Seth den aldığım malı bir türlü içemiyordum. Hem bir türlü müsait olamıyordum.

“Xanthus."

Sandalyede otururken karşımdaki doktora baktım, elinde ki deftere notlar alırken gözündeki gözlüğü ittirip bana baktı.

“Bana bahsettiğin şu hemşire, onu öldürdüğünde ne hissettin?"

Sheldon, onunla bu konu hakkında konuştuğunu ve bunun içinde devamlı olarak terapi yapacağımızı, bu yüzdende hazır olmamı söyledi.

Ayrıca, doktor ile hasta arasında ki mahremiyeti bastıra bastıra söyleyerek uyarmıştı. Bu konu evin dışına çıkmayacaktı.

Başımı eğdim ve parmaklarımla oynamaya başladım, dizimi sallarken boğulduğumu hissetmek çok şaşırtmadı.

“Onu öldürdüğümde..."

Yutkundum ve derin bir nefes aldım. Ellerimi, sanki boynuma, beni boğan başka ellerden kurtarmaya çalışıyormuşum gibi boğazıma sardım.

“Kafamdaki o insanlar bana onu öldürmem gerektiğini söylediğinde hiçbir şey hissetmedim, içim bomboştu ancak o insanlar gittiğinde ve ne yaptığımla yüzleştiğimde... yerde ölü bir biçimde yatarken… açık gözleri doluyken… midemden boğazıma kadar taşan bir şey hissettim, içime sığmıyordu, sanki patlayacaktım, kusacaktım. Gözlerini gördüğümde çok şey gördüm, son düşüncelerini düşündüm. Belki bir çocuğu vardı, çocuğunu düşündüm. Bir hayali, bir ailesi, bir eşi, bir arkadaşı… belki de yarın yapmak istediği çok heves ettiği bir şey vardı. Belki de yarın tüm hafta beklediği izin günüydü. Bunları düşünmek beni yiyip bitiriyor. Vicdan azabı her geçen gün beni kemirmeye devam ediyor, yavaş yavaş tükendiğimi hissediyorum.”

Saçlarımı karıştırdım, bacaklarımı daha hızlı salladım.

“Xanthus, o adamı öldürmen senin suçun değildi, kafanda ki insanlar bunu sana yapmanı söyledi, sen bunu asla istemedin. Eğer elinde bir seçenek daha olsaydı, yine o adamı öldürür müydün? O hemşirenin boğazını tekrar koparır mıydın?”

Doktora baktım, kahverengi koca gözleri benimkilerin en derinlerine bakıyordu.

“Çektiğim vicdan azabı olmasa rahatça cevaplardım. Bilmiyorum. Ya ben sadece yaşadığım vicdan azabından dolayı onu öldürmek istemediysem? Eğer vicdan azabı çekmeseydim… onu öldürmek istiyor olur muydum?..”

Acaba bu gerçekten vicdan azabı mı?… Yoksa Tanrının azabı mıdır?…

“Çektiğimiz vicdan azabı ve acılar bizim hala birer insan olduğumuzu gösterir. Vicdan azabı çekmen kendini gerçekten kötü hissettirir ve bunu yapmak istemezdin anlamına gelir Xanthus, bu seni canavar değil, insan yapar.”

Canavar değilim, insanım. Birisi ilk defa bana çıyan demiyor.

Ellerimi tekrardan kavuşturup sıkmaya başladığımda yutkundum, titrerken hızla başımı iki yana salladım.

Deftere devamlı not alıyordu. Bir süre daha terapiye devam ettik, gittikten sonra ilaçlarımı içip odaya gittim.

Seth'in verdiği defteri ilk defa açıp malı içinden alacakken Sarah içeriye girdi.

“Xanthus, ödevimi yapmamda yardımcı olur musun?"

Defteri masaya geri koydum.

“Olmaz Sarah, şu an müsait değilim."

Biraz daha ısrar ettiğinde ona sesimi yükselttim, küçük erkek kardeşime yaptığım gibi.

Gözleri doldu, ufak bir hıçkırık kaçtı dudaklarından.

Kalbim duracak gibi olduğunda ayağa kalkıp eğildim ve hızla onu tuttum.

“Sarah, özür dilerim, özür dilerim tamam mı?"

Yanağına bir öpücük kondurdum. "Ağlama."

Göz yaşlarını silerken onun tombul suratını avuçlarımın arasına aldım.

“Özür dilerim, seninle ödev sonra yapalım, tamam mı? Ben... daha yeni doktorla konuşmayı bitirdim, iyi hissetmiyorum kendimi. Anlıyorsun değil mi?"

Burnunu çekti ve başını salladı.

“Sana bağırdığım için beni affedecek misin?" Başını tekrar salladı. "Sesli söyle."

"Affettim, sen bana bağırmak hiç istemezsin zaten."

Onu kendime çekip sarıldım ve sırtını sıvazladım.

"Bu doğru. Daha sonra resimde çizeceğiz tamam mı?"

Onayladı ve çekildikten sonra bana son kez gülümseyerek odasına gitti.

Kapıyı kapatarak masaya geri oturdum ve sonunda defteri açtım. İçindeki ufak torba düştüğünde elime alarak baktım.

Zihnimi tamamen temizleyecek olan şey buydu. Gülümsedikten sonra defterdeki çizimler dikkatimi çekti.

Torbayı kenara koyarak defterin sayfalarını karıştırdım.

Seth'in çizimleri olmalıydı ve çok güzellerdi. Sıradan çizimlerdi, elmalar, kediler, daha çok kediler... ve daha çok kedi. Birkaç insan portresi vardı, dövme örnekleri vesaire.

Ama çoğunlukla kediler. Kedileri sevdiğini söyleyebilirim.

Tam o sırada bir mesaj geldi.

“Aşağıdayım, kapıyı çalmalı mıyım?"

Tanımadığım bir numarandı. Telefonumu elime alıp kaşlarımı çattım, birkaç saniye kim olabileceğini düşündüm.

Bu beni korkutmadı değil, başka bir davetsiz misafirin içeriye girmeye çalıştığından korktum. Belkide dev bir çıyan, ya da bir...

“Ben Seth bu arada."

Derin bir iç çektim. Rahatlamıştım. Uyuşturucuyu defterin arasına koyup defteri kitaplığa geri yerleştirdim ve aşağı indim.

“Xanthus? Nereye?"

Sheldon'a baktığımda kapıyı gösterdim.

"Arkadaşım gelmiş."

Kaşlarını çattı, kafası karışmış gibi görünüyordu.

"Arkadaş? Arkadaşın mı var? Ne zamandan beri?”

"Bilmem... sanırım, birkaç gün önceden beri."

Ayağa kalktı ve kollarını göğsünde birleştirdi. Benimle birlikte kapıya geldi.

“Ya bunu yapmak zorunda mısın cidden?"

Ellerini havaya kaldırıp neyi yapmak zorunda olup olmadığını sordu. O gayet iyi neyi kastettiğimi biliyordu.

“Boşver."

Bakışlarımı devirdim ve kapıyı açtım. Seth, bas bayağı karşımda, gerçektende kapıya gelmiş ve kapıyı çalmaya utanmış.

“Selam dostum, kapıyı çalmayayım dedim... rahatsızlık vermemek için..."

Utangaç davranıyordu, bu biraz komikti.

“Evet, yeterince verdin zaten."

Sheldon'u gördü. Tabii, geniş omuzları ve uzun boyu ile arkamda kollarını göğsüne sarmış bir şekilde ona dik dik bakarken fark etmemesi imkansızdı.

“Ben... Seth. Eminim Xanthus bahsetmemiştir."

Sheldon önüme geçti ve bu yeni arkadaşımın elini sıktı. Seth, Vanessa gibi bir hayalet değildi. Sheldon onu görüyordu.

“Sheldon, Xanthus'un babasıyım."

Kaşlarımı çatarak ona baktım, o da bana baktı. Bu çok... utanç verici geldi.

"Tarzını beğendim Seth, gel içeri."

Şaşırdım, beklemediğim bir şekilde sıcak kanlıydı Sheldon. Büyük ihtimalle yeni bir arkadaş edindiğim için mutluydu -Vanessadan sonraki tek arkadaşım- ve onu benden uzaklaştırmamak için böyle davranıyordu.

Eminim ondan nefret etmiştir ve hiç güvenmemiştir.

"Seth, sen odaya çıksana, merdivenin karşısında hemen."

Onayladı ve çıktı. Ya bu çocuğun gerçekten burada ne işi vardı?...

Ayrıca evimin adresini nereden öğrendi?

“Babası mı? Xanthus'un babası?..."

"Ne var? En azından normal bir aile gibi görünelim, fena olmaz."

Aslında biraz haklı geldi.

“İyi tamam, ama... tarzını beğendim de neydi? Rastadan ve dövmeden nefret edersin."

Sırtıma elini koyup hafifçe merdivenlere doğru ittirdi.

“Sana ne, belki bir anda sevmeye başladım. Hem hadi, ARKADAŞINI..."

İmalı bir şekilde.

"...yalnız bırakma."

Kulağıma eğildi ve şöyle fısıldadı,

“Ona bir gram bile güvenmedim, o yüzden kapıyı aralık bırak, kontrol edeceğim. Ayrıca Sarahtan da uzak tut onu."

“Ön yargılı davranıyorsun bence.”

Göğsünden ittirip göz devirdim ve merdivenleri çıkmaya başladım.




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu