“Üzüntüm beni okyanusta boğuyor Wayne, ne yapmam gerekiyor?” Mezarının başında otururken sürekli yüzümü ovalayıp duruyordum. “Her şey benim suçum, Theron’un olmadığı her bir gün beni daha çok suçlu hissettiriyor. Gerçekten artık dayanamıyorum, gidecek cesaretim var ama yapmıyorum. Theron’u bırakamıyorum bir türlü. Sen beni arkada bırakmayı nasıl becerdin? İkimiz de birbirimizden çok farklıydık, senin gibi olmayı isterdim. Arkana bakmadan çekip gittin, hiç kimseyi önemsemeden. Keşke bende bunu yapabilseydim ama bir türlü onu bırakamıyorum, yapamıyorum.”

“Bazen sahile gidiyorum, seni bulduğum denize geceleyin cebime taş doldurarak girmek istiyorum. Ama daha sonra o geliyor aklıma, durup geri dönüyorum. Ya eğer ben öldüğümde o uyanırsa? O zaman ne yapar? Ya bir daha hiç uyanmazsa? Beyni iyileşmezse…”

Derin bir iç çektim. Her geçen gün gittikçe zorlaşıyordu, bir sene olmuştu. Hâlâ uyanmıyordu, umudumu gittikçe yitiriyordum. “Yalnızlığa mahkumum, mutlu olmak diye bir şey kaderimde yazılı değil sanırsam. Sürekli çok korkuyorum, sürekli boğulup duruyorum. O kadar yoruldum ki artık hiç beklemediğim zamanlarda iğrenç hisler doğuyor içime. Ne yapmalıyım Wayne, bana bir yol göstermez misin? Yardıma ihtiyacım var. Beklemek mi yoksa gitmek mi? Neyi seçmem gerekiyor? Uyandığında bana öfkeli olur mu ki? Onun ömrünü çaldığım için benden nefret eder mi?”

Suçluluk duygusu her yerimi yiyor. Sorular beni delirtiyor. Birden fazla o kadar çok duyguyu hissediyorum ki bir insan nasıl bu kadarını kaldırabilir? Derin bir iç çekip ayağa kalktım. “Hoşçakal Wayne.” Bir yıl geçmişti ve doktorlar, onun bu kadar uzun süre komada kalmasını beynindeki kalıcı hasara bağlıyorlardı. Uyanma ihtimali de çok düşüktü, böyle söylüyorlar. Sadece onun beslenmesine, solunumuna ve bakımına bakıyorlar; başka hiçbir şey yapmıyorlar. Uyanmaması imkansız değil, sadece her şey bir mucizeye bağlı. Ama artık mucizelere inanmıyorum. Mucizeler benim hayatımda ne arar? Hayatımda hiç güzel bir şey olmuyor. Umudumu kaybediyorum, içimden bir ses hiçbir zaman uyanmayacak diyor.

Motora bindim ve hastaneye doğru yol aldım. Geldiğimde park ettim ve içeriye girdim. Asansöre bindikten sonra neredeyse uykusuzluktan dolayı bayılacaktım, kâbus görmekten korkuyordum.

Asansörden indiğimde biraz ilerledim, Alice odanın dışında bekliyordu. Kaşlarımı çattım, normalde bana haber vermeden gelmezdi. Bir anda böyle habersiz gelmesi içimde bir endişe yarattı. Yanına gittim. “Alice, bir şey mi oldu?” Suratında endişeli bir ifade vardı, yüzüme bakamıyordu, ellerini aşağıda birleştirmişti. “Aidan…”

“Theron’a bir şey mi oldu? Neden konuşmuyorsun?!” Odaya girip onu kontrol edecekken elimi tutarak beni durdurdu. “O iyi, merak etme. Yani hâlâ durumu stabil ama…” Derin bir iç çekti. “Oturalım, gel.” Kenara koltuklara oturduğunda yanına oturdum ve kaskı kenara koydum. “Aidan… ben diyorum ki…” Lafı ağzında geveleyip duruyordu. Beni iyice meraklandırıyordu. “Konuş artık, ne diyorsun?”

“Doktorlar çok umutsuzca konuşuyor, uyanmasının ihtimali sadece mucize diyorlar. Buraya her geldiğimde sanki onun mezarına geliyormuşum gibi hissediyorum. Her gün korkuyla uyuyup uyanıyoruz, sencede artık bu belirsizlikten kurtulma zamanımız gelmedi mi?..” Kaşlarımı çattım. Ne demek istiyordu? Ondan vaz mı geçelim diyordu. “Ne demek istiyorsun Alice?”

“Doktorlar artık tıbben her şeyi yaptı, ya böyle onu yaşam desteğiyle tutmaya devam edecekler ya da… artık bu desteği sonlandıracaklar. Artık onun için bir yaşam değilde, huzur bulmasına izin verelim…” Başımı hızla iki yana salladım. Ona en yakın kişi oydu, bu kararı vermesi gereken de oydu. Ama buna izin veremezdim. “Hayır, kabul etmiyorum. Ağzında çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Ne saçmalıyorsun!”

“Biliyorum! Biliyorum, zor bir karar ama neredeyse bir haftadır bunu düşünüyorum. Sencede böylesi daha iyi değil mi? Hepimiz hayatımıza devam edebiliriz, bu şekilde sadece zarar görüyoruz.” Beynime kan sıçramış gibi oldu, bir anda öfkem tüm vücudumu sardı. “Hayatımıza… hayatımıza devam etmek mi? Sen ne diyorsun Alice? Senin için her şey ne kadar normal ya, içerde yatan kişi senin abin, farkında mısın? Bu zamana kadar seni büyütende, okutanda o. Nasıl bu kadar kolay vazgeçebilirsin?”

“Aidan—“

“Hayır, bir dakika, sen onu önemsiyor musun bile? Bir gram bile umrunda mı?” Gözlerinin dolduğunu gördüm. “Yoksa buraya sadece öylesine mi geliyorsun? Bence sen hayatına gayet de iyi devam ediyorsun. Sana olacakları söyleyeyim, sen Therondan vazgeçersen bir katil olacaksın, hem beni, hemde onu öldüreceksin.” Bir anda sesini yükseltti. “Burada tam olarak katil kim sence?! Senin yüzünden bu hâlde, seni kurtarabilmek için beyin kanaması geçirdi!”

Durdum. Yutkunmakta zorlanırken sinirlerime hâkim olmaya çalıştım. “Şimdi birbirimizin kalbini mi kırıyoruz? İyi. Bence sen burada bu kararı vermesi gereken en son kişisin. Ona ne dediğini hatırlıyorsun değil mi, ‘Nefret ediyorum senden! Keşke babamın yerine orada sen olsaydın!’ böyle söylemiştin.” Öfkeli ifadesi suçlu bir yavru köpek gibi düştü, kenarına çekilmiş gibiydi. “Bu kararı verirsen eğer potansiyel katil sayılacaksın. Ondan bu kadar nefret ediyorsan, neden hâlâ gelip duruyorsun?”

“Çünkü…”

“Çünkü o senin abin, ona bunu borçlusun, değil mi? En son ki kavganızdan dolayı vicdan azabı çekiyorsun.” Ayağa kalktım. “Git, bir daha gelme. Madem hayatına bu kadar devam etmek istiyorsun, dön arkanı git, bir daha gelme. Abini ölmüş gibi say.” Ayağa kalktım. “Bir dahada bana yaklaşma, her şeyin zaten benim suçum olduğunun farkındayım.” Bana seslendi, ona aldırış etmedim ve odaya geri döndüm. Kaskı masaya bırakıp cama ilerledim ve perdeyi açtım. Güneş içeri sızdı, ışıkları Theron’un yüzüne vuruyordu.

Ona baktım. Bir süre sonra bir anda gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Hızla yüzümü kollarımla sildim. Ne yapacağım? Dudağımdan bir hıçkırık kaçtı. “Lütfen… uyan artık. Herkes çok umutsuzca konuşuyor, kimse seni, benim kadar umursamıyor. Herkes hayatına devam etmek istiyor. Baksana, bir sene oldu artık, herkes gelmeyi bıraktı.” Ruby bile… Heather… çocuklar… Eva teyze… kimse gelmiyor artık.




user

Ne pis iğrenç bi kardeşsin sen alice ya allahın belası alice

Novebo discord sunucusu