Deniz'in yağmurlu ve çok dalgalı olduğu bir zamanıydı. Buna rağmen sadece sandal ile Yolculuk yapıyordu Kral. Öylece sandalda oturuyordu . Ama sandal hep devrilecek gibi oluyordu. Ama yine de çok tepki vermiyordu. Hafif sarsılıyordu ama yine de hiç bir korkusu yoktu. Kafasını yukarı kaldırdı. Uzak bir şeydi ve kuş kadar gözüküyordu. Bunu merak edip dürbününü çıkardı ve tek gözüyle baktı. Baktığı o yerde uçan bir gemi görüyordu ve şaşkınlıkla bakınmıştı, Bu Kano'nun gemisi. Beni takip mi etmiş.
Dalgaların ardından ayağa kalktı. Hafif sarsılsa da devrilmiyordu. Elini gemiye doğrulttu ve silah işareti şeklinde tuttu. Ama kendi kendine söylüyordu, bu gemi indirgeme tekniği, ona zarar veremem. Ama...
Kılıcını oluşturdu ve ters bir şekilde durdurdu. sarsılsa da kendi vücuduna göre sabit durduğu için sabit durma şartı yine de tamamlanıyordu.
O gemiyi ortadan kaldırmak istiyordu ki Kano kendisini takip edemesin.
Kılıcından tonlarca enerji saçılıyordu ve bu enerjiler alev biçimindeydi. Bir sürü alev her yeri aydınlatıyordu ve çok ciddi bir tavır ile kendi kendine söyledi...
-KAYIP KRALLIK: PİRAMİT.
tam indirgeme hedeflenmiş ve iyi bir şekilde açılıyordu. Denizin ortasında bir piramit aşağıdan başlayarak yukarıya doğru parça parça şekilde uzuyordu. Ve en sonunda bir piramit oluştu. Kendisi sandalı bırakıp Piramidin tepesine ışınlandı. Artık denizde yüzen bir piramit vardı. Bu piramit... Kayıp krallığın gerçek formuydu.
............
yarım yamalak indirgeme olan ilk Kayıp krallığın içinde zindan kapısının önü...
Kano hafif gülümsedi ve Cevahir'in kapısını açarken söyledi, Ciddi bir mesele var. Hızlıca gitmem gerek.
Cevahir kapıdan dışarı çıkarken ona söyledi, ha? Cidden mi?
Kano bir iç çekti, Kral beni çok uğraştırıyor. Her neyse. Gemimi korumam lazım. İzninle ben gidiyorum.
-Yol senin yol senin. Kano.
Kano bir anda ortadan kayboldu. Işınlanarak gitmişti oracıktan.
Yessa ve Cevahir karşı karşıya geldi. Cevahir zindanın içinde tıkılı kalan Yessa'ya baktı, Aslında sana acıdım. Sanırım seni oradan çıkaracağım.
Yessa sinirle bakıyordu, Bunu neden yapasın ki? Eline ne geçecek?
Cevahir bir şey demeden kapıyı açtı, Çıkmak istiyorsan çık. İşte sana fırsat çocuk. Kararlılığını ve azmini sevdim. Ama onu hafife alma. Benden sana bir uyarıydı bu.
Yessa ciddi bir bakış attı, Hafife almam. Ama bedelini ödemeli.
Cevahir ciddi baktı, O bedeli sen ödetmeye çalışma Yessa. Öldürülürsün. Bunu kralın yapsın. Kralın onu yenebilir.
Yessa öylece bakıyordu, Kralım Kılıca ulaşmak istedi. Bunda bir sıkıntı yok. Ama umarım Kılıcın Baskı saçmasına dayanabilirler. Aksi halde ölecekler. Bir hiç uğruna.
Cevahir gülümsedi, Ne Kano Ne de kral hafife alınmalı. Belki de bir ilki başarıp o kılıcın saçtığı baskı gücüne dayanabilirler.
Yessa Kılıç konusu açılmışken bir kaç şeyi merak etmişti.
-Maraka'ya ne oldu?
Cevahir gülümsedi, Mühürlendi. O kadar güçlü biriydi ki kimsenin gücü ona ulaşamazdı. mühürlü kılıcı bile Baskı gücü saçmaya ve etrafında neredeyse bir kilometrelik alanı yok etmişti. Maraka geçmişte soylu denilen en güçlü 10 büyücü ile savaştı. hepsini yendikten sonra Soykırım başlattı. Bu da Şeytani enerjinin 5. şartı sanırım. Kano öyle söyledi. O zaman bile çok güçlü iken, Şeytani enerji kazandıktan sonra erişilemez tanrı seviyesine ulaşan bir gücü oldu. Onu mühürleyen varlık bu dünyadan değildi. Dünya yıkımın eşiğindeyken dünya dışı varlıklar dünyaya indiler. Dünya kasıp kavruluyordu Maraka'nın gücünden dolayı. Her yer cehenneme dönmüştü ve neredeyse yaşayan insan kalmamıştı. Neredeyse bütün büyücüler ölmüşken sadece Bir soylu büyücü Maraka'nın gücüne çok azda olsa dayanabilmişti . Ve diğer soylulara göre hala ayakta durarak ona meydan okumaya devam etti.
Yessa heyecanla dinliyorken Cevahir eliyle kendini gösterdi, Benim soyumdan gelen o kişiydi bu.
Gözleriyle hafif soğuk bir bakış attı, Ama artık soyumda ki en güçlü büyücü benim.
Yessa eliyle geçiştirdi, Boş ver onu efsaneyi anlatmaya devam et!
Cevahir bu sefer mal mal bakıyordu, eh. Peki.
Bu dünya dışı varlıklar , Öteki yaşam denilen bir yerden geliyor. Bizim yaşadığımız evrene göre 4 kat daha büyük olduğu düşünülüyor. Kendilerine gölge diyorlar. Ha birde bunların kralı var. Gölgelerin kralı. Efsaneye göre Gölgelerin kralı ve en güçlü 5 gölge Maraka ile savaşıyor. Ve kaybediyorlar. Gölgeler bile ümitsizliğe düşmüşken aralarından biri gelip yasaklının yasaklı tekniği, Baskı tekniği 10. aşama olan Tanrı mühür'ü kullanarak onu mühürlemeyi başarıyorlarken,, Bu mühür'ün işe yaramadığını anlıyorlar. Ve Onu kendi kılıcından ayırıyorlar. Kılıç bizim dünyada kalmışken, Maraka Öteki yaşamda mühürlenebiliyor.
-Yani bir büyücünün gücünün bir çoğu da kılıcında barınır. Kılıcı olmayan Maraka ikinci savaşında Gölgeler tarafından mühürleniyor.
-Efsane bundan ibaret. Bana anlatılan buydu.
-Sana kim anlattı?
-Kurucular anlattı.
Cevahir onun omzunu pohpohladı, Bu kadar üzülme üzülme...
Yessa endişeli bir bakışı vardı, Efsane doğruysa Kral ve Kano Kılıcın Baskı'sı altında eriyip gidecek. Dünya dışı varlıkları mı yeniyor yani? Bu herifin ne aptalca bir gücü var böyle? Tanrı seviyesi mi?
Cevahir güldü, Hahaha. Üzülme diyorum ya zaten. Elinden bir şey gelmez zaten. Elinden bir şey gelipte başaramadıysan buna üzülebilirsin. Ama sen Kırmızı gül sayesinde Şeytani enerji kazanmak isteme şeyini unut. Sen ... Ne bileyim normal bir hayat yaşa.
Yessa mal mal baktı, Çok sağol ya. Böyle teselli görmedim. Saçmalık.
Cevahir güldü yine, Hahaha. Ben kaçar. Çocuklara bakmalıyım.
Yessada eliyle işaret yaptı, Görüşürüz.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı