Giriş
Ning Chen ve Ning Yong restoranın ikinci katındaki pencerenin yanında oturmuş, sürekli sokağı izliyorlardı.
"Baksana, Ning Zhuo ortaya çıktı."
"Hadi gidelim!"
İkisi hızla hareket ederek vaktinden önce kavşağa ulaştı ve Ning Zhuo ile tesadüfen karşılaşmış gibi yaptı.
"Ning Zhuo?" Ning Yong seslendi.
Ning Zhuo onlara baktı, bir an duraksadı ve sonra belli belirsiz gülümsedi. "Ah, sizsiniz çocuklar. Ning Yong, Ning Chen."
İkili Ning Zhuo'nun sınıf arkadaşlarıydı.
Ning Chen iç çeker gibi yaptı, "Büyük sınavdan bu yana birbirimizi görmedik. Sanki uzun zaman olmuş gibi geliyor."
Ning Zhuo kalbinde bir kıpırtı hissetti, "Zaman kısa olmasına rağmen birçok şey olduysa, doğal olarak uzun bir zaman geçmiş gibi oluyor."
Ning Yong ise üstüne onun durumunu duyduğunu söyledi. "Büyük sınavdan sonra amcan ve teyzenle kavga etmişsin ve onların yardımını reddetmişsin."
"Şimdi tek başına mı yaşıyorsun? Zor oluyor mu?"
"Yetiştiriciliğini sürdürmek ve ruh taşları kazanmak için ne yapıyorsun?"
Ning Zhuo bir an söylemeye tereddüt etse de söyledi, "Şu anda bir mekanik atölyesinde ufak tefek işler yapıyorum. Peki ya siz?"
Ning Yong hafifçe kıkırdadı, biraz da gururla, "Biz de çoktan İblis Avcılığı Topluluğu'na katıldık!"
"Şehirden ayrılmak için malzeme satın alıyoruz. Bu gece, iblis mağaralarına girmek için topluluğun kıdemli üyelerine katılacağız ve şeytani canavarları avlayacağız."
"Ne dersin, heyecan verici, değil mi?"
Ning Zhuo şaşkınlıkla ağzını hafifçe açtı, "Sizler Kızıl Alev İblisi Erimiş Mağarası'na mı gidiyorsunuz? Çok tehlikeli değil mi?"
"Neden korkuyorsun? Ölmekten korkarsan neyi başarabilirsin ki?" Ning Yong göğsünü kabarttı ve yüzünde küçümseme ifadesi belirdi: "Genç yaşta her yeri keşfetmeliyiz. Risk almadan, olağanüstü kazançlar nereden gelecek? Yetiştiriciliği hızlandırmak için para olmadan, Temel Oluşturma aşamasına ne zaman ulaşacağım?"
Ning Chen araya girdi, "Onun abartmalarına kulak asma. İblis Avcılığı Topluluğu'nda Ning ailemizden yetiştiriciler var. Lord Ning Zhanji'yi duydunuz mu?"
"Mağaraya onun liderliği altında gireceğiz ve bu gece jeotermal aktivitenin düşük olduğu bir dönem, oldukça güvenli."
Ning Chen, Ning Zhuo'nun endişelerini gidermek için elinden geleni yaparken Ning Zhuo kıskanç bir bakış attı.
Bunu gören Ning Yong hemen davet etti: "Dinle, Ning Zhuo, şu atölye işlerinde çalışmayı bırak. Neden mağarada bize katılmıyorsun?"
"Erimiş İblis Mağarası'nda saklı sayısız hazine var."
"Bir haftada ne kadar kazanıyorsun? Belki de Kızıl Alev İblisi Erimiş Mağarası'ndan alacağın tek bir ruh bitkisi senin haftalık maaşına eşit olabilir!"
Ning Zhuo başını salladı ve ellerini sallayarak reddetti, "Kılıç ustalığı derecelerim her zaman vasattı, ortalama ve alt kademelerde geziniyor. Şeytani canavarlarla savaşmak benim için çok tehlikeli."
"Korkak!" Ning Yong konuşmak üzereyken ters ters baktı.
Ning Chen bir bakışla onu durdurdu ve Ning Zhuo'ya gülümsedi, "Ning Zhuo, senin yerinde olsaydım, geri döner ve amcamla teyzemden özür dilerdim, beni aile işine sokmak için bağlantılarını kullanmalarına izin verirdim. Oradaki muamele kesinlikle dışarıdaki herhangi bir işten çok daha iyi!"
Ning Zhuo toy inatçılığını sergileyerek hemen başını salladı ve kararlı bir şekilde, "İş bu noktaya geldiğine göre, bu şekilde boyun eğmemin hiçbir yolu yok."
Ning Chen hafifçe kıkırdadı, "Ya ben senin amcan ya da teyzen olsaydım, seni böyle bir çöküş içinde, göze çarpmayan küçük bir atölyede geçimini sağlarken görseydim, ne düşünürdüm biliyor musun?"
"Belki de onlar da böyle düşünüyorlardır. Bak, bu Ning Zhuo, cennetin ve dünyanın enginliğini bilmeden, bizim yardımımız olmadan, sadece zor bir hayat yaşayabilir ve yavaş yavaş yetiştiriciliğin dibine batabilir!"
Ning Zhuo hemen kaşlarını çattı, yüz ifadesi sanki savunması kırılmış gibi karardı.
Ning Chen kendi kendine sırıtarak devam etmişti.
Birkaç dakika sonra.
Ning Zhuo'nun gidişini izleyen Ning Yong, "Ning Zhuo'nun başarıları ikimizden de daha iyi, ama bu neye yarar? Yine de provokasyonumuza kolayca kandı ve bu gece bizimle birlikte hareket etmeyi kabul etti."
Ning Chen iç çekmişti, "Ning Zhuo da tıpkı bizim gibi sıradan bir insan."
"Kendimi onun yerine koyuyorum, eğer onun yerinde olsaydım, kasıtlı olarak hedef gösterilseydim, ben de buna kanardım."
"Ah..."
Arkadaşının moralinin bozuk olduğunu gören Ning Yong teselli etti: "Ning Zhuo sınıf arkadaşımız olsa da artık Lord Ning Zhanji'ye bağlıyız. Bu emir bize doğrudan Lord Ning Zhanji tarafından verildi. Gelecekteki beklentilerimizle kıyaslandığında bu sınıf arkadaşı duygusunun ne önemi var?Sıradan günlerde ona yakın bile değiliz!"
Ning Chen başını hafifçe salladı, "Unut gitsin. Bu şekilde, en azından Lord Ning Zhanji'ye hesap verebiliriz."
"Hadi gidelim."
Akşam, Ning Zhuo buluşma noktasına tek başına gitmişti.
Ning Yong gülümseyerek onu içeri götürdü, Ning Chen de Ning Zhanji ile yüzleşmek üzere ona eşlik etti.
Orta yaşlı, iri yarı, ince kaşlı bir adam olan Ning Zhanji, Ning Zhuo'yu ifadesizce süzdü ve şöyle dedi: "Hepimiz Ning ailesinden olduğumuza göre, bu sefer seninle ilgileneceğim ve ekibe katılmana izin vereceğim."
"Ama unutmay, benim emirlerime ve düzenlemelerime uymak zorundasın."
"Anlıyorum, efendim!" Ning Zhuo hemen cevap verdi.
Ning Zhuo'nun zihninde Ning Zhanji hakkındaki bilgiler hızla akıp gitti. Yıllar önce, Ning ailesi bilinçli olarak Ebedi Kukla Şehri içindeki ve dışındaki çeşitli organizasyonlara yetiştiriciler göndermeye başlamıştı ve Ning Zhanji de onlardan biriydi.
Güçlü savaş yetenekleri ve kararlı eylemleriyle tanınan Ning Zhanji, savaş alanında kısa süreli fırsatları değerlendirebilen bir asker figürüydü. Bu kez ise Ning Zhanji, Ning Ze tarafından yapılan para karşılığında Ning Zhuo'yu kışkırtma teklifine ikna olmuş, Ning Chen ve Ning Yong'u ona meydan okumaya göndermişti.
Ning Zhuo'ya hızlıca bir göz attıktan sonra, Ning Zhanji bakışlarını geri çekti ve içten içe, "Qi arıtmanın üçüncü seviyesi, oldukça sıradan." diye düşünmüştü
Kısa bir süre sonra, çoğu Ning soyadını taşıyan elliden fazla kişiden oluşan grup toplanmıştı. Dışarıdan gelen birkaç kişinin ise Ning ailesiyle güçlü bağlantıları vardı.
Gruba liderlik eden Ning Zhanji, Kızıl Alev İblisi Erimiş Mağarası'na doğru yönelerek görevi başlatmıştı.
Huoshi Şehri tipik bir dağ şehriydi. Binaların çoğu dağın ortasında doğru artıyordu. Arazi, volkanın krateri olan zirvede şehir merkezine doğru yükselirken, dağın tabanına doğru gittikçe çevreye yayılıyordu.
Ning Zhuo ve arkadaşları dağın ortasından yukarı doğru tırmanmıştılar ve yol boyunca birkaç kontrol noktasından geçmiştiler. Denetimler gevşekti. En sonundaysa zirveye ulaşmıştılar.
En tepede, ruhani enerji fark edilir derecede daha yoğun ve daha sıcaktı.
Hava keskin bir sülfür kokusuyla doluydu.
Gece olmasına rağmen yanardağ krateri sürekli olarak parlak ışık yayıyordu. Ning Zhuo ışığı sayesinde kraterin üzerinde sürüklenen beyaz duman bulutlarını görebiliyordu.
Bu dumanın içinde sayısız duman bulutu serçeleri kanat çırpıyor, içeri girip çıkıyorlardı.
Ning Zhuo ve diğerleri yanardağın kenarına varmıştılar.
Aşağı baktıklarında kraterin içinde geniş, düz bir kaya alanı görünüyordu.
Kırmızı kayalar sürekli olarak yoğun ısı yayıyordu. Bazıları birbirine sıkıca bağlıyken, diğerlerinin arasında, altından akan parlak turuncu-kırmızı magmayı ortaya çıkaran boşluklar vardı. Kayalarda da açıklıklar vardı.
Bazı açıklıklar periyodik olarak alev püskürtüyor, bazıları magma akıtıyor ve bazı dipsiz çukurlar da daha derin yeraltı yollarına açılıyordu.
Dağ duvarları ve kayalık zemin neredeyse dikeydi ve camsı, son derece pürüzsüz görünen dairesel bir duvar oluşturuyordu. Bu açıkça yapay bir modifikasyonun sonucuydu; kraterin tamamı büyük bir açık kupayı andırıyordu.
Merkeze doğru ilerledikçe Ning Zhuo kırmızı kaya yüzeyindeki deliklerin sayısının ve boyutlarının arttığını fark etmişti.
Sonunda, bakışları kayalık zeminin tam ortasına yerleşmişti.
İşte, bir magma gölü bulmuştu.
İlk yorum yazan sen ol!
Henüz yorum yapılmadı