Bugün Alina ile ilk defa bahçeye çıktık, bir ay olmuştur bile. Neredeyse bir aydır hiç dışarıya çıkmamıştım.
Banka oturup kapalı havayı seyrettim. Alina da yanımdaydı, hiç sesi çıkmıyordu, biraz kafamı dinlememi istemişti.
“Wayne ile bu zamanlarda tanışmıştık. Hayatımın sadece onunla tanıştığımdan sonrasını hatırlıyorum. Çocukluğum, ergenliğim… hiçbiri yok aklımda. Ailem öldükten sonra yaşamıyormuşum, Wayne ile tanıştığımda yaşamaya başladım ama o gitti, tekrardan yaşamamaya başladım.”
Derin bir iç çektim ve başımı eğdim. “Ve en çok neyden korkuyorum biliyor musun?..” Alina bana baktı ve ne olduğunu sordu. “Wayne ile olan anılarımıda unutacağım diye çok korkuyorum. Sahile giderdik, saçma sapan komik olmayan espiriler yapardı. Restoranta gelirdi, bize yardım ederdi, çok nefret ederdi iş yapmaktan ama yine de hiç yakınmadan yardım ederdi, zorundada değildi.”
Gülümsedim. “Babaannem’in doğum gününü kutlamıştık. Ona sahilde mezuniyette nasıl dans etmesini öğretmeye çalıştım.”
“Bir daha asla bu anıları yaşayamayacağım, büyüdükçe, zaman geçtikçe hepsi silinecek. Belki de Wayne’nin yüzü unutacağım, sesini bile. O her ne kadar benden büyük olsa bile bir gün ben ondan büyük olacağım ama o her zaman on dokuz yaşında kalacak.”
“Onu görmek istiyorum, belki rüyalarımda, belki kâbuslarımda. Belki de kimsenin göremediği bir şekilde. Ama kendimi o kadar suçlu hissediyorum ki Wayne’nin karşısına düşlerimde bile geçecek kadar yüzüm yok.”
“Bana öfkeyle bakmasını istemiyorum ama baktığı için ona kızamıyorumda, çünkü o haklı. Bana kızmakta çok haklı. Tek başına acı çekerken ben onun iyi olduğunu sanıp hayatımda devam ettim. Benim biricik dostum acı çekerken bunu nasıl yaptım? Kaç gece kim bilir yakındı, kaç gün kim bilir yardım için yalvardı. Eminim, adım gibi eminim benim adımı sayıkladı. Onun yanında olmamı istedi ama o artık o kadar yorulmuştu ki benimle bu konu hakkında hiç konuşmadı, bana belli etmedi çünkü kendisinin yorulduğu gibi benimde ondan yorulduğumu düşündü.”
“Sikeyim, nasıl olurda ona böyle hissettirebilirim?.. Ne diye?” Yumruklarımı sıktım. “Aidan, kendin söylüyorsun, bu konu hakkında seninle hiç konuşmadı diye. Bu dünyada kaç insanın sessiz savaşlar verdiğinden haberin var mı? Eğer haberin olmasaydı Wayne’ye yardım etmez miydin? Yine onun yanında olmaz mıydın? Olurdun. Bunu sende biliyorsun, değil mi?” Başımı sallayarak onayladım.
“Bunu Wayne de biliyordu, bazı insanlar bazı şeyleri kaldıramaz, sessiz savaşlarında bir kurşuna yenik düşerler. Onun ölümünde senin hiçbir suçun yok, bunu kabullenmelisin. Çünkü eğer bilseydin, daha önce yaptığın gibi onu kurtarırdın. Kurtarmaz mıydın?”
“Bedeli ne olursa olsun yapardım.” Başını sallayarak onayladı. “Evet, yapardın. Kendini daha fazla suçlamanın anlamı yok, bunu yaptığında ne Wayne geri geliyor, ne de zaman geriye gidiyor. Wayne eğer burada olsaydı sence sana, senin yüzünden, der miydi?”
Bir anda karşımda Wayne’yi gördüm. Başımı kaldırdım. “Sen harikasın Aidan.” Keskin ela gözleri tekrar parıldıyor, beyaz teni ışıl ışıldı. Gülümsedim. “Demezdi.”
Wayne’nin ilerlemeye başladığını gördüm, hastane çıkışına gidiyordu. Sırtı bana dönüktü. Kalkıp peşinden gitmek istedim ama ayaklarım hareketlenmedi. “Gitme… lütfen.” Diye fısıldadım. Alina bana ne dediğimi sordu. “Wayne gidiyor, gitmesini istemiyorum.”
“Gitmesinin zamanı geldi Aidan, o da bunun senin için iyi bir şey olacağını bildiği için gidiyor. Seni terk etmek için değil, sadece senin için, iyiliğin için.” Dudaklarım titredi, alt dudağımı ısırdım ve yutkundum. “Hayatına devam etmeni istiyor.”
Wayne yokken nasıl hayatıma devam edebilirim?.. Dayanma sebebim sadece oydu, tüm isteğim, tüm kalma arzularım oydu. Şimdi o gitmişken nasıl devam ederim? Onun gibi birisini bulamam, bulamayacağım. Kimseyi daha hayatımın bir noktasına koyamam, kimi koysam, kim orada olsa sürekli gidiyor. Gitmelerini istemiyorum ama yine de gidiyorlar.
“İçeri geçelim hadi, yağmur başlayacak. Hava kapandı.” Başımı sallayarak onayladım. Ayağa kalktık ve birlikte ilerlemeye başladık. “Arkadaşların ile görüşü ne zaman kabul edeceksin? Heather seni çok merak ediyor, neden onunla konuşmak istemiyorsun?”
“Birini görebilecek kadar kendimi hazır hissetmiyorum. Özellikle Heather’ı görecek kadar.” Başını sallayarak onayladı. “Hazır olduğunda onunla görüşmelisin, seni gerçekten çok önemsiyor, neredeyse haftada her gün geliyor.”
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı