bile dememelisin.
Kano yere bağdaş kurarak oturdu ve biraz sessiz ve kısık sesle söyledi, kapayın çenenizi sizi kuklalar.
......
Kılıcın başına eğildiler. Korsanın biri elini yaklaştırdı ama baskı erimesinden dolayı parmakları hafif erimeye başlamıştı. Elini hızlıca çekti, bu ne?
Başka bir korsan gülerek yanında belirdi, hahaha. Aptal. Baskı gücü devre de ha? Kılıca dokunmamızı istemiyor. Unutmuş mu?
-Nerden bileyim ben. Elim erimeye başladı. Nasıl iiyileşecek?
-Senin büyün yok. Baskı erimesini iyileştiremezsin. Büyüsü olan biri Baskı erimesini iyileştirebilir. Benim gibi. Ama senin büyün yok. Parmaksız yaşamaya hazır mısın? HAAAAAHAHAHA
-HAAAAAAHAHAHA.
aşırı hüsran ve ağlamaklı bakıyordu, GÜLME LAN ŞEREFSİZ!
-Ama çok komik! Aptal parmaklarını kaybetti puhahahaha.
.........................
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı