Kendime geldiğimde hastanenin dışındaydım.

Şarıl şarıl yağmur yağıyordu. Yoksa Dünyama geri dönemedim mi?

Etrafa bakındım.

Ellerim, üstüm başım kanla kaplıydı. Ne olduğunu kestirebiliyordum ancak emin olmak istedim. Hastaneye yakınlaşarak merdivenleri çıktım ve girişine girdim. Birkaç hemşire yerde kanlar içinde yatıyordu ama kolay bir şekilde nefes alıp verdiklerini görebiliyordum, baygınlardı.

Birkaç adım geriye tökezledim, sonra gelen siren seslerini duyduğumda hızla kaçmaya başladım.

Ben yapmıştım! Hastaneden kaçmış olmalıydım! Sarah'ın söylediği planı uygulamıştım! Korkuyla nereye kaçabilirsem kaçtım.

Ormanın en derinliklerine geldim. Dehşet ile dizlerimin ve ellerimin üzerine düşüp derin nefes alıp verdim.

Birisini öldürdüm mü? Yoksa sadece kurtulmak için zarar mı verdim?

O koca hastaneden nasıl kaçtım ama? Nasıl olur? O kadar kişiyi yaralayacak gücüm var mıydı? Kafamdaki Dünyada gezinirken bunları mı yaptım?

Başka bir şey olmuş olmalıydı. Bu kadar güçlü olamam ben!

Büyük ihtimalle artık arananlar listesinde olacaktım, o kadar kişiye zarar verdim; üstüne üstlük birisini öldürdüm. Sadece birisi miydi onu bile bilmiyorum!

Yağmurun beni ıslatmasına izin verdim. Üşümüyordum ama beyaz kıyafetler ıslandıkça içimi gösteriyordu.

Üzerimde hiçbir şey yoktu. Ne telefon, ne anahtar, ne kendimi savunabilmek için bir silah. Çırılçıplak hissediyordum, gidecek bir yerim yoktu.

Sheldon'un evine gitmek güvenli olur mu yoksa yine beni ele verir mi? Sarah'a kızıyor olmalı, onun altından çıkmıştı bu plan.

Ne kadar ufak bile olsa çok akıllıydı, abisini kurtarmak için neyi göze almıştı!

İçten içe birisini öldürüp öldürmediğim sorgusu beni yiyip bitiriyordu, birisini öldürdüm mü?!

Umuyordum ki yapmadım, yapmamış olmalıyım.

Birkaç gün sonra ormanda aç ve susuz kaldım.

Ormanda geçirdiğim zaman boyunca neler çektiğimi kimse tahmin edemezdi. O hemşirenin cesedini sürekli etrafta görüyordum.

Ya yerde yaprakların arasında kanlar içinde çürümüş bir şekilde yatarken ya da beni kovalarken.

En kötüsü çıyanlar onun vücudunun deliklerinden içeri girip bütün organlarını yerken.

Sanırım peşimi hiçbir zaman bırakmayacaktı.

Ormana aramaya gelmişlerdi ancak bir şekilde sıyrılmıştım işte, ama daha sonra arama köpekleri ile buraya geldiklerinde kaçmak zorunda kaldım.

Kokumu alıyor olmalılardı ama düşününce hastanenin kokusu üzerime sinmişti, hastanedekiler o kokuyu koklatmış olmalılardı ve ben şu an birkaç gün boyunca ormanda kaldığımdan leş gibi kokuyordum.

Ne olur ne olmaz buradan kaçıp Sheldon'un evine gittim, ne kadar mantıklıydı bilmiyorum ama bunlardan kurtulmam gerekti.

"Gir içeri gir!"

İçeri girdim.

Girer girmez beni tuttu ve üst kata çıkardı. Suyun altına sokup yıkamaya başlamıştı.

Sağolsun daha az hakaret edemezdi zaten.

Duştan çıkardığında üzerime bir havlu attı ve mahçup mahçup kurulandım.

"Bunları giyde aşağı gel, hemen!"

Sheldon'u hiç bu kadar kızgın görmemiştim.

Verdiği kıyafetleri, ıslak kıyafetlerimi çıkararak giydim.

Sonunda beyaz olmayan bir kıyafet!

Gözümdeki bandajıda yeniledim, günledir leş gibi olmuştu.

Sheldon'un bana aldığı lastikli bandajlardan taktım.

Aşağı indim, saat akşam on olsa gerekti. Çalışma odasında olduğunu gördüm ve kapıyı açarak içeri girdim.

Ağır ve ters gözlerle bana baktı.

"Otur."

Karşısına oturdum. Tam konuşup her şeyi açıklayacakken bana izin vermedi.

"Sarah'ın ne yaptığından haberim var. Onun sayesinde burdasın ve buraya gelerek onu riske atıyorsun."

Bu cümle beni bittirdi zaten. Ayağa kalktım. Gitmek için.

"Otur oturduğun yerde, sözümü bitirmedim."

Üzerimde ki baskı o kadar büyüktü ki dediği her şeyi yapabilirdim. Oturdum. Onu dinlemeye devam ettim.

"Şu an aranıyorsun, birkaç gün art arda bizim eve geldiler; her yeri aradılar. Ama bulamayanıca gelmeyi kestiler."

Soluklandı ve sinirle yüzünü ovalayarak arkasına yaslandı. Tepkileri beni çok üzüyordu ama haklıydı.

"Buradan gideceğiz, anladın mı?"

Kaşlarımı çattım. Buradan gitmek mi? Bu nereden çıkmıştı bir anda?! "Ne?"

"Beni iyi dinle. O hastaneden tek başına kurtulmadın, bir köstebek var. Senin kaçmana yardım etti, alarm sistemlerini devre dışı bırakıp kameraları kapattı. Üstüne üstlük kimse birisini öldürdüğüne şahitlik yapmadı, kurbanlar uyandığı zaman aksini iddia ederler mi bilmiyorum."

Yutkundum. Suratımı dehşet ifadesi aldı.

"Rahat ol, kimseyi öldürmemişsin; sadece yaralılar var."

Rahatladım. Hiç rahatlamadığım kadar rahatladım.

"Onlar uyandıklarında senden hemen şikâyetçi olacaktırlar, ancak o zamana kadar aramalar devam edecek; sonra zaten biz kaçacağız buradan. Küçüklüğümde yaşadığım bir kasaba var, buradanda küçük, oraya gideceğiz. İşlediğin suç bir cinayet olmadığından sadece kasaba çapında aranıyorsun, ülkeden çıkmamız sıkıntı olmayacak."

Halk endişelenmesin diye öldürdüğüm erkek hemşireden bahsetmiyorlardı herhalde. Çokta bilinmeyen bir kasabadaydık, burada ki polisler çokta ciddi yapmazlardı işlerini.

Eğer bir süre bulunmazsam beni aramayı kesip sadece listedekilerden biri olacaktım.

"Kaç gündür planlıyorsun-"

"Kes sesini de dinle iyice, daha bitirmedim."

Nutkum tutuldu. Hiçbir şey demedim.

"Eğer o kasabaya gittiğimizde yine aynı şeyleri yaparsan, yine tedaviyi reddedersen seni kendi ellerimle teslim ederim. Bak yemin ediyorum yaparım Xanthus."

Kaşlarımı çattım, bir anda yükseldim.

"Kaçmamın ne anlamı kaldı o zaman!"

Sesini yükseltti. "Sessiz ol, Sarah uyuyor."

Sustum.

"Evde tedavi göreceksin, bir doktor ile görüştüm."

Bir anda gözlerim dolacak gibi oldu. Sheldon'un benimle bu kadar ilgilenmesi beni ağlatacaktı. Yaptığım onca şeye rağmen benimle bu kadar yakından ilgilenmesi, ilgilenmeyi geçtim; benim için ülke değiştirmesi hüngür hüngür ağlatacaktı beni.

Gerçekten babamdan daha iyi baba oluyordu bana. Kalkıp sarılmak istedim ama sadece kelimelerim döküldü. "Özür dilerim, her şey için."




novebo yorum yok

İlk yorum yazan sen ol!


Henüz yorum yapılmadı

Novebo discord sunucusu