Arabaya oturduğumda cebimden çıkardığım mektubu açtım.
Okumaya gücüm yoktu, cesaret edemiyordum ama bir şekilde yapmalıyım. Kalbim deli gibi göğüsüme çarpıyordu. Ellerim ise durmadan titriyordu.
Sheldon nasıldır acaba… Altı seneden önce kalma bir mektup, Xanthus tarafından yazılmış ve son sözleri. Bize demek istediği şeyler. Belki de her şeyi şimdi öğreneceğim, neredeyse iyileşmişken neden yaptığını.
“Seth, benim dostum. Tek dostum. Çok perişan olacağını biliyorum, üstelik son ayrılmamızdan yana veda etmeden, sessiz sedasız gitmem seni daha da perişan edecek. Kendini suçlayacaksın. Geceleri uyuyamayacaksın, cenazeme gelemeyeceksin, kasabayı terk edeceksin. Hatta her şeyi burada bırakıp yeni bir hayata başlamayı deneyeceksin ama yapamayacaksın.”
“Seth, beni sen öldürmedin. Beni, ben öldürdüm. Vanessa öldürdü, aklım öldürdü. Senin suçun değildi. O gece sana baktığımda Vanessayı ve Masum Hemşireyi gördüm yine, yapamadım. Ben tekrar aynı şeyleri yaşamaktan korktum. Yine sesler duymaya başladım, çıyanlar görmeye başladım. Lanet olası çıyanlar yine paçalarımdan doluşuyorlardı! Kafamdaki o ses yine bana kendimi öldürmemi söylemeye başladı! Şu an bile arkamda duruyor, enseme üflüyor ve bileklerimi kesmemi söylüyor bana. Eğer düz uzun bir çizgi atarsan dikmeleri daha zor olur diyor, çabucak ölürsün diyor. Soğuk suyun içine girip yapmamı söylüyor, bu sayede daha hızlı kan kaybedermişim. Tekrar yalnız kaldığımı söylüyor bana. Kimsem yok. Duvarlardan tırnak sesleri geliyor, kulaklarıma doluşan çıyanların rahatsız edici sesleri beynimde çınlıyor.”
“Her şeyin başladığı günü unutmuyorum. Sheldon’un dersindeydim, tahtada soruyu yazarken arkamdakiler bana gülüyordu. Elimdeki tebeşir bir çıyana dönüşüp kolumun üstünden yürüyerek ağzıma giriyordu. Boğazıma kadar inmişti. O günden beri çok büyüdüm ama hiç gitmediler. Çıyanlar o depoda her zaman yanımda olduğu gibi hayatım boyuncada beni hiçbir zaman bırakmayacaklar.”
“Ayrıca insanlar, insanlardan nefret ediyorum. Jamesden, babamdan, öz kardeşimden, üvey annemden; sokakta yürürken bana bakanlardan, arkamdan fısıldaşanlardan. Kadınlardan, erkeklerden, hepsinden nefret ediyorum! Yaşayan ve nefes alan her canlıdan nefret ediyorum. Keşke ben ölürken hepsi ölseydi. Ne yaşadığımı, ne hissettiğimi, nasıl hissettirdiğini bilmiyorlar! Çekip gitmek istemedim hiç, ancak Vanessayı tekrar görmek hiç istemedim. Ölü Hemşireyi de daha fazla göremem.”
“Sen haklıymışsın, dilekler söylenince gerçekleşmiyormuş. Hiçbir zaman iyileşemeyeceğim, artık daha fazla da katlanamayacağım. Acınası, zavallı hayatıma son veriyorum. Annemin yanına gidip huzur bulmayı diliyorum tekrar onun sıcak kollarının arasında. Hatırladığım kadarıyla sıcaktılar, huzur doluydu.”
“Ama bu hayatta bana huzur vermeyen Tanrı, öteki tarafta da huzur verir mi? Tanrı beni affeder mi? Tanrı beni affetmezse umarım ruhum babama musallat olur. Ölene kadar onun peşini asla bırakmasın. Bana çektirdiği acının bin katını çeksin. Kendine iyi bak, kendini suçlamayı kes. Sen en iyi dostsun, kısa süreliğine bile olsa hayatımı güzelleştirdiğin için teşekkürler. Sarah sana emanet, umarım abin iyileşir.”
Kağıdı avucumda buruşturdum. Avucumun içindeyken yumruğumu sıktım. Hüngür hüngür ağlamaya devam ederken nefes alamıyorum. Göğüsüme vurup kendime gelmeye çalışıyorum ama çok zorlanıyorum.
Torpidodan çıkardığım suyu açarak içtim. Camıda açınca yavaş yavaş toparlıyorum ama hala ağlamaya devam ediyorum.
Bir anlığına dikiz aynasına baktığımda Xanthus’u arka koltukta gördüm.
“Sorun ne Seth?”
Yutkundum, daha yoğun ağlamaya başladım.
“Xanthus… Denedim. Her şeyi geride bırakıp yeni bir yaşam kurmayı, yapamıyorum. Seni çok özlüyorum Xanthus. Bırakamıyorum seni dostum.”
Onun yüzüne dikiz aynasından daha da baktığımda ne kadar özlediğimi fark ettim. Tanrı aşkına, sanki gerçekti o. On sekiz yaşında ki hali, sanki tekrar çocuğum.
“Benimle gel, torpidondaki tabancayı alsana.”
Yoğun kokusu burnuma gelirken ve çok özlediğim yumuşak, sessiz sesine karşı çıkmak çok zordu.
“Hadi, zaten senin için üzülecek kimse yok, gitsen fark edilmeyeceksin.”
Torpidoya uzanıp açtım ve silahı aldım. Elimde tutarken silaha baktım.
“Hiç acıtmayacak, birlikte mutlu olacağız.”
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı