Sante eliyle gösterdi. Bu sırada düzenli bir odaya bakıyordu. Ama neredeyse bir 3+1 ev büyüklüğünde odaydı. zemin ve duvar boyası gri renkti. Işık sarı sarı içeriyi aydınlatıyordu. Giray buna şaşkınlıkla bakıyordu. Bir odanın bu kadar büyük olacağını hiç düşünmemişti. Ne de olsa ilk defa bir saray görüyordu. İçeriye girmeye başladı. Adımlar atıyor ama yavaş ilerliyordu. Yatak, komidin, kitaplık, ne ararsan vardı. Elinin altında vardı her şey.
Kenarda koltuk bile duruyordu aslında. Oraya gidip elini sürttü hafiften. Koltuğun yapısını merak etmişti. Bu sırada Sante dik dik bakıp somurtarak izliyordu, ne yapıyorsun?
Giray ters ters bakarken hafif güldü, hiç. Fantezim varda.
''Anlamadım'' dedi garip bakarak. Giray onun bu tavrını görmüştü ama bir anlığına bu duygu gitse bile geri geldi. Öldürme ve intikam duygusu. Bir şey sormak istedi.'' Bütün tehlikeli olarak adlandırdığınız kişileri izliyorsunuz. Şüphesiz İsimsiz'i de izlemişsinizdir. Onun hakkında ne düşünüyorsun. Gerçekleri duymak istiyorum. Yine bana bir şeyler zırvalama.'' Biraz sert bir ses tonuydu ki Sante bunu hiç sevmemişti.
Somurtarak sordu ama biraz tehditkardı, sen hayırdır? Sana güç vadedip bir anlaşma yaptık diye, böyle davranabileceğini mi sanıyorsun?
Giray öylece bakakalmıştı. Çünkü biraz sıçmış gibi hissediyordu. Onlar gölge ırkıydı ve insanlardan tamamen farklı davranışları olabilirdi. Ama biliyordu ki ne olursa olsun, İsimsiz kadar piç birinin dünyaya bir kez daha gelebileceğini düşünmüyordu. Bu yüzden içi biraz rahattı.
Giray ses tonunu düzeltti ve ekleme yapmak istedi, peki, İsimsiz hakkında ki görüşlerinizi alabilir miyim bay saltanat.
Bu tabirden hiç hoşlanmamıştı ama yine de sorusunu cevaplamak istedi. Onun yanına kadar geldi. Kulağına hafiften eğildi ve kısık sesle söyledi, fazla tehlikeli olduğu bir gerçek. Ama bizim için bir tehdit değil. Ondan çok mu korkuyorsun?
Giray net bir tavır takındı ve bütün kinini kusarak söyledi, hayır. Onu kendim öldüreceğim. Sadece kendim. Ne sen, ne de bir başkası. Sadece ben.
Sante doğruldu ve elini beline attı, Omai düşünce dünyayı istila etmeye geleceğiz. Bu durumda, bir savaş patlak verecek. İhanet etmeye kalkman ile, damarlarında akan evrimleşmiş gölge ırkının kanı bedenini iflas ettirmeye başlar, ve acımasız şekilde ölürsün. Senin evrimini geri alırım. Ama damarlarında ki gölge kanı, bedeninin iflasını aşırı hızla getirir. Olası bir ihanetinin sonucu budur. Anlamış bulunuyor musun?
Giray şaşkınlıkla dinlemişti bunları. Bir şey diyemedi. Sadece başını salladı, peki.
''İsimsiz umulmadık şeyler yapabilir. Garip bir şekilde, teknik kopyalayabilme gibi bir özelliği kullanmadan, kendisi başkalarının tekniklerini kullanabiliyor. Bunu nasıl yapıyor?
Giray hafif somurttu ama gülümsedi, tam anlamıyla gözlemlememişsiniz ha?
''Şeytani enerji taşıyan bir yapıtaşı var. Anlaşmalı teknik kullanılmadan aşılması imkansız bir özellik bu. Bu yüzden detayları bilmiyorum.
Giray koltuğa oturdu ve tek bacağını kol koyulan yerden sarkıttı, heh. Her neyse. O zaman sizi bilgilendireyim. Bu işlem sadece soylulara yapılabilir. Çünkü kalıtsal teknik soydan soya aktarılıyor. Böylelikle büyüsel teknik taşıyan insan DNA'ları var oluyor. Tonlarca DNA diziliminde ki teknik hangi gendeyse, onu buluyor ve kendine aktarıyor o DNA'YI. Ama duyduğuma göre teknik barındıran bir geni kendisi tespit edemiyor. Bu yüzden bütün DNA dizilimlerini ve genlerini kontrol edebilecek, milyonlarca mikro iğne barındıran bir makinesi var. Gözümle şahit oldum. Büyüsel geni bulunan eleman kesinlikle ölür. Çünkü her bir gen ve DNA dizilimini bozuyor. İsimsiz'in deneylerine maruz kalan kişinin yaşama ihtimali yoktur.
Sante hafif gülümsedi, anlıyorum. Onu detaylı tanıyorsun.
-Birini öldürmeyi başarısız bir deney olarak sayıyor, bu yüzden deney yaptığı kişinin ölü olması gerekiyor. O böyle düşünüyor. Öldürdükten sonra ölü beden üzerinde deneyler yapıyor. Ama bana istisna yaptı. Sevdiğim kadına işkence etmek için, onu öldürmeden ve uyutmadan, ayıkken bu makineye maruz kaldı. Ve öldü.
Sante daha da gülümsedi. Ama bu bir görevin yapılma olasılığının artması içindi, iyi o zaman. İsimsiz ve Omai görevi, seninle güvende değil mi? Bunu bana söyleyebilir misin?
Giray sırıttı. Bu tamamen içinde ki kinden dolayıydı ve onun ölü cesedinin gözleri önünde hayal etmesi sonucuydu, kesinlikle. Onu öldüreceğim.
Sante arkasını döndü ve kapıya yönelirken söylemek istedi, iyi dinlen. İmkansız görevin başladı. Omai'yi ve onun mükemmel deneğini, sakin hafife alayım deme!
Giray daha da sırıtmaya başladı. İçinde ki savaşma ruhu artık açığa çıkmıştı, merak etme aslan parçası. Bunu kesinlikle halledeceğim.
Sante tam çıkacakken bu tabiri duyunca durmuştu. Hafiften kafasını çevirdi ve merakından sordu, o da nedir?
Giray elini salladı ve geçiştirdi, boş ver. İnsanların kullandığı bir deyim. Fazla kafana takma.
Sante dışarı çıkarken kapıyı kapattı. Uzun koridorda yürümeye başladı ve içinden söylenmeye başladı, ihanet havasını hiç bir şekilde sezmiyorum. İnsanlarla olan savaşımızda arada kalmayacaktır. Tek hissettiği öfke, bu onun sonunu getirse de, işimizi görecektir. İnsanları birbirine düşürmek için güzel bir plandı kralım. Arkamıza yaslanarak bile, İnsanların çoğundan kurtulacağız.
Dedi ve Omai'nin bile bir plan eseri olduğunu sizlere ima etti. Ama Omai buna düşer miydi? yoksa asıl ve gerçek hedefi bambaşka mıydı?
Bu sırada ise normal günümüz dünyasına dönelim.
İsimsiz yine kendi kendine oturuyordu. Etrafta insanlar vardı ve normal bir hayat koşuşturmacasıydı. İsimsiz ağzında ki soğanı makarna çeker gibi yedikten sonra Meryem'e baktı. Onun bir şey yemediğini görebiliyordu. Elinde ki yarım Döneri tabağa bıraktı ve söyledi, neden yemiyorsun?
Meryem yine somurtarak bakıyordu. Anlatmak istedi, bana sadece yap diyorsun, yapıyorum. Onu ve ya bunu yapıyorum ama bence bunun nedenlerini bilme hakkım var değil mi? Patron. Bana neden bir varyant oluşturduğumu söyle.
İsimsiz yan gözle bakıyordu ve gülümsedi. yine meşhur gülümsemesi tamamen onu öldürme arzusuyla doldururdu herkesi, sadece Giray'ı kandırmak içindi. Önemli bir şey değil. Sakladığı bir şey olduğunu biliyordum ama aklımda evrenler arası seyahat geçmiyordu. Sevdiği birini öldürmek, insanın potansiyelini ve birazda olsa açık vermesini sağlar. Ben açık vermesini umuyordum ve bu gerçekleşti.
Aslında, sevdiği kadın hala hayatta.
Meryem kafasına bir tane yapıştırdı, bunu biliyorum aptal patron! Varyantını oluşturan bendim. Ve öğrendiğime göre, varyant aslında Maraka denen iblisin tekniğiymiş. Bu tekniği bana aktarmayı nasıl başardın? ,
İsimsiz tam anlamıyla duraksadı. Donuk gözlerle ona bakmaya başladı. Ama yine anlatmak istedi. Elini onun omzuna attı ve yine gülümsedi, Meryem. İyi dinle. Sadece bir kez anlatacağım. Tek başıma gen aktarımı yapmak yerine teknik yaratabilme potansiyelim var. Ama bu o kadar zor ki, yapasım gelmiyordu... Tam anlamıyla yenmek istediğim kişileri anti bir şekilde tasarladım sizi. Böylece sizlerin yardımıyla karşımda kimse duramayacak. dolaylı yoldan, tek başıma bunlara göğüs gereceğim.
-Fex, zombi kral'a eş değer bir güç, ve Cevahir'e eş değer bir baskılanma ile donattım onu. Seni Maraka'yı yenmek için tasarladım. Ama sadece sen yetmiyorsun. Bu yüzden, bambaşka şeylerim daha var. Sadece zamanım gelince anlatacağım. Ve ya sadece zamanı gelince siz göreceksiniz.
Kapı sertçe açıldı. Bu sert sesin ardından konuşmalar kesilmişti. Etrafta ki insanlar ve kafe çalışanları öylece bu içeri giren kişiye bakıyordu. Gülümseyerek eliyle gösterdi, iki çay alabilir miyim?
Eliyle İsimsiz'in masasını göstererek söylemeye devam etti, tamda şu masaya. Hızlı olursanız sevinirim. Fazla kalmayacağım.
Yardımcı kurucuydu bu. Güneş içeriyi aydınlatıyorken cam kenarında duran bu masaya, İsimsiz'in tamda karşısında ki sandalyeyi çekti ve oturdu. Meryem ve İsimsiz donuk bir şekilde bakıyordu. İsimsiz şaşkındı ve bu yüz ifadesini çok takınmazdı. Sormak istedi ve gülümsedi, aman aman. Beni nasıl buldun?
Yardımcı kurucu sandalyeyi iyice yaklaştırdı. Sanki masayla bütünleşmiş gibi olmuştu. Hafif eğildi ve onun tamda gözlerinin içine baktı, kaptanları yemlediğini anlayabiliyorum. Çok belirginsin. Halka açık yerdesin.
İsimsiz yine gülümsedi, sadece döner yiyorum. Bence abartılacak bir şey yok.
Yardımcı kurucu yakasını tuttu, öyle mi dersin? İnsanlar göremesin diye yapıtaşını göğe diktiğine şahit olmuştum. Bence bu da böyle bir şey.
İsimsiz hafif gülümsedi yine, bunu nereden anladın ki şimdi? Tekte okudun hamlelerimi.
Sert bir sesle devam etti, lanet enerjin hissedilebilir durumda. Siz safkanlar gizleyebiliyordunuz. Şüphesiz. Öldürmek istediğin birini yemliyorsun.
İsimsiz dönerin son lokmasını ağzına tıktı. Böyle durumdayken pek gülümseyemedi ama yine de söylemek istedi, oho bo. Bono do tohmon etmezsin.
Yardımcı kurucu yakasını bıraktı bu sırada, şu rahat tavırlara gel. Yemlediğini biraz daha belli edemezdin.
İsimsiz yutkundu ve yine gülümsedi, şaka gibisin yardımcı kurucu. Asela ile gelseydin yapı taşımı yok edebilirdin. Neden böyle bir şey yapmadın?
Yardımcı kurucu camdan dışarı baktı. Bu konu hakkında bir şey diyemedi. Geçiştirmek istedi aslında, Asela'yı da yemliyor olabilirsin.
Bunu çok aptalca bulmuştu ve direk açığı yakalayıverdi, saçmalama lütfen. Senin fazla iyi olduğunu, ve çokta zeki olduğunu biliyorum. böyle aptalca düşünemezdin. Şüphesiz bir şey saklıyorsun. Ve zihnine erişemiyorum.
Bir kısıtlama mı? Bir anlaşmalı teknik mi?
Yardımcı kurucu gülümsedi ve kendi zihnini gösterdi, inan bana, zihnime Maraka bile erişemez. Sadece halka açık bu alanda ne yaptığını merak ediyordum.
İsimsiz gülümsedi yine, katliama geri sayım. Zombilerimin fazlalaşması gerekiyor. Sizde olan bir alet çok işime yarayacak. Baskılanma toplayan o alet.
Yardımcı kurucu bunu duyunca mahsustan şaşırma gösterdi, sen ne diyorsun?
İsimsiz gülümsedi yine, ölen kişilerin baskılanmasını toplayan bu alet, işime yarayabilir. Sadece aleti çalmam yeterli olacaktır değil mi?
Ve İsimsiz gözlerini bağladı.
Yardımcı kurucu buna şaşırmıştı ve nedenini sormak istedi, bunu neden yaptın?
Çok rahat bir tavrı vardı Yardımcı kurucunun.
İsimsiz gülümsedi, böyle seni zor görüyorum ama buna değiyor biliyor musun? Kurucunun aksine sen ha bire saraydan ayrılıyorsun. Nedenini merak ettim.
Net bir cevap geldi, bu seni ilgilendirmez. Göz bandını çıkart. Ne yaptığını görmek istiyorum.
Kontrol edilen bir zombi ve Yardımcı kurucunun burada olması.
İsimsiz gülümsedi ve bacak bacak üstüne attı. Geriye yaslandı, Rarasel'in odasında olduğunu düşünüyordum ama kendisi buraya gelmedi. Halbu ki görevi siz ona vermiştiniz. Kurucunun zihnine bu görevi yerleştirmiştim. Tek yapması gereken ona o emri vermesiydi.
Yardımcı kurucu daha da şaşırmıştı. Yakınlaştı yine ona, sen ne dedin?
-Rarasel'in odasında ki, baskılanma aletini almak için, Rarasel'in orada olmaması gerekiyordu. Ne de olsa aptal zombileri kullanmam gerekiyordu. Lanet enerjisi aşırı az olmalıydı. Ve siz bunu hissedememeliydiniz.
Göz bandını çıkardı. Aslında bir kontrol etme yüzünden gözleri evrimleşmişti ama geri eski haline büründü. Yardımcı kurucu az çok anlamaya çalışsa da İsimsiz ekledi, bunu şimdi anlatıyorum çünkü görev tamamlandı. Rarasel buraya gelmese bile, dışarıda olduğunu biliyorum. Artık rahatça söyleyebilirim.
Hestavia'nın yok edilmemesi için senin burada olman gerekiyordu. Rarasel'in Hestavia'yı yok edecek bir gücü olduğunu düşünmüyordum. Teknik hala aktif ve Hestavia'nın hayatta olduğu belli. Tek soru şu. Bu yaratık karşısında Rarasel ne durumda!
Yardımcı kurucu hızla ayağa kalktı. Aslında şaşırmıştı ama yine bunu mahsustan yaptı. Hızlıca dışarı çıktı ve olası bir enerji harcanmasını ve ya baskılanma ile yapılan bir savunma mekanizmasının aktifliğini hissetmek istedi.
İsimsiz kapıdan dışarı çıkarken bir ses geldi arkadan, efendim hesabı ödemediniz.
Bunu umursamamıştı. Yardımcı kurucunun yanına geldi ve ellerini cebine koydu, dermişim. Şaka yaptım. Hestavia dışarı salınmadı. Daha yapmadım.
İsimsiz adeta dalga geçiyordu. Yardımcı kurucu pek oralı olmasa da İsimsiz bir hayli eğleniyordu. Ve Hestavia'yı dışarı salması an meselesiydi. İnsanları zombi yapıp zombileri birbirine yedirecekti. Ve ölen insanların baskılanmaları, alet tarafından emilecekti. Bu kare şeklinde bir aletti ve bir el büyüklüğündeydi sadece.
Aslında yine dalga geçmişti. Çünkü aleti bu gün değil, Rarasel'in ilk defa saraydan ayrılması zamanında yapmıştı. Zombiler birbirini yiyor ve İsimsiz alete baskılanma topluyordu. Fex başarılı olamazsa, Zombi kralın yanına topladığı baskılanmanın hepsini dışarı salıp eşitlemek için kullanacaktı.
Yapı taşınının tam formunu eşitleme için kullanırsa, olası bir savaşta açık verip tekrar art arda tam form açamayacağı için bu riski almayıp uzun yolu tercih etmişti.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı