Kontluğun büyük surlarını geride bırakıp yola çıkmamdan bu yana sadece 4 saat geçmişti.
Gecenin karanlığı,saatlerdir yolda geçirdiğim yolculuğun yorgunluğunu da beraberinde getirmişti.
Ata binmeyi henüz bilmediğim için bu yolculukta bana eşlik eden ayaklarımdı…
Ama bana eşlik eden başka bir şey daha vardı,
Ay ışığı üzerimde parlarken gökyüzünde aradığım yıldız da bir o kadar parlıyordu.
Espera Dağlarına gidiş yolumda uçsuz bucaksız gökyüzünde bana öncülük etmesini umduğum kuzey yıldızı…
Keşke sabahı bekleyip öyle kontluktan ayrılabilseydim,
Biran önce ona yetiştirmem gereken otlar olmasaydı öyle yapardım…
Üzerime çöken yorgunluğun etkisi de çok arttı…
Ne yakında dinlenebileceğim bir yer ne de han vardı…
Bu da,
Geceyi ormanda geçirmem gerek demek…
Etrafta bulduğum ufak tefek dal parçalarını ve değersiz otları tek tek yanıma aldığım çantaya attım.
Biraz daha yürüdüğümde ateş yakmaya uygun bir alan ve bu alanı çevreleyen 3 ağaç buldum.
Gerçekten dışarıda uyuyacaksam burası fena sayılmaz ha.
Yere çöktüm ve sırtımdaki çantamı yere koyup içinde topladığım malzemeleri çıkardım.
Her şey tamamdı fakat…
Bir şeyi unuttuğumu anladım.
Ateşi nasıl yakacaktım ki…
Yaşlı Gurkant nasıl yapardı…
Hatırladım…
Ellerime aldığım iki taş parçasını yerde birbirine sürtmeye başladım.
O zaman o da böyle yapmıştı…
Beklediğim ateşe taşlar arasındaki ufak kıvılcımlar hariç ulaşamadım.
Gecenin soğuk rüzgarları etkisini arttırmıştı.
Titredim ve bunun etkisiyle,
Taşları daha hızlı birbirine sürtmeye başladım.
“Yan artık…”
Taşların içinde oluşan kıvılcımlar yavaşça topladığım otlar ile buluştu.
“Alevler…”
Ufak kıvılcımlar yavaşça aleve dönüşmeye başladı.
“Oh bee”
Sonunda tekrar yola koyulabilmek için dinlenebileceğim beni ısıtacak ateşim olmuştu.
Bunu başarmamla birlikte gelen bir ses beni ürküttü.
“Grrrr”
Etrafa baktım sonra gelen sesin kaynağının karnım olduğunu farkettim.
“Hay…”
“Bugünde aç uyuyayım ne olacak…”
Sanki hiç yaşamadığım şey mi ? Köleyken az aç karnına uyumamıştım.
Ağaçların arasına ateşe vermediğim arta kalan değersiz otları serdim.
Yanan ateşin sıcaklığında ağaçların arasına serdiğim otların üzerine yavaşça uzandım.
Gökyüzüne tekrar baktım…
Kuzey yıldızı hâlâ karanlık gecede beni yalnız bırakmamıştı.
“Sanada iyi geceler…”
Ona da bu minnetimi gösterip yavaşça içimi kaplayan yorgunluğun etkisinde ağaçların arasında uykuya daldım.
BÖLÜM NOTU
Sanada iyi geceler dostum…
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı