"OHHHH LANET OLSUN."
Kesinlikle rüya değildi. Uyuyor olmam gereken tek odalı bodrum katı yerine geniş bir orman beni karşılıyor.
Geniş olması yetmezmiş gibi, oldukça iğrenç bir orman.
Ağaçlar o kadar saçma bir şekilde büyük ki gökyüzü görünmüyor. Ve kollarımdan daha büyük sarmaşıklar etraflarını sarmış durumda. Vahşi doğanın enerjisi her yere nüfuz ediyor. Ve attığım her adımda, yabani otların çıtırtısını ayaklarımın altında hissedebiliyorum.
Çıplak ayakla yürümeyeli uzun zaman olmuştu.
"...huh?"
Yalınayak mı?
"NE? BU NE SAÇMALIK?!"
Sonunda görünüşümün ne kadar boktan olduğunu fark ettim.
Vücudum çıplaktı, üzerimde siyah iç çamaşırından başka bir şey yoktu.
Uykuya daldığım şeyle buraya getirildim.
Bu geniş ormanda iç çamaşırımdan başka bir şeyim yok. Tarzan mıyım lan ben? Bana kıyafet ve ayakkabı vermeleri gerekirdi!
"Sigh..."
Burada adaletin ne faydası var? Şimdi önemli olan bu sınavı geçmeye konsantre olmak.
Sanki orman bir dağın etrafını sarmış gibi, yokuşlar var. Etrafımı kontrol etmek için daha yüksek bir yere çıktım.
Beş dakika içinde küçük, sığ bir uçuruma varıyorum ve aşağıya bakıyorum.
"BU DA NE?!"
Şaşkına döndüm. Orman o kadar büyük ki sonunu göremiyorum.
"Tahta alımı!"
İsim: Hyun-Ho Kim
Sınıf: 1
Karma: 0
Görev: Kırmızı maymunu ortadan kaldır
Zaman sınırı: 24 dakika 43 saniye
İlk görevde limit süre 30 dakikaydı ve şimdi sadece 24 dakikam kaldı. Ormanda arama yapıp kırmızı maymunu bulabileceğimi düşünmüştüm ama şimdi bunun olmayacağını anlıyorum.
Bu orman gülünç derecede büyük. Hepsini 30 dakika içinde mi aramam gerekiyor? Kırmızı maymunun ne olduğunu bilmeden mi?
"Bu imkansız! Bu görev en başından beri imkansızdı!"
Kızıl maymun. Bir hayvan ya da bitki olabilir. Hatta bir insan ya da daha önce hiç görmediğim bir canavar bile olabilir. Şurada uçan kuşun adı da kırmızı maymun olabilir. Hiçbir şey bilmiyorum.
(TN: Jon Snow sen misin?)
Bbundegi piçi beni dikkatsizce bu arenaya atmıştı. Üstüne üstlük, sadece 30 dakika mı? Bu insanlar deli mi? İçim öfkeyle doldu.
Tek umudu yaşamak olan bir adamla mı oynuyorlar? Benimle alay mı ediyorlar?
Sonra aniden bebek meleğin sesini hatırladım.
"Bunu kendi başına çözmelisin."
Başka hiçbir ipucu olmadan kırmızı maymunun ne olduğunu sorduğumda bana böyle demişti.
Hayvanlar ve bitkilerle dolu bu ormanda kırmızı maymunun ne olduğunu bulacağımı düşünüyordu.
"Tamam. Sakinleşelim ve bunu düşünelim'
Düşüncelerimi düzenledim.
Birincisi: Zaman sınırı sadece 30 dakika.
İkincisi: Bana kırmızı maymunun ne olduğunu söylemedi.
Üçüncüsü: Bana imkânsız bir görev vermezler.
Bu üç şeyi bilerek düşüncelerimi yeniden düzenledim.
Kırmızı maymunun ne olduğunu bulmamın bir yolu var mı?
Var!
Aklımdan bir düşünce geçti. Kırmızı maymunun ne olduğunu bulmanın bir yolu. Otuz dakikadan daha kısa sürede öğrenmenin bir yolu.
Kırmızı maymun bana saldırsın!
Eğer saldırıya uğrarsam, ne olduğunu bilmesem bile, sonunda ne olursa olsun ne olduğunu bulacağım.
Bu, sınav süresinin neden sadece 30 dakika olduğunu açıklıyor. Eğer kırmızı maymun başından beri yakındaysa, bana daha fazla zaman vermelerine gerek yoktu.
"İşte bu kadar.
Sanki bir matematik problemini çözmüşüm gibi içim rahat.
Korkunç görünse de, şimdi düşünüyorum da, ipuçları yeterliydi.
Pekâlâ. Bunu bir kez daha düşünelim.
Birincisi: Kırmızı maymun en başından beri yakındaydı.
İkincisi: Saldırı planımız kırmızı maymunun bana saldırmasıydı.
Üçüncüsü: Yaklaşık 5 dakika dolaştım ve kırmızı maymunu bulamadım.
Cevap 1. Kırmızı maymun beni buldu ve arkamda saldırmak için fırsat kolluyor.
'Eğer beni arkamdan takip ediyor olsaydı, bunu fark etmemin imkanı yoktu. Şu anda bile bir yerlerde saklanıp bana bakıyor.
Ürperdim.
Şimdi bu düşünce aklımdan geçtiği için korkudan tüylerim diken diken oluyor.
Şu anda o şey bana bakıyor ve saldırmak için bekliyor. Beni öldürmek için.
"Bu durumda...
Beyin fırtınamın sonunda sırtımı yakındaki bir ağaca yasladım ve yere çöktüm.
"Ahh o kadar yorgunum ki ölebilirim."
Beni duyabilmesi için kendi kendime gevezelik ediyorum.
Bunu, o şeyin insan konuşmasını anlayabilmesi ihtimaline karşı yapıyorum. Ya da bir insan bile olabilir. Gözlerimi kapatıyorum ve uyuyormuş gibi yapıyorum.
Bunu yaparken, sağ elim toprağı kavrıyor ve iyi büyüklükte bir kaya yakalıyor
Tamam. İşte beklediğim fırsat. Haydi. Saldır bana'
Aslan, kaplan, leopar. Baş edemeyeceğim bir canavar olmayacak.
Bu çok basit olurdu. Eğer öyle bir canavar olsaydı, neden tereddüt etsin ki? Bana daha önce saldırır ve beni yerdi.
Ortaya çıkmamasının ve beni bu kadar dikkatli takip etmesinin tek bir nedeni var. Ya gücü benimkine benziyor ya da daha zayıf.
Kazanabileceğim bir şey olmalı.
'Acele et ve bana saldır. Ne olduğunu bilmiyorum ama neye benzediğini görmek istiyorum'
Bunları düşünerek 3 dakika daha uyuyormuş gibi yapıyorum. Ama içten içe kulaklarım tetikte ve her türlü sesi dinliyorum. Ve sonra, işte orada.
Çıtırtı (Yapraklara basma sesi.)
Bir çalının sallandığını duyuyorum.
"Geldi!
Beklenti boğazımda yükseliyor.
Çıtırtı. Çıtırtı.
Daha fazla çalı sesi duyuyorum. Biraz doğal görünmüyor.
Kendi kendime gülüyorum.
Yüzsüz piç.
Bilerek ses çıkarıyor. Uyuyup uyumadığımı kontrol ediyor.
Hareket etmiyorum. Uyuyormuşum gibi horlamaya ve nefes almaya devam ediyorum.
Yumuşak ve hassas ayak sesleri incelikle duyulmaya başlıyor.
Dikkatli ve hızlı ama ayak seslerini tamamen silemiyor.
Adım adım.
Yaklaşmaya devam ediyor.
Uykuda olduğumdan emin gibiyim.
Hâlâ kayayı tutan sağ elime birazdan kramp girecekmiş gibi hissediyorum. Şu anda ayağa kalkmayı, gözlerimi açmayı ve taşı fırlatmayı o kadar çok istiyorum ki.
"Henüz değil.
Sabırlı ol.
Ayak sesleri çok yaklaştı. Göğsüm patlayacakmış gibi hissediyorum.
"ŞİMDİ!
Hızla ayağa kalktım ve taşı fırlattım.
BAM!
Uçan kaya alnına düşüyor ve kan akmaya başlıyor.
"Ggirook!"
Tuhaf, gizemli bir çığlık atıyor. Piç kurusu kanayan alnını tutuyor ve olduğu yerde bocalıyor.
Onu yere sermek için altın bir fırsattı ama o kadar şaşırmıştım ki vücudum olduğu yerde donup kalmıştı. Bunun nedeni kırmızı maymunun kimliğiydi.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı