Issız bir tapınağın önündeydi. ağaçlar vardı. Sanki ağaçlar bu tapınağın etrafını sarmış gibiydi. Tapınağa gelen her yol ağaçlarla doluydu. Tapınağa yaklaştıkça ağaçlar azalıyordu. Bu tapınağın yakınına geldiğinde ise hiç ağaç olmazdı. 2.kurucu da burayı ziyarete gelmişti. En güçlü soyların kalıtsal tekniklerine ihtiyacı olduğunu düşünmüştü.
En sonunda sert adım ile durdu. Bastonunu yere saplamıştı. Tek eliyle bastonu tutuyorken elinin üzerine bir yarasa kondu. Kurucu bundan barışçıl bir yol olduğunu düşünmüştü.
Tapınaktan adım sesleri duyulmaya başladı. Kurucu Kafasını hafif kaldırdı ve tapınağa baktı. Tapınaktan sadece 15 metre kadar uzaktı. Karşısında gri tenli biri vardı. Göz bebekleri yuvarlak bir şekilde değildi. Yarasa sembolü vardı gözlerinde. Hafiften iniyordu merdivenlerden. Yere değecek kadar uzun bir pelerini vardı ve siyahtı. Dişlerinin ikisi uzundu. Tıpkı bir vampir gibi. Aslında bu adam bir vampirdi.
Kurucu onun yavaş hareketler ile Merdivenden indiğini görebiliyordu. Bu sırada ise adam konuşmaya başladı, Ne istediğini sorabilir miyim? Kurucu?
Kurucu ciddi bakışı vardı, Yardımına ihtiyacım var. Kabil.
Kabil hafif gülümsedi. Duraksadı ve elini hafiften havaya kaldırdı. Kurucunun elinin üzerinde duran yarasa Kendi eline kondu, En son görüştüğümüzde hoş karşılanmamıştım. Kurucu.
Kurucu devam etti, O günler adına yapabileceğim bir şey yoktu. Halkım benden bir cevap bekledi ve ben kurucu olarak görevimi yerine getirdim.
Kabil sert bir dille tersledi, halkını ikna etmek için kötülük yaptın. Buraya ne için geldiysen seni reddedeceğimi bil.
-İsimsiz'i... Duymuş olmalısın. Kabil.
Kabil'e bir şeyi çağrıştırmamıştı, sanırım yanıldın. Öyle birini tanımıyorum.
Kurucu devam etti, Kalıtsal teknikleri DNA ile kendine aktarabilen biri. Ben bir kurucuyum. Eski gücüm olmasa da hala yeteri kadar güçlüyüm. Bu adam büyü alemini tehdit ediyor. İlk hedefi ise soylular. Bizim gibi en güçlü soylardan gelen kişileri hedef aldı. Sizleri çok tanımasa da. Bana ve benim ekibimi tanıdığı için önlemler aldı. Bu önlemler güç gibi önlemler değil. Daha çok bizi etkisizleştirme tarzında bir hareket .Bu yüzden onunla karşılaşırsam beni yenme ihtimali yüksek. Şu an kayıp krallığı istila ediyor. Bunu başarabileceğini düşünüyorum.
Kabil sert bakıyordu, Cevabını verdiğimi sanmıştım. İnsani ilişkilerinizi önemsemiyorum.
Kurucu devam etti, Bunu biliyorum. Bu yüzden senin çıkarına bir teklifle geldim. İnsanların seni tanımasını sağlayabilirim. İnsanlar bir vampirinde normal bir hayatı olabileceğini düşünebilir. Benim yetkim bu anlaşılmayı rahatça sağlayabilir. Bu eski tapınakta kalmak zorunda kalmazsın.
Kabil bu aptal teklifin kendisini hiç bir şekilde ilgilendirmediğini hatta nasıl saçma bir teklif olmasına da biraz sinirlenmişti, Aptal sözler söylüyorsun kurucu.
-Mekanıma gelip beni rahatsız ettin. Her zaman olduğu gibi. Yerinizi bilin.
Kurucu hafif gülümsedi, O zaman bana istediğin bir şey söyle.
Kabil çok öfke ve net bir dille söyledi, Ölmenizi diliyorum İnsanlar. Bu rakibine başarılar dilerim. Umarım sizi yenmeyi başarır.
Kurucu güldü, Senin de peşinde olacak bu adam. Korkmuyor musun?
Kabil çok sert bir bakış atmıştı, Ne demek istiyorsun? Bence buradan gitmelisin. Etrafa sardığın gizli örtüyü görebiliyorum.
Kurucu bunu beklemiyordu, Aman aman. Ciddi olamazsın. Hiç kimse daha önce fark edememişti.
Kabil devam etti, Bunun iki nedeni olabilir... Benimle görüştüğünü kimse bilmesin istiyorsun. Ve ya olası bir teknik kullanıp Enerji harcadığında, Baskı gücünün hissedilmemesini ve dışarı salınmamasını istiyorsun. Örtü salınan baskı gücünü içerde tutacak şekilde tasarlanmış ha? Bu da demektir ki seni reddedersem...
Kurucu gülümsedi, Bir anda ışınlanıp ortadan kayboldu. Kabil bir an için endişe duyuyordu ama... Mutlak yanılsama devredeydi...
MUTLAK YANILSAMA : Her bir şeyin yapıldığının sanılmasıdır. Ama hiç bir zaman gerçekleşmeyen gerçeklerdir.
ffıışşkkk...
Kabil'in karnından kılıç girmişti. Kabil Kılıca telaşla bakıyordu ama bu telaş ölüm telaşı değildi. Kabil gözlerini kaldırdı ve gülümsedi.
..................
Aslında bunlar hiç gerçekleşmedi. Kurucu bir anda sanki hiç bir saldırı yapmadığı ve Kabil ile konuştuğu konumdaydı. Bir baktı ki Kabil sapa sağlam ve kendisi sanki geçmişe gitmiş gibi , Sanki ona hiç saldırmamış gibiydi. Bu olay karşısında biraz şaşkındı, Ne oldu şimdi?
Kabil merdivenlerden inerken söyledi, Mutlak yanılsama devrede. Kendini zeki sanıyorsun değil mi Kurucu. Eskiden bir barbar gibiydin. Çok güçlü olduğun için her bir savaşa seni gönderirlerdi ve hep zafer kazandırırdın. Şimdi ne değişti de yumuşadın? Bu yumuşama seni güçsüz olmanı sağlamış anlaşılan.
Kurucu Kabil'in kendisini övdüğünü anlamıştı. Kafasını hafif eğdi, Yanılsama ne zamandır aktifti? Sana saldıracağımı anlamış mıydın?
Kabil gülümsedi, Hiç bir şekilde sen barışçıl bir yol izleyemezdin. Seni tanıyorum Kurucu. Ama burada olduğunu biliyorlar. Sana demiştim. Örtü hiç kullanılmadı. Onu yaptığını sandın.
Kurucu bunu duyunca dona kalmıştı. Sinirlendi, Sen ne dedin?
-Benimle görüştüğünü ve şu an senin burada olduğunu bilecekler. Ayrıca Senin ölümünün benim elimden olmasını isterdim. Ama kahin bana olacakları anlattı. Senin nasıl öldüğünü.
-Ne? diyorsun?
Kabil ekledi sözlerine, Kahin bildiğimiz gibiydi, Hiç bir şey anlatmazdı, Sadece nasıl öleceğini söyledi, Nerenden darbe aldığını ve ne sebepten öldüğünü.
Kurucu çok şaşkındı, Ne? Ölecek miyim?
-Henüz değil.
Kurucu endişeli sözlerle söyledi, Nasıl? Nasıl öleceğimi söyle Kabil!
Kabil sakin bir dille anlattı, İflas. Bedenin parçalara ayrılsa bile, Senin ölümünün sebebi iflas olacak. Bu da bir kaç seçenek azaltıyor. Ya haddinden fazla Enerji harcarsın, ya da rakibin sana açık ara Baskı gücü farkı koyar. Sana açık ara baskı gücü koyabilecek çok az ve nadir kişiler var. Tanımadığımız birileri olabilir ama tanıdıklarımıza bakarsak...
Kurucu kendi kendine söyledi, Maraka ?
-Dediğim gibi belki o değildir. Sadece Ben olasılıkları düşündüm. Her neyse Kurucu. Konuşma sona erdi. Ve artık sayende öğrendim. Demek güçlü soyları avlayan bir insan var. Ve bu insan sizi rakibi olarak görüyor.
Kurucu ciddi bakıyordu. Onu ikna edebileceğini düşünmüştü.
-İç kavgalar beni çok heyecanlandırıyor.
Bunu derken çok sakindi ve heyecanlandığı hiç belli olmuyordu. Kabil hafif sırıttı, uzun bir savaş olacak gibi müttefik topluyor gibisin. Kimlerin öleceğini ve kimlerin kalacağını merak ediyorum.
Kurucu kendi ölüm şeklinin açıklanmasını çok önemsememişti. Çünkü gelecek her türlü değiştirilebilirdi. Böyle düşünüyordu. Eğer Baskı gücü onu öldürecekse Hiç Maraka ile karşı karşıya gelmem olur biter şeklinde düşünüyordu. Kabil'in söylediği bu olasılık ona biraz inandırıcı gelse de Kabil'in Her şeyi salladığı da bir olasılıktı. Sonuçta ona hiç güvenmiyordu ve Kabilde kendisinden nefret ediyordu. Hikayeyi uydurmuş olabileceğini de düşünmüştü.
Kurucu 2 kez yanılsamaya kurban gitmişti. Arkasını dönüp gitmek istiyordu ama Kabil ile görüşüldüğü anlaşılabilirdi. Sonuçta ona saldırırken birazda olsa enerji kullandı. Ama yanılsamanın anında aktif olabileceğini bilmiyordu.
Kabil onun yürüyüşünü izliyordu. Sert bir şekilde izliyordu ve eliyle ona bay bay işareti yaptı. Tapınağına geri dönüp merdivenlerden çıkmaya başladı.
Kurucu da Soylulardan biri olan vampirden yardım istemiş ama reddedilmişti.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı