Sıcacık bir hava vardı. O kadar sıcaktı ki çöl tanımının hakkını veriyordu. Gözleriyle bir çölü ilk defa görmüş ve hayret etmişti. Bütün o gördüğü resimler ve ya her hangi çöl resimleri gerçekte ki gibiydi. Uzağa dikiyor gözünü ve laboratuvara bakıyordu. Elinde ki alete baktı. Birden fazla lanet enerjisini algılayabiliyordu.
Hafif sırıttı ve aleti cebine koydu. Dürbününü indirdi ve elinde ki eldivene bir bakış attı, ve onu giydi. Bir eldiven ha? Enerji biçimleme sayesinde yapılanmış bir alet, bana büyüsel güçler kullandırtabilecek.
Gözlerini oraya dikti. Elini kaldırdı. Silah şeklini verip tam anlamıyla laboratuvara yönlendirdi.
-Işınlanma büyüsü fazla garip geldi ama aşırı işlevli bir büyü. İşte büyücüleri kıskandım bak. Hıh.
-hoşçaa kaal. İsimsiz.
-GELİŞTİRİLMİŞ BASKI BÜYÜSÜ, 2. AŞAMA, MAXİMUM ATOMİK REAKSİYON!
......
İsimsiz ofisindeydi. Eli çenesindeydi ve bilgisayara bakıyordu. Karanlıktı oda ve ışığı kapalıydı. Bunu bilerek yapıyordu. Ortamı aydınlatan tek şey bilgisayarın ışığıydı.
İsimsiz bir şeyi fark etmişti. Gözünden bu anlaşılıyordu ve kendi kendine söylenmeye başladı, neden aşırı yüksek baskılanma hissediyorum. üstelik bu serbest bir baskılanma, Baskı büyüsü mü?
İsimsiz hemen yanında küçük altın bir enerji küresi görmüştü. Bunu görünce aşırı şaşırdı, he?
Gözlerinden ve yüzünden bu anlaşılırdı. Daha tepki vermedi. Ayağa kalktı. Ama çok geçti.
PPPPOOOOOĞĞĞFFFFFFFFFFFF...!!!!!
Laboratuvarın hiç bir parçası gözükmüyor ve her yer toz dumandı. Gökyüzünden kum yağmaya bişe başlamıştı. Şalını kafasına örttü ve dürbünü çıkardı. Ardından cebinden aleti çıkardı ve kendi kendine söyledi, eğer öldülerse lanet enerji kaynağı tespit edilemez.
Aleti çıkardı ve gerçektende hiç bir lanet enerjisi algılanmıyordu. Hatta devasa bir baskılanma algılanırdı ama baskılanma ölçemiyordu bu cihaz. Teknikten arta kalan baskılanma tükenene kadar yağmur gibi yağan kumlar baskı erimesi ile karşı karşıyaydı. Bu yüzden hiç biri yeryüzüne inemiyor ve baskı erimesinden dolayı yok oluyorlardı.
Gülümsedi ve ağzında mırıldanmaya başladı. Bu bir ağzından şarkı söylermiş gibi çıkıyordu aslında. Mutlak zaferini kutlama gereği duyduğu içindi,
''Hani çok iyiydin ya.
Her şeyde en iyisiydin ya.
Dünyanın bile sonu vardır bilesin!
Kendinden bahsederek devam etti,
Saldırısı bir çölü eritir.
İsimsiz'i dize getirir!
En tehlikeli kendisiymiş öyle zannetsin!
Öylece dans ediyorken kendinin bu davranışlarından biraz utanmıştı ve uzatmayıp kendini toparladı, her neyse.
Telefonu çıkardı cebinden, alo!
-Alo?
-İş tamam. Paramı 3. yazlığımın mezarına koyarsın.
Şaşkın bir ses gelmişti, ha? İş tamam mı? Bu adamı nasıl yendin sen?
Gülümsedi ve kollarını iki yana açtı, sen beni ne sanıyorsun ha? Ben bu kraliyetin en iyi suikastçısıyım.
-Tamam tamam. Fazla gaza gelme. Ama bunu yapamayacağını düşünmüştüm. Harbi misin sen? Ulan birde parayı hazır etmedim uzun sürer diye. Biraz bekleteceğim.
-Yarın saat Tam 6'da hazır olsun. Kıtalar arasında ışınlandığım için şu an çölde gün doğmuş gözüküyor. Ama ben evimdeyken saat 6'ya geliyordu. 24 saatin var.
-Tamam tamam. Anladık. Yüz yüze görüşme ihtimalimiz var mı? Ve bu anı ölümsüzleştirip bir fotoğraf çeker misin?
-Fazla para lazım olacak. Sonuçta buraya kum yağıyor.
-He? Kum mu yağıyor?
-Laboratuvarının şeytani enerji taşıdığını söylediler. Tek seferlik bir şeytani enerji ekipmanı satın aldım ki bir trilyon dolarım gitti. Bu şeytani enerji ile tekniği iki kere yücelttim ve en iyisinin en iyisi şeklinde kullandım. Bundan Maraka bile kurtulamazdı. Kitlesel bir patlama olmaması için gücün emilmesi gerekiyordu. Bende Altın küre tekniğini aktif ederek patlamanın ardında ki yıkımı emmesini sağladım. Böylece sadece bir çöl etkilendi. Burası artık bir radyasyon gibi olacak. Baskılanma olarak düşünülse, benzetmesi radyasyon gibi olur. Bu çöl artık baskılanma mağduru bir yer. Radyasyon misali buraya çöktü.
-Sen harikasın be! Bunu yapabileceğini gerçekten düşünmemiştim. Çok iyi oldu. Patronlarıma bildireceğim ve paranı hazır edeceğim. Giray. Sen adamın dibisin ha.
-Tamam kısa kes. Kapatıyorum. Aşkımı arayacağım.
-Oo. oooo... Uuuuooooo. Ööööoooo..
-Ne anırıyorsun oğlum. Kapatıyorum.
Telefonu kapattı ve ekranı kaydırmaya başladı. Bu sırada ekipmanının şarjı azalıyordu. Omzunda ki göstergeye baktı, yaklaşık 10 dakika kadar baskılanmaya dayanabilir. Aramadan buradan kımıldamam.
-Alo.
Gülümsedi, Aşkım. Ne haber? Başardım. Görev tamam. 300 trilyon dolar mezarımın altında ki gizli odalara ışınlanarak aktarılacak. Sığmayacaktır ama yine de yeni yerler bulurum. Şimdilik hazır olan parayı oraya sığdırabilirim.
-Ha o mu?
Şeytani bir sırıtışın ardından söylemeye devam etti, onu ben hallettim.
Şaşırdı bunu duyunca, ha? Nasıl hallettin?
Yanında ki aracı olan adam tamda kendi yatak odalarındaydı. Aslında bunu kendisi bilmiyordu, endişelenme. Seni fazlasıyla eğlendirdiğimi düşünüyorum. Ama her şeyin bir sonu vardır. Seni terk ediyorum. Tabi 300 trilyon dolar ile beraber.
-Haaa?
Daha da sırıtırken konuşmaya devam etti, sen gelmesen bile olur. Buradan ayrılırken senin olan her bir yeri küle çevireceğim.
Telefonu kapattı. Giray şaşkındı. Telefonu elinden düşüverdi. Bu duyduklarında anlamıştı aslında. Biraz şaşkındı ama gülümsedi, hassiktir oradan. Bana şaka yapıyor.
Eve gidip öğrenmek istiyordu. Işınlanma büyüsünü son bir kez kullandı. Bu sırada Evinin bahçesine kadar gelmişti. Güneş doğmak üzereydi. Yürümeye başladı. Etrafta hiç bir adamını ve korumasını göremiyordu. Bu işte bir iş olduğunu fark etmiş gibiydi ama bir şey yapmadan direk eve dalıp yatak odasına gitmek istiyordu. hızlıca merdivenleri çıktı ve koridorun sonuna kadar koştu. Kapıyı çok sert bir şekilde açmıştı.
Yatağın yanında ki bir koltukta bacak bacak üstüne atmış bir şekilde gördü onu. Sigarasını yakıyorken kafasında bir silah hissetti. Aslında bu işte bir iş olduğunu anladığında tedbirli davranmalıydı ama bunu yapmadı. Ve buna pişman oldu.
''Ne yapıyorsun?''
Gülümsedi, ne mi yapıyorum? Parana ve şöhretine el koyuyorum. Senin yerine geçiyorum ve bütün mafyaları ben yönetiyorum. Bundan sonra böyle.
-Ha? Bu bir şaka mı? Sen daha yemek yapamıyorsun?
Somurttu, kişisel becerisizlikleri karıştırma bu işe. Tabii ki de bütün mafyaları yönetebilirim. Servetin buna da yetebilir. Ha pardon. Benim servetim.
-Aracı adam nerede?
-Daha onun adını bilmiyorsun. Onca yıldır tanışıklığınız var birde.
Bağırdı bunu duyunca, sen ne diyorsun? Aracıların isimleri bilinmez bir kere! Hem ne bu saçmalık. Sen aşırı beceriksiz ve her şeyi benden bekleyen biriydin.
-İsimsiz'i yok ettiğine göre artık önüme bakabilirim. Bütün mafyaları kullanarak şeytani enerjiye ben ulaşacağım. Duyduğuma göre, bir anlaşmalı teknik ile başkalarının öldürdükleri, bir şekilde senin hanene eklenir. Soykırım için ne gerekiyor. Kaç kişinin ölmesi gerekiyor ki?
Hafif sessiz ve hüzünle söyledi, bir ırkın yüzde yetmişini, yok etmen gerekiyor. Böylece soykırım aşaması tamamlanır. Neden buna kalkıştın ki?
Ayağa kalktı ve onun yanında belirdi. Elini onun saçlarında gezdirdi, hiç. Sadece para. Ve güç. Bu güç gösterisini ve şöhreti, ve bütün mafyaları yöneterek, bu şeylerin bir kadının yapabileceğini herkese göstereceğim.
Bunu duyunca gülmesini tutamadı, hassiktir oradan. Sen bir sikimi yapamazsın. Daha yemek yapamıyorsun.
Seni ne güzel kandırmışım değil mi, dedi onun kulağına. Bunu duyunca şaşırmıştı ama duygularına da hakim olamıyordu. Kaşlarını çattı hafiften, ilginçmiş. Demek her şey senin planındı.
Gülümsedi, en iyi plan yapan İsimsiz felan değil. En iyisi ben olacağım.
-Uyarmalıyım. Serveti saklaman gerekiyor. Servet delisi bir korsan var. Bu parayı öğrenirse çalmaya kalkışabilir. Bunu ben biliyorum ama sen bunu bilmiyor olabilirsin...
Dediği anda sözünü kesti elini onun ağzına koyarak, gerçekten iyi kandırmışım. Ama serveti çoktan sakladım. Bir kadının ne kadar ileriye gidebileceğini, ve bunların yaparken bir erkeğe ihtiyacı olmadığını göstereceğim.
Gözünü hafiften devirdi, büyü alemi sandığın gibi değil. O aleme girdiğinde herşey daha da boka saracak. Benim gibi birine ihtiyacın var.
Gülmesini hiç tutmadı, haaaaaahhahaha. Komikti komikti! Aptal oğlan. Sırf uzun, kaslı ve yakışıklısın diye, herkesin kendine bakacağını mı sanıyorsun?
Güldü, hıh. Evet.
-Belki öyle ama yine de, benim tarafımdan ezildin. Artık bir şey yapamazsın.
Elini kaldırıp 3 parmağını gösterdi, üç saniyede bu evde ki herkesi öldürüp geri buraya gelebilirim. Üstelik kılıcımı kullanmama gerek kalmaz. Yine de adamlarımı kullanıp ölümlerine sebep olmak istiyor musun?
Aptal bir bakış kondurdu yüzüne, hahh? Şaka mısın? 3 saniyede nereye adamlarını öldürüyorsun?
Giray göz devirdi ve onun yanına yaklaştı. Onu biraz itti. Yatağa düşmüştü ama dik dik bakıyordu, ne yapıyorsun?
Gülümsedi, şaka mı gerçek mi görmek istiyor musun?
Bunu hiç istemiyordu ve onu itmek isterken onun elini tuttu ve buna izin vermedi. Ve yüzünde bir gülümseme vardı.
-Beni kendine aşık edemezsin.
-Öyle mi dersin? Denemek ister misin?
Kafasını salladı, kesinlikle hayır. Kalk üzerimden!
Kalktı ve ekipmanlarını bir bir çıkarmaya başladı. Bunu görünce arkasını döndü hızlıca, soyunuyor mu? Ne yapacak?
Üzerine bir kaç bir şey giydi. Bu giydiği şeyler apaçık samuray jack cosplay gibiydi. Kendini onun gibi kılıç kullanır gibi görüyordu. Ve onun gibi olmak istiyor gibiydi. Her şeyi kılıcıyla çözmek.
Üstünde ki şeylere bakınca bir şey anlamamıştı. Giray gülümseyerek söylemek istedi, giyinirken baktın mı?
Utanmıştı, ne? Hayır.
-Öyle mi olmuş. Bırak yalanı.
-Genç aşıklar bölüyorum ama girmeme izin var mıydı?
İkisi de yatak odasına giren bu mahlukata bakıyordu. Çok garipti çünkü daha bir saniye önce burada kimse yok gibiydi. şaşkınlıkla bakarlarken başına silah doğrultan adamının çoktan kılıçtan geçirildiğini görmüştü.
Etrafına baktı ve şapkasını çıkardı. Şapkasının şeklinden ve tasarımından tam bir korsan olduğu anlaşılırdı.
Etrafına baktı ve şapkasını yatağa koydu.
Giray ayağa kalktı ve ona dik dik baktı, Kano Kaminari!
Kano güzel bir gülümsedi ve kendilerine baktı, ne hoş! Ama özel hayatınız için buraya gelmedim.
'' Aracı adamınız nerede?'' dedi sertçe. İkisi de çok şaşkındı ve ağızları düğümlenmiş gibiydi. Giray kılıcını çekti, senden söz ettikten iki dakika sonra buraya gelmen ne hoş.
Kamo dik dik bakmaya başladı, haa? Öyle mi Giray? Demek yüksek cazibemden bahsediyordun. Durabildin mi bari? Sınırı yokta.
Giray sırıttı, servetim bana gelmeden peşine mi düşeceksin?
-Demek İsimsiz'i öldürmeyi başardın. Çok ilginç bir başarı. Ama servetinin yerini söylemezsen seni öldürürüm.
-Giray sırıttı bunu duyunca, elime daha geçmedi.
Kano güldü, bunu biliyorum. Bu yüzden Aracı adamının nerede olduğunu sordum.
giray elini kılıcına attı ve çekti, bu gerçek mi? Cidden böyle bir şey yapacak mısın?
Kano yatağa eğildi ve şapkasını alıp giydi, seni tehdit etmenin işe yaramayacağını biliyordum. Giray, En iyi suikastçılardan birisin. Büyü aleminde olsan şüphesiz yükseklerde olurdun.
''Büyü alemi beni ilgilendirmiyor. Ben sadece kendi zevklerimin ve paranın peşindeyim. Şöhretle işim yok. Büyü alemi çok sıkıntılı bir yer, güçlünün güçsüzü acımasızca ezdiği ve bunu yaparken zorlanmadığı pislikler topluluğu.
.....
BÖLÜM NOTU
ehh. yorum atın bir iki bir iki. Okumuyormusunuz aloooo. alooooo. aaaaalooo.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı