Çatı katına çıktım, oradanda çatıya.
Gerçektende ne cüretle yaşıyordum ben bu hayatı?
Nasıl bir başkasının hayatını yaşarım ben?
Dikkatli adımlarla takılmadan ilerledim, kayıp düşmekten korkuyordum ama kayıp düşmeye de ihtiyacım var.
Çatının ucuna geldiğimde aşağıya baktım, gerçekten yüksekti. Kalbim güm güm attı, ilaç beni uyuşturuyordu, dengede durmam lazımdı.
Bunu yapıp yapamayacağımı düşünmem gerekiyordu, belki de vazgeçecektim.
Aşağıdan bana bakan bir cüsse gördüm, o hemşire, boynundan aşağı kanlar akıyordu. Gözlerim dolarak ağlamaya başladım. Başım dönüyordu, gözlerim kararıyordu, sesler boğuk gelmeye başlıyordu.
“Özür dilerim."
Bu hayatı bitirmem gerekiyordu artık, değersiz bir hayat.
"Xanthus! XANTHUS!"
Arkama baktığımda Sheldon'u gördüm.
"Gel buraya, ne yapıyorsun!"
Dengemi kaybedip düşecekken son anda tekrar dengemi sağladım.
“Buraya gel dedim, gel."
Elini uzattı, bana yaklaşırken bir ayağı kaydı ve o da anca ayakta durabilirdi.
“Sheldon... yapamam."
Hıçkırarak ağlamaya başladım. Ellerimi kaldırıp baktım, titriyorlardı.
“Ben... ben bir insanı öldürdüm, ruhu peşimde ve ben ölmeden beni rahat bırakmayacak."
Bana elini doğrulttu, hafifçe gülümsedi, gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.
“O bir hataydı tamam mı? İsteyerek yapmadın Xanthus, isteyerek olmadı."
Başımı iki yana salladım.
“Hayır değildi-"
"Öyleydi."
"Değildi, hayır, değildi! Onun boynunu ısırdım ve kopardım. Çaresizce, korkuyla, gözleri dolarken titreyen elleriyle fışkıran kanları nasıl durdurmaya çalıştığını gördüm. Değildi!"
Bacaklarım titredi, aşağıya tekrar baktım.
“Oğlum, sakin ol, yavaşça bana gel ve bunu aşağıda konuşalım. Lütfen Xanthus, lütfen, seni de kaybedemem, sen benim oğlumsun."
O böyle söyleyince daha da ağladım, bir anda çıktığım bu çatıdan inmek istedim, aşağıya düşüp ölmek istemedim!
“Yapamam Sheldon, yapamam... ben artık... yapamam. Ne yani çaldığım bu hayatı yaşayacak mıyım? O adamın ailesi vardı, gerçek bir ailesi."
Akan göz yaşlarımı hızla kollarım ile sildim.
"Ellerinden aldım onu, ailesi benden nefret etti, ölmemi dilediler. Nasıl olurda yaşamaya devam ederim? Ruhu yüreğimin üzerine çöktü, günden güne daha da sıkıştırıyor, ölmemi söylüyor, beni boğuyor. Haklı, ben ölmek zorundayım. Değersiz bir hayatla değerli bir hayatı aldım kendi ellerimle."
Ellerime baktım ve bir anda yine o adamın kanlarını gördüm. Hızla kıyafetime silerek Sheldon ile tekrar göz göze geldik.
"Ölmem gerekiyor, ben daha yaşayamam. Ruhum pes etmişken, bedenimin harap olması canımı yakıyor."
O sırada Sheldon'un bana ne kadar yakınlaştığını fark etmemiştim bile.
“Bak evlat, ölmen gerekmiyor, hayatın değersiz falan değil. Sarah'ı nasıl geride bırakacaksın, beni nasıl bırakacaksın geride? Sen ona bir abi oldun, bana bir evlat oldun, geri dön."
Başımı iki yana salladım.
“Yapamam."
Bağırdı. "Yapacaksın! Yapmak zorundasın, birlikte yapacağız. Bu yolda senden hiç vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim, duydun mu? Vazgeçmeyeceğim!"
O sırada hâlâ dengemi sağlamaya çalışıyordum.
"Asıl ruhun pes ettiğinde bedeninin harap olması ruhuna haksızlık olur. Bedenini iyileştireceksin ki ruhunu geri kazanacaksın. Şimdi gel buraya, tamam mı? Elimi uzatacağım ve yavaşça tutacaksın."
Başımı salladım. Hafifçe eline uzandığımda ayağım kaydı ve korkuyla gözlerim genişledi. Tam o sırada Sheldon bileğimden hızla tuttu. O da neredeyse düşecekti ki kalçalarının üstüne çakıldığında hızla kaymaya başladı, neyse ki ayağını bir tuğlaya sabitledi.
"Siktir..." İkimiz birden düşeceğiz diye korkuya kapıldı ve soluklandı.
Bedenim aşağıya sarkarken ayaklarını sabitlediği tuğladan güç alarak kolumu iki eliyle tuttu ve çekiştirdi.
Daha fazla dayanamayacaktı, vücudunu ne kadar geriye yaslasada ikimizde aşağıya düşmek üzereydik.
“Bırak beni, sende öleceksin!"
Dişlerini sıkarken başını iki yana salladı, çoktan terlemişti bile.
“Senden... vazgeçmiyorum..."
Yutkundum, ne kadar emin olduğunu anladım ve diğer elimi hızla kaldırarak bir tuğlaya tutundum. Kendimi yukarıya çektim.
Gövdem yukarıya geldiğinde Sheldon hızla kollarını koltuk altıma sokarak kendisine çekti.
Sonunda beni çekmeyi başardığında bedenim, onun bedeninin üstüne düştü. Aceleyle kollarını omzularıma sıkıca sardı.
“Şükürler olsun." Nefes nefese konuştu ve sesi resmen titredi.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı