Bir şekilde hapishaneye girmekten kurtulmuştum. Çoğunlukla Bay Sheldon'un yardımıylaydı. O gün babam beni çok fena azarlamıştı, ailesini kötü yansıttığım için benim daha fazla onlarla yaşamamı istemiyordu. Gidecek bir yerim yoktu. Sadece sıcak bir odada yaşasam yeterdi, öyleydide zaten. Bana yemek vermiyorlardı, sadece odayı ve tuvaleti kullanıyordum; yemeklerimi tamamen kendim hallediyordum.

Ancak son birkaç gündür çok az yemeğe başladım, yemek yerine uyuşturucu kullanmaya başlamıştım. Evin ilerisindeki sokakta bir satıcıdan alıyordum.

Zaten garip şeyler görüyorum, neden uyuşturucu kullanıyorum değil mi? Kafamı susturuyor. Çıyanların sesini azaltıyor. Biraz olsun bile beni iyi hissettiriyor.

Bütün herkesin bu Dünyadan kaybolmasını istiyorum. Babamın yok olmasını, üvey annemin ve kardeşimin. Okuldaki tüm öğrenciler, öğretmenler. Market çalışanları, avm çalışanları. Sokakta rastgele yürüyen birisi. Hepsi kaybolsa keşke. Hiçbiri olmasa, hiçbiri nefes almasa. Sadece bu koca dünyada kendi başıma olmak istiyorum. İnsanlardan nefret ediyorum, çıyanları tercih ederim.

Babam beni her zaman ki gibi azarlıyordu. Uyuşturucu kullandığımı öğrenmiş. Nedenini sormak yerine yine ailesini düşünüyordu.

"Onlar neden benden daha önemliler? Onlar yokken ben vardım! Neden Mike'ı seviyorsunda beni sevmiyorsun?! Ondan ne farkım var!"

Ayakkabılarımı hızla giyiyordum, burada bir dakika bile kalamazdım.

“Bir kez olsun benim neden böyle olduğumu sormadın! Hiç bir kere gelip 'Oğlum neyin var?' diye sordun mu! Bir kez bile bana 'Oğlum.' dedin mi lan!?"

Sesi çıkmıyordu, diyecek bir şey bulamadığı kesindi. Derin bir nefes aldım.

"Annem öleceğine keşke sen ölseydin."

Kapıyı açarak çıktım. Kapatmak ile uğraşmadım bile.

Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Üzerimde bir haptan ve de yirmi dolardan başka bir şey yoktu. Hava soğuktu, kış aylarına girmeye başlamıştık. Etraf sisli ve karanlıktı, hiçbir insan yoktu sokakta. Böyle olması daha iyiydi, sanki hepsi yok olmuştu.

Ellerimi cebime atarak dümdüz ilerledim, beynimdeki ses beni nereye götürüyorsa oraya gidiyordum.

Sokaklar karanlıktı ama yolların kenarlarında parıldayan beyaz renkte insan cüsseleri görüyordum. Hepsi korkunç mavi gözleriyle bana bakıyordu. Korkuyordum, bu kadar gözün beni takip etmesi bacaklarımı titretiyordu. Dayanamadım, bir süreden sonra anlamadığım bir dilde fısıltılarını duydum. Sanki beni lanetliyorlardı.

Ağlamak istedim. Cebimde ki son hapı çıkardım, seslerini duymak istemiyordum! Hemen yutup onları susturmak istedim ama toz halinde çekersem daha etkili olacağını düşündüm.

Taşın üzerine yerleştirerek yerden aldığım diğer bir taşla ezdim. Yeterince toz olduğunda elimle hepsini birleştirip burnumu yaklaştırdım. Sağ burun deliğimi kapattım ve tüm tozu içime çektim.

Neyse ki sesler sustu, etraftaki beyaz cüsseler ortadan kayboluyordu. Kafam çok iyiydi. Nereye gideceğimi bilemedim, bende biraz ilerledikten sonra bir kaldırıma oturdum. Başım dönüyordu, kara gökyüzündeki yıldızları görüyordum.

Tanrım, yıldızlar çok güzel ama buradan sonra nereye gideceğim? Son hapımı içtim, cebimde sadece yirmi dolar var; onuda uyuşturucuya mı vereceğim? Belki de bir eroin alırım ya da kokain.




user

işin sonunda umarım kırkayak falan öldürüyorum diyerek insanları katletmeye başlamaz

Novebo discord sunucusu