“Git diyorum lan, manyak mısın sen?!” Başımı iki yana salladım. Yaraya her bastırdığımda her seferinde aklıma Wayne geliyordu. “Öleceksin… hayır… hayır ölemezsin.” Beni tutup salladı. “Ölmeyeceğim, ölmeyeceğim! Sadece… bacağıma geldi, tamam mı? Ahh… sadece bacağım… riskli değil. Ama gitmen gerek, yoksa… senide Armstrong’un yanına gönderirler.”
“Ölürüm ki arkada bırakmam seni!” Göz göze geldik ve güldü. “Manyaksın lan sen.”
Silahı kaptım, yaklaşan polislere birkaç kere sıktım. Ağırdı ve deli gibi tepiyordu. Yarasını tutarken güldü. “Aferin lan.” Hızla hırkasını çıkardım ve bacağına bağladım. Kan kaybetmesini engelleyecekti. Polislerin tekrar geldiğini gördüm, birkaç defa daha sıktıktan sonra silahı belime koyarak Theron’u tutarak kaldırdım.
“Siktir! Çok ağırsın lan!” Kolunu omzuma attım. Elini de beline sararak olabildiğince hızlı ilerlemeye başladım. Çıkışa zaten çok az kalmıştı, kurşunlar bizi sıyırıp geçiyordu. “Öleceğiz, yemin ederim ikimizde kafamızdan vuracaklar şimdi! Ahhhh!” İnan bu şu an hiç umrumda değil.
“Basma bacağının üstüne!” Sonunda çıktığımızda burada polis yoktu, hepsi içeriye girmişti. Theron’u duvara yaslayıp bıraktım ve garajın kapısına ilerledim. Tutarak güçlükle indirdim. Kurşunlar kapıyı isabet ettiğinde sonunda kapatmıştım. “İnsanın can havliyle yapamayacağı… ah… hiçbir şey yok… gerçekten…”
Motorun üstüne bindiğimde anahtarı bir türlü sokamadım. Elim ayağım titriyordu. Sakin ol, sakin ol… paniklememen gerekiyor. “Sakince yap Aidan, kapıyı indirdin… bu onları geciktirecek, daha zamanın var…”
Başımı sallayarak onayladım. Anahtarı doğru düzgün soktum ve çalıştırdım. Motor boştaydı, yavaş yavaş geriye ayaklarımla ittirdim ve döndüm. “Binebilecek misin?”
“Herhalde.” Sola geçti, sağ bacağından vurulmuştu, motora binme konusunda şanslıydı. Bacağını zar zor hareket ettirdiği için binmeside zor olmuştu. Biraz dengemi bozmuştu ama toparlamıştım.
Acıyla alnını omzuma yasladı. “Uyuşuyor, ahhhh….” Sırtımı ısırdığında inledim. “Isırmasana!”
“Acı çekiyorum anlayış göster!”
Birinci vitese attığımda sokaktan çıktık. “Bir de git… kovalanmıyorsun merak etme. Zaten plaka kapalı. Sakın atma, gazı da aniden verme… ahh… yemin ediyorum ayak üstü… ölürüz.”
İlk defa trafiğe çıkmıştım, Theron bana hep arazide sürdürüyordu. Trafik korkunç ve gericiydi. Polis siren seslerini duyduğumda korkuyla vites attım. Gazı her bıraktığımda debriyajı çekerek birer vites yükseliyordum, attıktan sonra tekrardan gazı vererek hızlanıyordum. İyice yatarak bastığımda Theron beni sımsıkı tuttu ve başını sırtıma vurdu. Rüzgarın sesinden ne dediği pek anlaşılmıyordu ama bana saydıra saydıra küfür ettiğinden emindim.
Gece saati olduğu için çokta araba yoktu, bu yüzden avantajlıydık. Hızımız neredeyse iki yüz otuzlardaydı, göt korkum olmasa asla yapamazdım. Etrafta olan arabalarıda sollayıp geçiyordum. Kırmızıda geçtiğimde hızla önüme bir araba çıktı. Direksiyonu kırdım ve tekerler kaydı. Hakimiyeti kaybettiğimi hissettim. “Öldük laaan!” Theron bağırdı. O olsaydı çok rahat bir şekilde kurtulurdu.
Kontrolü toparladığımda polis arkamızda kalmıştı, aniden karşıma gelen arabayı solladığımda durmuştu. Polis ani frenle durup onu geçememişti. Vites düşürdüm. “Aferin Aidan! Aferin!” Gülerek bağırdı. “Bayılıyorum sana ya, bayılıyorum!!”
Kalbim ağzımdan fırlayacaktı, yolda altıma bırakmış bile olabilirim. O ise adrenalin patlamasından gülerek haykırıp duruyordu. Bacağı ise uyuştuğu için çokta acı çekmediğini anladım.
Patronumun evine geldiğimde motoru kapattım ve omzumun üzerinden ona baktım. “İn.” Etrafa baktı. “Burası neresi lan?” İnerken bacağını yere bastığı için bağırdı. Hırkası kanlar içinde kalmıştı. “Eski patronumun evi, hastaneden iyidir. Polisler ilk oraya bakacaklar.”
“Mantıklı ama bacağımda bir kurşun var, farkındaysan. Onu ne yapacağız?” Motoru kapatıp indim. Onun elini omzuma attım ve tekrar belini tutarak ilerlemeye başladık. “Bilmiyorum, bilmiyorum… halledeceğiz…”
Kapının önüne geldiğimde onu tutmaya devam ettim. Tek elimle çaldığımda etrafıma baktım. “Hadi… aç şunu…” Polisleri atlatmıştık ama yine de üzerimde bir izlenme duygusu vardı. Kimsenin onu böyle görmemesi gerekiyordu.
Patronum kapıyı açtığında bana baktı. “Aidan?” Başımı salladım. “Size çok acil ihtiyacım var—“
“İhtiyacımız.” Theron gülümseyerek el salladı. “Girebilir miyiz?” Patronum biraz sorguladı ama sonra dayanamayıp içeri aldı. Theron’u sandalyeye oturttum. Durumu kısaca anlattım. “Hastaneye gitmeniz gerekiyor, burada ben hiçbir şey yapamam.”
“Hastaneye gidersek yakalanırız, gidemeyiz. Bir şeyler yapmamız gerekiyor, lütfen bay Antony, yalvarırım yardım edin… yalvarırım ya…” Antony bir iç çekti. “Delisiniz siz, iki suçluya resmen yataklık yapıyorum.” Telefonunu çıkardı ve birisini aradı. “Kimi arıyorsun?!” Polisi aradığını düşündüm, yapabilirdi. “Bir arkadaşımı, doktor.”
Derin bir nefes aldım. “Güvenebilir miyiz?” Başını sallayarak onayladı. Mutfağa gitti ve doktorla konuşmaya başladı. Theron’a baktım ve önünde eğildim. Hırka kanlar içinde kalmıştı, Wayne’nin kollarını da böyle sarmıştım. “Bir dakika— saat? Saat nerede?!” Bileğime baktım. “Wayne’nin saati yok!”
“Sakin ol…” Saati cebinden çıkardı ve bileğimi tutarak taktı. “Burada.” Derin bir nefes aldım. “Teşekkürler.” Başını salladı.
Ellerimi hırkanın üstüne koydum ve Baskı yapmaya başladım. “Acıyor mu?” Başını iki yana salladı. “Umarım çok kan kaybetmemişsindir.”
“Umarım paralarımı kurtarmışlardır.” Gözlerimi devirdim. Bir sandalye çektim ve karşısına oturdum, o sırada bacağına baskı yapmaya devam ettim. Ellerim kanlar içindeydi. “Delireceğim şimdi, paralarımı kaptılarsa mahvolurum!”
“Parayı siktir etsene! Bacağını düşün! Hem nasıl o kadar hızlı topladınız paraları?”
“Hepsi hazır çantada bekliyordu çünkü, her ihtimale karşı. Offf, canım paralarım!” Sızlandı. Başımı iki yana salladım. “Aptalsın.”
“Sende manyaksın! Neler yaptın lan orada? Yok bir çatışma, yok garaj kapısını kapatmak, yok basıp gitmeler; önüne çıkan arabadan kurtulmak, makasa girmeler? Sanada bir tane alalım motor.”
“Şu durumda bunu mu düşünüyorsun?” Suratını büzüştürerek bana baktı. “Ne var?” Başımı iki yana salladım. “Asıl bunu kim yaptı, polis mekanını bastı. Yakalananlar var, korkmuyor musun? Ya senin adını verirlerse?”
“Kimse benim kurucu olduğumu bilmiyor ki, adımı bile bilmiyorlar. Ayrıca kimin yaptığıda belli, bacağım iyileşsin ilk iş onun yanına gideceğim. Geberteceğim onu.”
“Jaxon.” Başını sallayarak onayladı. “Ama ya o değilse? Sonuçta bir çok kişi mekanın yerini biliyor.” Derin bir nefes aldı. “Eminim o, isteyen şimdiye kadar yapardı. Bana olan nefreti hiç sönmeyecek, hayatı boyunca bana acı çektirmek istiyor.”
“Senin o belindeki ne lan?” Patronum gelip kapüşonlumu kaldırdı. Belimde tabanca olduğunu tamamen unutmuştum. Ayağa kalkıp tabancayı tuttum. “Oyuncak.” Theron dudaklarının arasından bir kahkaha kaçırdı. “Oyuncak mı?”
“Silahla mı geziyorsun artık?” Başımı iki yana salladım. “Benim o tabanca, yanına almasını söyledim. Kullanmam gerekirse diye.”
“Ruhsatın var mı?”
“Arama emrin var mı?” Patronum kaşlarını çattı. Aptal herif bu adam senin hayatını kurtaracak, ne diye dikleniyorsun? Diye bağırmak istedim. “Bak ne diyeceğim, siktir git hastanede aldır kurşunu.”
“Kendimde çıkarırım.” Patronum tam yanıt verecekken aralarına girdim. “Tamam, tamam, kesin sesinizi. Ruhsatı var.” Cebinden cüzdanını aldım ve çıkararak ruhsatı gösterdim. “Gördün mü? Ruhsatı var. Sende cevap verip durma.” Gözlerini devirdi ve başka tarafa baktı.
Kapı çaldığında Antony giderek açtı ve doktor içeri girdi. Bir kadındı. Theron dirseğini masadan kaldırıp yüzünü elinden çekti ve dönerek ona baktı. Güldü. “Kadın doktor mu?” Bacağını dürttüm. Bana baktı. “Ne?”
“Çok teşekkürler Melissa, sen olmasan yapamazdık.” Antony ona telefonda durumu açıklamış olmalıydı. Doktor hanımefendi onun yanına geçerek gömleğini düzeltti ve gülümsedi. “Her zaman.”
“Senin patron suyu çoktan ısıtmış zaten. Cilveye bak, kesin sevişerek ödeyecek bunun bedelini.” Onu tekrar dürttüğümde sinirle bana baktı. “Ne var? Doğruları konuşmakta mı yanlış?”
“Öp de başına koy, hastanede tutuklanırdık.” Sessiz kaldı. “Theron sen olmalısın.” Çantasını kenara koydu. Üstündeki ceketi çıkarıp sandalyeye astı. “Evet benim hanımefendi.”
“Koltuğu hazırlar mısınız? O sırada bende bacağını kontrol edeyim.”
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı