Haftalardır aklımda sadece keşişin sözleri yankılanıyordu.Bahsettiği kıvılcım ile kaderin yolunu bir türlü anlamlandıramıyordum.İçimi kaplayan merak ben anlayamadıkça gittikçe artıyor bu sebeple han ile yeterince ilgilenemiyordum.

Artık han için bana yardımcı olacak birine ihtiyacım var diye geçirdim içimden.Kimi bulabilirdim ki.Uzun süren savaşın yorgunluğunu bırakıp hanın küçük ama huzurlu sakinlerine bunca zaman kendim hizmet etmiştim.

Ben bunları düşünürken hanın kapısı yavaşça aralandı.

“Merhaba Gurkant,o gün sana o soruyu sormamalıydım özür dilerim.”dedi mahçup bir ifadeyle.

O olay sonrası ziyarete gelmeyen Aynur haftalar sonra ilk kez gelmişti.

“Özür dilemeni gerektiren bir durum yok Aynur,benim kendi içimde yaşadığım bir meseleydi” diyerek cevap verdim.

“Hatta sana teşekkür ederim,sayende şuan daha iyiyim.”diyerek ekledim.Nihayetinde keşişin sözleri içimde yaşadığım acıları dindirmişti.
Sonra onu içeri çay içmeye davet ettim.

….

Çayımdan bir yudum aldıktan sonra laf arasında Aynur’a han işlerinde aksama olduğundan bahsettim.

“İşe alacağım kişi handa hizmet vermeye elverişli olmalı böyle birini nasıl bulabilirim?”diye sordum.

“Öyleyse Espera çarşısında kurulan köle pazarına bir uğramanı öneririm,hem bir köleye yardım etmiş olursun,hemde hizmet konusunda bir köle kadar iyisini bulamazsın”diye ekledi.

Söyledikleri kulağıma mantıklı gelmişti,aradığım özellikler gerçekten bir kölede fazlasıyla vardı.

“Gerçekten güzel bir fikir Aynur,teşekkür ederim.”dedim.

Çaylarımız bittikten sonra hava kararmadan köle pazarına doğru yola koyuldum.

….

Yola çıktığımdan beri pazara doğru attığım her adımda gökten inen yağmur damlaları hızlanıyordu.

Pazarın görüntüsü gelmeden önce gürültüsü beni karşıladı.

“Buradaaa,en uygun en çalışkan köleler buradaa.”

Pazarın içi köle olarak satılmayı bekleyen insanlarla doluydu.Hepsi zincirlerle bağlanmış,üstlerindeki yalnızca bir bez parçasıyla durmuş,yanyana sıraya dizilmiş halde tüccarların ağzından dökülen cümlelere dikkat kesiliyordu.

İlerlemeye devam ettiğimde hâlâ köle tüccarlarının bağırtıları etrafta çınlıyordu.Biraz daha yakınlaşınca etrafa dikkatle bakmaya başladım.

İlerlemeye devam ederken,bir bağırtı beni durdurdu.

“Aahh…”

Kafamı çevirip o sese yöneldim.Sesin kaynağına ulaştığımda gördüklerim beni içimden yaraladı.

Yaşı ufak bir çocuk,köle tüccarı tarafından dövülüyordu.

“Sana müşterilere iyi davranacaksın demedim mi köpek“

Her vuruşunda kölenin inlemeleri artıyordu.

İçimden ben nereye geldim diye düşünmeden edemiyordum.Tüccara doğru manidar bir bakış attım.Tüccar beni farkettikten sonra köleyi dövmeyi bırakıp yanıma yaklaştı.

“Merhaba efendim,size nasıl yardımcı olabilirim ?”diye sordu tüccar,ukala bir sesle.

Yerde yatan dövülmüş çocuğu işaret ettim.

“Şu çocuk...” diye mırıldandım.İçimde ona karşı bir şefkat doğmuştu.

Ukala Tüccar

“Sağlamdır,güçlü kolları var,çalışır”dedi.

Bense yerde yatan kemikleri sayılan çocuğu yavaşça yerden kaldırmaya çalıştım.

Ayağa kalkmaya başladığında yere bakan kafası bana doğru hareket etmeye başladı.

İstemsizce gözlerimiz buluştuğunda mavi gözlerinin ardına korkuyla gizlenmiş kıvılcımı farkettim.O an duraksadım…Haftalardır anlamlandıramadığım keşişin bahsettiği kıvılcım beni köle pazarının içerisinde karşılamıştı.

Vakit kaybetmeden söze girdim.

“Evimin mutfağına yardım edecek birine ihtiyacım vardı,” dedim. “Ama burada gördüğüm… köle değil. Evlat gibi bakarım ona.”

Karşımda duran ukala Tüccar omuz silkti.

“Parayı ver, istediğin gibi bak.”dedi umursamaz bir tavırla.

Hiç düşünmeden yanıma aldığım bütün altınların olduğu keseyi çıkarıp adamın eline verdim.

“Anlaştık.” dedim.

Tüccar büyük bir hayrete kapılıp,altınlarla dolu keseyi açtı.

“Böyle bir köleden,bu kadar altın kazanmak mı…Yaşlı adam gerçekten bunamış olmalı parayı bile sormadı haha”diye kısık bir sesle gülmeye başladı içindeki heyecana kapılıp.

Bense sadece sonunda kavuştuğum kıvılcımıma bakmaya devam ediyordum.

Çocuğa seslenerek,

“Hadi gidelim ufaklık uzun bir yol olacak” ,dedim.

Yolda yavaş yavaş ilerlerken çocukla tanışmak için ilk adımı attım.

“Ben Gurkant Desir.Espera’da ufak bir han işletiyorum”dedim ve sordum.

“İsmin nedir?”

Ama sorumun karşılığını alamadım.Çocuk sanki anlamamış gibi cevap dahi vermedi.

Tekrar sordum.

“İsmin nedir evladım”.

Tekrar sormam karşısında cevap verme ihtiyacı duyan çocuk konuşmaya başladı.

“Bir kölenin ismi olamaz bu yüzden benimde ismim yok.”dedi utanarak.

İçim bu cevap karşısında derin bir sessizliğe büründü.Aklıma gelen güzel bir fikir sonrası gülmeye başladım.

Sonrasında çocuğa döndüm ve ona,

“Öyleyse senin adın Aelir olsun ne dersin,”dedim.

Sözlerimin ardından çocuğun gözleri dolmaya başlamıştı sonrasındaysa onu ilk kez gülerken görme şansına sahip oldum.

Yola devam ederken keşişin sözlerini sonunda anlamanın mutluluğunu hissettim ve İçten içe bugün yaşananlara dua ettim…




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu