Romanda kadın başrol Rou Yuerao, nazik ve çekiciydi, aynı zamanda aşırı derecede şanslıydı.Tamamen olgunlaşmış meyvelerin tesadüfen ağaçtan düşüp eline gelmesi için yalnızca olduğu yerde durması yeterliydi. Sülünler ve tavşanlar kollarına atılır, uslu bir şekilde yenmeyi beklerdi.
Başlangıçta, bu kurgu okumak için oldukça eğlenceli olabilirdi, ancak ne yazık ki ZhaZha Mu kötü bir yazardı. Onun kaleminde Rou Yuerao, kendi başına hiçbir şey yapamayan ve en ufak bir olayda ağlayan bir kişiye dönüşmüştü.
Romandaki erkek başrolün adı ise Lu Ziran’dı. O, Rüzgar Aslanı Kabilesi’nin en yakışıklı ve en güçlü genç aslan iblisiydi. Gelecekte havalı, vahşi, güçlü ve dayanılmaz derecede kibirli bir iblis kralı olacaktı.
Bu, iyi olabilirdi, fakat yazar, Lu Ziran’a "sıcak kalpli iblis" özelliği eklemekte ısrarcı olmuştu. Böylece Lu Ziran, Rou Yuerao’nun her dileğini yerine getiriyor ve ona özenli bir şekilde bakıyordu. Aynı zamanda yardıma muhtaç diğer kadınlara da kayıtsız kalamıyordu.
Erkek başrol ve kadın başrolün ilişkisi oldukça karmaşıktı. Aşırı melodramatik* ve yapay bir gelişim gösteriyordu.
Ruan Qiuqiu ile aynı isme sahip olan yan karakter ise, sadece erkek başrol ve kadın başrolün sadomazoşist ilişkisinin bir aracıydı ve sonunda hayatını bu ilişki için feda ediyordu.
Tüm bu sebeblerden ötürü Ruan Qiuqiu, erkek başrolü kurtarmak için evlenmeyi reddeden ve trajik bir şekilde canavar saldırısında ölen, sadece erkek ve kadın başrolün cesedinin yanında aşk dolu sözler fısıldayıp öpüşmeleri için kullanılan yan karakterin hikayesini okuduğunda daha fazla dayanamayıpı kitabı fırlattı.
Sadece kitabı yatağından uzağa fırlatmakla kalmadı, üzerine basıp "Tamamen sıçmış batırmış ya!" diye bağırarak yazara küfretti.
Sonuç olarak, uyandığında kendini o romanın içinde buldu.
Ruan Qiuqiu: "…"
Sabırsızlıkla ona bakan uzun boylu aslan iblislerine göz atan Ruan Qiuqiu, gözlerini sıkıca kapattı ve kendisini şiddetle çimdikledi.
Gözlerini yeniden açtığında, kiraladığı küçük evine geri dönmeyi umuyordu.
Bir anda reenkarne olduğu bu dünyada düşük seviyeli bir su yeteneğine sahipti ve hayatı zordu. Yalnızca yarattığı suyu satarak geçimini sağlayabiliyordu. Ne yetkisi ne de gücü vardı ve yalnızca birkaç katkı puanı kazanabilmişti. Durumunu iyileştirmek için çaba harcamadığı, sakin ve kayıtsız bir yaşam sürüyordu.
Buna rağmen, bu melodramatik fantezi romanına, kendi dünyasından daha tehlikeli bir yere geçmek istemiyordu! Trajik bir ölümün eşiğinde olan resmen bir balık yemi olan karakter olarak yaşamak istemiyordu!
Ancak, gökyüzündeki yüce tanrı, Ruan Qiuqiu'nun geri dönme umutlarına bir cevap vermedi. Ruan Qiuqiu bileğinde hissettiği acı verici çimdikle gerçeği kabullendi. O kadar üşümüştü ki dişleri birbirine çarpıyordu. Her şey çok canlı ve gerçekti.
Kaderine boyun eğerek gözlerini açtı. Önceki sahne hiç değişmemişti. Soğuk mağara, narin ve güzel kadın başrol ve cevabını bekleyen aslan iblislerinin ezici aurası hâlâ daha oradaydı.
Ruan Qiuqiu’nun sessiz kaldığını ve kötü kurt iblisiyle evlenmek istemiyor gibi göründüğünü gören Rou Yuerao hafifçe endişelendi.
Ruan Qiuqiu ve kendisi, Rüzgar Aslanı Kabilesi’nde evlenme çağında olan iki bekar kadındı.
Eğer Ruan Qiuqiu, sakat ve yüzü yaralarla dolu kurt iblisiyle evlenmeye razı olmazsa, kabile uğruna onunla evlenmek zorunda kalabilirdi.
Ama bunu istemiyordu. Rou Yuerao ellerini sıktı. Zaten kabilenin en yakışıklı ve en güçlü savaşçısı olan Lu Ziran’a aşık olmuştu.
O, uzun boylu ve güçlü bir aslan iblisiydi.
Hem kaslı hem de yakışıklıydı ve ona çok iyi davranıyordu. Zaten kalbini ona vermişti. Bu değiştirilemezdi. Başka bir iblisle nasıl evlenebilirdi? Üstelik karşı taraf, kişilik sorunları olan, yüzü yaralarla kaplanmış bir kurt iblisiydi.
Aşk bencildir. Aşk uğruna, ne olursa olsun, o kurt iblisiyle evlenemezdi.
Eğer Rou Yuerao evlenmek istemiyorsa, o zaman Ruan Qiuqiu'nun kurt iblisiyle evlenmesi gerekiyordu.
Rou Yuerao gizlice Ruan Qiuqiu'ya baktı. Pembe dudağını ısırarak, "Qiuqiu, ikimiz de insanız. Nasıl hissettiğini anlayabiliyorum." dedi.
Ruan Qiuqiu'ya yumuşak bir sesle, "Bir iblisle evlenmek biraz ürkütücü olabilir, ama Ateş Kurt Kabilesi'nin eski reisinin ağır yaralı ve ölüm döşeğinde olduğunu duydum. Onunla evlenirsen, büyük ihtimalle sana zarar verecek durumda olmayacaktır. Biz.. Biz o... öldüğünde, seni gelip geri alırız." dedi.
BÖLÜM NOTU
Melodram kelimesi anlam olarak, acıklı ve dokunaklı yanları bulunan olayların karikatürleştirilmiş şekilde bir oyun olarak ortaya konması şeklinde ifade edilmektedir. Melodramda, ortaya konan oyun insanı derinden etkileyen yanların ağırlıklı olduğu durumlardan oluşmaktadır. Yani burada melodramatik derken aslında aşırı duygusal, aşırı abartılar(bir karakterin sürekli ağlaması, gereğinden fazla tepki vermesi) gibi.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı