"Tamam."
Birbirlerine önceki konuşmalarını göz önünde bulundurarak daha samimi bir şekilde konuşup, görünen ikili güllerin üstüne basarak güneşin doğduğu yere doğru sakin adımlar ile yürümeye devam edip, konuşmaya gülücükler atıp, sonradan oluşan dostcana kurulan diyologlara devam ettiler.
Kamptan oldukça uzaklaşmışlardı.
Aaron'un ilk başlarde kendisine soğuk bir tavırla yaklaşmasından, sonradan dostça ve samimi bir şekilde yaklaşmasını fark etmesine neden oldu. Bu nedenle bencil ve umursamaz vicdanı az da olsa çok küçük bir sızıntı yaşadı.
'Pf! Kim istedi ki beni dost olarak görmeni. Ama evet, Umrumda değil. Yoluma çıkması onun suçu. Her neyse, duygular ile hareket eden kişinin kader tarafından belirlenen kaçınılmaz sonucu ön görebiliyorum. Acı bir ölüm.... Ah lanet! Cidden üzgünüm Aaron.'
Sonradan oluşan pişmanlığını saymazsak içten kurduğu metin yüzünden zihine, kendisinin yüzünü utanç verici bir yüz ifadesi yapan, intihar etme sebebi geldi.
'Orda intihar etmesem bile polisler elbet beni yakalayacaktı. Ömür boyu işkencenin yanı sıra o fare deliğinde kalıp, köle olarak yaşamaktansa ölmeyi yeğlerim daha iyi.. ama şimdi de, ne halt olduğunu bilmediğim bir şeyin tutsağıyım. Ah tamam. Kabulleniyorum. Ben köleyim. Ama aslında hepimiz kaderin kölesiyiz. Ne kadar uğraşırsan uğraş, kaderi kontrol etmek asla mümkün olmayacak demi. Tabii kaderi kontrol etme hayalini saymazsak. Bekle ne? Sanki son cümleyi istemeden dedim? Kafamın için-?'
Yine içinden oluşan uzun bir çatışmanın sonuna doğru voltaları yakarken aniden Aaron'un konuşmasıyla iç çatışması yarıda kesildi.
"Bütün klanlardan ve tapınaklardan bağımsız olan az nüfusa sahip olan küçük köyümde 11 yaşımda ikizim olan kız kardeşim ile birlikte, köyümüzde o yıl düzenlenen küçük kaplı etkinlik yapılmıştı. Bu etkinlik köylüler arasında düzenlenen sıradan eğlence etkinliklerinden birisiydi. Kimi zaman köyümüze ait olan Set lanetinin bulunduğu insanlar eğlence amaçlı türlü türlü akıl olmaz güçleri ile olağanüstü şeyler yapıp, köydeki herkezi eğlendirirlerdi. Kimi zaman da bu şölen de dini ayinler ile inandığımız tanrıya adak adardık. Öğlen saatinin mutlulukla, bende dahil arkadaşlarımın, ailemin, sevdiklerimin gülücükleri ile geçiyordu. Her zaman Set lanetinin bulaştığı şahıslara hayranlık ile bakıp, o lanetin bize bulaşmasını isterdik. Kısacası mutluyduk, özgürdük. Huzurluyduk. Ve özgürlüğümü çalıp, ömür boyu kendisine köle yaptıran..."
Başlarda sadece kıvılcımlar ile çıkan öfkesi, cümlesini yarıda kesip, sinirden kocaman açılmış, nefret dolu gözlere yansıdı.
Lakin tek fark bu değildi. Bu fark, Aaron'da aniden belirip, Teyat'ın bedenine ani bir korku duygusu saldı. Resmen Aaron'un bütün deliklerinden kan çıkartarak çıkan, havada süzülen ve inanılmaz titreşim salan, türlü türlü şekillere giren kan parçacıkları çıktı. Kan parçacıkları havada resmen nefret ile titreşiyorlardı.
Aaron'un bu hızlı ve öfkeli değişimin ardından Teyat'ın bedenine korku indiği için hızla bir kaç adım geriye gitti. Aaron aniden yere çöktü. Gözünden, kulaklarından, burnundan ve ağzından kanlar nedense çıkmaya başladı. Resmen bedeninden sanki kanlar koparak elbisenin altından dışarıya çıkıyor ve havada süzülerek öfkeyle titreşim salıyordu!
" O-o şerefsiz herif, o aşağılık alçak korkunç herif, etrafa saldığı inanılmaz güzelliği ile insanı etkileyen o muazzam aurası ile yanımıza doğru geldi..."
Sesi hararet ile çıkıyordu. Elleri ile tutarak şekilsiz bir şekilde lime lime ettigi güller, bu sefer bedeni de dahil kollarından akan kanlar ile boyandı.
Teyat, şuanda Aaron'un yaydığı tehlike enejisini iligine kadar hissetigi için ve onu öldürmek için en doğru zamanı, duyguların ele geçirdiği zamanı göz önünde bulundurarak tehlikeden uzaklaşmak yerine, tehlikeyi yok etmek için sessizcene öne doğru atladı.
'Duygularla hareket etmenin sonucunu görüyorum. Acı bir ölüm.'
Lakin fark edemediği bir sorun vardı. Hemde büyük bir sorun. Etrafda ne karanlık bir alan vardı ne de karanlığa ait olan, madde olmayan gölgeler vardı. Teyat'ın hızlı düşünen ve kararlar alan zihni, nedense bu sorunu fark edemedi. Belki zamanının az olduğunu ve öldürmenin tam zamanı olduğu ve her şeyin ani bir hızla geliştiği için bu sorunu fark edemedi.
Ama hızlı düşünme özelliği sayesinde bu sorun, onun küçük amacına, Aaron'u öldürme hedefine engel olamadı. Ve mirasın kendisine verdiği başka bir tekniği kullandı.
'Karanlıgın Aurası.'
•
Teyat, kendisi ve Aaron'a yakın olan karanlık veya gölgelerin ele geçirdiği bir alan olmadığını ve bu yüzden 'Boşluk Oku' adlı tekniği kullanamadı. Bu nedenle kendisine sunulan ikinci yolu denedi.
'Karanlıgın Aurası'. Mirasa ait olan bu tekniğin kullanan kişi, gözlerinden, ellerinden ve ayaklarından kara dumanlar çıkar. Bu teknik, kullanıcısının fiziksel gücünü arttırır. Bu nedenle Teyat, hiç durmaksızın ikinci yola başvurdu.
Bir anda karanlığın ruhunun ayaklarından ellerinden ve gözlerinden neredeyse sönük olan kara dumanlar aniden ortaya çıktı. Ve beklemeden hızla yere nefret ve hayal kırıklığı ile çökmüş olan Aaron'a doğru eyleme geçti.
Teyat, bütün gücünü bulunduğu ana vererek sönük kara dumanların çıktığı iki ayağının sağ ayağı ile kendisinin yaşadığı değişimin yaydığı enerjiyi hisseden ve bu nedenle saniyeler içerisinde yerde nefret ve hayal kırıklığı ile dolu yüzü ile kendisinin yansıması olarak görüp, kendisinin bir yansıması olarak gördüğü Teyat'a baktı ve Aaron, yüzüne hafif ve sönük dumanların çıktığı ayaktan şiddetli bir darbe yedi!
Teyat'ın fiziksel gücü, yakalanmış bir aptala göre oldukça güçlüydü. Aaron yediği darbeden sonra aniden yere doğru yüzü yapıştı ve havada nefret ile titreşen kanlar yere döküldü. Ama sadece havada süzülen kanlar yere dökülmedi. Aaron'un yüzündeki kanların çıktığı delikler, yani burun, ağız ve kulak gibi delikler, bu sefer Teyat'ın tekmesi ile yere doğru yapışmış yüzünden daha fazla kanın çıkmasına yer almıştı!!
Ayağı ile hızla attığı darbeden sonra beklemeden toparlanmaya çalışan Aaron'un yüzüne hızla sönük kara dumanların çıktığı sağ eli hızla vurdu!
Lakin bir yumruk Aaron'u öldürmek için yeterli bir darbe değil di. Bir kez daha sarsılan yerde Aaron'un toparlanmasına müsaade etmeden hızla boğazına yapıştı. Aaron'un boğazı karanlık dumanlarla kaplandı. Teyat bütün gücünü kendisini az da olsa dost olarak gördüğü kişinin boğazını tuttuğu ellerine verdi. O sırada Aaron'un yüzü, boğazına uyguladığı basınçtan dolayı kıpkırmızı olmuştu. Bağırmaya, konuşmaya çalışıyordu lakin sesi, Teyat'ın kara dumanlı elleri ile oldukçana kısık çıkmasını sağlıyordu.
Şuanda var olan tehlikeli çatışmanın getirdiği sesi en aza çıkarmayı istiyordu. Çünkü çadırda uyuyan haydutlarda dahilinde orman da çatışmanın getirdiği ses yankılanmasını istemiyordu. Bu ona daha fazla sorun çıkartırdı!
Aaron yüz üstü şekildeyken, Teyat Aaron'un üzerinde boğazını bütün gücü ile sıkmaya devam ediyordu.
Lakin bütün gücünü kullanmanın bir de olumsuz sonucu vardı. Kendisini aniden derin bir uykuya sokan halsizlik.
Teyat, gücünü olabildiğince en üst seviyede kullandığı için kendisine konan halsizliğe uydurmadan en kısa sürede bu işi bitirmeye çalışıyordu!
'Öl! öl! öl!!'
Aaron'un sesi daha da kısıklaşmaya başlamıştı. Ayakları zavallıcana kendisine kendi çıkarı için ihanet eden, yalan söyleyen dost olarak gördüğü Teyat yüzünden çırpıyordu.
Teyat'ın hedefi, atağa geçmeden önce oluşan duygusal ve hüzünlü ortamdan yararlanarak kendisi için, bu ormandan çıkış yolunu aramak için, gerekli bilgileri almak için sorular sorup, öyle öldürmekti. Lakin oluşan hızlı etkenler doğrutulsunda ve mesafelerin kampa göre oldukçana uzun olmasından 'Ne kadar hızlı olursan o kadar iyi!' kavramını uygulamak zorunda kaldı!
Lakin her şeyin hızlı gelişinden dolayı ve bu nedenle ani atak yapmasından dolayı yine bir şeyi, önemli bir kaçırdı.
Aaron'un da kendisine has özellikleri vardı. Teyat'ın deneyimlenerek öğrenmek istediği ve bilmediği o güçlerden bir tanesi vardı.
Cidden.. Teyat'ın 'İstedigimiz bilgiyi akıl ve mantık yolu ile bizzat kendi gözlerimizle deneyimledikten sonra ancak o zaman ulaşırız' ideolojisi veya görüşü, şuanda ona büyük bir sorun oluşturmuştu. En azından Aaron'un gücünü veya bu dünyaya ait olan temel şeyleri sorabilirdi. Ama merak etme, hayla bu görüşün arkasında çünkü bu görüş, bilgi kavramını kavramak için en mantıklı yoldur!
Ama şuanda bulunan durumu söz konusuna aldığımız da... Pek de mantıklı değil.
Çünkü ölüm eşiğinde olan Aaron'un sağ eli, boğazına kene gibi yapışıp, nefesini kesmek isteyen dostunun ellerinden, aniden dostunun böbrek kısmına gitti.
Ve Aaron'un böbrek kısmından küçük ve ince tabakalı kandan bir cisim ortaya çıktı ve Teyat'ın böbreğine saplandı.
Ani ve büyük bir darbe alan Teyat, acı içinde ama şuanda bulunduğu durumu söz konusuna aldığında sesinin uzaklara yankılanmaması için en az seviyeye kısarak bağırdı. Lakin yüzü öyle değildi. Acının verdiği bir ifadeye yer vermişti.
'Karanlığın Aurası' tekniğinin özelliği aldığı acı ile ve üstüne çöken halsizlik ile artık yok oldu.
Ne uzun bir dayanım ama!
Ama bu ona engel olmamıştı.
Aldığı darbeden sonra hala Aaron'un üzerinde durmaya devam ederek yüzünde buruşuklar oluşturduğu acı ifadeside dahilinde hala Aaron'un boğazını sıkmaya devam ediyordu. Vazgeçmiyordu. Çünkü vazgeçmek ona göre değildi. Bir hedef, küçük veya büyük olsun fark etmez. Bir hedef belirlediyse onu yerine getirmek için elinden geleni yapardı. Uzun sürsün veya kısa sürsün. Acı versin veya vermesin. Umrunda değil. Çünkü bu onun kendi idealleriydi. Kendisinin bizzat yarattığı idealleri. Eğer o hedef, istediğine ulaştıracak bir hedefse, belki kader bile ona engel olamazdı ki zaten şuanda, bu dünyada, bu yaşam denilen deneyimi yaşıyordu??
Teyat'ın böbreğine saplanan ve kandan oluşan ince, kısa olan o cisim, saniyeler içerisinde sanki bir kaşarın aldığı sıcaklık nedeniyle hızla erimesi gibi hızla eridi.
Lakin kendiside yavaş yavaş tükenip, fiziksel yorgunluktan erimeye başlamıştı.
'Lanet olsun! lütfen geber! lütfen geber!!'
Sonunda bölüm 🦍🦍🦍🦍
Ağa be Aaron görüşürüz dostum.