Aidan hiç iyi değildi, kendi kendine konuşup duruyordu. Sürekli Wayne’nin yanında olduğunu söylüyordu. İşteyken bile, “Wayne ile buluşacağım, gelmek ister misin?” diye sorup duruyordu.

Bu dehşet korkutucuydu çünkü Wayne öldü öleli üç hafta geçti, kendi elleriyle onu evden çıkardı ambulans’a götürdü. Üstüne onun kanları bulaştı, ona iki ünite kan verdi. Öldüğünü biliyordu ama bunu kendisine yediremiyordu.

Cenazeye bile gelmemişti, çok kalabalıktı. Wayne’nin günlerdir acı çektiğini ikimizde bilmiyorduk. Jackson, Aidan onun adını verdiği için Wayne’yi sürekli tehdit ediyormuş. Camına bir şeyler atıp yıkıyormuş, evin duvarlarına kendisini öldürmesini yazıyormuş. Bundan ikimizinde haberi yoktu, Aidan’ın bile.

Wayne’nin babası, bu konuyu halledeceğini söyledi. Jackson’ı bitireceğini anlattı. Gerçi oğlu için değildi, ismini karaladığı için bunu yapacaktı ama hiç yoktan iyiydi.

Aidan’ın durumu ise cidden çok ciddiydi. Kendi kendine konuşması şaka değildi, bizim için kendi kendineydi ama onun için karşısında Wayne vardı. Aidan, Wayne’nin ölümünü hiçbir şekilde kabullenmiyordu. Hatta bu yüzden benimle konuşmak bile istemiyordu.

Kendine bir gün bir şey yapacak diye ödüm kopuyordu! Sırf onu yalnız bırakmamak için sanki Wayne hala hayattaymış gibi davranıyordum ama bu gittikçe tüm mental sağlığımı zamanla mahvediyordu. Aidan’ın psikolojisi bunun için çok uygundu. Çünkü sevdiği tüm herkesi kaybetti, eğer Wayne’nin de gerçekten öldüğünü fark ederse beni de kendinden uzaklaştıracak olmalıydı.

Ancak onu böyle görmeye dayanamıyordum artık, babamın bir psikolog arkadaşı vardı. Bugün tesadüfen yemeğe gelmişti karısıyla. Ailecek sofrada yemeğimizi yedikten sonra hep birlikte oturuyorduk. Ellerim dizlerimin üstündeyken avuçlarımı sıktım. “Albert bey…”

“N’oldu Heather’cığım?”

“Size sormak istediğim bir şey var. Bir arkadaşım hakkında.” Başını sallayarak onayladı ve buyurmamı söyledi. “Biliyorsunuz, bir hafta önce milletvekilinin oğlu Wayne öldü. Aidan ile bizim çok sevdiğimiz yakın bir dostumuzdu. Wayne’nin ölümünü ben kabullendim, cenazeye bile gittim ancak Aidan bir türlü bunu yapamıyor. Onun hâlâ yaşadığını, öldüyse eğer nasıl hâlâ onunla birlikte konuşup vakit geçirdiğini soruyor.”

Başını salladı. “Ama ona da hak veriyorum, on iki yaşında ailesini kaybetti, hatta Wayne’nin ölümünden birkaç ay önce babaannesini kaybetti.”

“Demek öyle… Aidan, çok erken yaşta ailesini kaybetmiş. Bu durumda hayata tutunduğu tek kişi Wayne olmalıydı, onu hayatının noktası haline getirmiş olmalı. Ve onun ölümü onu yıkmış. Zihni, bu kaybı kaldıramadığı için Wayne’yi hâlâ yaşıyor gibi görmeye başlamış. Bu, travma sonrası gelişen psikotik bir tepki.”

“Peki, ne yapmamız lazım?…”

“Durumu epey ciddi, gerçekle bağını kaybetmiş. Bir süre hastanede kalması gerekecek. Orada gözlem altında tutulması lazım. Zamanla kendini toparlaması mümkün, ancak acilen hastaneye yatırılmasını tavsiye ederim. Eğer Aidan hastaneye yatmazsa, durum daha da kötüleşebilir. Halüsinasyonları ve gerçeklikten kopması derinleşir, paranoya gelişebilir ve saldırganlık gösterebilir. Kendine ya da başkalarına zarar verme riski yüksek olur. Çünkü zamanla insanların Wayne’ye zarar verdiğini ya da onu sakladığını düşünecek. Ayrıca intihar düşünceleriyle de karşılaşabilir, bu yüzden tedaviye acilen başlanması gerekiyor.”

Bacağımı sallamaya başladım. Bir arkadaşım öldüğü yetmezmiş gibi bir diğerinide kaybedemem. Özellikle Aidan’ı asla kaybedemem. Onu seviyorum, onu çok seviyorum. “Nasıl yapacağımı bilmiyorum… Aidan bunu asla kabul etmeyecek, onu nasıl ikna etmem gerekiyor?…”

“İlk önce denemelisin. Üstüne gitme, hastaneye yatırılmalısın gibi konuşmaman gerek. Bunun onun iyiliği için yaptığını söyle, biraz kafa dinlemesi gerektiğini söyle. Aksi takdirde Aidan saldırganlaşmaya başlarsa görevliler olayı ele alacaklardır.” Başımı sallayarak onayladım. Endişeden tırnaklarımı yemeye başladım. Babam elini sırtıma koyarak okşadı, ona baktım ve gülümsediğini gördüm. “Aidan iyi olacaktır.”

“Bilmiyorum baba… işe gelmeyi kesti. Benimle ya da patronla konuşmuyor, dışarıya çıkmıyor, yemek yiyor mu, uyuyor mu, dinleniyor mu, hiçbir şey bilmiyorum ve çok korkuyorum… Evde yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum… ölüp kalmış bile olabilir.” Albert bey konuştu. “Bugün onu ziyaret et ama anladığı dilden konuş, eğer durumu çok ciddi ise yetkililere haber vermen gerekiyor.” Başımı sallayarak onayladım.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu