İsimsiz dikkatlice izleyip azıcık gülümsüyordu. Karşında hırsından ölmeye hazır bir Emir'i görebiliyordu. Kısıtlamalarından biri kalkmış değil mi? Eski sene bürünüyorsun.
Emir aşırı kin, nefret, ve ona öldürme arzusu ile bakıyordu. Kılıcını sımsıkı tutuyor ve onu biçmek için saniyeler sayıyordu. Bunun kolay olmayacağının farkındaydı ama yine de, yapmak istiyordu. Sadece yapmak istiyordu.
Emir bu duyguları yaşarken onunla göz temasından kaçınmıyordu, seni öyle bir öldüreceğim ki, Zhuxin kaptan'a yaptıklarının bedelini ödeyeceksin. Onu canlı canlı parçalara ayırdın!
İsimsiz gülümsedi, orada bile değildin? Bunu nasıl bilebilirsin ki?
Emir bunun cevabını biliyordu, Yardımcı kurucu ve kurucular onun bu şeyleri yaptığına ikna olmuştu. Gözleriyle görmese bile buna çok inanıyordu, o gün dedin ya! Pislik! onu parçalara ayıracağım dedin. Seni durduran olmadı. Yerini bilen yoktu! Şu an bu gülümseme ve şerefsiz duruşundan dolayı, anlıyorum ki yapmışsın.
İsimsiz elini ona doğrulttu, o zaman sana bir hediye hazırlayayım. Zhuxin'in minimize tekniği ile seni vuracağım.
Emir daha sert bağırdı, ONUN MİNİMİZE TEKNİĞİNİ KULLANAMAZSIN SENİ ADİ ŞEREFSİZ!
İsimsiz az daha gülümsedi, sakin ol küçük şeytan. Beni yeneceğini sanıyorsan, sana çaresizliği göstereyim.
Elini yukarı doğru yavaşça kaldırırken, gölgelerin içinden, Hestavia yükselmeye başladı.
-HESTAVİA!
Emir çatının tepesinde beliren bu koca yaratığa bakarken bütün kini bitmiş gibiydi. Şaşkınlıkla bu garip yaratığa bakıyordu, bu da ne lan? Hey hey. Sen ciddi olamazsın?
İsimsiz gülümsedi, bilmelisin ki onu kontrol eden benim, bu beni, yaratıktan daha güçlü biri yapar değil mi? Bu yaratığa karşı durduktan sonra, meydan okumanı kabul edebilirim. Şu an seni öldürmek istemiyorum. Şartı zaten tamamladım. Var olan en güçlü soylu olan sizler, şeytani enerjiyi kazanmadan yenemeyeceğim bir baskılanmaya sahipsiniz. Bedenininz de ki anlaşmalı tekniklere erişemediğim için, dikkatsiz davranmayacağım. Size dediğim gibi. Çaresizliği bizzat yaşayacaksınız. Yapacaklarımı anlattığım halde, sizin beni durduramamanızı, herkesin görmesini sağlayacağım.
Emir İsimsiz'e geri baktı ama içini bir korku salmıştı, gözleri olmayan ve dişlerinin çok olduğu, aşırı kaslı bir yaratık.
Emir daha net ve öldürme arzusu ile baktı. Adeta enerji fışkırtıyor ve baskılanmasını kullanıyordu. Etraf onun enerjisiyle aydınlanmaya başlarken... İsimsiz arkasını döndü ve hafiften yürümeye başladı. Emir saldırı pozisyonu aldı ve en hızlı saldırısını kullanmak istedi. Anında ileri atıldı, o kadar hızlıydı ki İsimsiz'in şuan ki versiyonu bu hıza karşılık veremeyebilirdi. Ama Hestavia farklıydı.
Emir havada hızla uçmuşken İsimsiz'e Hestavia koca yumruğunu Emir'e geçirdi.
PUFF.
Emir direk binaların içine dalmış ve binadan binaya girmişti. Ve bu sesi duyan, ve görenler olduğu için, İnsanlar toplanmaya başlamış ve her şeyi seyretmeye başlamışlardı. Emir kanlar içinde ki yıkık binadan çıktı. yola gelmişti. Ve o sırada insanlar çoktan toplanmaya başlamıştı.
Tam Emir'in önünde belirdi ve avucunun içine aldı. Emir bedeninin bu el ile sıkışmasından acı çekmiş ama ona minimize tekniğini yedirmek için sabretmişti. Yaratık onu havaya fırlattı. Sırf minimize tekniğinin kullanılmaması içindi. Bulutlara kadar fırlamış ve bu gücü düşünmeye başlamıştı bile. Aklından hiç bir şey geçmiyordu. Sadece bu güce hayran kalmıştı. Durmak bilmiyordu ve uzaya çıkacak kadar fırlayıp gittiği için yerçekimi azalmıştı. Kafasını çevirdi ve biraz boğulmaya başladı. Bu kadar fiziksel güçte biri olamazdı. Emir aklından bunları geçiriyordu.Şaşkındı ve uzaya savrulmaya başlayacaktı bile.
Bir el şıklatması.
Emir gözlerini kapatıp açtı, bir baktı ki yerde öylece duruyordu. Yanında biri daha vardı. Kafasını çevirip baktı. Turuncu saçlı uzun ve kaslı birini görünce bunun Rarasel kaptan olduğunu anlamıştı, bu da ne?
Rarasel Onun kafasını okşadı, üzülme, içinde ki azmi gördüm. Ama bu yaratıkla baş edemezsin.
Emir onun elini itti. İçinde ki hırs canlanmıştı o konuşuyor gibiydi, beni ne sanıyorsun sen? Bunu kendim halledeceğim.
Rarasel onu anlıyordu. Ağır başlı bir tavırla ona döndü, bunu yapma. Hayatının bir değeri yok mu? Sırf bir soylu olduğun için kendine öylece güvenemezsin.
Emir onu tersledi, sen ne anlatıyorsun be? Sence bunun için mi onunla savaşmak istiyorum. Artık bu adamın sebep olduğu şeyler durmalı. Onu kendim yok edeceğim. Hayatıma mal olsa bile, onu yeneceğim.
İçinde ki hırsın kaynağı aslında bu adamla sınırlı değildi. Bu hırsın kaynağı kısıtlama ile zihnine girilmesi engellenmişti. Ama duygusu sıfırlanmamıştı. Ve bu hırsın patlak verdiği, İsimsiz'e denk gelmişti.
Rarasel elini çekti ve çenesine götürdü, ilginç. Bu kadar hırs bir insana fazla olmalı. Bunu tetikleyen bir şeyde olmalı.
Emir anında ileri atıldı ve Hestavia'ya kılıcını tüm gücü ile savurdu. Hestavia'nın bir kılına bile zarar gelmemişti. Şuan ki kısıtlamalar Emir'in baskı gücünü aşırı zayıflattığı içindi bu.
Emir bu durumdan nefret etmişti ve kılıcını çekip yere sapladı, haaaaaaaa!
Ama erişemediği bir tekniği kullanmaya çalışmamalıydı. İndirgeme tekniğini aktif etmek istese bile, bunun ne olduğunu bilmiyor ve adını da hatırlamıyordu.
Gözlerinden ve burunlarından hafif kan gelmeye başlamış derken, Hestavia ona tekmeyi bastı. Tonlarca insana çarparak uçmuştu ve bu sırada çarptıği insanlar bir bir savrulmuştu. Kendisi yolda taklalar atarken Hestavia havaya zıplayıp Emir'in dibinde belirdi. Emir yerde kapaklanmış durumdayken üzerine düşen gölgeyi görmüştü. kafasını hafifçe kaldırdı. Yine kendi kendine söyleniyordu, sıçayım lan! Az salla lan! Sen bundan güçlü olamazsın! Bu yaratık, aşırı güçlü laaaaaaan!
Hafifçe ayağa kalktı. Ama koluna baktı. Çok acıyordu, kılıcını bırakıp elini kendi koluna yönlendirdi ve kendine zaman algısını yedirdi. O uzvu zamansal iyileşmeye başlarken Hestavia'nın ağzından salya akmaya başladı, he?
Emir daha donuk bakıyordu, heee? Beni bir av olarak mı görüyor? Ama beni şu an öldürmeyeceğini söyledi?
Bu denilenleri sanki bir bir duymuş gibiydi ve bulunduğu çatıdan çok uzak mesafeye bir bakış attı. Bu bakış Emir'eydi ve sadece bir şey söyledi, dermişim.
Emir bunu duyamamıştı ama (Siz bunu duydunuz).
İsimsiz gülümsemesinin altında bağdaş kurarak oturuyordu ve kafasını eline koydu. Bağdaş kurarken oturulan klasik bir yöntemdi bu. Gülümsüyordu ve bu gülümsemesinin ardından aşağılanma bakışlarını da esirgemiyordu, çöp parçalarından bir bir kurtulacağım. Bana kim engel olabilir ki?
Tanrı görüşü, hiç bir kimse kendisine zarar veremez ve ya kendi görüşünün haklılığını ona savunduramaz. Dünya düzenini değiştirme isteği, büyüyle doğulmadığından emin olan bir soykırım düşüncesi, Yüce güce ulaşma ve gökte durma, en güçlü ben olmalıyım. Daha üstü olmamalı.
Ona göre her bir insan çöp parçası, kendini beğenmiş biri, saygı duyduğu kimse yok. Kimseye sevgi beslemiyor ve kıskanmıyor. Aşk beslemiyor ve her bir yaşamı kendi hedefinin aracı olarak görüyor.
Emir kafasını eskiden bulunduğu o çatıya yönlendirdi. Daha da uzak kalmıştı ve zor görüyordu, SENİ, SAFKANLARINI VE BU YARATIĞINI, HER BİR ŞEREFSİZ İLE GÖMÜP MEZARININ BAŞINDA GÜLECEĞİM!
İsimsiz daha da gülümsedi, şu an yaptın! Bu kadar hırslı birini görmeyi ummuyordum. Hırsın senin sonun olacak.
Emir dönüp yaratığa baktı tekrardan. Kanlarını yüzünden sildi. Kılıcını tekrar eline aldır ve aşırı kendinden emin ve çok net bir bakış attı yaratığa, önce seninle başlayacağım.
Rarasel yanında belirmişti ve onun yakasından tuttu, yavaş ol! Dengi değilsin.
Emir elini götürdü, bırak beni!
-Olmaz.
Rarasel bir düşünmeye başladı bu sırada, yaratık bana saldırmıyor. Emir ona henüz verilmediği için olabilir. Ama böyle bir yaratık, hiç görmediğim bir şey.
-Bu fırsat varken kraliyete geri dönmeliyiz. Soyluyu bulduk. Gerisi önemsiz.
Omzunda bir el hissetti. Daha dönmeye bile vakit bulamadan, bir planı fazla zihninde tutmamalıydın. Bak beni kendine çektin. Soylu olan şu çocuk olmalı değil mi?
Çok sakin ve gülümsemesinin ardından, Hestavia.
Hestavia hareket etmeye başlayıp ileri atıldı. Bu sırada öylece kafede oturan Beyaz ve Çocuk sıkılmış gibilerdi ve ne olduğundan haberleri bile yoktu. Beyaz çocuğa sadece, gelmesini beklemesini söylemiş ama çocukta, canı bir şeyler çektiği için kafeye gitmek istemişti. Pastasını gömerken birden çatı havaya uçtu. Ağzı açık bir şekilde yeme üzereydi ve bu sırada yukarı doğru baktı, he?
Beyaz daha da şaşkındı, bu Hestavia.
Beyaz Onun yakasından tutup tam çekecekken.
Hestavia yumruğunu indirdi.
Fffıışşşşkkkkkk..
Her yer kana bulanmıştı. Çocuğun bedeni artık yok. Hestavia'nın yumruğu altında ezilmiş ve pestile dönüşmüştü. Beden artık yok ve yumruğun basıncı ile etrafa saçılmıştı. Her yer kanken bağırıp kaçmaya başladılar.
-KAÇIN LAN BU NE?!
-AAAAAAHHHH.
Beyaz aşırı donuk bir şekilde hareket etmeden elinde kalan yaka parçasına bakıyordu. Hemen dibinde koca bir yumruk duruyordu. Hestavia elini çekerken Beyaz aşırı şaşkındı. Yavaşça yaratığa döndü, hı?
Kendini düzeltti ve elinde ki parçayı bıraktı. Kafasını eğdi ve sakinliğini korumaya çalıştı. Bu sakinlik o kadar derindi ki aşırı baskılanma kullanmasına neden olmuştu. Ama bu boşaydı. Bir savunma ve ya saldırı için değildi. Sadece içinde ki o boşluk, kin ve nefretten saçılan sakin bir şeydi.
Tek gözüne karamsarlık inmişken diğer gözü bu karamsarlığı pekte belli etmiyordu. Bir şey demek içinden gelmiyor ve yaşadıklarına göz gezdiriyordu. Kafelerin masaları ve duvarları yavaştan erimeye başlamıştı ki baskılanmasının yeteri kadar fark açtığı anlaşılıyordu.
Kafe yavaştan yok olurken Beyaz kafasını hafiften kaldırdı, anlıyorum.
......
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı