Zhuxin gözlerini tekrar açtı. Hafif sersemlemiş gibiydi. Yeniden kendisini bayılttığını düşünmüştü. İsimsiz onu bir kez daha bayıltmış ve sadece laboratuvar'ının yerini bilmemesi için bunu yapmıştı. İçerideydiler ve bu kocaman laboratuvar ve etrafında hissettiği tonlarca lanet enerjisine şaşkınlıkla bakıyordu. Çünkü birden fazla beden ve aşırı fazla lanet enerjisi.

İsimsiz yan gözle Zhuxin'e bakıyordu. Zhuxin elini kaldırmaya çalıştı ama yapamadı. Ve anladı ki elleri kelepçe ile bağlanmıştı. Ve yatay pozisyonda duruyordu. Bunu da anladıktan sonra İsimsiz'in deney tüplerinden birinde olduğunu da anladı.

İsimsiz şeytani gülümsemesinin ardından makinenin kapağını yavaşça indirmeye başlarken söylemek istedi, endişelenebilirsin. Çünkü çok acıyacak.

Kapağı kapattı. Zhuxin aynı korkuyu tekrar yaşamaya başlamıştı. Debelenirken bağırmaya başladı.

....

İsimsiz kendi adamını öldüren bu kaptan'a karşı hiç duygu beslemiyordu. Ne tür işkence çekerse çeksin. çekebileceği en büyük acıyı ona aktarmak istiyordu.

Bu makine, Kalıtsal tekniği bulana dek, Zhuxin'i canlı canlı parçalayacaktı.

.................

Emir çok sert bir tavırla bağırdı, ÇABUK OLUN! LABORATUVARI BULUN!

Kurucu kendisine bağırılmasını sevmemişti. Telefonu kapattı ve yanında çok rahat bir şekilde oturup dilimli armut yiyen yardımcı kurucuya baktı, bunu halledebilir misin?

Yardımcı kurucu arkasını dönüp gülümsedi, Zhuxin için endişeleniyorsun. Büyük ihtimalle geç kaldık. Ama yine de emrediyorsan elimden geleni yapabilirim.

Kurucu bu sırada bağırdı. Sinirliydi ve onun rahat tavrındanda pek hoşlanmamıştı, GİT!

Yardımcı kurucu ayağa kalktı. Ona bir bakış attı. Yüzü biraz ciddi gibiydi, peki. Gideyim bari. Ama yerini bilmiyorum.

-YERİNİ BUL! BİR ŞEKİLDE BUL!

Yardımcı kurucu bundan hiç hoşlanmadı, nefret eder gibi bir bakış attı. Kendi kendine söylendi, sanki bulması çok kolay. Kendi yapamıyor bana kızıyor.

Bunu şuanda konuşurlarken bile deney başladı. O kadar geç kalmışlardı ki, hiç kimsenin bağırması bir şeyi değiştirmiyordu.

Yardımcı kurucu kapıyı açarken duraksadı. Kafasını hafif kaldırdı ve soğuk bir dille söyledi, sanırım öldü. Saf enerjisini artık hissedemiyorum.

Kurucu sinirle ve hızlıca döndü, sen ne dedin?

-Evet. Buradan enerjisini hissedebiliyordum. Şu ana kadar canlı tutmuş olmalı. Deneyi canlı canlı yaptı.

Kurucu daha donuk bir yüz ifadesiyle sordu, canlı canlı mı?

Zhuxin'in canlı canlı bedeninde deneyler yapıldığını anlamıştı. Ama bu deney sıradan değildi. Vücuduna bir şey enjekte etmiyor ve ya ona bir şey yedirip içirmiyorlardı. Bizzar içinde ki kalıtsal DNA'yı bulmak için, kollarını, bacaklarını, ayaklarını, ellerini, kafasını ve beynini bile canlı canlı onun bedeninden çıkartmıştı. Makine bunu acımasızca yapmıştı çünkü makinenin duygusu yoktu. Makinenin çalışma prensibi ise, ne olursa olsun, görebildiği kalıtsal DNA'ları bulmaktı. Birden fazla da bulabilirdi. Bir tane de olabilirdi bu. Konu Zhuxin olunca birden fazla idi. Çünkü soyluydu ve bir çok kalıtsal teknik DNA'sı keşfedilmişti. Bu yüzden daha sayılmayan uzuvları bile koparılıp içinden geçilmiş olabilirdi. Zhuxin, aşırı acı çekerek ölmüştü. Artık bu bir gerçekti.

İşte bu, İsimsiz'in, kendisine bulaşanlara gösterdiği bir ders gibiydi. Kendi deneklerini öldüren birini, yine denek haline getirip, acılar içinde öldürmüştü.

Kurucu ise cama geri döndü. Dışarı bakarken elini cebine koydu ve telefonunu çıkardı. Ve Kurucu İsimsiz'i geri aradı.

İsimsiz kan sıçramış kollarını ve tamamen kanlı elleri ile parçalanmış bedenin içinde kapsül içine geçirilmiş kalıtsal DNA'ları aldı. Kalıtsal DNA bulunduktan sonra, makine bunu kapsül içine koyuyordu, tıpkı zombi virüsü gibiydi.

Telefonunu açarken arayan ismin kurucu olduğunu görmüştü. Gülümsemesinin ardından telefonu açtı. Bu sırada ise telefonuna da kan bulaşmıştı.

-Dinliyorum. Kurucu.

Kurucu çok sert bir dille söyledi, onu öldürdün mü?

İsimsiz biraz daha gülümsedi,. Bu gülümsemesi bile ağzında ki şiveyi hafiften değişmesini sağlamıştı, sence?

Kurucu telefonu bıraktı ve telefon yere düştü. Arkasını döndü ve yürümeye başladı, hazırlan. Diğer krallıklara haber vereceğim. Bu adam hakkında!

Yardımcı kurucu son armut dilimini yedikten sonra kapıyı kapattı ve onu durdurdu, bunu tavsiye etmiyorum. yönettiğiniz bu bölgede, karmaşıklık çıktığını duyduklarında, pekte sevinmeyecekler. Senin sorununda bu, onun üzerine çullanman gerekiyordu. Şeytani enerji yüzünden bu seni fazla yumuşak yaptı değil mi?

Kurucu öylece dinliyorken Yardımcı kurucu sözlerine devam etti, Şeytani enerjiden korkman çok doğal. Sonuçta ona etki edebilen bir şeyinde şeytani enerji barındırması gerek. Bu yüzden yapı taşının yakınındayken onunla yüzleşmek istemiyorsun. Geçen ki gibi de kolay bir şekilde onun laboratuvarlarını bulamazsın. Bu seni epey korkuttu değil mi?

Kurucu taa en başındayken Cevahir ile değil de bütün ekibiyle gelseydi onu durdurabileceğini düşünmeye başlamıştı. Ve ilk kez yaptıkları şeyler yüzünden , keşke, kelimesini kullanmak istedi. Omai'nin yarattığı bu deneğin, bu kadar cani ve tehlikeli olabileceğini tahmin etmemişti. İlk başta küçük bir sorun olarak görmüş ve İki kişi halledebileceğini düşünürken. İsimsiz orayı keşfettiğinden beri de gizli evine gitmediğini de hatırlayınca...

İsimsiz her bir kapsülün içinde ki aşı haline getirmişti. Ve kendisine enjekte etmek üzereydi. Oturuyordu. birden fazla kapsül, ama sadece bir aşı, bu da zaman ile hepsini kendine enjekte edecek, tek seferde yapmayacaktı, sonuçta doğuştan büyü enerjileri ile doğmamıştı ve zamana ihtiyacı vardı. İflas devam etse de, bir kalıtsal tekniğin sağladığı iflası durdurabileceğini de düşünüyordu.

Elinde kini boynundan sapladı. Sakin bir tavrı vardı ve gülümsüyordu. Elindekini bıraktı ve yere düştü.

Ayağa kalktı ve etrafına bakmaya başladı. İflasın etkilerini yaşıyor mu, içinde bir acı ve bir gariplik olucak mı diye öylece durmaya başlamıştı. kendini analiz etmeye çoktan başlamıştı.

İsimsiz daha da gülümsedi, ilginç. İflas başlamıyor mu?

İsimsiz yürümeye başladı ve telefonunu çıkardı. Kurucunun sessizliğinin ardından telefonu kapatmıştı, alo.

-Alo! Vay be. İlk sen aradın bu sefer. Nerede kaldığını bilmek istiyorum.

İsimsiz gülümsedi, endişelenme. Bu sefer üzerime çokça gelebilirler.

-Yine ne yaptın? Deneylere son vermedin mi sen? Bir söz vermiştin.

İsimsiz etrafına baktı. Kanlı kapsül ve makineye baktı. Ardından diğer makinelere göz gezdirdi. Ve gülümsedi, evet. Söz verdiğimi hatırlıyorum. Ama biraz zaman ver. Ortalığı toplamam gerekiyor.

-pıh. Zaman mı? Beni boş bir laboratuvarda koruyorsun. Dışarı izliyorum ve tek gördüğüm bulutlar. Burasının nasıl ve neresi olduğunu da bilmiyorum. Küçük bir camdan dışarı bakıyorum ama anlamama yetmiyor. Ayrıca doktor lazım. Bebeğimiz 7 aylık oldu bile. Belki de erken doğum olur.

İsimsiz bunu duyunca şaşırmıştı, erken doğum mu? Bilemiyorum. Sadece dayanmanı ve beni anlamanı istiyorum. Sevmediğim adamlar peşime takılacaklar ve açık verirsem beni bir daha göremeyebilirsin. Bunu istemiyorsun değil mi?

Sinirle bağırdı, sen ne diyorsun öyle? Tabii ki de istemiyorum. Ama sende beni anla, Artık sıkıldım. Burası bomboş. Ve tek başıma kalmaktan.

Sözünü kesti, üzülme, dışarı da zombiler kol geziyor. Ve büyü enerjisi taşımayanlara öncelik verdiler. ( Bunu kendi yaptı). Zombilerin seni bulmasını istemiyorum.

Saçlarına götürdü elini. kaşımaya başladı. Ve aklına dank etti. Telefonu hafif kulağından götürdü ve kendi kendine düşünmeye başladı, yan etki mi?

-Üzgünüm tatlım! Kapatmalıyım.

Bunu duyduğunda direk bağırdı, hey! Kapatma!

Ve kapandı.

Kara güneş ilerlese bile yüzde yüzlük bir aktiflik sağlanabilecek bir zaman dilimi olmadığı için, ve yarım kullanıldığı için, teknik kullanıcısı öldürüldüğünde tekniğin aktifliği bozuldu. Ve kara enerjiye geri büründü. Bu yüzden Kara güneş etkisini yitirmişti. Hala hayatta olmasının sebebi de buydu. Ama, Parçalan tekniği kullanılmasaydı bile tekniğin kullanım iflası yüzünden zaten Feliar ölecekti.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu