Cevahir'in komada yattığı uyku makinesinin yanına geldi. Ellerini onun başına koydu ve hafiften eğildi. Aslında ona bakıyordu. Gözleri kapalıydı.
Cevahir ile ilgili tek bir plan yapmıştı. ama uzun süren bir şeyin sonucunda bu plan devreye girerdi. Cevahir'i bunca zaman uyutmak zorunda kalmakta istemiyordu. Aslında buna mecburdu. Arkasını dönüp etrafa baktı.
Lanet enerjisi ha? Bu seni en fazla kurucuların gücüne kadar erişmeni sağlamış olabilir. Söylesene, bu güce nasıl eriştin. Bir soylu olsan da, Soyunda ki kimse bu kadar güçlenmemişti.
Daha da etrafa baktı. Ortada bir halı ve o halının hizası boyunca her bir yerde sergilenene uzuvlar vardı. Bu bir gösteriydi. kendisinin nasıl biri olduğunu ve içinde ki canavarı gösterme duygusuydu. Herkesi buraya davet ettiğinde, davet ettiklerinin bunları görmesini istiyordu.
Telefonunu açtı ve arama yaptı, efendim?
Direk konuya girdi, Asela'nın gelmediğinden emin olmanı istiyorum. Bunu yapabilirsin değil mi?
-Patron. Bu cümleyi şöyle bir çevirmek istiyorum. Asela'nın anlaşmalı tekniğinden daha etkili bir anlaşmalı teknik kullanarak onun şartını etkisiz bırakmak, bu sizi daha güvenli hale getirir.
Gülümsedi hafiften, güvende olmak mı? Bunu önemsemiyorum. Yapı taşlarımın yok olmasını istemiyorum.
Fex telefonu hafiften kulağından uzaklaştırdı. Düşünmeye başladı, ya da, buna gerek yok.
Tekrar kulağına dayadı telefonu, peki patron. Asela hakkında ne düşünüyorsun?
Yüzünde bir gülümseme belirdi yine, bu gülümsemesini hep yapıyordu aslında, bir şey düşünmüyorum. Zamanı gelince öldüreceğim şanslı biri sadece.
Fex telefonu kapattı ve kafasını hafiften eğdi, anlıyorum. hiç bir şey seni durduramaz. Sevgi, aşk, hüzün, çaresizlik, sende bu tür duygular yok. Duygusuz birisin. Ama bu seni ulaşılamaz biri yapıyor.
-Genç yaşta, yirmili yaşlarında gözlerini böyle bir hedefe dikmiş biri, bizler bir denek, hatta ölü insanlardık.
(Fex yaşam ve kendini sorguluyor, Biraz denek prensiplerinin dışına çıkan ilk safkan oldu böylece)
-Eski kişilik ve ölen insanların geri diriltilmesi ile olduk ama, eski hayatımızı hiç bir şekilde bilmiyoruz.
Fex uçsuz bucaksız çölde gözünü gezdirdi, burayı bulamazlar zaten. Sanırım ne yapacağımı biliyorum.
Bu sırada keşfedilmeyen soyluları da bilmek istiyordu. Soylular normal zombilerce ve ya safkanlarca öldürülmesi zor olurdu. Bu yüzden soyluları ve kaptanları bizzat kendisi halletmek istiyordu.
-Diğer soyluları da bulacağım.
.......
-LALLAAAL ALALAALALA..
-Hey. Çocuğa bak!
Dönüp baktı, ne yapıyor lan bu?
Bir fırının önünden geçti. Burnuna çok güzel bir koku gelmişti, hııaaaa??? Bu kıymalı börek mi? Çantasıyla beraber fırına daldı. kapıyı sertçe açıp içeri dalmıştı. Herkes şaşırıyorken çantasından yaşlı bir amca tutuverdi, yavaş ol. Küçük çocuk. Başkaları bundan rahatsız olabilir.
Kafasını çevirdi ve çok fena bir gülümsedi, peki yaşlı adam. Sakin olacağım. Elini aşırı hızla gösterip iki parmağını gösterdi, iki dilim kıymalı pasta alabilir miyim?
-Hı?
-Kıymalı pasta mı?
Şaşkınlıkla bakıyordu ve söyledi, sanırım Kıymalı börek demek istedin.
-Aynen. Tam anlamıyla ondan demek istedim.
-Hıh. Peki. Ondan vereyim.
Parasını ödedikten sonra fırından çıktı. Çok hiperaktif biriydi ve her adımında dans eder gibi bir yürüyüşü vardı.
Bundan 1 gün önce, Kurucu telefonla aramış ve bütün soyluları bulmak istediğini bütün kaptanlara söylemişti. Aslında bunu da, sınırlandırılmış zihne girme tekniği ile iflası durdurabildiği için Kurucunun zihnine girebilip onun bunu istediğini öğrenmiş ve kendisi de soyluların peşine düşmek istemişti.
Hedefinin altında yatan bir diğer sebep ise, sen haksızsın, ben haklıyım. Haklı olan kazanır. Ve haksız olan kaybeder.
Bu haksız ve haklılık insanın kendi bencilliğine göre şekillenen bir hak ahlakıydı. Bu ahlak doğru olmasa bile kendi içinde haklı olan kendisiydi. Ve haklı olan kazanırdı. Yani, bunları yaparken, bir de onların her bir planının suya düşmesi ve ardından onların yenememesini ve kendisinin zaferini bizzat herkese gösterme, kibir ve bencillik. Tanrının işine karşıma ve yarı tanrıyı oynama düşüncesi, İşte Şüphesiz bu İsimsiz'in içinde düşündüğü şeylerdi.
ZAYIF OLAN KAYBEDER, KİMİN HAKLI OLDUĞU UMRUMDA DEĞİL!
Omzunda bir el hissedip anında durup yumruğunu savurdu ama, yumruğu durdurulmuştu, yavaş ol!
Emir donuk bir ifade ile çocuğa bakarken çantasını gördü. Kafasını kaldırdı ve güneşi görüyordu, okula mı gidiyorsun?
Çocuk sırıttı bunu duyunca, uzay istasyonundan geldim belli olmuyor mu?
Emir yakasından tuttu ve onu sürüklemeye başladı, benimle geliyorsun velet.
Eline vurdu ve kendisini bırakmasını istedi. Beyaz bu sırada yanına geldi ve gülümseyerek söyledi, hadi ama yavaş davransana.
Emir donuk bir ifadeyle Beyaz'a baktı, çocuk bakıcılığı yapacağımı mı sanıyorsun? İsimsiz'i bir an önce parçalara ayırıp öldürmek istiyorum .Tek isteğim bu. Çocuk bakıcılığı görevide neyin nesi?
Beyaz sakinleştirmeye çalıştı, olanların farkındayım ve onu bende yenmek istiyorum. Ama böyle davranman bir şeyi değiştirmez.
Emir onun yakasından tuttu ve çocuğu bıraktı. Çocuk yere yapışırken Emir sinirle hafif sesini yükseltti, bana bak Beyaz! Bu işlerle ilgilenmeyeceğim. Onu bulup kendi ellerimle geberteceğim. Tek isteğim bu. Tek isteğim bu, cümlesinin nesini anlamıyorsun?
Beyaz ciddileşti, Maraka'nın varyantı sadece bir kez hayat kurtarabilir. Şeytani enerji alanına girersen gelecek planda ki anlaşmalı tekniğimiz çalışmaz ve geberip gidersin. Bunu mu istiyorsun?
Emir ciddi ve aşırı sinirle bağırdı, ne saçmalıyorsun? Kaybetmeyeceğim. Onu her türlü gebertip, yendiklerim koleksiyonuna ekleyeceğim.
Beyaz daha soğuk bir tavırla bakmaya başladı, haddini aşma Emir. Onu yenemezsin. Kurucuya göre 25 farklı teknik kullanabilir. Ve sende 10'dan fazla yoktur diye düşünüyorum. 25 farklı tekniğini bilmiyor ve başına ne tür belalar getireceğini bilmiyoruz. Bu yüzden dikkatli oynaman gerek.
Emir bıraktı ve dik dik bakmaya başladı, bununla da ilgilenmiyorum. Dikkatli olmak mı? Bu kimin umrunda! TEK İSTEĞİM! ONUNLA KARŞI KARŞIYA GELİP, YAPTIKLARININ BEDELİNİ AĞIR BİR ŞEKİLDE ÖDETMEK. Onunla kapışıp her türlü kazanacağım!
Beyaz eliyle onun yakasına yapıştı ve bir tokat atmak istedi. Ama Emir ters bakışlarının ardından bunu durdurdu, ne yapıyorsun?
Beyaz daha da şaşkındı, gözünü karartma Emir. Kendine gel!
Emir çaresiz bir donma ifadesiyle bakıyordu, sen ne zırvalıyorsun? Tanıdığımız, ve daha tanımadığımız insanlar bir bir öldüler. Sen neyden bahsediyorsun? Kimseyi korumamalıyız!
-AKSİNE, ONU YERLE BİR ETMELİYİZ! Böylece kimseyi korumamıza gerek kalmaz!
Beyaz bıraktı. Ama içinde çok kötü bir his vardı, sakin olmalısın Emir. Ciddiyim. Her zamanki laklak vakitlerinden bahsetmiyorum. Sana görevlendirilen biri olarak sesleniyorum. Sadece soyluları bulup onları kraliyete çekeceğiz.
Çok uzun bir binanın tepesinde durup kendilerine dürbünle bakıyordu, zihniniz temiz görünüyor çocuklar. Ama iyilerin kazanmasından nefret eden birisi olarak, bu işe bir el koyma vaktinin geldiğini de düşünüyorum.
Gülümsedi ve kendi kendine söylenmeye devam etti, ne yaparsanız yapın, kaybetmenizin ardında ki çaresizlik ve başarısızlığını yakından izleyerek, çok büyük bir keyif alacağım!
-Şimdilik devam edin, Çocuğa bağlanın. Kaybettiğinizde bu içinizde ki çaresizliği ve o diğer duyguların yoğunluğun artmasını sağlayacak.
Dürbünü bıraktı ve elini o uzak mesafeden tam olarak Çocuğa yönlendirdi, dermişim.
-kontrol!
VUŞŞ.
Emir ters baktı ve elini tam olarak saldırının geleceği yöne döndürdü derken, İsimsiz bunu görmemiş ve tahmin etmemişti. Yüzünde ki gülümseme bir anda siliniverdi. Ve minimize teknikleri birbirlerini nötrledi.
İsimsiz şaşkındı bu duruma.Emir gözleriyle bakıyordu. Diğerlerine bir şey demeden anında ışınlanma kullanıp çatıda belirdi. İsimsiz şaşkınlıkla arkasına baktı. Ama birazda gülümsemişti, anlamaya başlıyorum.
Emir ağzının suyunu silerken söyledi, zaman alanı tekniğimi kullandım. Seni aptal yaratık. Son gördüğün kişi ben olacağım.
İsimsiz eliyle işaret yaptı, ondan önce sormak istiyorum. Harcanan kara enerjiyi neden hissedemedim?
Emir hafif sırıtarak bakıyordu. Elini sırtına götürdü ve kılıcını çekti, seni aptal yaratık. Konuşmanın sırası değil. SENİ BİZZAT BEN ÖLDÜRECEĞİM.
İsimsiz bundan aşırı keyif alacaktı. Savaş ayağına burayı yerle bir etme fikrini hiç fena bulmadı. Hatta Emir'in zekice oynamasını da iyi bir düşünce buldu kendine. Çünkü artık elinde bir bahane vardı.
Tekniğin adı aslında Zaman alanı değildi. Emir içinde ki hırsı dindiremedi ve konuşmayı kısa kesmek için böyle söyledi. Evet. Emir o kadar hırslıydı ki, Yanlışlıkla harcanan kara enerjisini gizlemiş. Ve tekniğini bir şehir çapında kullanmıştı. Ve bunu yaparken zihnine aşırı bilgi girmesine rağmen, buna dayandı. hem de hiç bir tepki vermeden.
...................
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı