Teyat’ın ruhu, bu bedeni daha önce dolduran ruhtan çok daha güçlüydü. Sonuç olarak, bedeni ele geçirip kontrolü eline aldı. Beden ve zihini, "Güllerin Lordu" olarak bilinen kişinin kontrolünden tamamen kurtulmuştu. Yeni kazandığı özgürlüğü belli etmeden, neler olduğunu anlamak ve daha fazlasını öğrenmek için gerekli temel bilgileri aldıktan sonra soru sormayı bıraktı.
Yıldızlarla kaplı gecede, ayın muhteşem ışığı kampa geri dönen iki haydutun yüzlerine vurmaya devam ediyordu. Güller ay ışığında ışıl ışıl parlıyor, rüzgarla birlikte ağaçlardan yere dökülmeye devam ediyordu.
Sessiz bir dönüşün ardından, iki haydut nihayet kampa ulaştı.
O sırada, Teyat ve Aaron kampa geldiklerinde ateşin etrafında oturan üç haydut ortalarda yoktu.
Ancak beş çadırdan sadece üçünde ışık yanıyordu. Ateş ise çoktan soğuk küle dönmüştü.
Çadırlardaki ışıkları gören Aaron, sessizliği bozdu.
“Herhalde çoktan uyumaya gitmişlerdir. Sonuçta, yarın Bilinmeyen’e bir ruh sunma günü. Ne kadar istemesem de, yarın için erken yatmam gerekiyor. Sen de aynısını yapmalısın. Ayrıca, göreceğin şeyler için psikolojini hazırlamayı unutma.”
Ertesi gün olacaklar için sabırsızlanan Teyat, içten bir gülümsemeyle başını sallayarak "Tamam" dedi.
“Tabii ki, artık ne olduğunu anlıyorum. Kaybettiğim anılar yavaş yavaş zihnime geri dönüyor. Yarın için her zamankinden daha hazırım, kendimi iyi hissediyorum ve heyecanlıyım.”
Bu sözleri, hayatı boyunca nadiren hissettiği bir özgüvenle söyledi.
Ancak Aaron’un bu özgüven dolu yüz ifadesine tepkisi, tiksinti ve rahatsızlık oldu.
“Demek masum insanları öldürmek için heyecanlısın. Ne güzel.”
Aaron tam çadıra adımını atacakken birden durdu. Yandan bakarak sözlerine devam etti, “Başkalarını kandırırken, kelimelerini dikkatli seç. Çünkü bir kez kendini kandırırsan, geri dönüş olmadığını bil.”
Teyat, şimdiye kadar söylediği yalanların ortaya çıkma ihtimali düşüncesiyle aniden bir panik yaşadı.
Bu ani panik, sadece birkaç damla ter olarak dışa vuruldu.
Beklenmedik bir şekilde Aaron arkasını dönüp Teyat’a güven verici ve içten bir gülümsemeyle baktı.
“Bu söz, gecenin sözü olsun. Ayrıca biraz kestirip gece nöbetine geçeceğim. Eğer uyuyamazsan, geceyi benimle geçirebilirsin. İyi geceler.”
Aaron arkasını dönüp çadırına doğru ilerledi. Gülümsemesi kaybolurken yüz ifadesi tekrar tiksinti ve umursamazlığa döndü ve çadıra girerek uyumaya hazırlandı.
Çadıra girer girmez, içeriden bir ışık yanarak çadırı aydınlattı.
Bunu gören Teyat’ın özgüven ile dolu ruh hali bir anda paniğe dönüştü. Panikle dolan Teyat, ışığı yanmayan bir çadıra hızla yöneldi.
Karanlık çadırın içinde yerde bir battaniye, yastık ve askıya asılı bir gaz lambası gördü.
Bu detayları umursamayacak kadar panik içinde olan Teyat, doğruca yatağa atladı. Yatarken zihninde derin düşünceler dönmeye başladı.
‘Lanet olsun, lanet olsun! Kim masum insanları öldürmeyi heyecan verici bulabilir ki? Tsk! İlk defa yalan söylemekten nefret ediyorum! Buradan acilen kaçmam lazım, yoksa bu lanetli mirası sürdüremeden öleceğim. Kaçmam lazım, ama nasıl? Ah, lanet şans!'
Harbi büyük yanlış yaptın adama heyecenliyim ne la