“Geç kaldık!” Motordan atladım ve binaya girdik. “Yavaşla, mahkemenin bitmesine daha var.” İç çektim, elimden kaskı aldı ve birlikte hızlı adımlarla yürümeye başladık.

Theron sayesinde mahkeme salonuna izleyici olarak katılma şansı bulmuştuk. Koca kapıyı ittirdim ve içeri girdik. O sırada herkes dönüp bize baktı. Theron herkesten özür diledi. Armstrong beni gördüğünde gözleri genişledi. “Bu o! Onun yüzünden oldu her şey! Her şeyi o yaptı!” Ayağa kalkıp bağırdığında hâkim ona sesini yükseltti, avukatı onu tutup geri oturttu ve bir şeyler söyledi.

Ona bakmaya devam ettim ve yerimize geçerek oturduk. Theron kaskları yere koydu. Yumruğumu ve dişlerimi sıkarken Armstrongdan gözümü asla ayırmadım.

Kızda orada oturuyordu.

Armstrong da benden gözünü ayırmıyordu. Keskin bakışları bana Wayne’yi hatırlatıyordu. Sanki yanımda o oturuyordu, gülümsüyordu.

Armstrong’a bakarak gülümsedim. Gönlüm rahat bir şekilde arkaya yaslandım. “Hak ettin.” diyerek dudaklarımı net bir şekilde oynattım. Kaşlarını çattı ve yumruklarını sıktı.

Hâkim, “Karar.” dediği anda Armstrong ve avukatı ayağa kalktı. Kalbim hızlanmaya başladı. “Sanığın, reşit olmayan bir kişiyle uzun süreli cinsel ilişki kurması ve kamu görevini kötüye kullanması nedeniyle; on beş yıl hapis cezasına, en az on yılını infaz kurumunda geçirmesine, ömür boyu cinsel suçlular kaydına alınmasına ve milletvekilliğinin derhâl sonlandırılmasına karar verilmiştir.”

Kalbim güm güm çarpmaya başladı. Theron beni gülümseyerek tuttu ve salladı. “Oldu işte, oldu!”

Oldu Wayne, baban tutuklu ve içeriye alınacak. Milletvekilliği sona erdi, artık halk ve devlet ondan nefret ediyor. Tüm ününü ve şöhretini kaybetti, insanlar ondan nefret ediyor. Ailesi dağıldı, hayatları boyunca bununla yaşayacaklar.

Sırada kalan tek şey içeride işkence çekmesi. Onu da halledeceğiz, sana yaşattığı her bir şey için pişman olacak. Her zerresine kadar, en dibine kadar.

Ölmek isteyecek ama buna izin vermeyeceğiz, bu kadar kolay kurtulamayacak. Bu yüzden de pişman olacak, günlerce senin ve benim adımı yakınacak, karanlık dört duvar arasında. Onu öldüren şey pişmanlığı, halkın gazabı olacak.

Artık rahatça yatabileceksin, baban yaşattığını yaşayacak. Kamuoyunun dillerine düşme, yapma etme, düşersen seni öldürürüm dediğini yaşadı. Sana yaşattığı korkuyu iliklerine kadar hissettirdik. Senin uyuşturucu kullanmana neden olduğu için cezalandırılacak. Videon yayınlandığında nasıl sessiz kaldıysa, şimdide istese hiçbir zaman konuşamayacak. Kimse onu dinlemeyecek.

İşini kaybetti, kamuoyu için bir sapıktan başka bir adam olmadı. Ailesi dağıldı, ablan hayatı boyunca böyle bir babayla yaşayacak. Annen bir daha kimseye güvenemeyecek, günlerce, belki aylarca acı çekecek.

Sonunda sen değil, ailen acı çekiyor. Sana çektirdiklerini çekiyorlar.

Çok mutluyum yine de içim boş boş ve buruk. Sen yoksun.

Armstrong ayağa kalktığında görevliler ona kelepçe bağladı. Bir sürü flaş patladı, magazinin ve gazetelerin birinci sayfasına yer alacaktı. Yüzündeki ifadeyi görmek beni harika hissettiriyordu, uzun zaman sonra tarif edemediğim bir duygu hissediyordum. Başını eğdiler, o sırada bana baktı. Gülümsemeye devam ettim, sinirden kanı kaynıyor olmalıydı.

Görevliler başına iyice baskı uygulayarak yere bakmasını sağladı. Tutarak onu çıkardılar. Hâkim, salondan ayrılırken herkes ayağa kalktı. Bende kalktım, Theron gözlüğünün camlarına hohlayıp silerken onu dürttüm. “Ha?” Hızla ayağa kalktı ve gözlüğünü taktı. “Hadi gidelim. İyi oldu geç geldiğimiz, saatlerce mahkeme dinleyeceğim diye çok korktum.”

Başımı sallayarak onayladım ve ayağa kalktık. “Mezarlığa gidelim mi?” Theron’un bana sorduğu soruya karşıt ona baktım, göz göze geldik. “Arkadaşınla konuşmak istersin diye düşündüm.” Başımı salladım. “Tabii, tabii, iyi olur. Teşekkürler.” Kaskları alarak birlikte ilerlemeye başladık.

Armstrong’u suçlu nakil aracına götürüyorlardı. Etraf gazeteciler, muhabirler, kameramanlarla doluydu. İnanılmaz bir kalabalık vardı.

Çıktıktan sonra Wayne’nin üvey annesi karşımda durdu ve bana baktı. Kaşlarımı çattım, onu gördüğümde şaşırdım. Theron bile şaşırmıştı. “Sen yaptın değil mi? Tüm görüntüleri sen yaydın!” Sesini yükselttiğinde herkes dönüp bize baktı. Theron hafifçe elini onun göğsüne koyarak geriye çekti. “O bir şey yapmadı hanımefendi, magazin sayfalarına çıkmak için şov yapmana gerek yok.” Theron’u durdurdum, bana baktı. “Evet, ben yaptım. Her şeyi ben yaydım. Ne yapacaksın? Sapık ve pedofili kocanın suçunu bana mı yıkacaksın?”

Gülümsedim. “Bu daha hiçbir şey, yeni başlıyoruz.” Kadın benim göğsüme birkaç kez vurduğunda hakaretler etmeye başladı, ağlıyordu. Theron onu tutup ittirdi ve benim kolumu tutarak çekti. “Bırak gitsin, uğraşma.”

Kadın peşimden gelecekken polisler onu engelledi. Dışarıya çıktık ve derin bir nefes aldım. “Aptal karı, dua etsinde ona bulaşmadın. Yemin ediyorum kocasından daha fazla yediği bok vardır.” Ekipten bir çocuk yanımıza geldi, Theron’un kulağına uzanıp fısıldadı. Çekildiğinde başını sallayarak onayladı. “Kız bekliyormuş, gazetecilerden anca kaçmış. Bir an önce parayı almak istiyor. Sen gelme, ben veririm. Şimdi birileri görüp yanlış anlamasın.” Başımı salladım. “Motorun oraya geç, geliyorum.” Kaskını bana uzattı. Alıp motora doğru ilerledim.

Tam o sırada gazeteciler yanıma koştu, etrafımı sardıklarında onlara baktım. Ne alaka olduğunu anlamadım, kameralar bana dönüktü. “Bay Acker, Armstrong’un tutuklanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Oğlu Wayne Armstrong sizin çok yakın arkadaşınızdı, paylaşılan videolarda ona darp uyguladığı görüldü. Nasıl hissediyorsunuz?”

“Videoları paylaşan gerçekten siz misiniz?”

“Neden yaptınız? Arkadaşınız Wayne’nin intikamını almak mı istediniz?”

“Sizce Wayne şu an neler hissediyor, yattığı yer huzurlu mudur artık?” Sorular aklımı karıştırdı ve başımı şişirdi. “Bu soruları neden bana soruyorsunuz? Sormanız gereken Armstrong, senelerce oğluna işkenceler etti. Onun suçlu olduğu kadar da sizlerde suçlusunuz, Wayne’nin sadece bir robottan ibaret olduğunu düşündünüz. Sadece örnek bir insan olması gerekiyor sandınız. Kullandığı uyuşturucunun zevkine olduğunu zannettiniz ama bunu babası yüzünden yapmak zorunda kaldı. Ona kendisini öldürmesini söylediniz, aylarca sosyal medyadan boğup durdunuz. Sokağa çıkamadı. Dilerim bunu yapan her kişi aynı şeyi yaşar. Zorbalığın ve istenmeyen bir çocuğa nasıl davranıldığını yaşamak zorunda kalır.” Bir kamerayı tutup yüzümü yaklaştırdım. “Kamuoyu ile Armstrong orospu çocuğudur ve orospu çocuğu olarak kalacaktır. Hepiniz bir gün bedelini ödeyeceksiniz.”

Geberin umarım. Sorular arttığında hiçbirini kafam almadı. Kalabalığın içinden bir el beni tutup çekti ve çıkardı. Bu Theron’du. “Aklını mı kaçırdın sen? Ne diye onlara cevap veriyorsun? Gidelim hadi.” Kolumu bıraktığında arkasından ilerlemeye başladım.

Bizi takip ediyorlardı. Motora yaklaştığımızda hâlâ dibimizdelerdi. Theron elimden kaskı alıp taktı ve aynalı vizörünü kapattı. Aynısını ben yaptım. “Plakayı katla, çekmesinler.” Onayladım ve dediğini yaparak arkasına bindim.

Kalabalığı dağıtmak için üstlerine süreceğine dair bir uyarı yapıp ara gaz verdi. R1’in egzozu yanında insanların kulakları çınlamış olmalıydı. Bazıları kulaklarını tıkayarak birkaç adım geriye çekilmişlerdi. Kalabalık açılmaya başlarken beline sıkıca sarıldım ve bir anda basarak çığlıkların arasından geçti.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu