O kâbustan sonra asla toparlanamadım. Seth bana mesaj atmıyordu. Aramıyordu. Bende yapmıyordum. Artık iki yabancıydık.
Onu düşündükçe yerdeki kellesi gözümün önünden gitmiyordu.
Sheldon ve Sarah’ın o halleride.
Seth’i, dostumu özledim ve ona gitmek istedim, kafamdaki sesler, beynimi tırmalarken uyuşturucuma ihtiyaç duydum. Ama yoktu. Nasıl uyuşturucuyu bıraktıysam, Seth’i de bıraktım.
Onun yanına dönüp yapacağım açıklama için yüz bulamıyordum. Annesini affettiğini söylediği gibi beni affederse ancak içten içe affetmezse?..
O aksini iddia etse bile ben bunu düşünüp deliler gibi kafayı yerim. Ki zaten deliler gibi kafayı yedim.
Duvarlardan gelen tırnak sesleri, dibimdeki zeminden gelen adımlarla çıkan gıcırtı seslerine dayanmaya çalışırken, kulaklarımı sımsıkı kapatmış kafamı masaya yaslamıştım.
Biraz yardıma ihtiyaç duyuyorum. Sarılacak birisi arıyorum. Bunların gerçek olmadığını söylesin istiyorum, “Sadece zihninin oyunu” desin!
Zihnimden yankılandı bir ses, yap diyor bana.
Cesaretin varsa öldürsene kendini. Tek dostunu, Seth’i kaybettin, yapayalnızsın, Sheldon gelip sana sımsıkı sarılmıyor. Sarah sürekli okulda, sana zaman ayırmıyor. Yapayalnızsın, öldürsene kendini. Kimsenin sana ihtiyacı yok, Sheldon bile senin iyileştiğine kendini inandırıyor, oysa içten içe ne kadar ölüsün! Aynı senin gibi tek kalmış gözün sarkıyor, göz çukurların oluşuyor. Etraftaki insanlar senin ne kadar ölü olduğunun farkındaki dönüp bakıyorlar. Sheldon nasıl farkında değil? Seni gerçekten umursuyor mu? Bıkmış olmalı senden. Ona ne kadar belli etmemeye çalışsan bile sana tekrardan yardım etmesini istiyorsun değil mi? Haykırmak istiyorsun ama yapamıyorsun, bu yüzden öldür kendini. Onlar seni rahat bırakmıyor, sen Sheldon’u rahat bırak. Ölüm rahat olacak, huzuru bulacaksın.
Masaya vurup ayağa kalktım.
Elimdeki sargı ile cebimdeki birkaç parayı kontrol ettim. Yeterliydi.
Dışarı çıkarken Sheldon bana seslendi, nereye gittiğimi sordu.
“Seth ile konuşacağım.” Yalan.
Kapıyı çektim.
Sheldon’a o kâbustan bahsetmedim, tekrardan bir yalan uydurdum.
Yalancısın. Yalancılar yaşamayı hak etmiyor.
Bir markete ilerlerken telefonumu çıkardım, o adama, hemen sokağa gelmesi gerektiğini ve istediğim hapı getirmesini yazarak markete girdim.
İhtiyacım olan şeyi alarken zihnimdeki ses gülüyordu.
“İyi bir ikili olacak, seninle ölüm gibi.”
Poşetledim ve sokak arasına ilerledim, ellerim titriyordu ama neden bilmiyordum. Dişlerimi sıktım, kalbim güm güm atmaya başladı.
Sokak arasına, birkaç dakika sonrasında adam geldiğinde mesajda yazdığım hapı söyledim. Çıkardı.
“Elindeki içki mi? Xanthus, bununla ne yapacaksın?”
“Sokak kenarında öldüreceğim kendimi.”
Boğuk gözlerimi ona dikmiştim.
Hap ile yapma sebebim belki daha acısız olacağını düşündüğüm içindi. Ayrıca evin dışında yapıyorum çünkü Sheldon’un içeri dalıp beni kurtarmasını istemiyorum.
“Ciddiye alayım mı bunu?”
Ciddiye almalı mı bunu? Dudaklarımı ıslattım. Gerçekten kendimi öldürecek miyim? Sheldon’a söz verdim, yapacak mıyım?
Seni umursamıyor, verdiğin sözün bir anlamı yok. Kendi kurtuluşunu yaratıyorsun.
Hem Sheldon ne kadar bencil, fark etmiyor musun? Oğlunun boşluğunu kapatman için yaşamanı istiyor ama senin ne kadar acı çektiğini bilmesine rağmen göz yumuyor!
Sadece onun çıkarı için hayattasın!
“Hapları ver.”
Çıkarıp verdi, parayı onun eline sıkıştırdım.
“Git şimdi.”
Gitmiyordu. Büyük ihtimalle ben ölürsem başına bir şey geleceğinden korkuyordu.
“Numaranı ve mesajları sildim, bir şey olmaz.”
Hâlâ bakıyordu.
“Lan siktir git!” Kalçasına bir tekme attım ve uzaklaştı. “Görende çok önemsiyor sanar!”
O sokaktan ayrılıncaya kadar arkasından onu seyrettim. En sonunda gitmişti.
Elimdeki hapları poşetinden çıkardım ve avucuma aldım. Birkaç tanelerdi. Bu kadarını içmek bile ölümcüldü, ben sadece içki ile garantiye alacaktım.
Ellerim daha hızlı titredi. Sokak arasının başındaki beni gördüm.
“Yolun sonu.”
Yutkundum.
“Gördün mü? Gördün mü? Bana hak vereceğini söylemiştim.”
Ona mağlup gelmek beni paramparça ediyordu ancak bir anlığına onun sadece benim iyiliğimi düşündüğünü düşünmeden edemedim.
Sonuçta o hiçbir zaman beni terk etmemişti. Ne de olsa hayatım boyunca acı çektim, şimdi ise huzur bulacaktım. Artık daha fazla acı yoktu.
“Yap. Özgür olacaksın.”
O ilk defa benim tarafımdaydı. Ölümü destekliyordu.
Poşetten çıkardığım şişeyi elimle açtım.
Bana yap diyen sesler, zihnimin her bir köşesine çarpıyordu. Yükseldikçe yükseliyorlardı. Bağırıyorlardı, çığlık atıyorlardı.
Gözlerimi sımsıkı kapattım ve hapları ağzıma atarak alkolü kafama diktim. Hepsini yuttuğumda yarım kalan şişeyi kenara fırlattım ve parçalara ayrılırken ağzımı sildim.
Sesler tamamen kayboldu, tekrar bir insan gibi hissediyorum.
Sokak arasında otururken yirmi, belki yirmi beş dakika sonra öleceğimi hissediyorum, yaptığım şeyin farkına varıyorum.
Ayağa kalkıp sokağa çıktım, başım aniden dönmeye başlıyor. Midemin yandığını hissediyorum. Hapları kusmak için boğazımı parmaklıyorum ama kusamıyorum.
İnsanlar bana bakıyor. Acıyı hissediyorum. Çöpün kenarından tutunuyorum ve mideme baktığımda çıyanların midemi yemeye başladığını görüyorum.
Acı ve korkuyla çığlık atarken yere düşüyorum.
Binlerce çıyan midemi yiyor. Kanlar akıyor her tarafa.
Çığlık çığlığa bağırırken ağlamaya başlıyorum ve tüm vücudumu acı sarıyor.
İnsanlar etrafımda toplaşırken yardım etmeye çalışmıyorlar, sadece uyuşturucu etkisinin altındaki bir çocuk diyerekten sosyal medyada tepki göstermek için videoya çekiyorlar.
Midem deliniyor, kimse görmüyor mu!
“Sheldon… Sheldon’u arayın! Lütfen!”
Ölmek istemiyorum. Gerçekten ölmek istemiyorum! Bu acıya daha fazla katlanamam! Ölmek istemiyorum!
Midem ellerime düşerken çığlığımda yükseliyor.
“Sheldonu arayın! Birisi babamı arasın!”
Sheldon’a baba dediğimi bile fark etmedim. Öz babamdan daha çok bana baba olan adam.
Özür diliyorum, ölmek istemedim. Sadece huzurlu bir hayat istedim. Sheldon keşke beni hiç tanımasaydı, onun için hayat daha iyi olurdu.
Beni atlatmasını diliyorum.
Umarım Sarah çok iyi bir veteriner olur, en büyük hayali.
Seth kendisini suçlamasın.
Çıyanlar midemden açtığı yarıkla içime doluşurken daha da çığlık atıyorum, sanki boğazım yarılacak.
Babam.
Babam şu an neredeydi?
Öz babam.
Ben can çekişirken acaba oğlunun ya da karısının doğum gününü mü kutluyor?..
Yahut Mike ile birlikte kedi mi seviyorlar?..
Karısına bir çiçek mi alıyor?
Onun eseri burada can çekişirken çok mu mutlu hissediyor?
Öldüğümden haberi olmasın, vicdan azabı çekmesin istiyorum.
Çünkü vicdan azabı sizi yer bitirir, siz boğulana kadar boğazınızı bırakmaz.
En sonunda sizi, beni öldürdüğü gibi öldürür.
Başımın üstüne düşerken gözümden son damlam akıyor ve yanımda uzanan güzel annemi görüyorum. Onun gözlerine bakarken huzur buluyorum ve özgür oluyorum, ölümü hissediyorum ve gözlerim kapanıyor. Sonunda bir kuş gibi özgürüm.
BÖLÜM NOTU
çok üzgünüm
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı