Zombiye dönüşmeye başlamışlardı. Bir bir dönüşüyorlar ve garip garip sesler çıkarıyorlardı. Yardımcı kurucu bu dönüşen insanlara şaşkınlıkla bakıyordu. Ve bir baktı ki, yanlarında ki polisler bile bundan etkilenmişti. Yardımcı kurucu tek eliyle onun yakasına yapışırken aç zombiler birbirinin beyinlerini yemek için dalaşmaya başlamışlardı.
Yardımcı kurucu onun yakasından tutup hızlıca çekti. Bu sırada ip koptu ve İsimsiz yere yapıştı, vay vay. Sinirlisin sanırım?
Yardımcı kurucu onun yakasına yapıştı ve tüm gücüyle bir yumruk geçirdi.
İsimsiz bunu savunmadı ama gülümsüyordu. Burunu kanamıştı ve biraz yüzüne bulaşmıştı. Bunu önemsemiyor ve gülümsemeye devam ediyordu.
-insanları zombiye çevirdin ha?
Bunu derken bile zombiler birbirini yiyordu. Aslında bu kontrol edilebilir bir teknikti ve her bir zombinin gözü siyaha bürünmüştü. Bu da İsimsiz tarafından kontrol ediliyor anlamına gelirdi. Zombiler sadece birbirini yiyor ve ne kendilerine saldırıyor ne de baskı alanından dışarı çıkabiliyordu.
Yardımcı kurucu ayağa kalktı ve her bir zombiye göz gezdirdi, bir bit yeniği var he? Baskı alanın içinde ki kişiler öylece dönüşmezler. Senin dönüştürme gibi bir tekniğin yok. Bu nedir?
Burnunda ki kanı silerken kalktı. Gülümsedi. Rahat bir tavır sergiliyordu, zombi virüsünü saldım. Baskı alanımın içinde kırılan virüs baskı alanım içinde ki herkesi etkiledi, hhahaha. HaaHAHAHAH! NE YAPABİLİRSİN Kİ!
Yardımcı kurucu elini yana uzattı ve kılıcı oluşmaya başladı, ne yani sen şimdi bana hepimizi manipüle ettiğini mi söylüyorsun?
Gülümsedi tekrardan, o kadar sinir bozuyordu ki buna sabretmek zordu, zihninize girdiğim için çocuk oyuncağı oldu. Kafanıza sahte planlar yerleştirdikten sonra, benim idam haberinizi yaymanız gerekiyordu ha? Bu daha basitti, çünkü tonlarca insanın zihnine bilgileri çoktan yerleştirdim.
Yardımcı kurucu biraz afallamıştı, sen neler diyorsun? Öylece insanları zombiye mi çevirdin? Bir hiç uğruna mı?
Gülümsedi yine, aslında bana daha fazla zombi gerekiyordu. Ama ben katliam'ı daha çok sevdim. Bu yüzden hepsi birbirini yedi. İnsanların karmaşık iç savaşlarını örnek alan bir düşünce aslında bu. İnsanlar böyledir. Çıkarları için, karşısında ki insana saygı duymaz ve kendi çıkarı için, birbirlerini yok ederler. Aç kalan zombiler karınlarını doyurmak için sahip olmadıkları başka beyinlere saldırdılar. Bu dersi anladın mı ha?
Aşırı ciddi bir tavır ve çok net bir dil, neden anlamıyorsun? Soykırım gerçekleşecek. Gerçekten de beni durduracağınızı mı sanıyorsunuz?
-Şu an üzerime adamlarını sardığını görebiliyorum. Baskı alanım içinde birden fazla kaptan var he? Hepsi ölecekler. gücüm yeteceği için mi?
Yardımcı kurucu kılıcı boynuna götürdü. Bu sırada gözüyle dik dik bakarken hiç korkmamıştı, ne o? Öldürsene? Neden duruyorsun?
Yardımcı kurucu gözlerini kıstı, anlaşmalı teknik kullandığını biliyorum. Ama kaynak bedeninde değil, sadece sana etki ediyor?
daha da gülümsedi ve onun kılıcını eliyle indirdi, safkanlarımın amacını yavaştan anlamaya başlıyorsun. Ha. Bir şey daha.
Kılıcının enerjiye dönüşmesini sağladıktan sonra sakin bir tavırla onun diyeceklerini dinlemek istedi, Cevahir burada.
Bunu duyduğu anda gerçekten şaşırmıştı, burada mı?
-Evet. Burada ve olası bir savaşta tarafıma yardım edecek.
Biraz düşündü ama mantıksız buldu, onun komada olduğunu sanıyordum?
Elini ve bileklerini hafiften kıtlattı ve sırıtarak söyledi, bende ummuyordum. Ne kadar iyi ve güçlü biri değil mi? Uyku cihazımın koma görevini etkisiz hale getirebildi. Baskılanması kat ve kat artıyor. Şu an bir yardımcı kurucu seviyesinde olabileceğini söyleyebilirim.
17 yaşında olan kendisini kast etmediğini çok net anlıyordu aslında, başka kraliyette ki yardımcı kuruculardan bahsediyorsun değil mi?
Gülümsedi, tabii ki, sen onların yanında o kadarda güçlü durmuyorsun.
-Madem Cevahir komadan uyandı, bende onu yanıma çektim. Ne de olsa artık kontrol edemediğim ne bir zombi ne de bir safkan var.
Eklemek istedi, hatırlatmak isterim İsimsiz. Bu olanlarda artık devlet büyü aleminden değil. bütün devletlerde seni durdurmak için gelecekler. Burdan bunu anlamışsındır değil mi? Artık küresel arananlar arasındasın.
Gülümsedi, arananlar mı? 2 polis geldi diye... Devletin beni arananlara ekleyeceğini sanmıyorum. Henüz o kadar ilerlemedim.
Yürüdü ve aşağı atladı. Yerde kanlar içinde yatan tonlarca zombi cesedine bakmaya başladı. O kadar kalabalıktı ki, kanlar yüzünden her yer batmıştı. Çok belli oluyordu. Ve yaşayan kalmamıştı. Garip sesler durmuş ve zombiler sadece birbirlerini öldürmüşlerdi.
İsimsizde atladı ve yerde yan yana durmaya başladılar. Kafasını kaldırdı ve göğe baktı, hala istediğim yıkıma ulaşamadım.
Yan gözle bakarken sordu, Cevahir'i nerede tutuyorsun?
-Bunu nede söyleyeyim? Yapabilecek bir şeyiniz olduğunu sanmayın. Ama yapmakta serbestsiniz. Çaresizliğiniz gerçekten heyecan veriyor. Seninle sadece şu an bir denek olarak konuşacağım.
-İnsanlar aptaldır. Başlarına gelenleri unutuyor ve yollarına devam ediyorlar. Duyguları sadece o anı yaşarken tam olarak akıllarında kalıyor ve gün sonunda aynı duyguyu yaşayamıyorlar. Mutluluk, Hüzün. bunların geçici olmasını normalleştirdiler. Oysa ki, Yapılması gereken her zaman yapılmalıdır. Aşk mı? Mutluluk, hüzün, hedefinin önüne geçebilir mi? Böyle saçma şeyler insanın aklını bulandırır ve kendisinin olduğu karakterden uzaklaşmasını sağlar. Bir bağlayıcı bulurlar ve ona bağlanırlar. Bu bağlanma duygusu aşk ve ya sadakattir. Ama bunların hepsi, saçma. Bana göre, hiç bir şey hedefinin önüne geçemez.
Hayretle dinlemişti bunu, iyi felsefe yapıyorsun. Ama dediğin şeyler umrumda değil. Büyük bir şey başlatacağım ve dünyanın geri kalanı buna hazır mı bilmiyorum. Bana göre hazır değiller. Ama yine de devrim gerçekleştirilmeli. Seni indirdikten sonra bu devrime kalkışacağım.
İsimsiz şaşkınlıkla bakıyordu, zihninin erişemediğim bölgesinden gelen bir plan seziyorum. Zihnine girmeme rağmen bunu söyleyecek kişilikte birini göremedim. Ne saklıyorsun? Yardımcı kurucu?
-Seni indirmekle ilgili planlarımı kendime saklıyorum. Cevahir burada olduğuna göre, kaptanlarımı geri çekeceğim. Her zaman hazırlıklı olamayacaksın.
İsimsiz gülümsedi, yere baktı, bu vahşetten pek etkilenmemiş gibisin.
Bunu duyunca gülmüştü, haha. Etkilendiğim şey, haksız ölümler. İnsanlar ölmeyi hak etmediği halde ölüyor. Buna sen sebep olduğun için seni indirmek istiyorum.
Dikkatle bakarken kendisi söylemek istedi, ilginç. Her yerde haksız ölümler varken, bunu ben yapınca mı göze batıyor. İnsanlar bahane arıyorlar ve çoğu şeyi görmezden geliyorlar. sadece güç sahibi kişilerin dile getirdiği şeyler önemseniyor ve ona göre önlem alınıyor. Kurucular beni dile getirmeseydi. Yine de beni durdurmak için devlet gelir miydi? Yoksa bütün suçu büyü alemine mi atardı?
-Devlet ne düşünüyor bilmiyorum.
fffıığğğşşş...
ikisi de bu sese şaşkınlıkla bakmaya başladılar. Yukardan gelen bir ses, Hızlıca kendilerine yaklaşıyordu. Yardımcı kurucu hafif gözlerini kıstı. Bunun ne olduğunu anlamıyordu. Ama bu bir, füzeydi.
İsimsiz şaşkınlıkla bakıyordu. Bir füzeyi hiç beklemiyordu. Gülümsedi, hassiktir ordan. Ciddi olamazsın.
Tam füze gelecekken Yardımcı kurucu minimize tekniğini füzeye yönlendirdi. Aşırı hızla geldiği için kendi de hızlı olmalıydı.
-KIRIL!
Bu kırıl tekniği bir şeyin kırılması değildi. Şu anki gerçekliğin bozulup onun istediği gibi olmasını sağlamasıydı. füzeye gelen minimize tekniği füzenin gerçekliğini kırdı ve onu küçük bir taş parçasına çevirdi.
-Böyle bir şeye göz yumamam. Devlet şu an seni tehlikeli biri olarak görüyor. Seni durdurmak için, füze yollamaya bile göz yummuşlar.
İsimsiz yan gözle bakarken kendi duygu değişimleri gözlemleniyor mu diye anlamaya çalışıyordu. İkisi de birbirine yan gözle bakıyor ve hiç bir şekilde açık vermiyordu. Bu füze fikrinin İsimsiz'e ait olduğunu düşünüyor muydu? Yoksa Yardımcı kurucu da bu füzenin, kendisini anlamasını sağlaması için bilerek yemlendiğini mi düşünüyordu. Duygu değişimlerinde bile açık vermeyen ikili, birbirlerini alt etmek için, zekaya başvurmuşlardı, ve kendi isimleri söz geçmeden rakibini alt etme, manipülatif bir mağlubiyet ve galibiyet. Bunun savaşını başlatmışlardı.
Evet. bu füze İsimsiz tarafından Yardımcı kurucunun tepkilerinin gözlemlenmesini, ve bu füzenin devletin tarafından düşünülmesi istenmesi sağlanmıştı. Ama Yardımcı kurucu füzeyi durdurup birazda olsa suçu devlete atma fikrini çöpe attı.
Bütün insanlığı kandırıp füzenin devlete ait bir saldırı olduğunu yalanlayacak ve insanların devlete güvenmemesini ve onların hedeflerini yok etme uğruna sıradan insanları umursamadığını düşünmesini sağlayacaktı. Ama Yardımcı kurucu yüzünde bu plan birazda olsa suya düştü.
Bu sırada füzenin kendisine ait olup olmadığını yardımcı kurucunun anlamaması gerekiyordu. Çünkü ileride yine böyle taktikler olacağında gelecekte ki bu yönde planları öngörme yetisine kavuşmasını istemiyordu. Aksi halde yardımcı kurucu bu yemlemeden çoktan ondan şüphelenmişti. Çünkü dediği gibiydi, polisler bir manipüle edilmişken İsimsiz aranan biri olamazdı. Daha doğru dürüst tanınmıyordu bile.
Ya da, böyle değil miydi? Gerçekten de tanınıyor ama mükemmel bir plan için bu gizleniyor muydu? Zeki olduğu biliniyor ve buna göre mi ilerleme kaydediliyordu? İsimsiz'in uyum ve şeytani enerji taşıyan yapıtaşını aşabilmek için mükemmel bir plan, bunun yanında onun planları suya düşürülmezse başarısız olacak planlar, Belki de ikili oynayıp hem plan yapıp hem plan bozma düşüncesi, belki de geniş çaplı bir terörist ilan edilmiş bile olabilirdi.
Telefon çaldı. Karanlık ama tonlarca bilgisayar ve televizyonunun ışığı masaya vuruyordu. Elini telefonuna attı. yüzü gözükmüyordu ve sırtı dönüktü.
Hafif dalga geçer gibi bir ses tonuyla konuşmaya başladı, efendim.
...
-Haa? Onu mu diyorsun? Zor bir lokma değil. Büyü aleminde olması fark etmez. Fiyatta anlaşalım o bana yeter.
Ve artık, tehlikeli olarak bilinen ve çok tanınan bir suikast timi, İsimsizin peşine düşülmesi için görevlendirildi.
.....
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı