Ne zavallı bir insandı. Onu evlenmeye ve kendisini kocası olarak görmeye ikna eden ne tür bir korkunç yalanla kandırılmıştı acaba?
Evet, kesinlikle böyleydi. Kurt, gerçeğe yaklaştığını hissetti.
Bu insanın neden böyle garip davrandığını anladı. Kabiledeki diğer kurt iblisleri çok iyi yalancılardı. Ona kesinlikle harika bir tablo çizmiş olmalıydılar.
Kesinlikle ona şöyle demişlerdi –
''Eski şefimiz Yuan Jue, güçlü ve yakışıklı bir gri kurttur. Sadece canavar akınında biraz yaralandı. Yaraları biraz ciddi görünüyor, ama iyileşmesi kolay olacak. Başkalarına pek güvenmez, bu yüzden korku göstermemelisin. Sakin kalıp bu otlarla onu tedavi edersen, onun kalbine girmeyi başarabilirsin.''
''Onun hakkında söylenen kötü şeyler sadece dedikodudan ibaret. Aslında o göründüğünden çok daha iyi biridir.''
''Mağarasında bolca yiyecek ve güzel hayvan postları var. Kibar bir yapısı vardır; durduk yere insanları öldürecek biri değil. Onunla evlenirsen, hem kabileye iyilik yapmış olursun hem de insanların ve iblislerin kıskanacağı bir hayat sürersin.''
Ona kesinlikle böyle şeyler söylemişlerdi.
Başkalarından zarar görüp artık insanlara ya da iblislere güvenmeyen bu kurt, kendi kafasında sahte teoriler üretmekte oldukça başarılıydı.
Ruan Qiuqiu sadece rol yapıyordu. Onun gerçek durumunu bilmiyordu.
Ne ikiyüzlü bir insan.
Onun hayvan formu çok büyük olduğu için bu insan, zayıf görüşüyle onun gerçek durumunu fark edememiş olmalıydı.
Arka bacağının ucunda çirkin bir kemik parçası kaldığını, bedeni çürümekte olan yaralarla doluyken iblislerin acımasız saldırılarının izlerini, bedenine kazıdıkları yaraları ve yüzünün korkunç halde olduğunu görmemiş olmalıydı.
Bu yüzden, bu kadar safça ona gülümseyebiliyordu.
Bir gün, o hain ve vefasız kurt iblislerinin ona anlattığı yalanların ardındaki gerçekleri açıkça gördüğünde, onunla hala bu kadar sakin konuşabilecek miydi?
İnsanların gerçek hislerini anlamanın en kolay yolu sözlerinden değil, beden dillerinden geçiyordu.
Gerçeği öğrendiğinde, her şeyini kaybetmiş bir kurda "kocam" diyebilecek miydi?
Bekleyecekti. Ruan Qiuqiu onun yaralı bedenini görüp yüzünde paniğe kapılmış, kandırılmış bir ifade belirttiğinde, onu o an öldürecekti.
Ona tekrar tekrar zarar veren, bu kadar ikiyüzlü olan tüm insanlar ve iblislerden nefret ediyordu. Neden bu kadar acımasız davranıyorlardı? Bu, ona dayanılmaz bir tiksinti veriyordu.
Yuan Jue her şeyden bıkmıştı. Aniden ön patisini kaldırdı ve sabrını yitirerek Ruan Qiuqiu'ya doğru yeniden atıldı.
Bu kez tüm sabrını kaybetmişti ve onu kaba bir şekilde karların üzerine itti.
Ruan Qiuqiu karlara düştüğü anda, Yuan Jue bilerek insan formuna geçti ve sanki gücü tükenmiş gibi yanında yere yığıldı. Bu sırada, çürümüş ve hala kanayan bacağını özellikle Ruan Qiuqiu'nun üzerine bastırdı.
Yuan Jue, acıdan neredeyse bilincini kaybetmek üzereyken, az bir iblis enerjisini dışarı yaydı. Yüzünde hafif bir tehditkar ifade vardı; Ruan Qiuqiu’nun yüzündeki değişimi bekliyordu.
Normal olay akışına göre, önce şaşkınlık gösterecek, sonra bu şaşkınlık yerini küçümseme, korku, nefret ve reddedişe bırakacaktı.
Sonunda, onu bu soğuk karların üzerinde ölüme terk edecekti.
Tıpkı ona zarar veren tüm insanlar, iblisler ve kötü ruhlar gibi davranacaktı.
Fakat, Ruan Qiuqiu’nun hiç farkında olmadığı şey, hassas ve şüpheci gri kurdun onu yine sınavdan geçirdiğiydi.
Yere atıldığında, Ruan Qiuqiu’nun aklında tek bir düşünce vardı.
Görünüşe göre, gizlice kar kemirip ardından daha güçlü görünmek için büyük formuna geçen kurt kocası, sonunda bayılmıştı.
Bu mantıklıydı. Bu kadar ciddi yaraları varken nasıl etkilenmeden durabilirdi ki?
Sadece…
Bayılmak üzereyken neden insan formuna geçmişti ki? Neyse ki vücudunun bir kısmı onun üzerine düşmüştü.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı