“Eveeet!! İşte geldik.” Aidan bana kaşlarını çatarak baktı. “Burası neresi ya? Kimin evi bura?” Motordan inerek kaskımı çıkardım. Motorun üstüne bıraktığımda Aidan da aynısını yaptı. “Soru sormayı kes artık, geldik işte, göreceksin.” Gözlerini devirdi. “Gelmişken söylemen daha mantıklı değil mi? Yol boyu sürekli geçiştirip durdun.”

Ona cevap vermedim ve ilerlemeye başladık. Eski ama çok da eski olmayan apartmana girdik, asansöre bindik. Asansör biraz ürkütücüydü, garip sesler çıkarıyor, kalktığında ve durduğunda çok ani oluyordu. “Cevap ver~”

“Sus ya!” Dudaklarını büzüştürdü ve bir şey demedi. Asansör aniden durduğunda bir anlık korkuyla koluma tuttundu. Bir kahkaha patlattım. “Ne var lan?!” Gülmeye devam ettim. “Korkaksın oğlum sen.”

“Kes sesini. Tarihi eser olmuş asansör, tabii korkacağım!” Soluklandım ve asansörden çıktık. Dairenin önüne geldiğimizde zili birkaç kere çaldım. Bir-iki dakika sonra kapıyı Heather açtı. “Hoş geldiniz…” Aidan’a baktığımda gözleri genişlemişti. Çok şaşırmış olmalıydı, iki seneyi aşkın görüşmüyorlardı. Heather oldukça değişmişti. Sarı ve uzun saçları simsiyah, küttü.

“N—ne alaka ya?..”

“Girin içeri.” Kapıyı açtı ve Aidan ile birlikte girdik. Hızla kucağıma küçük çocuklar atladı. “Theron abi~” İki oğlan bacaklarıma sarılmışken güldüm, onları çekmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyorlardı. “Ahh, bıraksanıza!!” Seslerini yükselttiler, bırakmayacaklarını söylediler. “Her bıraktığımızda gidiyorsun! Sonra iki hafta boyunca hiç gelmiyorsun!!” İki çocukta beş yaşlarındaydı. İkizlerdi. Heather’a baktım. “Eva teyze burada mı?”

“Markete gitti… gelmek üzeredir.” Başımı sallayarak onayladım. Aidan hâlâ büyük bir şok içerisindeydi. Konuşmuyordu, büyük ihtimalle ne diyeceğini bilmiyordu. “Çocuklar, bırakın hadi. Yürüyemiyor.” Çekildiler. Birini hemen kapıp omzuma attım, diğerinide tek elimle alıp diğer omzuma attım. Ellerimi onların kalçalarına koydum. Gülüştüler ve beraber salona geçtik.

Salona geçtiğimizde diğer üç kız da buradaydı. Utangaç olan ise kapının ardına gizlenmiş bize bakıyordu. Bir türlü alışamamıştı. “Kızlar, hoş geldin diyin hadi.” Yerde evcilik oynayan kızlar hemen yerlerinden kalkıp belime sarıldılar. Omuzlarımda ki iki erkeği yere indirdim ve onlara sarıldım. “Ahhh, her geçen gün dahada büyüyorsunuz!”

“Theron abi~ nefes alamıyoruz!!!”

“Ay, pardon.” Hafifçe çekildim ve gülümsedim. “Kafam çok karışık şu an.” Aidan’a baktım. Heather ikimizinde ceketlerini aldı ve koridora astı. Kızlar ellerimi tutup beni sürüklemeye başladı. Birlikte yere oturduk ve bir anda kendimi oyuncaklardan yapılmış bir yemek masasında buldum.

Aidan koltuğa oturdu, Heather ise yan koltuğa oturmuştu. “Hepsi senin mi?” Heather hafifçe kıkırdadı. “Hayır tabii ki.” Kızlardan birisi boynuma çilekli bir önlük geçirdi ve bana hayali olan yemeği yedirmeye başladı.

“Seninle ayrıldıktan sonra Theron beni aradı. Bana bir iş olduğunu söyledi fakat benden başkada tanıdığı bir kız yokmuş. Eğer benim içinde uygun olursa bu evde yetim çocuklara bakıp bakamayacağımı sordu. İlk başta istemedim ama zaten çocuk gelişim okuduğumdan dolayı mantıklı olabileceğini düşündüm, onları görmeye geldiğimde de reddedemedim.”

“Yemeğim nasıl olmuş bay Theron?” Gülümsedim ve biraz düşünür gibi yaptım. “Hmm, bilemedim sanki biraz… biraz fazla…” Yüzünün düştüğünü gördüm. “…harika olmuş!!! He-he!” Kız da benle birlikte güldü. Kapının ardında duran çekingene baktım. “Emma, gelsene!” Emma’nın kulakları duymuyordu. Ellerimle gelmesini söyledim. Başını iki yana salladı. “Gel kız, yemeyeceğim bu sefer, gerçekten.” Tekrardan işaret diliyle konuştum.

Tekrar reddetti. Hızla ayağa kalktığımda benden kaçmaya başladı. Koridora çıktık ama minik olduğu için hemen yakalamıştım. Yakındı. Güldüm ve onu kucağıma aldım. “Neden kaçıyorsun?”

“Çünkü oradaki abiyi tanımıyorum!” Minik elleriyle kelimelerini işaret etti. “Onu ben getirdim, sana bir şey yapmaz ki!”

“Hayır, çok korkunç duruyor.” Bir kahkaha patlattığımda şaşırdı. “Öyle durduğuna bakma, dünyanın en tatlı abisidir.” Birlikte salona girdik. “Aidan, bir baksana.” Aidan dönüp bana baktı. “Emma senden çok korkmuş. Biraz gülümsesene!” Ayağımla onun bacağını ittirdim. “Ben—benden mi?..”

“Evet, korkunçsun.” Emma elleriyle yüzünü kapatarak omzuma yaslandı. “Neden ki?..” Emma’yı Aidan’ın kucağına bıraktım. Emma ağlayacak gibiydi, Aidan’ın da eli ayağı birbirine dolanmıştı. “Daha önce bir küçük çocukla hiç karşılaşmadın mı?”

“Hayır, karşılaştım da…”

“Emma, o abi kötü değil.” Ellerimle işaret ettim.

“Evet… ben iyiyim.” Emma için telaffuz ederken güldüm. Aidan sinirle bana baktı. “Sen bana güleceğine gitte o çilekli önlüğünle mamanı ye!” Unuttuğum önlüğü hemen boynumdan çıkardım ve kızlara attım. “Ama çok yakışmıştı!!!” Hepsi aynı ağızdan sızlandı.

İkizlerle ve kızlarla koştura koştura oynadım. Kızlar her zaman çok iyiydi ama ikizler sürekli baş belasıydı, erkek çocukları hep fırlamadır. Birisi omuzlarıma tırmanıp dururken, diğeri sürekli ayaklarıma yapışıp bırakmıyorlardı. Eva teyzede gelmişti artık, çocuklara yemek hazırlamıştı. “Hadi, hadi… bu kadar yeter.” Sırtımdaki oğlanı, eğilip düşürdüm ve havada yakalayıp yere indirdim. Belim çok fena ağrımıştı. Soluk soluğaydım.

“Yemek yeme vakti~” Aidan, Emma’yı elinden tutup getirmişti. Belimi esnettim. Altı çocukta masaya oturduktan sonra üçümüz balkona geçtik. Masaya oturduk, Aidan ile Heather, eski arkadaşları Wayne hakkında konuşmaya başladılar. Bir sigara yakan Heather’ı görünce Aidan çok şaşırdı. “Rahatsız olurdun.” Heather başını sallayarak onayladı, eskisine göre Aidan’a karşı daha ilgisizdi ve sessizdi.

Aidan dönüp bana baktı. “Siz bunca zamandır görüşüyor muydunuz yani? İkinizin arasında…”

Güldüm. “Hayır saçmalama, tabii ki de bir şey yok.” Heather cümleye girdi. “Theron sıklıkla burayı ziyarete geliyor, Eva teyzeyle de çok yakın. Çocukların ve evin ihtiyaçlarını karşılıyor. Zaten gördün, Theron’u çok seviyorlar.” Aidan ile göz göze geldik, gözleri parıldarken başımı eğip gülümsedim. “Ee, sen n’apıyorsun? Kafes dövüşüne devam ediyorsun diye duydum.”

“Çok sık olmasa da öyle, Theron beni genel olarak çıkarmamaya başladı.”

“İyi gördüm seni, onu atlatmana sevindim.” Aidan başını eğdi. Heather’a gözlerimi belerttim, o da sessizce özür diledi. “Yani… tam olarak olmasa bile öyle sanırım. Bazen ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum ama o da böyle olmasını isterdi.”

“Öyle. Theron sayesinde olmalı.” Aidan mırıldanarak onayladığında hemen elimi onun saçlarına attım ve karıştırdım. Canını sıkmasından hoşlanmıyordum, o her canını sıktığında bende aynılarını hissediyordum. “Heather… ben gerçekten özür dilerim.”

“Hm? Ne için?” Heather ince sigarasının külünü silkti. “Ben… o gün sahilde…” Onun lafını kesti. “Önemli değil, benimde özür dilemem lazım. Doğru bir zaman değildi, sana anlayış göstermem gerekirken bencilce davrandım. Ama artık anlamı yok, o yüzden unutalım gitsin. İkimizde büyüdük, farklı insanlarız.” Aidan dudağını ısırdı ve başını sallayarak onayladı.

“Yaaaa! Ne kadar karamsarsınız yemin ediyorum balkondan atlayacağım şimdi! Yıllar sonra karşılaşıyorsunuz ve üstümüze kara bulutlar çektiniz! Yemin ediyorum böyle olacağını bilseydim hiç ikinizi bir araya getirmezdim!” İrkilerek titredim. “Uf, içim ürperdi.“

“Haklısın.” Başka şeylerden bahsetmeye başladık. Heather’ın eğitiminden, bu evle ve çocuklarla ilgili falan. Bazende ikili eski günlerinden bahsediyorlardı. Heather genel olarak oldukça durgundu.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu