Vanessa ile ne zaman tanıştığımızı tam olarak hatırlamıyorum, sanırım küçükken, çok küçükken.

Bizim mahalleye yeni taşınmıştı, dokuz, on yaşlarındaydık.

Nedense onu her zaman camdan seyrettim, tabii arada bir sohbet ediyorduk ama ben insanlara karşı her zaman çok çekingen olmuşumdur.

O zamanlar ne kadar istismara uğrasam bile arada yaramazlıklar yapıyordum, Vanessa sürekli görüyordu. Hatta bir ara onunda yaramazlık yaptığını görmüştüm.

Bir ağacın üzerine tırmanıyordu, annesi ona aşağı inmesini ve inmezse düşeceğini söylemesine rağmen tırmanmaya devam ediyordu.

Amacı ağacın tepesinde gördüğü parlak kırmızı elmaydı. Sonra bastığı ince dal bir anda kırılmış ve yere düşmüştü.

Neyse ki çok bir şey olmamış, sadece kaşının üstü yırtılmıştı. Ama o sanki ölecekmişçesine ağlıyordu.

Sonra onunla lisede yakınlaştık, lisenin ilk senesi.

"Sen o sessiz çocuksun değil mi? Bizim mahallede olan!"

Sıramın üzerine oturmuş, gülümsüyordu. İlk başta onu çok sinir bozucu bulmuştum ancak herkese baktığım gibi bakmayı kesip ona ayrı bir gözle bakmaya başladığımda aslında diğer insanların ondan daha sinir bozucu olduğunu fark ederek onun hiç sinir bir insan olduğunu düşünmemeye başlamıştım.

“Evet."

Beni duyamayıp hafifçe bana yaklaşmıştı.

“Ne dedin?"

Başımı sallayarak "evet" dediğimi belirttim.

“Ahh, gerçekten sessiz bir çocuksun."

Sıramdan kalkarak uzaklaştı. Fırfırlı eteği gözüme çarpmıştı, oldukça sevimliydi.

Diğer arkadaşlarının arasına döndüğünde o günden sonra onu daha da seyretmeye başlamıştım, takıntılı bir şekilde değil tabii ki, her zaman onun hakkında iyi şeyler düşünüp hayal kurmuşumdur.

Onunla o zamanlar ne kadar yakın olmasak bile az buz konuşuyorduk.

Bana ailesi ile ilgili problemlerini anlatır dururdu ancak benim aptal kafam hiçbir zaman anlattıklarını anlamazdı.

Şimdi zamanla onu görmeye başladıkça anlıyor oldum.

“Hadi ama, o binanın çatısına çıkmaya korkmuyorsun değil mi?"

Elimi sıkıca tuttu ve binanın çatısına çıkmaya başladık.

Neredeyse altıma sıçacaktım ancak hayatımda ilk defa tatlı bir korku yaşıyordum.

Her zaman babamdan korkar olmuştum, şimdi ise sadece sevdiğim kız ile binanın üzerinden düşüp öleceğim diye korkuyordum. Ne kadar güzel bir korkuydu!

Binanın çatısına çıktığımızda oturduk. Her an kayıp düşebilirdik, ancak ayaklarımızı yaslamıştık.

“Güzel değil mi? Gecenin bu saatlerinde gökyüzü buradan her zaman daha güzel oluyor."

Benim yanımda gülümsemesini hiçbir zaman kesmezdi, ben her zaman büyülenirdim.

Hele ki o gülünce kısılan yeşil gözleri.

“Xanthus, neden her zaman sessizsin?"

Konuşunca babam bana her zaman kızardı, sürekli sessiz olmamı söyleyip boş boş konuşma, derdi.

"İnsanları dinlemeyi seviyorum."

Nefret ederim. Sadece Vanessa'nın melodi sesi.

"Güzel bir bahaneymiş, insanları dinlemeyi seviyorsun ha? O yüzden sürekli suratını buruşturuyorsun birisi seninle konuştuğunda."

Ona baktım.

“Seninle konuşurken buruşturuyor muyum?"

İnsanlar benimle konuşurken yüzümü buruşturduğumun hiç farkında değildim.

“Hayır, her zaman hiç görmediğim yumuşak bir ifaden oluyor. Bu da beni daha da konuşturtuyor."

Hafifçe güldü ve göz temasını keserek bakışlarını benden çekti.

Vanessa eğlenceli ve sevimli bir kızdı, hayat enerjisini gözlerinin parıltısından görebilirdiniz.

Ama o gözlerinin altında nasıl bir gerçek yattığını göremezdiniz, o her zaman gizlerdi ne yaşadığını; ne hissettiğini.

Yardım istese bile usulca istiyordu, aslında tam olarak istemiyordu; sadece imalarda bulunuyordu yahut

“Lütfen biraz zaman geçirelim."

“Hadi bu çatıya çıkıp yıldızları seyredelim."

diyordu.

Aslında kelimelere ve cümlelere dikkat ettiğimizde insanların sözlerinde ne kadar çok yardım çığlıkları olduğunu geçte olsa fark edebilirdik.

Kimse bilemezdi onun babası tarafından defalarca tecavüze ve tacize uğradığını.

Hatırlıyorumda ölmeden önce bile tabutuna yatarken yüzünde hafif bir gülümseme vardı, mutlu görünmeye çalışıyordu ancak yine de vücudunda babasının izleri vardı.

Boynunda parlak bir kolyenin alması gereken yerde tatlı canına kıydığı halatın bıraktığı morluk izi vardı.

Bir gün okuldayken tek başıma yemek yiyordum.

Yemeğimi dökmeye gelenlerin aksine Vanessa arkadaşlarından ayrılıp yanıma oturmuştu. Benimle yemek yemişti. Beni farklı hissettirmişti.

“Bence onlar aptal, yani senin gibi havalı sessiz çocukla nasıl konuşmazlar ki?"

Ağzımda ki yiyeceği çiğnerken ona bakıp bir şey demedim.

"Hem yakışıklısında, siyah saçların, mavi gözlerin ve açık tenin var. Kızların ideal tipi olmalısın ancak o kadar ürkütücü duruyorsun ki sana yanaşmaya korkuyorlar."

İç çektim.

“Gördün mü? Hep bunu yapıyorsun işte!"

Bana kızsa bile hiçbir zaman yanımdan ayrılmazdı, kızdıktan iki dakika sonra gülerdi.

O sahip olduğum en iyi ve tek arkadaşımdı.

Onunla bir sonraki hayatımda gerçekten tanışmak isterim, onunla evlenmek isterim, mutlu bir hayatımız olsun isterim.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu