Babaannem normal bir odaya alındı, bu hafta sonu mezuniyetimiz vardı ve babaannem bunu göremeyeceği için çok üzgündüm. Her zaman benim mezuniyetime gelmek ve beni görmek isterdi, ne olursa olsun geleceğini söylerdi. Ama şimdi sadece hastanenin yatağında öylece yatıyordu.

Vücudunu mendiller ile temizliyorduk, bazen hemşireler, bazen ben, bazen Heather yapıyordu. Artık sürekli hastanedeydim, koltukta odada onunla birlikte uyuyup sabahları okula akşamları ise işe gidiyordum. İşten döndüğümde ise hastaneye gidiyordum. Uzun zamandır evde kalmıyordum, sadece ihtiyaçlarım için gidiyordum.

Bu sabah izin günümdü, öğlen iki buçuğa kadar uyumuştum. Wayne bugün hastaneye gelecekti ama daha gelmemişti. Mesajlarıma da bakmıyordu, büyük ihtimalle uyuyordu. Hemşire odaya girdi. “Babaannenizin bakımını yapmak için geldim.” Başımı sallayarak onayladım.

“Durumu sizce nasıl?” Gözlerimi ovaladım. Bezi ıslatıp sıktı ve kollarını yıkamaya başladı. “Ben tam olarak bir şey diyemem ama belli ki hâlâ stabil, değişen hiçbir şey yok. Ama kalp krizi geçirmemesi iyi bir durum.” Gülümseyerek başımı salladım. “Bazen babaannemi çok kıskanıyorum.”

Hemşire bana baktı, ara sıra onunla sohbet ederdik. Ayağa kalktım ve bir diğer bezi alarak ıslattım, hemşireye yardım ettim. “Ailem ile çok mutlu olmalı, onun yerinde olmayı çok istiyorum.” Hemşire bir şey söyleyemedi. “Kıskançlığın sadece bir arkadaşlıktan ya da aşktan ötürü olduğunu düşünürdüm, ta ki babaannemin komaya girdiği güne kadar.” Güldüm.

“Ama eminim babaanneniz şu an burada sizinle olmak isterdi.” Derin bir iç çektim. “Umarım kısa sürede uyanır ve kavuşursunuz.” Hemşire çok tatlı bir kızdı, kibardı ve sakindi. İşinde çok nazikti, böyle çalışanları bulmak çok zordu, işini severek yapıyor diyebilirim.

İşimiz bittiğinde hemşireye teşekkür ettim, beslendiği serumu kontrol etti ve odadan ayrıldı. Koltuğa oturdum ve telefonumu açtım. Wayne’ye yazdım. Yanıt vermiyordu. Birkaç kere aradım yine açmadı. Heather işe gitmeden önce yanıma uğramıştı, iki saat geçmişti ama yine de geri dönmemişti.

“Bu kadar sıkma onu, uyuyakalmıştır.”

“İçim rahat etmiyor, evine gideceğim sanırım.” Başını iki yana salladı. “Çok abartıyorsun ya.” Ayağa kalktım. “Geliyor musun?”

“Hayır, biraz daha burada kalacağım.” Başımı sallayarak onayladım. Odadan çıktım ve aşağıya indim. Hastanenin önündeki taksiye bindim ve adresi söyledim.

Adam oraya sürmeye başladığında dışarı baktım, sonra telefonumu kontrol ettim. Hâlâ dönmemişti, yaklaştıkça kalbim güm güm atıyordu. Taksici geldiğimizi söyledi ve parayı ona uzatarak arabadan indim. Şöföre selam verip kapıyı çaldım. Aynı hizmetçi açtığında onu ittirip içeri girdim. “Böyle giremezsiniz!”

“Seni kovdurmadığıma şükret.” Sesi çıkmadı ve hızlı adımlarla merdivenleri çıktım. “Wayne? Wayne!” Kapısının önüne geldiğimde çaldım. Birkaç kere daha vurdum ama açmıyordu. Yutkundum.

Babaannemin kapısını açtığımda onu gördüğüm gibi Wayne’yi de öyle görürsem? Ne yapacağım? Wayne içinde mi kendimi yiyip bitireceğim? Derin bir nefes aldım, ellerime baktığımda tir tir titriyorlardı. “Hemen aklına kötü şeyler getirmesene.”

Kolu tutarak aşağı indirdim ama kilitliydi. Daha da endişelendim ve birkaç kere daha indirdim ama açılmıyordu. “Wayne!” Birkaç kere bağırdım. Kapıyı yumrukladım.

Kapıyı çekilerek tekmelemeye başladım. Korku ve endişe tüm vücudumu sarmıştı, beni karmaşık duygular yönetiyordu. Son bir kez vurduğumda kapı kırılarak açılmıştı. İçeri daldım. Wayne yerde yatıyordu.

Yanına gittim ve kendimi yere atarak onu tuttum. Adını bağırdığımda yanaklarına vurdum. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı, ne yapacağımı bilemedim. Burnuna kulağımı yaklaştırdım, nefes aldığını fark ettim ve derin bir nefes aldım. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda masadaki tozu gördüm. “Sikerler. Wayne!” Kullanmayacağına söz verdiği uyuşturucuyu kullanmıştı.

Birkaç kere daha ismini bağırdım, tokadı attığım gibi uyandı. “…N’oluyor be?”

“Gerizekalı seni!” Onu bıraktım ve ayağa kalktım. Suratımı ovuşturdum. Elimi kalbime koydum, deli gibi atmaya devam ediyordu. “N’aptın lan sen?”

“Sen neden buradasın?”

“Saatin kaç olduğu hakkında fikrin var mı? Güya hastaneye gelecektin.” Ayağa kalktı ve yüzünü ovaladı. “Üzgünüm, gece uyuyamadım.” Güldüm. “Uyuyamadın mı?” Masadaki torbayı alıp ona fırlattım. “Bu ne lan? Söz vermemiş miydin?” Cevap veremedi. “Yine kullanmaya başlamışsın.”

“Hayır—“Onu ittirerek yolumdan çektim. “Siktir git ya.” Odadan çıktığımda arkamdan geldi, birkaç defa bana seslendi. Ona dönüp cevap bile vermedim.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu