Bugün sınav vardı, Wayne ve Heather bu sınava girmişti. Onları okulun dışında beklerken sigara içiyordum. Sınavını erken bitiren öğrenciler çoktan çıkıyorlardı ve aileleri ile birlikte gülüşerek sarılıyorlardı.
Eğer on iki yaşımda o kaza gerçekleşmeseydi, o tatile gitmeseydik ailemle birlikte sınavda ne kadar başarılı olacağımı kutluyor olacaktık. Sınavımın ne kadar iyi geçtiğini anlatıp benimle gurur duyacaklardı. Babaannem’in yanına gidip ailecek güzel bir yemek yiyecektik.
Ama şu an ise bu sınava girmeyerek hiçbir başarı elde etmeyecektim, girsem bile hiçbir şey değişmeyecekti. Patronumun verdiği söze güvenerek bir yola çıktım, umarım yanılmam. Ama Antony’e çok güveniyordum, bana her zaman destek olmuştu. Bana güvenerek bir iş vermesi bile benim için harikaydı.
Sigaramı yere atıp ayağım ile söndürdüğümde karşımda birisi duruyordu. Gözlerimi kıstım. Siması çok tanıdıktı. “Benim.”
“Öyle diyince anlıyorum ya sanki.”
“Liam.” Biraz düşündüm. Sonra kafama dank etti. “Ahhh, Liam. Naber ya? Otursana.” Birkaç sene önce zorbaların ellerinden kurtardığım çocuktu. O okulda durmaya dayanamayıp başka bir okula geçmişti. Çok küçüktü ve sıskaydı, ama çokta sevimliydi.
Yanıma oturdu ve kolumu onun omzuna attım. Bir bacağımıda kaldırıp banka koydum. “Aileni mi bekliyorsun?” Başını sallayarak onayladı. “Büyümüşsün ha, çalıştın mı sınava?” Yine aynı şekilde onayladı. Wayne’den daha sessiz bir çocuk olduğumu söyleyebilirim. Her zaman çok temiz kalpliydi. “Sen girmedin mi?”
“Yok. Hiç çalışmadım.” Onayladı. Başımı önüme çevirdim. “Sana hiçbir zaman teşekkür edemedim, eğer sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum Aidan.” Gülümsedim. “Önemli değil, önemli değil, teşekkür için yapmamıştım zaten.”
“Bir ay önce babaannen ölmüş, başın sağolsun.” Gülüşüm söndüğünde bakışlarımı yere çektim. Onun bile kulağına gitmişti, nasıl olduğunu bilmiyordum. “Sağol.”
“Beni ilk kurtardığında sana bağırdığımı hatırlıyor musun?” Güldüm. “Evet. Sen ne anlarsın?! Benim ne yaşadığımı biliyor musun? Şimdi her şey daha kötü olacak!” Alaycı bir ses tonuyla onun taklidini yaptım. “Ben acı çekiyorum, sen çekmiyorsun.” Ona baktım. “Ne?”
“Böyle demiştim. Ben acı çekiyorum, sen çekmiyorsun. Hiçbir şey dememiştin, sadece gülümsemiştin. Sonra senin hakkında konuşulanları duyduğumda çok şaşırmıştım, birkaç gece vicdan azabından uyuyamamıştım.” Sessiz kaldım ve bir şey demedim. “Bazenleri hâlâ düşünüyorum, kendime çok kızıyorum.”
“Ahh, saçmalama, bilmiyordun. Bilsen öyle söylemeyeceğini ikimizde biliyoruz. Hem herkes böyle söylüyor, say say bitmez.” Sessiz kaldı. “Boşver, nasıl geçti sınavın?”
“Güzeldi, iyi bir derece yapabileceğim.”
“Aferin lan, helal olsun.”
“Eğer o okuldan gitmeseydim ve sen olmasaydın sanırım buraya kadar gelemeyecektim bile.”
Liam’ın yaşadığı zorbalık hafif değildi. Çok zorba görmüştüm ama onun zorbaları kadarını görmemiştim. Çocuğun kıyafetlerini zorla çıkarıyorlar, izinsiz bir şekilde videoya çekip internette paylaşıyorlardı. Oturduğu sıraya sürekli iğrenç şeyler yazıyorlardı, kendisini öldürmesini, ucube, jigolo gibi şeyler. Ağızlarından çıkardıkları yemekleri zorla ona yediriyorlardı. Okulun arkasında onu dövüp zorla parasını alıyorlardı. Saçlarını kesiyorlardı.
“İkimizde yeterince acı çektik ve şu an harika yerlerdeyiz. Geçmişe dönüp bakınca hiçbir şey değişmeyecek, bu yüzden ilerlemek her zaman en iyisidir. Geçmiş geçmişte kalıyor sonuçta.” Başını sallayarak onayladı.
Zorbalara da ayrı acıyordum. İnsan ona yapılanları kaldıramayıp acısını başkasından çıkarıyor. Aile insanı zorba yapar, iş yeri insanı zorba yapar, sokak, toplum insanı zorba yapar. Bunun yayılmaması için zorba olmamak gerekiyor, insanlar insanlara iyi davrandığında ellerine geçen güzel şeylerin farkında değiller. Asıl kötülük yaptığında bir şey geçmiyordu, sadece ego ve zayıf bir güç.
“Bazıları yeterince güçlü olmuyor ama.”
“Sen öyle misin?” Göz göze geldik. Güçlü olup olmadığımı bilmiyordum. Bazen benim bile çekip gidesim edesim geliyordu, bomboş bir hayatta. Bunu düşünmek bir güçsüzlük değil midir? Yoksa sadece yorulmuşluk mudur? İnsan güçlü olmasına rağmen çeker gider mi? Kendisine kıyar mı?
Gülümsedim. “Tabii ki! Öyleyim.” Wayne’nin çıktığını gördüğümde elimi kaldırıp salladım. Yanımıza geldi. “Oh.” Liam şaşırmıştı. “Milletvekilinin oğlu değil mi?” Gülümseyerek ayağa kalktım ve Wayne’nin omzuna kolumu attım. “Evet, öyle. Hemde benim arkadaşım.”
“Bu kim?” Wayne büyük bir soğukkanlılık ile sorduğunda suratımı büzüştürdüm. “İlk selam versene. Liam bu, okuldan eski arkadaşım. Liam bu da Wayne, tanıyorsun zaten.” Başını sallayarak onayladı. “Memnun oldum.” Wayne başını salladı. Onunla çok ilgilenmedi. Bakışlarını bana çevirdi. “Beklerken sıkıldın mı?”
“Evet, sanki profesör olacaksınız. Heather daha çıkmadı bile, çok ders çalıştı ya.”
“Çok stresliydi girmeden önce, eminim tekrar tekrar okuyordur. Heh, geliyor işte.” Suratı düşüktü. Kaşlarımı çattım. Yanımıza yaklaştığı an sordum. “N’oldu? N’oldu? Çok mu kötü geçti?”
“Yapamayacağım!!! Olmayacakkkk!” Ağlamaklı bir ses tonuyla mızmızlandı. “O kadar mı kötüydü ya? Ya senin ki Wayne.”
“Bilmiyorum.” Başımı iki yana salladım. “Ah sen Liamsın, şu okulda—“ Öksürdüm ve Heather’ı gizlice dürttüm. Wayne şaşırarak bana baktı ama bir şey demedi. “Hatırladın mı beni?” Heather gülümseyerek saçını kulağının arkasına attı. “Evet.” Heather ilk zamanlar bizim okuldaydı ama daha sonra ailesi daha iyi bir okula almak istediğinden dolayı başka bir yere kaydı alınmıştı.
“Nasılsın? Sınavın nasıldı?”
“Güzeldi.” Gülümseyerek omzunu patpatladı. “Oyun salonuna mı gitsek? Beklerken çok sıkıldım.”
“Olur.” Heather da onayladı. “Liam, gelmek ister misin?” Başını iki yana salladı ve reddetti. “Annem gelmiş zaten, ben gideyim.” Ayağa kalktı. “Size iyi eğlenceler.” Sırtını sıvazladım. “Teşekkürler, bir şey olursa bana yazmaktan sakın çekinme tamam mı?” Onayladı ve yanımızdan uzaklaştı.
“Kim bu çocuk?” Birlikte arabaya doğru ilerledik. “Liam. Okulda eskiden zorbalık görüyordu.” Başını salladı. “İyi çocuktu, okulunu değiştirmeseydi belki iyi dost olabilirdik.” Wayne gözlerini dikerek bana baktı. “Ne?”
“Yok bir şey. Oyun salonundan önce dondurma mı yesek? Çok sıcak hava.”
“Harika!!!” Heather heyecanla onayladı, moreli çoktan düzelmiş gibi görünüyordu. “Senin sınavın kötü geçmemiş miydi?” Saçımı tutup çektiğinde inledim. “Kes be.”
Havadaki kıskançlık kokusu 🤭