“Gitmek istemiyorum ya!” Heather valizlerinin üstüne oturdu ve kollarını göğsünde birleştirdi. “Hadi, elbet gidecektik bir gün. Sende sıkılmadın mı? Kıpkırmızı oldun güneşten.”

“Umrumda değil!!!! Gitmek istemiyorum işte!” Heather’ın kolundan tutup çektim ve kaldırdım. “Böyle yapmaya devam edersen uçağa geç kalacağız, hadi.” İç çekti. Odadan çıktık. Wayne görevlilerin çantaları aşağı getireceğini ve arabaya yerleştireceğini söylemişti.

“Bir şey unutmadınız değil mi?” Herkes onayladı. İkili arabaya ilerlerken Cho-hee’nin sesini duydum. “Aidan! Gidiyor musun?” Ona dönüp baktım ve gülümseyerek onayladım. Yanıma yaklaştı. “Çok erken oldu ya.”

Cho-hee ile tatil boyunca az çok vakit geçirmiştik. Bazen akşamları sahilde buluşuyorduk. “Tekrar görüşür müyüz acaba?” Omuzlarımı kaldırdım. “Koreye gelirsin ama, ya da ben gelirim, olmaz mı?” Gülümsediğinde güldüm. “Ahhh, Cho-hee…”

“N’oldu?” Başımı kaşıdım. “Aslında bildiğin gibi değilim.” Kaşlarını çattı. Ne olduğunu söylememi merakla bekledi. “Aslında daha birkaç gün önce reşit oldum, zenginde değilim, arkadaşım öyle. Doğum günümü kutlamak için buraya gelmiştik.” Sessiz kaldı ve hiçbir şey demedi. “Ailemde yaşamıyor, hiç kimsem yok. Hepsi öldü.” Gözleri irileşti. “Ciddi misin?” Korece sormuştu, tatil boyunca bana birkaç kelime öğretmişti. “Evet.”

Elini koluma koydu ve sıvazladı. “Ama şimdi iyisin, en azından öyle görünüyorsun.” Başımı sallayarak onayladım. “Zengin olmaman da umrumda değil, ben gelirim belki.” Gülümsedi. Şaşırdım, çokta egoist bir kız değildi. Yaklaşarak yanağıma bir öpücük kondurdu, şaşırmıştım.

“Görüşmeye devam edelim, olur mu? Hoşçakal!” El sallayarak uzaklaştığında arkasından bakakaldım. Gerçekten çok sevimli bir kızdı, Heather dan daha fazla hemde.

Gülerek arkamı döndüm ve otelden çıktım. Kapı önünde bekleyen arabaya ikili çoktan geçmişti. Görevli çantaları yerleştiriyordu. Ön koltuğa oturdum. Tüm her şey tamamlandığında havaalanına yola çıkmıştık.

Heather üzgün görünüyordu, hiç şaka yapmıyordu ya da bizimle konuşmuyordu. Wayne ona moral vermeye çalışıyordu. “Tekrar geliriz, bu sefer seni daha iyi bir yere götürürüm. Bu kadar üzülmesene. Güzel bir tatil geçirdik.”

“Wayne haklı Heather, surat asma.” Dikiz aynasından onlara baktım, Heather bir şey demiyordu, sadece pencereden dışarıyı seyrediyordu. İç çektim ve elimi boynumdaki kolyeye götürerek oynamaya başladım. “Boşver, eve gidince kendisine gelecektir.” Wayne başını sallayarak onayladı.

Uçağa gelip bindiğimizde gündüz vaktiydi. Ertesi gün evde olacaktık. Uçakta uyumayı denemiştim ama bu sefer uyuyamıyordum. Hepimiz yanmıştık, her yerimiz acıyordu. “Eve gidip yatağımda yatmak istiyorum. Ama gittiğimde bir sürü işim var.”

Reşit olduğum için üstüme büyük bir miras çökmüştü, borçlarımı ödeyip eski evdeki tüm eşyaları satmam gerekiyordu. Üstelik babaanneminde hastane masrafları ve para cezam vardı. Hepsini Wayne karşılamıştı, avukat parasını bile. Bunların hepsini geri ödemem gerekiyordu ve gittiğim gibi yapacaktım. Birkaç marketede aynı şekilde.

Bunları düşünürken bir yandanda kolyemle oynamaya devam ediyordum. Heather suratını asmaya devam ediyordu ve Wayne internette bir şeyler seyrediyordu.

Telefonumu açıp baktığımda Cho-hee’nin yazdığını gördüm, gülümsedim. Eve sapasağlam gittiğimi haber vermemi istiyor ve yolculuğumun iyi geçmesini umuyordu. Ona geri mesaj atarak telefonumu kapattım.

Wayne ile biraz sohbet ettik. Telefonundan bir şeyler gösterirken yukarıdan gelen mesaja gözüm çarptı. “Jackson, bir video.”

“O ne?” Wayne kaşlarını çattı. “Bilmiyorum.” Mesaja tıkladı, bacağını sallamaya ve parmaklarını ısırmaya başladı.

Videoya tıkladığında Wayne ile arkadaş olduğumuzda, Jackson’a zorla sildirdiğim video vardı. Ama demek ki silmemişti. Wayne’nin klüpte, etrafında alkoller ve kızlarla uyuşturucu çektiği video. Telefonu hızla elinden aldım. “Hani silmişti? Hani silmişti Aidan?”

Hemen Jackson’ı aradım. Açtığı anda bağırmaya başladım. “Bu video ne lan! Yetmedi mi daha! Ne diye uğraşıyorsun hâlâ onunla?!” Heather bize baktı. Wayne’ye ne olduğunu sordu ama o yanıtlamadı. “Telefonu senin açacağından hiç şüphem yoktu. Belli ki tatilde güzel vakit geçirmişsiniz ama bitti artık, ismimi karaladınız. Aileme rezil oldum, mutlu mutlu öyle hayatınıza devam edeceğinizi mi zannettiniz?”

“Jackson, geldiğimde seni öldüreceğim. Bu sefer bitti artık, ya o videoyu sil ve siktir git, ya da geber.”

“Şu tehditlerinden çok usandım artık, erkek olda dediğin şeyi yap. Gel ve öldür beni. Ama onun öncesinde ne yapacağım biliyor musun? Bu videoyu yayacağım, tüm sosyal medyaya atacağım. Hemde tek bunu da değil, ona uyuşturucu çektirdiğim videoyuda yayınlayacağım, kırpıp sanki isteyerek yapıyormuşçasına.” Ona sövüp saydırdım, bağırdım çağırdım. “Öyle bir şey yapmayacaksın, anladın mı beni? Sakın!”

Wayne kolumu tuttu ve n’olduğunu sordu. Ama anlamıştı, korkudan neredeyse titriyordu. Wayne’ye baktığımda sesimi yumuşattım. “Jackson, lütfen bak. Ne istersen yaparım, tamam mı? Bana sinirlisin, gel ve döv beni, istersen öldür umrumda değil. Ama Wayne’ye dokunma, ona bulaşma.”

Wayne bunun altından kalkamazdı, onuda kaybedemezdim. “Konuşsana aptal herif! Konuş!”

“Artık çok geç, dediklerimi ciddiye almamayı bırakıp beni hafife almamalıydın, seni uyarmıştım.”

“SENI GEBERTECEĞİM LAN! OROSPU ÇOCUĞU!“ Telefonu kapattı. Diğer herkes bize baktı. Birkaç kez daha Jackson’ı aradım ama telefonunu açmıyordu. Dudaklarımı ısırmaya başladım. Bacaklarım titriyordu. “N’oldu? Ne yapacak? Aidan!”

Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Uçaktayım ve hiçbir şey yapamıyorum, çok yanlış zamanda oldu tüm bunlar! Ne yapmam gerekiyor? Ellerimi saçlarıma attım ve çekiştirdim, düşünmeye başladım ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. “Aidan! Konuşsana!”

“Çocuklar…” Heather’a baktık. Yüzünde korkunç bir ifade vardı, telefonu elindeydi. Aynı şekilde dudaklarını ısırıyordu, elleri titreye titreye telefonu çevirdi. Wayne’nin videosu, sosyal medyada, anında görüntülenme almıştı.




user

jacksonsuz sakin birkaç bölüm geçirmemizden belliydi allahım çıldırcam gebersin artık şu çocuk

Novebo discord sunucusu