“Kıyafetlerini çıkar.”

Düğün resepsiyonunun sonunda, bir dadı tarafından gelin odasına götürüldü. Hizmetçilerin yardımıyla yıkanıp temizlendi ve yatağa oturdu, bir süre sonra kocası da onu odaya kadar takip etti. Sonra gerginlikten sertleşmiş olan kocası ona böyle söyledi.

Max onun niyetini bilmiyordu ama gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Düğün boyunca varlığını tamamen görmezden gelen adamın durup dururken neden böyle bir talepte bulunduğunu anlayamıyordu. Belli belirsiz de olsa çiftler arasında gizli bir şeyler yaşandığını biliyordu.

Dadı, “Kocana kayıtsız şartsız itaat etmeli ve ne isterse sessizce kabul etmelisin” dedi.

Böyle koşulsuz bir itaat nasıl olur da kıyafetlerini çıkarmayı içerebilirdi? Ne yapacağını şaşırmıştı ama üstündekini başından çıkarıp atan adam ona sert bir bakış attı.

“Çıkarmak zorunda mıyım?

Kadın şaşkın bir nefes aldı. Riftan Calypse şekillendirilmiş çelikten yapılmış bir dev gibiydi. Omuzları kendisininkinden iki kat daha geniş, boynu uzun ve kalın, beli ise zarif bir tazıyı andırırcasına ince ve düzdü. Onunla kıyaslandığında gülünç kalıyordu.

İlk başta onun şövalyeler arasında eşsiz fiziğe sahip bir adam olduğunu biliyordu ama onu yüz yüze görmek çok etkileyiciydi. Sertçe yutkundu.

Babası ona vurduğunda canı yanmıştı, bir de o vurursa daha ne olacaktı?

“Berbat görünüyorsun.” Adamın soğuk sesi Max'in titremesine neden oldu. Adam yatağa doğru yürüdü ve açıkça ona baktı. Şöminenin ışığında altın renginde mırıldayan devasa vücudu Max'in görüşünü engelliyordu.

“Benden pek hoşlanmıyorsun, değil mi?”

“Ah... Ben, ben...”

Adam onun üzerine eğildi. Mükemmele yakın yüzünde, siyah gözleri ürkütücü bir parıltı taşıyordu. Adamın gergin dudakları alaycılıkla büküldü.

“Elbette, bir dükün kızı kalbinde asla düşük rütbeli bir şövalyeye yer vermez.”

Adamın düşmanlık dolu sesini duyduğunda vücudunda kontrol edilemez bir titreme oldu. Bir kadın kocasına aittir. Eğer kocası isterse, kadın dövülebilirdi ve toplumunda daha sert bedensel cezalara müsamaha gösterilirdi. Max, kocasının cömertliğine sarılmak zorunda kaldığı ve şu anda onu kızdırmış olabileceği bu durum karşısında korkudan terledi.

“Buraya gel. Ne yapman gerektiğini biliyorsun.”

Max ne yapması gerektiğini sormaya cesaret edemedi ve onun yerine ayak parmaklarına baktı. Başının üzerine koyu bir gölge düşmüştü. Adam uzun, sert parmaklarıyla çenesini kaldırdı ve anlaşılmaz bir bakış gönderdi.

“Eğer ilk gece bunu yapmazsak, bu evlilik geçersiz sayılır. Boşanmak mı istiyorsun?”

Adamın derinliği bilinmeyen karanlık gözbebeklerine yakalanan kadın ürperdi. Adam ağzını büktü.

“Eğer dışarı çıkmamı istiyorsan, söyle bana,” dedi.

“...”

“Bir kez başladık mı, ortasında durmak yok.”

Max'in boğazı daraldı ve ikinci kez sertçe yutkundu. Eğer bu şekilde çekip giderse, babası onu kesinlikle affetmeyecekti. Zaten başka seçeneği de yoktu. Max gözlerini kapadı ve titreyen elleriyle kemerini gevşetti.

Babası tarafından dövülme korkusu, bir yabancı tarafından aşağılanma korkusundan çok daha büyüktü. Hayır. Sonunda dayak yemeyecekti. Belki de daha ağır bir ceza olacaktı, hatta babası birkaç gün içinde başka bir şövalyeyle geri dönecekti. O, babasının çıkarları için bir araçtan başka bir şey değildi.

Sessizliği bozan Max, üzerindeki takıları teker teker çıkarıp yatağın yanına koydu. Odada sadece ateşin cızırtısı duyuluyordu. Keten elbisesinin askısını indirip kolunu yukari doğru uzatararak askıdan çıkarırken adamın yakıcı bakışlarını hissedebiliyordu.

Gecenin soğuk havası çıplak sırtına ve omuzlarına sertçe çarparak tüylerini diken diken etti. Giysilerini göğsüne bastırdı, daha fazla aşağı indiremedi. Sonra adam bir dizini yatağa koydu ve tek bir hareketle eteğinin kenarını çekti.




user
blueberries

Max'ım minik tontişim benim :/

Novebo discord sunucusu