Kate ilk sayfayı tamamladığında saat 04:00 olmuştu.Sabah kalkıp işe gidicekti bu nedenle uyumak zorundaydı.Diğer yandan kitabı yarın babasına teslim edicekti ama kitap fazla ilgisini çekmişti.Kitabın kalan kısmında neler anlatıldığını ve babasının bu kitabı neden istediğini çok merak ediyordu.Kitabı babasına vermek zorunda olduğu için biraz morali bozulmuştu.Aklına kitabın sayfalarının fotoğrafını çekip daha sonrasında kitabı inceleyebiliceği geldi.Telefonu eline alıp ilk olarak harflerin yazdığı kağıttan başlayarak kitabın tüm sayfalarını fotoğrafa aldı.Çektiği fotoğraf sayısı bir fotoğrafçının bir yıllık işine eşdeğerdi.50 dakika sonunda fotoğraf işinin sonlarına gelmişti.Artık son sayfaları çeviriyordu.Bir anda kitabın asıl sondan birkaç sayfasının yırtık olduğunu gördü.
“Acaba o sayfalarda ne yazıyordu?”
Kitabı kapattıktan sonra telefondan saatin 05:00 olduğunu gördü.Saat 9:30’a art arda 5 kez çalacak şekilde alarmını kurdu ve yatağa atladı.Bir yandan yarın babasıyla görüşecek olmanın heyecanı bir yandan da kitapta neler yazdığı düşüncesiyle uykuya daldı.
Saat tam 9:32’de ikinci alarmla uyandı.Ekmeğin arasında bir şeyler atıştırdıktan sonra kitabı da yanına alıp yola çıktı.10:20 gibi dükkandaydı.Uykulu suratıyla Jhonny’i selamladı.
-Günaydın.
-Sana da günaydın ama senin için pek te gün aymış gibi durmuyor.
-O da ne demek şimdi?
-Sabah kalkınca yüzünü de mi yıkamıyorsun?Gözündeki çapakları sayabiliyorum.
-Ya bir git işine!
-Müşterileri bu şekilde karşılamazsan imajımız açısından daha iyi olur.
-Tamam tamam.
Kate içeri girip hemen personel lavabosuna girer.Yüzünü yıkar ve mutfağa patronun yanına uğrar.
-Günaydın.
-Günaydın Kate.
-Bugün 17:30 gibi çıkabilir miyim bir tanıdığım hastanede de onu ziyaret etmeye gidiceğim.
-Aslında ben seni gene 16:30’da bırakmayı düşünüyordum ama fazladan çalışmak istersen canın bilir.
-Fazla abartmaya gerek yok 17:30’a kadar çalışabilirim.
-Peki ben sana bırakıyorum.
-Teşekkürler.
Kate işte ikinci gününü rahat geçirdi.Tüm cihazların ne işe yaradığını bildiği için zorlanmadan günü atlattı saat 17:30 olunca işten çıktı ve koşarak hastaneye gitti.Babasıyla hastanenin çatı katında buluşacaktı.Çatı katına personel dışında kişilerin çıkması yasak olduğu için elbette girişte güvenlik olacaktı bu nedenle oraya çıkmak Kate’i biraz zorlayacaktı.Aklına ilk olarak güvenliği kandırmak geldi.Ne de olsa güvenliği kendine inandırıp izin alabilirse elini kolunu sallayarak oraya çıkabilirdi.Kate son kata doğru merdivenleri çıkmaya başladı.Sondan üçüncü kata gelince tahmin ettiği gibi bir güvenlikle karşılaştı.
-Burada ne işin var çocuk?Buraya neden çıktın?
-Eee…
Kate planı yarım yamalak bir şekilde yapmıştı.Güvenliği nasıl kandıracağını önceden düşünmesi gerekiyordu.
-Cevap versene!
-Eee…
-“Eee” ne demek?Yoksa konuşmayı bilmiyor musun?
-Arkadaşlarımla top oynuyorduk da topumuz çatıya kaçtı onu alabilir miyim acaba?
-Hee öyle desene tabii ki alabilirsin.
Kate merdivene doğru yönelir.Tam yukarı çıkacakken güvenlik kolundan çekiştirir.
-Hey!Geç şöyle bakalım benimle dalga mı geçiyorsun sen?Bu bina en az 250 metre falan.Hiç kimse bir topu o kadar yükseğe fırlatamaz.Hadi canım aşağıya!
-Ama gerçekten oraya çıkmam lazım.
-Niyeymiş o?
Kate o an aklından başka bir yalan söylemektense doğruyu söylemenin işe yarayabileceğini geçirir.
-Çünkü babam yukarda beni bekliyor.
-Tabi canım kesin öyledir.Haydi aşağıya bakalım.Uğraştırma beni daha fazla.
-Off ya!
Kate güvenliği geçemeyeceğini anlayınca yeni bir yol bulma arayışına girer.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı