Ruan Qiuqiu, Bay Gri Kurt’u yavaşça yarı sürükleyerek yarı destekleyerek ıssız mağarasına doğru götürüyordu. Ancak burnuna dolan keskin kan kokusu onu rahatsız etti. Kaşlarını çattı ve burnunu yakan bu çürümüş kokuyu içine çekmemeye çalışarak nefesini kontrol etmeye çalıştı.

Bay Büyük Kötü Kurt, omuzlarına yüklenmiş bir halde, hala Ruan Qiuqiu'dan daha uzundu. Onu taşıyarak mağaraya bir an önce girmeye çalışıyordu.

Yaraları çok ağırdı. Onu daha fazla karların ve soğuk havanın içinde bırakamazdı. Hemen yatağa yatırıp, ardından su kaynatarak yaralarını temizlemesi gerekiyordu.

Mağaraya dolan ışığı takip ederek ilerlerken bir yatak arıyordu. ''Taş yatağı nerede olabilir ki?'' diye düşündü.

Mağara ilerledikçe daha karanlık hale geldi. Nihayet bir köşeyi dönünce büyük bir taş yatak gördü. Ama yatağın üzerinde ne bir örtü ne de bir post vardı. Üzerine yatmak, yerde yatmaktan farksız olurdu.

Üstelik Bay Gri Kurt’un bedeni oldukça kirliydi. Onu önce temizlemeden bir hayvan postu üzerine bırakırsa, post da kirlenecekti.

Ruan Qiuqiu dişlerini sıktı, aklındaki seçenekleri hızla değerlendirdi ve sonunda daha fazla oyalanmadan, bilinci kapalı gibi görünen Bay Büyük Kötü Kurt’u taş yatağa yatırmaya karar verdi. Onu yerleştirirken, soğuktan tamamen uyuşmamış olan parmak uçları yanlışlıkla Bay Gri Kurt’un yaralı omzuna dokundu.

O anda bir şey fark etti. Omzu dışarıdaki kar kadar soğuktu ve yarasının üzerinde donmuş kan pütür pütürdü.

Ruan Qiuqiu, bir an için şaşkınlıkla durakladı. Bu şaşkınlık kısa sürede yerini endişeye bıraktı.

Bay Gri Kurt’un yarası nasıl bu kadar çabuk donabilirdi? Sadece kısa bir süre dışarıda kalmışlardı.

Acaba bilincini kaybettiği o kısacık sürede... o çoktan..?

Şok içinde, Ruan Qiuqiu titreyen eliyle Bay Büyük Kötü Kurt’un burnunun ucundan nefes alıp almadığını kontrol etti. Parmağında zayıf bir nefes hissedince, derin bir nefes alıp biraz rahatladı.

''Çok şükür…'' Ruan Qiuqiu rahatlamış bir şekilde içini çekti. Hafif acı bir ses tonuyla kendi kendine dalga geçerek mırıldandı: ''Neyse ki hala yaşıyor. Yoksa insan formunda ölürse kurumuş kurt eti yapamam…''

Açık yarasını dondurmak için kalan son iblis enerjisini kullanmaya çalışan Bay Büyük Kötü Kurt; ''…''

Bay Büyük Kötü Kurt: ''????''

Kurumuş kurt eti mi??

Bu insanın sorunu neydi? Ciddi şekilde yaralandığını ve paramparça bedenini gördüğü halde dehşetle kaçmamıştı. Aksine, cesurca onun bölgesine girmişti.

Tam da diğer insanlardan farklı olduğunu düşünerek kendisini kandırmak üzereyken, aslında ondan kurumuş kurt eti yapmak istediğini öğrenmişti…

Muhtemelen yaralarının ağırlığından dolayı, neredeyse gerçekten bayılmak üzere olan Yuan Jue, Ruan Qiuqiu’nun şaka yapıp yapmadığını anlayamıyordu.

Sadece içindeki karışık duyguların daha da kötüleştiğini hissediyordu.

Pişmanlık hissetmesi gerektiğini düşünüyordu. ama açıklanamaz bir üzüntü ve keder, o pişmanlığı gölgede bırakıyordu.

Bu açıklanamaz hisler yüzünden, Ruan Qiuqiu’nun bir iblisi neden yemek isteyebileceği gibi temel bir soruyu bile sorgulayamamıştı. Kurt, depresyona sürüklendi.

Kesinlikle, Ruan Qiuqiu'nun yüzünün kızardığını düşündüğünde yanıldığını fark etti. Kendi kendini kandırmıştı. Ama asıl mesele, kafasında fazlasıyla 'saçma' düşünceler olduğu gerçeğiydi..

BÖLÜM NOTU

Çok tatlı ya. <3🥺🥺




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu