Dışarıdan gelen bağırışma sesleri, polis sirenleri ve silah sesleri ile birlikte, koltukta uyuyan oğlan direkt olarak yerinden zıplayarak uyanmıştı. Alnından aşağı doğru durmadan terler akıyordu, üstündeki beyaz tişört ve altındaki siyah pantolon ter içinde kalmıştı. Yüzünde korkmuş bir ifade vardı, bakışları direkt olarak odayı inceliyordu. Odanın içerisinde bir boy aynası, tahta bir masa -üzerinde bir not kağıdı var- ve sandalye, tahta küçük bir dolap, kendi uzandığı bir koltuk ve içeriye güneş ışığı vuran bir pencereden başka hiçbir şey yoktu. Oğlan olduğu yeri anlamaya çalışarak hızlıca ayağa kalktığı sırada başına giren bir ağrı ve keskin bir acı ile birlikte ufak bir inilti ile olduğu yerde çöktü ve yatağa oturdu. Şuanda kafasının içerisi bomboştu, hiçbir şey yoktu, ne kendi adını, ne burada olma sebebini hatırlıyordu. Sadece temiz, boş ve anlam içermeyen bir zihin vardı. Sanki anıları ve yaşamı şuanda itibaren başlamış gibiydi, temel tepkimeler harici hiçbir şeyi yokken aniden kafasına tekrar giren keskin bir acı ile derin nefesler almaya başladı, hızlı nefesleri sürerken olduğu yerden sonunda ayağa kalktı ve ilerleyerek masaya doğru gitti, gözleri direkt olarak masanın üzerinde bulunan not kağıdına gitmişti, gözleri not kağıdına geldiği anda bulanıklaştı, refleks olarak sağ elini kaldırdı ve gözlerini sildi, herhalde bu kendisine sık olan bir şeydi. Elini gözlerinden çekti ve tekrar not kağıdına baktı, ardından mırıldanır bir şekilde not kağıdını okumaya başladı;
"Sevgili Sean, umarım iyisindir. Bugün senin için bazı şeylerin ilk günü, gerekli eşyaların hepsi dolabında duruyor. Çok vaktim yok. Bir gün yine karşılaşmak dileğiyle.
-H."
Sean, bu onun adı olsa gerekiyordu. Durgun olan bu hafızanın içerisinde artık bir kaç şey vardı, birisi kendisinin Sean oluşuydu, diğeri ise bilinmeyen H'den ibaretti. Anlaşılan, Sean şuan bir şeylerden muzdarip durumdaydı. Bu şeyleri elbet bulacağına inanan bir hali vardı, kafa karışıklığı.. süre aktıkça dizginleniyordu. Bakışlarını boy aynasına doğru çevirdi ve aynaya bakarak dolaba ilerledi. Beyaz-siyah karışık saçlara sahipti, saçlarının arkası beyaz, önleri siyahtı. Gözleri kırmızı renkteydi, normalde nadir görülürdü. Ancak böyle bir dünyada gözler, gücü temsil ederdi. Yine de Sean'ın bunun hakkında bir bilgisi yoktu. Yaklaşık 1.85 boylarında, 75-80 kilo civarında duruyordu. Dolabın önüne geldiği zaman aynadan gözünü çekti ve dolabı açtı, dolabın içerisinde hazır kıyafet vardı, siyah bir tişört ve siyah bir pantolon ile spor ayakkabı, ayrıca şişik duran -herhalde para çok- cüzdan, akıllı telefon ve bir çift siyah eldiven vardı. Sean, önce kıyafetleri aldı ve bir kenara koydu, sonrasında kendi kıyafetlerini çıkarıp tekrar aynaya baktı. Kendisini övebileceği çok şey vardı, vücudu yeterince yapılı ve kaslı bir haldeydi, en azından insanların yaz vücudu diyeceği bir seviyedeydi. Vücudunda bir yara ya da iz yoktu. Kendi vücudunu bir süre inceledikten sonra temiz kıyafetleri giyindi, ardından ayakkabıları alıp ayağına geçirdi. Cüzdanı ve telefonu aldı, nedensizce kaybolan şeyler anılarıydı. Şuan yaptığı gibi temel şeyleri hatırlayabilmeye başlamıştı. Gerekli şeyleri cebine koyduktan sonra direkt olarak eldivenleri taktı ve odadan çıkıp evin ana giriş kapısına yöneldi, tam o sırada telefonun çalması ile sol eliyle cebinden telefonu aldı ve aramayı açma tuşuna basarak telefonu kulağına götürdü, karşıdan sadece bir otomatik hatırlatma mesajı sesi geldi;
M: Prometheus Askeri sınavı saat 18.00'da başlayacaktır. Lütfen katılım gösteriniz.
Bu hatırlatma mesajının bitmesi ile telefon kapanmıştı, Sean telefona bakmış ve evin kapısını açarak asansöre ilerlemiş, 7. kattan 1. kata inerek evden çıkmıştı. Dışarı çıktığı vakit Sean önce etrafına baktı, şuan bulunduğu konumda yeterince düzgün yapılar vardı, trafik normal şekilde akıyordu. Ancak, her yer güvenlik güçleri ile doluydu ve yapılar düzgün olmasına rağmen fazlasıyla uzundu, her bina en azından 10 kata sahipti. Bu herhalde dünyanın gelişmişliği dolayısı ile olan bir şeydi. Tabii bu sadece Sean'ın düşüncesiydi, Sean telefondan saati kontrol etti, saat 17.00'dı, yani bu da demekti ki, gitmesi gereken sınava 60 dakikası vardı, ancak komik olan bu sınavın ne için ya da neden olduğunu bilmiyordu. Bu mesaj herkese mi gelmişti? Yoksa kendisine özel miydi? Yine de denemekten zarar gelmezdi, zaten kayıp olan anıları vardı. Sean telefondan direkt olarak interneti açtı ve internet sayfasında bir şeyler aramaya başladı, ilk baktığı şey ise askeri sınav bölgesine nasıl gideceğiydi, bunu cevabını bulması zor olmadı. Bulduğu konumu açtı ve telefondan konuma bakarak ilerlemeye başladı, otobüs gibi basit şeyleri kullanmayı hatırlamıyordu. Bazı temel bilgilerin kafasında olduğu gibi bazıları yoktu. Bu onun zihninin karmaşıklığı ve garipliğinden kaynaklıydı. Yaklaşık 45 dakika süren bir yoldan sonra Sean askeri sınav bölgesine geldi, kocaman bir alandı. 5 katlı bir bina, etrafında sahalar ve önünde yüzlerce insan bulunuyordu. Sean yavaş adımlarla kaydı yaptırmak için görevli gibi gözüken ve insanların sırada durduğu bir yere geçti, yaklaşıp 5-6 dakika sonra kendi sırası geldiğinde duran görevli ona tip tip baktı ve konuştu;
G: Kimlik kartı?
S: Yok, kaybettim.
G: O halde parmak izini okut.
Sean aslında bunu hiç düşünmemişti, cidden cüzdanda sadece para vardı, görevlinin dediği ile sağ eldiveni çıkardı ve sağ baş parmağını okuttu. O anda bir hologram direkt olarak karşısında belirdi, hologramda Sean'ın bilgileri yazıyordu;
Birey Numarası: -------.
İsim: Sean Eden.
Yaş: 19.
Boy ve Kilo: 1.88-77.
Bunun gibi temel bilgiler vardı, Sean bu bilgilere bakarken artık aklında kendi soy ismi vardı, Eden.. Sean Eden, kulağa hoş geliyordu. Sean holograma bakıp düşünürken arkadan birinin "Sırayı çok bekletme!" diye seslenmesi ve görevlinin kendisine bekleme alanını söylemesi ile iç çekerek olduğu yerden ayrıldı, söylenilen bekleme alanına doğru ilerledi ve çevredeki insanlara bakmaya başladı, insanlara bakarken köşede boş bulduğu bir sandalyeye oturdu. Çevredeki insanlar iri yarı tipler, güçlü duran kişilerdi. Ayrıca garip bir şekilde çoğunun ekipmanı vardı, bazıları yakın dövüş silahı taşıyordu, bazıları ise mesafeli silahlara sahipti. Bu elbette Sean için garipti, sonuçta kafasındaki düşünceler böyle değildi. Yeni bir şey öğrenmeye başladığı kesindi. Sean'ın düşünceleri zihninde akarken aniden çalan bir alarm ile bekleme alanı karşısında bir masa yükseldi, masanın üzerinde ise saçları simsiyah, gözleri masmavi, üzerinde askeri üniforma, belinde çift kılıç olan birisi vardı. Adamın yüzünde sırıtan bir bakış vardı ki, çıkan adam herkesi süzdükten sonra konuşmaya başladı;
"HEPİNİZ HOŞ GELDİNİZ YENİ YETMELER! BUGÜN BİR ÇOĞUNUZ HAYATIN GERÇEKLERİ İLE YÜZLEŞECEK!"
Son.
BÖLÜM NOTU
Merhabalar, ben Kodzuken, bu benim hatrı sayılır şekilde ilk serim olabilir. Bundan dolayı hem Sean, hem seri hakkındaki her yoruma ve düşünceye açığım, fikirlerinizi ve beklentilerinizi belirtirseniz sevinirim. İyi okumalar.
Merhabalar Kodzuken bölüm için teşekkürler, başarılar.
Teşekkürler.
Bölüm güzeldi ellerine sağlık! Ama paragraf arasına biraz daha fazla boşluk koysan güzel olur bence
Teşekkür ederim tavsiyen ve ilgin için.
77 kilo ile yapılı nasıl oluyon ağa bide eleman 188 ben 171 im 71 kiloyum ortalama bir fizik sahibiyim en az 85 kilo olmalı yapılı olması için MC'nin.
Öncelikle yorumun için teşekkür ederim. Aslında 77 kilo 1.88 gibi boylarda normal bir yerde ki, belirtildiği gibi aşırı yapıda birisi değil, sadece yaz vücudu denebilecek yapı seviyesinde kendisi, ayrıca yağ oranı düşük olduğu için kasları öne çıkıyor. Yanı imkansız bir şey değil bu ki, yapılı olmasının sebepleri daha çok yaptığı fiziksel aktiviteler. Tabi burası da kayıp geçmişine ve anılarına kalıyor. Tekrardan teşekkür ederim.
Anladım teşekkürler
İlgin için ben teşekkür ederim ☺️
karakterler türkçe isimli olsa ... hani yerli bir seri ... eline sağlık
Evrenin sadece ana karakterleri ve karakterlerinin bazıları Türk değil, ancak Prometheus dünyası geniş ve tek bir dünya, yani içerisinde Türk isimli karakterlerde elbet olacak. Teşekkürler.